24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HUKUK BİLİM kitap Yargı, deprem davalarında, iyi sınav vermedi 17 Ağustos depreminde, on binlerce insanımızın yaşam ve sağlığını yitirmesine neden olan çürük yapıları üreten yapsatçıların yargılandığı davaların zamanaşımına uğraması, ağır eleştirilere neden oldu. Çünkü davaların zamanaşımıyla düşmesi, toplumun moral gücünü olumsuz etkilemiş, güven bunalımı yaratmıştır. Adaletin gerçekleştiğinin doyumuna ulaşamayan toplumların sorgulama ve eleştiri hakkı da vardır. Çetin Aşçıoğlu Yargıtay Onursal Üyesi; cetina@smileadsl.com. EMOENERJİ YAYIN HAYATINDA Elektrik Mühendisleri Odası, dış politika, iç siyasal arena ve ekonominin en önemli gündem maddelerinden birini oluşturan enerji alanında yeni bir dergi çıkarmaya başladı. EMOEnerji adıyla 3 ayda bir yayımlanacak olan dergi, ilk sayısıyla şubat ayı sonunda okuyucularıyla buluştu. "Enerjide Kriz Çanları" başlığıyla 2006 yılı değerlendirmeleri ve 2007 yılı öngörülerinin dosya konusu yapıldığı dergide, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, EPDK Başkanı Yusuf Günay, EÜAŞ Genel Müdürü Sefer Bütün, TEİAŞ Genel Müdürü Halil Alış, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Yönetim Kurulu Başkanı Süreyya Yücel Özden, Elektrik Üreticileri Derneği Başkanı Önder Karaduman, Tesİş Başkanı Mustafa Kumlu ve Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Ulusaler’in değerlendirmelerine yer veriliyor. Araştırma, inceleme, değerlendirme yazıları, çeşitli söyleşiler, hukuk, çalışma dünyası, ArGe, Dünyadan Haberler bölümleriyle enerji alanını masaya yatıran dergide, Ekonomist Yazar Mustafa Sönmez "Ekoenerji", Makine Mühendisi Oğuz Türkyılmaz "Kürsü", Petrol Mühendisi Necdet Pamir "Enerji ve Jeopolitik", EMO Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Ulusaler de "Toplumsal Bakış" köşelerinden okuyuculara sesleniyor. Kamu yararını temel alan, farklı bir yol arayışını da yansıtma amacı güden Toplumsal Haber ve Araştırma Dergisi EMOEnerji, Elektrik Mühendisleri Odası’ndan temin edilebilir. Z CBT 1046/16 6 Nisan 2007 amanaşımı kurumunun özünde, "belirli sürenin geçmesiyle; yargılamanın sürdürülmesinde, kamusal yararın olmayacağı" yolundaki hukuk siyaseti düşüncesi yatar. Ne var ki; zamanaşımı, ender uygulanacak ayrıklı bir düzenlemedir. Ceza Muhakemesi Yasası’nın 190. maddesinde "duruşmaya son verilmeksizin devam edilerek hüküm verilir; zorunlu durumlarda davanın uygun sürede sonuçlandırılmasını olanaklı kılacak biçimde ara verilir" buyruğu öngörülmüştür. Bu kurala göre; dava, ne kadar karmaşık olursa olsun bir ya da bir kaç oturumda sonuçlanmalıdır. Bu bağlamda; yapsatçılarının yargılandığı davaların bir ayrıcalığı yoktur. Durum böyle olunca, davalar neden zamanaşımına uğramıştır? Bu sorunun sağlıklı yanıtını "hukukun öngördüğü yargılama aşamalarını, uygulamada yerleşmiş kadı usulü yargılama yöntemiyle karşılaştırarak" elde edebiliriz: Yargılamada b i r i n c i aşama; kanıtların değerlendirilmesiyle uyuşmazlık konusu olay ve olguların belirlenmesidir. Geçmişteki yaşam olayının yargılama ortamında güncelleştirilmesi ve maddi gerçeğin saptanması yargılamanın en zor aşamasıdır. Çünkü geçmişteki olayın canlandırılması, çeşitli seçeneklerin ve çıkarların güncelleştiği ve tartışıldığı bir ortamda yapılacağından; mekanik bir işlem değil, akıl yürütülerek yapılacak karmaşık ve de duygusal bir etkinliktir. Yargıcın, maddi gerçeği belirlemesi için öncelikle kanıtlara gereksinimi olur. Bunlar, çoğun, kovuşturma evresinde savcılar ve kolluk güçlerince toplanmış olarak yargıcın önüne gelecektir. İşte yargıç bu araçlardan ve ilgililerin (savcı, sanık, zarar gören/avukatlar) açıklama ve sunumlarını (kanıt, uzman görüşü) değerlendirerek olgu sorununu çözmeye çalışacaktır. Yargıç, tüm açıklama ve sunumlardan sağlıklı bir değerlendirme yapamadığı ve kuşkulu durumda "tecrübe kuralları denilen bilimsel veya teknik bilgilere" de gereksinim duyabilir. Bu durumda "en son" uzman kişilerin görüşüne başvuracaktır. Bilirkişi, yargıcın kanıtları ve açıklamaları değerlendirilmesinde kullanacağı yardımcı bir araçtır (dürbünü ya da gözlüğü). Bilirkişi "ilgililerin de görüşü alınarak" belirlenecek sorularla görevlendirilir. Yapsatçıların yargılandığı davada, şu nitelikte sorular sorulabilir: "Yapı, günün teknik olanakları kullanılarak ve ilgili yönetsel kurallara uyularak yapılsaydı bu şiddetteki bir depremde yıkılır mı" gibi. Bilirkişinin yetkisi, yargıcın denetiminde kendisine sorulan sorularla sınırlı olarak teknik saptamalar yapmakla sınırlıdır. Seçimde hata yapılmadığı ve "yerinde ve doğru sorular sorulduğunda" ikinci bir bilirkişiye gerek kalmayacaktır. Yargıç, "bilirkişinin teknik saptamaları" ile "ilgililerin açıklamaları ve sunumlarını" değerlendirerek maddi gerçeği saptayacaktır. Bu değerlendir meyi, yalnız bilirkişi görüşüne dayanarak değil; olayı, hiç bir parçasını göz ardı etmeden, bir bütün olarak ele alarak değerlendirecektir. Bu da akıl yürütmeyle oluşan bir "vicdanı kanaat" sorunudur. Yargıç, kendisini de sorgulayarak doğru ve güvenli yargılamanın koşullarına uyduğu sürece güvenli sonuca ulaşabilecektir. Ancak bu, maddi gerçeğin kuşkulu kalmayacağı anlamına da gelmez. Yargıcın ne Tanrı gibi gücü ne de yardımcı melekleri vardır; akıl yürütmenin riski insanı bir olgu olarak yargıç içinde geçerlidir. İkinci aşama, somut olaya uygun düşen suç tanımının ve unsurlarının belirlenmesidir. Bu, yargıcın uzmanlık alanını ilgilendirdiğinden maddi gerçeğin saptanmasına göre oldukça kolay bir çalışmadır. Kaldı ki; bu evrede, kendisi gibi hukuk alanında uzman olan savcı ve avukatlar da bilgi sunumlarıyla yardımcı olacaktır. Sorun, hukuk alanını ilgilendirdiğinden bilirkişi görüşü alınmayacaktır. Üçüncü aşama, belirlenen maddi gerçeğin (olay olgu) yasanın öngördüğü suç tanımını karşılayıp karşılamadığını belirlemedir. Yargıç. bu aşamada, tam bir özgürlük içinde akıl yürüterek sonuç çıkaracaktır. Bu bir cezalandırma olacağı gibi aklama da olabilir. Özellikle maddi olguyla ilgili kuşkunun giderilmediğinin gerekçelendirildiği durumlarda; kuşku sanığın yararına yorumlanabilecektir. Uygulamaya gelince: Özellikle maddi gerçeğin sorun olduğu durumlarda: Uyuşmazlık konusu sorunla ilgili soru sorulmadan bilirkişiye görev verilmektedir. Bilirkişi de, yargılamanın üç aşamasındaki yargıcın yetkilerinin hemen tümünü üstlenerek (yargıçlaşarak) sonuç çıkarmaktadır. Sorun, bir bilirkişi yazanağıyla çözümlenmemekte birbirini izleyen bilirkişi incelemeleriyle; yargılamadaki sorunlar karmaşık duruma gelmekte; yargıcın ve ilgililerin kafası karıştığından yargılamalar uzamaktadır. Yargıtay bozmasıyla bu olumsuzluk daha genişlemektedir. Sonuçta yargıç, bilirkişi öyle dediği için karar vermektedir. Bireyin "doğru ve güvenli yargılanma hakkı"nı hiçe sayan kadı usulü diye adlandırdığım uygulamanın deprem davalarında etkinliğini sürdürdüğünde kuşkum yoktur. Tersi olsa idi zamanaşımı gerçekleşmezdi. Zamanaşımı olgusu gibi yargıya karşı güveni sarsan tüm olumsuzlukların nedeni: Bilgi, kültür yoksunluğu ve etik değerlerdeki bilinç eksikliğidir. Bu bağlamda yargıçları eleştirebiliriz. Ancak asıl sorumlu, yargılama ve savunma sanatını yapacak hukukçu (yargıç, savcı ve avukat) yetiştirmeyen her kademedeki eğitim düzenidir. Başta politikacılar, hukukçu bilim adamları ve yüksek yargıçlar şapkalarını ve görkemli cüppelerini önlerine koyarak "yargıçların memurlaştığı, avukatların izleyici olduğu, bilirkişilerin yargıçlaştığı yargı düzenini" sorgulamalıdırlar... TRAVMA SONRASI ORTAYA ÇIKAN PSİKOLOJİK TEPKİLERİ ANLAMAK Travmaya uğrayanler ve aileleri için bir rehber Dr. Claudia Herbert, PsikoNET Yayınları Dr. Claudia Herbert, uzun yıllardır, travmanın etkilerinden şikâyetçi insanlarla çalışan bir klinik psikologtur. Kaza, felaket, terör eylemi, cinayet, taciz, savaş, çatışma durumu gibi değişik travmalarla karşılaşan insanların iyileşmesinde katkıda bulunmuştur. Büyük bir olasılıkla bir travmadan sonra yapmak isteyeceğiniz en son şey, travma ile ilgili bir kitap okumaktır. Bununla beraber yaşadığınız deneyimden kaçmak, kısa vadede kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlasa bile; uzun vadede travma sonucu ortaya çıkan olumsuz duygularınızı gidermeyecek ve sorunlarınızı çözmeyecektir. Bu kitapcık, travma ile karşılaştığınızda nelerin olup bittiğini ve bu duruma nasıl aşacağınızı anlamanızı ve böylelikle yaşamınızı yeniden kurmanızı sağlamak için sizi harekete geçirmeyi hedeflemektedir. Eşler, aile bireyleri ve sağlık uzmanları içinde yararlı olacaktır. Bilgi için: 0212 231 84 43
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle