20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Atomik parmak Bir malzemenin demir, tuğla, tahta veya plastik mi olduğunu bakarak tespit etmek kolaydır, ancak atomik düzeyde göze görünen özelliklerini yitirdikleri için malzemelerin ayırt edilmesi zorlaşır. Madrid'deki Özerk Üniversite'den Ruben Perez başkanlığında uluslararası bir bilim heyeti, Atomik Kuvvet Mikroskobu (AKM) kullanarak atomik parmak izi çıkartan bir yöntem geliştirdi. Bu yöntem yardımıyla yüzey üzerinde birbirine karışmış durumda bulunan atomların tek tek kimyasal kimliği tespit edilebiliyor. “Bugüne dek atomları tek tek tespit edebilecek bir teknik yoktu” diye konuşan Perez, ATM yardımıyla kimyasal olarak birbirine benzeyen çinko, silikon ve kurşunu ayırt edebildiler. Ortaya çıkan görüntü granül halinde bir resme benziyordu. Bu resimde granüller atomları temsil ediyor. lemek için deterjana gerek bırakmıyor. Su cama çarptığı zaman hidrofilik bir etki yaratılıyor ve kir ile birlikte akıp gidiyor. Bu işlemin nanoteknolojideki adı kendi kendini temizleme. Tümörleri öldüren manyetik nanokristaller Son yapılan araştırmalar, manyetik nanokristalin demirnikel alaşımlarının antikanser ilaçlarını taşıyabildiğini ve tümörün çevresinde bu ilaçları salgıladığını gösterdi. Bu araştırmanın sonuçları Acta Biomaterialia isimli tıp dergisinde yayımlandı. Lafayette’de bulunan Louisiana Üniversitesi'nden Devesh Misra ve meslektaşları önce, üzeri polimetakrilik asit (PMAA) ile kaplı manyetik nikel demir filizi (NiFe2O4) nanokristaller hazırladı ve daha sonra PMAA zincirlerinin ucuna bir antikanser ilacı olan “doxorubicin”i bağladı. Deneylerde modifiye edilmiş nanokristallerin güçlü elektromanyetik özelliklerini koruduğu görüldü. Polimer kaplama, nanokristallerin kümeleşmesini önlediği gibi kan proteinlerinin nanokristaller üzerinde birikmesini engelliyordu. İlaç zerk etme deneylerinde nanokristallerin, yavaş ve sabit bir şekilde doxorubicin'i 200 saat boyunca salgıladığı görüldü. Ancak bilim adamları nanokristallere manyetik alan uyguladıkları zaman ilaç salgılama hızı dramatik olarak arttı. Sonuçta ilk iki saatte, 24 saatte salgıladığının 2.5 katını salgıladı. Hazırlayan: Reyhan Oksay Fizikçiler AKM'den yararlanarak silikon (kırmızı), çinko (mavi) ve kurşun (yeşil) alaşımından yapılmış bir yüzey bileşimini tespit edebildiler. Bebeğin kalp atışlarını izleyen monitör Anne karnındaki bebeğin kalp atışlarını izleyen küçük bir kalp monitörü, ölü doğumların anneye zarar vermeden tespit edilmesini sağlayacak. Hamile kadınların uyurken vücutlarına takabilecekleri kadar küçük olan monitör, bir anormallik tespit ettiği zaman alarm veriyor. Cep telefonu boyutlarındaki cihaz, bebeğin kalp atışlarının nanovolt gücündeki elektriksel sinyalleri yakalamak için annenin karnına bağlanan dört elektrottan yararlanıyor. İngiltere'deki Nottingham Üniversitesi'ne bağlı Monica Healthcare isimli şirket tarafından geliştirilen cihaz, Hollanda'da klinik deneyler sona erince ekim ayında piyasaya çıkartılacak. Camlarını koruyan tabaka Percenta Nano Window Sealent SR, alkol bazlı bir sistem. Bu sistem dış camları ve sentetik yüzeyleri kirlenmeye ve aşınmaya karşı koruyor. Nanoteknoloji ile üretilen koruyucu malzeme, uygulanır uygulanmaz yüzeyde ince, görünmez, hidrofilik bir tabaka oluşturuyor. Bu tabaka, gün ışığı ve morötesi radyasyon ile reaksiyona girerek fotokatalitik süreç başlatıyor. Bu reaksiyon cam üzerindeki çamuru parçalıyor ve temiz Glokom’un umudu nanoteknoloji Her geçen gün, tekstil, otomotiv, bilgisayar, boya, kimya, elektronik gibi alanlarda kendisinden daha çok söz ettiren nanoteknolojisi şimdi de göz sağlığında hastaların umudu oldu. Halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen glokomun tanı ve tedavisi için nanoteknoloji üzerinde fizik mühendisleriyle işbirliği içinde çalıştıklarını söyleyen Indiana Üniversitesi Tıp Fakültesi Glokom Araştırma ve Tanı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Alon Harris, “Belki glokom için kliniğe gitmeye bile gerek olmayacak. Nanoparçalarını gözün içine koyarak onların verdikleri sinyallerle göz içi basıncını ölçebileceğiz. Bu glokom hastalığının tedavisi için devrim niteliğindedir” dedi. Glokom tedavisi ile ilgili uluslararası yayınlarda 150'den fazla makalesi yayınlanan, konuyla ilgili 25 kitap yazan ve yaptığı çalışmalarla dünya çapında birçok ödül sahibi olan Prof. Dr. Alon Harris, Türk Oftalmoloji Derneği'nin MSD İlaçları işbirliği ile Ankara Sheraton Oteli'nde düzenlediği toplantı için Türkiye'ye geldi. Sağlıkta, bazı kanser türlerinde yararlanılan nanoteknolojinin son yıllarda göz hastalıklarının tedavisinde de etkin rol oynadığını belirten Harris, “Bazı oftalmologlar nanoteknolojiyi glokom filtrasyon cerrahisinde kullanıyorlar. Ama bunlar henüz kliniğe geçmiş çalışmalar değil hâlâ araştırma aşamasında. Ben kişisel olarak, nanoteknolojiyi glokom tanısı için kullanmak istiyorum. Nanoparçaları ile gözde görüntüleme yapmak yani, optik siniri, görme sinirini kanlandıran damarları ve retinayı görüntülemek üzerine uzun süredir çalışmalar sürüyor” diye konuştu. Normal şartlarda glokom tanısının konulabilmesi için göz içi basıncı ölçtüklerini ve bunun çoğu zaman yeterli olmadığını dile getiren Prof. Dr. Alon Harris, "Glokom hastalarının yüzde 20'si kör olma riski taşıyor. Türkiye'de nüfusun yüzde üçü glokom riski ile karşı karşıya. Bu yüzden glokom taraması çok önem taşıyor. Nanoteknoloji sayesinde göz içi basınç dalgalanmalarını da ölçeceğiz. Çok küçük çipler gözün içinde görme sinirini de görecek. Bu erken tanı ve erken tedavi anlamına geliyor" dedi. Glokom hastalığının ancak dikkatli bir göz muayenesiyle teşhis konulabildiğini de vurgulayan Harris, "Glokoma yüzde 4 ile 6 arasında genetik faktörler neden oluyor. Sigara, şeker, yüksek tansiyon, uzun süreli kortizon tedavisi de risk faktörü oluşturuyor. Tüm olumsuzluklara rağmen zamanında teşhis ve koregülasyon tedavisi gibi güncel tedavi alternatiflerinin düzenli kullanılması ile glokomun kişide bir görme kaybına yol açmasını önleyebiliriz" diye konuştu. Yazıcı gibi çalışan dolmakalem İsrail'deki Ben Gurion üniversitesi'nden Levi Gheber ve Fransa'daki Compiegne Teknoloji Üniversitesi'nden Karsten Haupt bir nano dolmakalemden yararlanarak moleküler olarak polimer basmaya yarayan bir teknik geliştirdi. Nano dolmakalem camdan yapılmış ince bir tüpten oluşuyor. Tüpün bir ucu çok keskin ve açıklığı birkaç yüz nanometre genişliğinde. Bu yöntem çoklu analit tespiti için sabit nano demetlerin yolunu açacak. Polimer reseptör yapılarını, sıvı yönetimi ve okuma sistemleriyle birleştiren bilim adamları ayrıca çip üzerinde laboratuvar tipi cihazların üretiminde kolaylık sağlayacak. İsrailli bilim adamları bu tekniği kullanarak proteinleri, enzimleri ve polimerleri cama, altın kaplama ve silikon tabanlara basabiliyor. Gheber, “Prensip olarak nano dolmakalem hemen hemen her şeyi her şeyin üzerine basabilecek beceriye sahip” diyor. Kaldı ki dolmakalemin içindeki “mürekkep” bu ölçekte tükenme sorunu yaşamıyor. CBT1056/10 15 Haziran 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle