24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN K I S A DOĞAL HIV ENGELLEYİCİSİ BULUNDU H A B E R L E R Gelişmekte olan ülkelerdeki çocukların %90’nına anne babadan mide bakterisi bulaşırken bu oran Batıda sadece %10 civarında. Araştırmacı, mide bakterisinin eksikliği sağlık üzerinde olumsuz etki yapmıştır diyor. Helicobacter on bin yıllardır insan midesinde yaşıyor ve zaman içinde bakteriyi tolere etmeyi öğrenmiş. Bu uyarım birden bire yok olunca, bağışıklık sisteminin karmaşık dengesi bozuluyor, alerji ve diğer otobağışıklık hastalıklarına davetiye çıkarıyor. Protein parçasından anlaşıldığı üzere insan kanında doğal bir HIV engelliyicisi bulunuyor. Yeni keşfedilen protein parçası diğer bir mekanizmayla birlikte, bugüne kadar bilinen maddeler gibi etkiyerek çeşitli HIV varyantlarını savunabiliyor. Hatta antiviral etki maddelerine karşı direnç kazananlara karşı bile etkili. Almanya’daki Ulm Üniversitesi’nde Frank Kirhhoff ile çalışan araştırmacılara göre yeni buluş sayesinde AIDS’e karşı daha etkili ilaçlar geliştirilebilecek. Tahminlere göre kandaki içeriklerin birçoğu HIV enfeksiyonu dolayısıyla da AIDS’in ortaya çıkışı üzerinde etkili olabiliyor. Ancak bilim insanları bugüne kadar hangi moleküllerin bu sürece dahil olduğunu bilmiyorlardı. Alman araştırmacılar şimdi 10.000 litreyi aşkın kanı inceleyerek VirüsİnhibitörPeptid (VIRIP) isimli küçük bir protein parçasının etkili bir bileşim olduğunu gördüler. VIRIP, hastalık etkeninin insandaki bağışıklık hücrelerine sızması için gerekli olan ve laboratuvarda çeşitli HIV köklerine karşı etkili olduğu bilinen bir proteini (HI virüsünün kılıfında bulunuyor) bloke ediyor. Ve proteVIRIP, HI virüsünün kılıfındaki bir inin sadece birproteini bloke ederek HIV enfeksikaç peptidi deyonunun seyrini etkiliyor ğiştirildiğinde virüs engelleyicisinin etkisi yüz misli artıyor. Bilim insanları söz konusu etkiyi şimdiye kadar sadece laboratuvar deneylerinde kanıtlayabildilerse de virüs engelleyicisinin değişimden geçirilmiş varyantlarının HIV taşıyan insanlarda da etkili olacağına inanıyorlar. Halihazırda AIDS hastalığına karşı yaklaşık olarak 20 çeşit ilaç kullanılmakta, ama birçoğu artık HIV köklerinin çoğuna karşı dirençli hale geldiler. VIRIP’ın keşfi bu nedenle yeni etki maddeleri için umut oldu. ulaştılar. Araştırma çerçevesinde toplam 7.663 yetişkin Helicobacter testinden geçirildikten sonra sağlık durumlarıyla ilgili soruları yanıtlamışlar. 2385 kişiye ise ayrıca alerji testi de yapılmış. Bu şekilde elde edilen sonuca göre en agresif Helicobacter türünü taşıyan kişilerde 15 yaşından önce, Helicobacter enfeksiyonu bulunmayan katılımcılara göre %20 daha az astım vakası görülmekte Helicobacter taşıyıcılarında ayrıca polen ve küf mantarına karşı alerji riski de çok daha düşük. Araştırmayı yöneten Martin Blaser, endüstri ülkelerinde son yıllarda Helicobacter taşıyıcılarının git gide azaldığını söylüyor. ÇİLEK ALKOLLE DAHA SAĞLIKLI Taylandlı bilim insanları, çileğin alkole yatırılması halinde antioksidan etkisinin yükseldiğini öğrendiler. Çilek, iltihap önleyici ve kanserden koruyan etki maddeleri içermekte. Antioksidan olarak bilinen bu maddeler, duyarlı moleküllerin havadaki oksijen ve diğer agresif maddelerle reaksiyona girmesini engelleyerek meyvelerin bozulmasını önlüyorlar. Ayrıca sağlığa zararlı olduğu bilinen serbest radikalleri de yakalı yorlar. Ancak antioksidanlar zamanla etkilerini yitirdikleri için çileklerdeki olumlu etki de yok oluyor ve çürüyorlar. Beltsville Birleşmiş Milletler Tarım Dairesi’nde Korako Chanjirakul ile birlikte çalışan araştırmacılar, bu sürecin yavaşlatılıp yavaşlatılmayacağını öğrenmek için çilekleri ve böğürtlenleri alkole yatırdıktan sonra on derece sıcaklıktaki bir ortamda bekleterek bozulma derecesini incelemişler. Bu şekilde alkole yatırılan meyvelerin 14 gün sonra bile işlemden geçirilmeyenlere göre çok daha taze kaldıkları görülmüş. Ve çeşitli deneyler sonucunda ise alkolün meyvelerin içindeki antioksidan miktarını yükselttiği ortaya çıkmış. Biyoaktif bileşimler serbest radikalleri yakalayarak, meyveleri doğal çürüme süreçlerine karşı dirençli kılıyorlar. Dendroloji TIRTIL ROBOTUYLA KALP AMELİYATI Amerikalı araştırmacılar çalışan kalp üzerinde cerrahi operasyonları kolaylaştıran tırtıl biçiminde bir robot geliştirdi. Robot biçimindeki tırtıl minimal invazif ameliyatlarda dokunun üzerinden ya da kalp yüzeyinin hem altından itilmesini kolaylaştıracak. Bir vakum hortumuna bağlı olan robot iki adet vantuzla kalbe tutunuyor. Carnegie Mellon Üniversitesi’nden Cameron Riviere ve arkadaşlarının açıklamalarına göre tırtıl robot ilk olarak organları insanınkiyle aşağı yukarı aynı boyutlarda olan domuzlar üzerinde denenmiş. Araştırmacılar deneyler sırasında tırtıl robotla, kalp pilinin bağlantılarını yaptıkları gibi kalbe bir kontrol maddesi de aşılamaya başarmışlar. Robot, insanlarda göğüs kafesinin altındaki küçük bir kesinden bedene iletildikten sonra hareketi bir kumanda kolu ile kontrol edilecek. Robot eklemlerinin tırtılımsı ileri/geri hareketini, beden dışındaki motorlar kablolar üzerinden çalıştırıyorlar. Minimal invazif girişimlerde hale kullanılmakta olan enstrümanlara karşın yeni geliştirilen robotla kalbin tüm yüzeyine ulaşmak mümkün. Robotun diğer DÜNYAMIZIN İLK AĞAÇLARI Amerika’nın New York eyaletinde Binghamton Üniversitesi bilim insanlarınca bulunan dünyanın en eski en iyi korunagelmiş ağacı, tüm bir taç ve gövdeye sahip olduğu için ilk ağaçların görünümleri hakkında önemli bilgi vermekte. New York eyaletindeki Gilboa dağında 1870 yılında bulunan fosil ağaç kütükleri, dünyanın en eski orman kalıntıları olarak bilinir. Eospermatopteris olarak adlandırılan bu ağaçlar, Devoniyen dönemine aittir ve yaklaşık olarak 385 milyon yaşındadır. Ağaçların toprak üzerindeki bölümleri bulunmadığından bilim insanları bugüne kadar Gilboa ağaçlarının görünümleri Resim 2: Dünyamızın ilk ağaçları yakhakkında sadece tahmin yürütüyorlardı. laşık olarak sekiz metre yüksekliğindeydi ve günümüzdeki eğrelti otu Eğrelti otuna benzeyen Wattieza ağaçları ağaçlarına ve palmiyelere benziyordu gibi diğer buluntularda da gövdeye rastlanmamıştı. William Stein ve arkadaşları şimdi Gilboa ağaç fosillerinin yakınında gövdesi ve tacı tümüyle korunagelen bir ağaç buldular. İnceleme sonucunda gövdenin üst kısmından parmak gibi dikey olarak yükselen dallar saptanmış. Bu dallar tıpkı eğrelti otunun dalları gibi çatallaşsa da yaprak taşımıyorlar. Gövdenin üst kısmında, çok sayıda simetrik motif içinde dağılmış dal izi bulunuyor, gövdenin düz alt kısmında ise çok sayıda kök uzanmakta. Araştırmacılar iyi korunagelmiş fosilleri ayrıntılı bir şekilde analiz ettikten sonra ağacın tüm yapısını tasarlayarak, Gilbao ağaçlarının gizini de çözmüş oldular. Botanikçiler, ağacın sekiz metre yüksekliğinde olduğunu ve dallarını sık sık kaybeden eğrelti otu ağacına benzer bir ağaç olabileceğini tahmin ediyorGilbao’da bulunan folar. Fosil ağacın biçimi günümüzdeki palmiye ve eğsiller dünyanın en esrelti otu ağaçlarına benzemekte. ki ağaç kalıntıları CBT1051/4 11 Mayıs 2007 MİDE BAKTERİSİ ALERJİ RİSKİNİ DÜŞÜRÜYOR Helicobacter pylori mide bakterisinin çocukluk döneminde alerji ve astımı engellediği anlaşıldı. New York Üniversitesi araştırmacıları, bu sonuca 7000 katılımcıyla gerçekleştirilen bir araştırmayı değerlendirerek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle