Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EVRİMSEL BİYOLOJİ AYLAK BİLGİ Tahir M. Ceylan tmceylan@superonline.com Koşullara uyum kuş için yuva kurmak, gül için suya kavuşmaksa, benim için de bayramdan bayrama tıraş olmaktır. Kuş için sığınmak, gül için susamak, benim için de bayramlaşmak önemlidir, çünkü bizi önemliler belirler, güçlüler seçer. Doğal Değil, Sermaye Seçimi! Eskiden güçlü olan doğaydı, o zaman tabi i ki canlılar kendini doğaya beğendirmek zorundaydı; şimdiyse köpeklerin bile doğayı iplediği yok, aşı olup onun tehditlerinden korunuyorlar, insana yaltaklanmak yetiyor onlara; doğaya kalsa yoksa, madenlerin küçük deliklerindeki fareleri yakalasın diye yetiştirilmiş ve sonradan sahiplerine âşık olmalarıyla tanınmış on beş santim boyunda, iki buçuk kilo ağırlığında Yorkshire Terrier’ler, bir arşınlık boyları ve otuz kiloluk yapılarıyla burnundan değil, kuyruğundan kıl aldırmayan Fransız Puanterleri’nin önüne nasıl geçebilirdi ki? Belli ki köpeği doğa değil insan seçiyor. Köpekler bile doğal seçimden çıkmışsa, insan haydi haydi çıkmıştır; o zaman insan hangi özelliğiyle seçilmektedir? İş ilanlarına bakarsak insanın nasıl seçildiğini anlıyoruz: Oktavı geniş bir sese sahip şarkıcı köpekler gibi İngilizce, İspanyolca, Rusça bilen; iz süren Gaskonya Basesi gibi sabırla araştıran; has bir Alman Spanyeli’nin avını kaldırması gibi tam zamanında pazara saldıran; sadık bir İngiliz Labrador’u gibi hasılatı toplayıp patronun önüne eksiksiz bırakan; hem saldırgan, hırsız ve asi hem de ağırbaşlı, dürüst ve sabi olabilen; sahip olduğu özellikleri ihtiyaç duyulduğunda anında kullanıma sokan, binlerce kişinin içinden ayıklanmış "gerçek bir profesyonel!" Jack London "Tanrılar ve Köpekler"de, bir köpek için benzer şeyler söyler: "Jerry, soylu ve bağışlayıcı bir köpekti, doğa tarafından böyle ayıklanmıştı" der! Köpeklerin elli milyon yıllık evrimi var; profesyonellerinse, sermayenin seçiminde henüz yüz yıllık bir geçmişi. Doğal seçim yerine geçmiş parasal seçim, daha çok su kaldırsa da, her insan bir profesyonel, her profesyonel, özdirenci düşük "executive" bir iletken olana kadar insanın evrimi sürer, en başta bazı yalıtkanların işi görülmek, sonra da iletkenlerle hesap kesilmek üzere, insanın evrimi fazla uzak olmayan bir gelecekte biter; milyarlarca insan, tepedeki azınlıktan bir nehrin aniden yeraltına girmesi gibi kopar ve sahne kapanır. Bana göre sermaye seçerken zekâyı değil, iletkenliği arıyor; executive bir iletkenin(1) önemli özelliği, farklı noktalara, farklı hızda ve eşzamanda bilgi, veri ve motivasyon aktarımında bulunabilmesidir. İlginç olarak önbeynin arka yan tarafı’nda (DLPFC) bulunan ve sanki su tesisatlarında manşon denilen ve iki yönlü olarak her boruya geçen ekleme bilezikleri gibi iş gören GABA arasinirleri üzerinde yerleşik Dopamin 4 alıcısı (reseptörü) fazla olan kişiler, evrimsel olarak kırkelli kuşaktır öncelikli olarak seçilmeye başlamıştır; beyindeki GABA nöronları, benim "executive" iletkenler dediğim patronun hırsını piyasaya yansıtan, piyasanın durumunu patrona aktaran şirketlerdeki CEO’lara birebir uyuyor. Beyindeki DLPFC bölgesi, insanın günlük işlerini icra eden, yürüten (executive) özel bölgedir. Nasıl bilgisayarın "hard diski"ne insanda beyin karşılık gelirse, RAM hafızasına da DLPFC karşılık gelir ve ortaçağın erken dönemindeki köy derebeyleri, geç dönemindeki senyörler, Fransız ihtilaliyle burjuvalar, sonra patronlar ve onların profesyonelleri hep D4 alıcıları fazla olanların arasından, doğa tarafından değil sistem tarafından seçilmiştir. Sistem, ileticilik ve yürütücülük potansiyeli yüksek, dolayısıyla D4’ü bol olanları seçerken, doğa, motivasyonu yani D2’si ve bilişsel işlevleri, yani D1’i yüksek olanları seçmiştir muhtemelen. Doğa, yüz binlerce kişiyi on bin kilometre yürütme becerisi gösteren müthiş bir motivasyonun sahibi Mao Çe Tung ile yaşamı boyunca 1093 patent almış olan Edison’u ilk elden seçerken, sistemi yürütenler bu seçimleri muhtemelen doğru bulmamıştı. Telefonu geliştirmek için destek isteyen Edison’a işadamları evet demeyince, o da hepsine "Göreceksiniz ,siz desteklemeseniz de bir gün her şehirde telefon olacaktır" demesi gösteriyor ki, bu eşsiz mucit, sistem tarafından o kadar da benimsenmemişti. Sermaye, doğru seçim yapsaydı eğer, dünyanın gördüğü en yaratıcı düşünce üreticilerinden Nietzsche, muhafazakârlığa beş yüz milyon tonluk bir demir rezervi gibi gömülmüş Almanya’yı adam etme peşinde koşarken, geçen yüzyılın sonunda Torino’da çıldırmazdı. Anlaşılıyor ki, doğru tercihli doğal seçim rafa kalktı, yerine sermayenin seçimi başladı. Kültür, zekânın gelişimini tetikliyor Farklı geleneklere sahip olan primatlar sadece şempanzeler değil. Sumatra ormanlarındaki orangutanları inceleyen primat uzmanı Carel von Schaik, orangutanların ve gorillerin de kültürleri olduğunu savunuyor. S umatra ormanlarında yetişen neesia meyvesinin yağlı ve lezzetli çekirdekleri var. Fakat üzerlerindeki tüyler cildi yakıyor. Duke Üniversitesi Biyolojik Antropoloji ve Anatomi Bölümü primat uzmanı Carel van Schaik’in gözlemlediği orangutanlar için bu hiç sorun değil. Hayvanlar, ağızlarına aldıkları bir dal parçasıyla, meyvenin içindeki çekirdekleri ayıklıyor. Aynı gruptaki diğer orangutanlar da bu tür dalları alet olarak kullanıyorlar. Fakat Sumatra’nın diğer bölgelerinde veya Borneo’da incelenen diğer orangutanlar ne alet kullanıyor ne de neesia meyvesinden yararlanıyorlar. Bunun açıklaması şu: Maymunlardan biri tekniği bulmuş, diğeri bunu bu maymundan öğrenmiş ve becerisini yavrularına aktarmıştı. Ve bu da kültürdür diyor Van Schaik. Çünkü bu yenilik, genetik sebebi olmadan gelenekleşmiştir. İnsansı maymunlardaki kültür üzerine Van Schaik ile İngiltere ve ABD’li bilim adamları birkaç ay önce Amerikan Bilimsel Gelişme Birliği’nin (AAAS) konferansında tartışmıştı. İngiltere’deki St.Andrews Üniversitesi’nden Andrew Whiten, şempanzelerin ve orangutanların çeşitli geleneklere sahip olduklarını ve bunun elli yıl önce asla tahmin edilemeyeceğini söylüyor. Whiten’in Bossou’daki şempanzelerde izlemiş olduğu "dövme tekniği" gibi öğrenilmiş davranış biçimleri, sadece belli bölgelerde gelişmiş. Şempanze ağaca çıkıyor ve iri bir palmiye dalı kopararak ağacın tepesine vuruyor ve palmiye dalı en sonunda besleyici bir bulamaca dönüşmekte. 40 FARKLI DAVRANIŞ MOTİFİ Daha geniş bölgelere yayılmış gelenekler de söz konusu tabii. Mesela ağaç veya taşla ceviz kırmak gibi. Batı Afrika’da yaşayan tüm şempanzelerde görülen bu gelenek, gerekli malzemelerin bulunmasına rağmen doğu bölgelerinde görülmez. Doğal ortamda yaşayan şempanzelerde bilim adamları bugüne dek öğrenilmiş kırk farklı davranış motifi saptadıklarını söylüyorlar. Orangutanlarda bunlar yirmi beş kadar. Fakat bilim adamları geçen yıl doğada yaşayan goriller arasında ilk kez alet kullanımını gözlemlediler. Kongo’nun kuzeyinde yaşayan dişi bir goril, bir ağaç dalıyla önündeki su birikintisinin derinliğini ölçtükten sonra ağaç kütüğünden bir köprü yaparak üzerinden geçmişti. CBT1039/10 16 Şubat 2007