20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TOPLUMSAĞLIK GÖNÜLDEN BİLİME Ahmet İnam Sigara kutusu yazıları: Ne değişti ne değişmedi? “Ben değerliyim, çocuklarım değerli, yaşamak bir şans” diye doğruyu düşünelim. Sigara kutularına, elimize bir daha almamak koşulu ile veda edelim. Prof. Dr. Yıldız Tümerdem, Çocuk ve Toplum Hekimi Uzmanı, Türk Kalp Vakfı ve BEMEV Mütevellisi, Siyasetçilerimizin yaptığı tartışmaların kabalığına baktığımızda, bütün inceliklerimizin bir kenara atılıp, sırf taraftar kazanmak, ortada güç gösterisi ve propaganda yapmak adına bu kültüre yaptıkları zulümü, unutamayız. Ama, bunda bizim de kesinlikle sorumluluğumuz var. Siyaset Üzerine Siyaset yaşamına göz attığımda üzerinde durulması gereken birkaç nokta var: Birincisi, saygıdır... Bu o kadar önemli ki, maalesef, dünyada ve bizde siyaset alanında bunu yeterince göremiyoruz. Örneğin, bunun olmadığı durumlar için Batı düşüncesinde en iyi örnek belki Platon'un Devlet diyalogundaki Thrasymakhos tipidir, “Dinleyin, adalet daha güçlünün yararına olandan başka birşey değildir.” der, 338c'de. Genel olarak söylenirse, kaba güçle iktidarı elde edebileceğini sanan, örneğin, birisi konuşurken ona müdahale eden, sırf gücü ele geçirmek için her türlü entrikayı çevirmeye çalışan, “İnsan insanın kurdudur. O halde, çok güçlü kurt olmanız gerekiyor ve bu gücü elde edebilmek için ne gerekirse yapmanız mubahtır.” diyen bir düşünce. İkincisi, sorumluluk elbette. Saygı duyduğum için yönetimine talip olduğum topluma karşı sorumluluk. Yönetimde bulunduğum zaman hem tek tek her bireyin hem de onların oluşturduğu toplumun neşvünemâ bulabilmesine, canlanabilmesine karşı duyduğum sorumluluk. Ama, can ahlakı, saygı ve sorumlulukla bitmiyor... Belki Kant ahlakının sınırında kaldığınız zaman bu kadar yetebilir. Batı'nın o “hümanist” diye adlandırılıp, ne idüğü çok bilinemeyen, birçok belirsizlikle yüklü, belki de içinde ince ve gizli hesap taşıyan, sevgi kavramının dışında; can ahlakına sahip, muhabbet kültüründen geldiğimiz için bizim gibi kültürlerde, ahlakın temeline bir başka “sevgi”yi oturtma imkânımız vardır diye düşünüyorum. Çünkü, zoraki ahlaklılık ahlaklılık mıdır? Benim dişimi sıkarak, “Adamı dövmeyeyim; çünkü, ona çok saygım var.” diye kendimi tuttuğum, “Lanet olsun, bu adamla da yaşamak zorundayım.” dediğim, hani tahammül, hani tolerans dediğim şey elbette önemli. Ama, gönül başka bir şey istiyor. Çünkü, saygı ve sorumlulukta kalan ahlakta belki bizim iç dünyamızın katılmadığı bir şey var. Saygı ve sorumluluk, çoğunlukla, dikkat çekici bir biçimde kamusal alanda cereyan eder. Ama, ben ahlak alanına kendi mahrem hayatımla da, iç dünyamla da, derunî âlemimle de katılmak istiyorum. Dolayısıyla, orada bir sevgi de söz konusudur. Ama, bu sevginin, kendiliğinden gelmesi söz konusu. Kendi doğal akışı içerisinde, zorlanmamış, öğretilmemiş, itilip kakılmamış, ama, içimden, derinliklerimden gelebilen bir güç taşıması gerek. Onu, politikacıların yalancıktan birbirlerinin ellerini sıkıp sarılıp öpüşmeleri gibi zoraki bir şey olarak anlamıyorum. Belki o yok ise o zaman sorumluluk ve saygı düzeyinde kalınabilir. Son olarak söyleyeceğim, yine bizim muhabbet kültüründe olduğu gibi, iletişim kavramıdır. Muhabbet hem sevgidir hem iletişimdir. Üstelik ideal bir iletişimdir. Öyle bir iletişimdir ki, Gademer'in zaman zaman kitaplarında söz ettiği bir duruma benzer. Muhabbet ortamına girdiğiniz zaman orada tek tek bireyler kaybolur. Muhabbet bittiği zaman kimin ne söylediğini hatırlamazsınız. Orada birileri bir şey söylemiştir ama, söyleyen unutulmuş, yalnızca söylenenler vardır. Orada muhabbet muhabbetlemiştir. Mehmet Bey, Hüseyin Bey, Leyla Hanım bir şey anlatmış olabilirler; ama, orada tek tek farklılıklar ortadan kalkmıştır. Orada muhabbet bütün insanları sarmıştır; güç ilişkilerinin büyük ölçüde ortadan kalktığı bir süreç gerçekleşmektedir. İnsanların birbirine bilgi olarak, yaş olarak, cinsiyet olarak, renk olarak bir dayatma içinde olmadıkları, herkesin kendi olabildiği bir ortamda gerçekleştirilen bir iletişim demektir. Dolayısıyla, bizim siyaset alanında, hem yaşam birikiminin oluşturduğu donanım olarak hem geçmişten getirdiğimiz, kendi kültürümüz açısından, can ahlakı açısından, Batı'ya da söyleyebilecek çok sözümüz olduğunu düşünüyorum. Bizim bir mânevî hazine olarak duran sandığımızda, kültürümüzde, geçmişimizde ahlaki açıdan bu kadar derinlikler olmasına rağmen, siyasetçilerimizin büyük ölçüde yaptığı tartışmaların kabalığına baktığımızda, bütün bu inceliklerimizin bir kenara atılıp, sırf taraftar kazanmak, sırf ortada güç gösterisi yapmak, sırf propaganda yapmak adına bu kültüre yaptıkları zulümü, bu kültüre verdikleri acıyı unutmak da maalesef elimizden gelmiyor. Ama, bunda bizim de kesinlikle sorumluluğumuz var. S CBT 1056 / 11 15 Haziran 2007 igara kutularının üzerindeki, uyarıcı yazılardan sonra, sigara kullanımında azalmanın olup olmadığına ilişkin, ülke genelinde (gözlemselkesitselepidemiolojik yöntemle), değişik tarihlerde yaptığımız bir araştırmanın sonuçları ilgi çekici ama umut verici değildi. Çalışma; Ankara, Marmaris, Bodrum, Erzurum, Kars, Tunceli, Bingöl ve İstanbul'un değişik yerlerinde gerçekleştirildi. Sonuçta; •Adı geçen illerde, sigara satışları azalmamıştı. • Sokaklarda, kalabalık ortamların bulunduğu çarşı yerlerinde; 1 metre karelik kaldırımda ortalama 180 izmarit parçası vardı. • Sokaklarda, dükkan köşelerinde, boş sigara paketi sayısı ortalama 2.8 idi. • Gençler arasında kızlarda sigara içme oranı ortalama; % 13, erkeklerde; % 21 idi. Sokaklarda, yollarda, ortalama % 14.9 genç erkek % 2.6 genç kız sigara içiyordu. • Erişkin evredeki kadınlarda sigara kullanım oranı ortalama % 35, erkeklerde % 67 idi. Kahvelerde sigara içme oranı ortalama % 87 idi. Sokaklarda sigara içen kadınların oranı, ortalama % 3.9 idi. Bu oran erkeklerde % 36 idi. • Okullarda kadın ve erkek öğretmenler arasında ortalama sigara bağımlılık oranı % 37 idi. • Pastane, yemek yenilen kapalı yerlerde sigara içen kadınların oranı ortalama % 28, Erkeklerin oranı % 69 idi. • Çocuklarının yanında, aynı masada sigara içen annelerin oranı ortalama % 18, Babaların oranı % 32 idi. • Otomobil kullanırken sigara içen kadınların oranı ortalama % 11, erkeklerin oranı % 42 idi. • İleri yaşlardaki erkekler arasında sigara içme oranı ortalama % 12, kadınlarda % 3 idi. Bu çalışma, sigara tüketimi konusunda yaptığımız çalışmalardan birinin ön çalışmasıdır. Çalışmamız kapsamlı olarak bu yıl sonuna kadar sürecek ve daha çok sayıda kenti ve değişik grupları kapsamına alacaktır. Bu ön çalışmadaki sonuçlar; yıllardır yürürlükte olan, 4207 sayılı yasaya karşın, Uluslar arasıUlusal olarak alınan karara göre sigara kutularının üstüne yarısından fazla bölümünde, gözlüksüz görebileceğimiz büyüklükte, çok yönlü ve kapsamlı uyarılara karşın, sigara tüketiminin azalmadığını, tersine arttığını göstermesi nedeniyle, insanlığın sağlıksız geleceği için çarpıcı ve üzücü bir örnektir. Sigara bağımlıları ile birebir konuşmamız da acı gerçeğin çarpıcı örnekleri ile doluydu. İçtiğimiz bu sigaralar, başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere çok sayıda hastalık sonucunda, yaşamımızı alıp götürüyordu bir bilinmeyene. Götürürken de elbette bizi ve çevremizi, ekonomik ve duygusalruhsal yönden zor günler bekliyordu. Gelin hep birlikte, bir masaya oturalım. Elimizdeki sigara kutularının üzerindeki yazıları ön görümüzle tekrarlayarak okuyalım. Kutudan bir sigara çıkararak çakmağı çakmadan, kibriti yakmadan bir kez daha durup düşünelim. “Ben değerliyim, çocuklarım değerli, yaşamak bir şans” diye doğruyu düşünelim. Kutulara, elimize bir daha almamak koşulu ile veda edelim. Denemeye değer…Sağlıklı yaşamak için kendimize bir şans verelim, geç kalmayalım…Keşkeler ile yaşamayalım…
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle