Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİM DÜNYASINDAN K I S A KOKU ALMA YETİMİZ SANILANDAN DAHA İYİ Bilim, insanın kokuyu takip edebildiğini ve bu yetisini çalışarak geliştirebileceğini buldu. Sonuç, Kaliforniya Üniversitesi’nde Noam Sobel ile çalışan ekibe ait. Araştırma çerçevesinde çikolata kokusunu takip eden denekler, beklenmedik şekilde başarılı olmuşlar. Çimlerin üzerindeki çikolata kokusunu on metre kadar takip eden deneklerin gözleri bağlanmış ve ellerine kalın eldivenler giydirilmiş. Araştırmacıların Nature dergisindeki yazılarına göre 32 denekten 21’i kokuyu doğru yönde takip etmeye başarmış. Araştırma öte yandan insanların koku alma yetisini, çalışarak güçlendirebileceklerini de göstermekte. On beş günlük antrenmandan sonra denekler kokuyu iki misli hızlı takip edebilmişler. Araştırmacılar, deneklerin kokuyu takip ederek saniyede dört santimetre ilerlediklerini söylüyorlar. Köpekler kokuyu antrenmanlı bir insana göre on misli hızlı takip edebiliyorlar. İnsanın hatta bir olasılıkla da diğer tüm memelilerin koku alma yetisinde önemli olan, iki burun deliğiyle ayrı ayrı koklamak. Deneklerin tek burun delikleri kapatıldığında ya da iki burun deliğine aynı anda hava verildiğinde kokuyu takip etme yetisi de zayıflamış. Sol burun deliğindeki koku alma hücreleri sağ deliktekinden daha fazla koku maddesi algıladıklarında, beyin, tüm sinir hücreleri aynı oranda koklayabilecek duruma gelene dek yeniden "düzenlenmekte" diyor bilim insanları. H A B E R L E R metre yüksekliğindeki dev ayna güneş ışınlarına köye doğru yönlendirmekte. Bir bilgisayar ise aynayı güneşin durumuna göre otomatik olarak ayarlıyor. 200 nüfuslu köy aynadan önce Kasım ve Şubat ayları arasında güneş almıyordu. 100.000 Avro’ya mal olan ayna 14 hareketle parçadan oluşuyor. Öncü projenin dünyanın birçok yerinde uygulanması beklenmekte. KORELİ BİLİMCİLER ÜÇ KÖPEK DAHA KOPYALADILAR Güney Koreli bilim adamları, geçen yıl kopyalanan ilk köpekten sonra şimdi üç dişi köpek kopyaladıklarını açıkladılar. "Bona", Peace" ve "Hope" olarak adlandırılan yavrular, geçen yıl dünyaya gelen "Puppy" de uygulanan yöntemle bu yılın Haziran ve Temmuz aylarında dünyaya gelmişler. İlk klon araştırmasında da çalışan Lee Byung Chun ve ekibi, araştırmayla ilgili sonuçları "Theriogenology" dergisinde yayımladı. Bilim adamları kopya köpekleri elde edebilmek için yetişkin dişi bir köpeğin kalıtımını, ayıklanmış yumurta hücrelerine aktarmışlar. Bu yumurta hücreleri ise daha sonra başka bir dişi köpeğin ana rahmine yerleştirilmiş. Bu şekilde elde edilen on iki yumurta hücresi kullanılarak %25’lik bir başarı sağlanmış. Kopya köpek Oysa "Puppy"deki başarı oranı %0.8 idi. Üç yavru köpek şimdi donör köpeğin genetik özelliklerini taşımakta. Bilim insanları yeni araştırma sonuçları sayesinde hücre terapisinde ve hayvan yetiştiriciliğinde gelişmeler kaydedilebileceğini umuyorlar. 130 MİLYON YIL ÖNCE YAŞAYAN UÇAN MEMELİ Uçan hayvanlar denildiğinde aklımıza kuşlar gelir. Oysa Çin’de bulunan bir fosil, bazı memelilerin kuşlarla aynı zamanda uçmaya başladıklarını gösteriyor. Amerikalı ve Çinli bilim adamlarının buldukları memeli fosili mezozoik döneme ait. 200 milyon yıl kadar devam eden mezozoik dönem günümüzden 65 milyon önce sona ermiştir. Bu dönemde memeliler ve kuşlar gelişti diyor bilim adamları. Oysa daha önceki bulgulara göre uçan ilk memelinin günümüzden 51 milyon yıl önce ortaya çıktığı biliniyordu. Bir kaya yarığında bulunan fosil, sincap büyüklüğünde bir memeliye ait. Eklemlerin yapısını inceleyen paleontologlar, bilimsel adı Volaticotherium antiquus olan uçan memelinin ağaçlarda yaşadığını tahmin ediyorlar. Postla kaplı patagium (memelilerde kanat görevini gören deri) hayvanın mesela bir ağaçtan diğerine ya da yere atlamak için bacaklarını açıp gerdiği zaman paraşüt gibi açılıyordu. 70g olduğu tahmin edilen hayvan, uçma yetisini iyi tırmanabilen düşmanlarından kaçabilmek için kullanıyordu. Günümüzdeki uçan memeliler geceleri etkin olduğu için yeni bulunan türün de geceleri aktif olduğu sanılmakta. UZAY ARAŞTIRMALARI KUYRUKLUYILDIZ TOZU MERCEK ALTINDA Uzay sondası "Stardust" tarafından toplanan toz partiküllerini inceleyen bilim insanları, sürpriz sonuçlarla karşılaştılar. "Wild 2" kuyrukluyıldızı yaklaşık olarak 4,6 milyar yıl önce güneş sisteminin içlerinde yüksek sıcaklıkta oluşan mineralleri içermekte. Ama kuyrukluyıldızın kendisi dıştaki soğuk bölgelerde oluşmuş. Wild 2 kuyrukluyıldızın çekirdeği Stardust sondası tarafından toplanan toz partiküllerinden anlaşıldığı üzere bunlar güneş sistemiyle birlikte gelişmiş. Güneş sisteminin 4,6 milyar yıl önceki doğuşu çok sayıda maddenin karışımıyla gerçekleşmiştir diye açıkladı MaxPlanck Birliği. Mainz MaxPlanck Kimya Enstitüsü (MPI) araştırmacıları kuyrukluyıldız tozunu mikroskop altında incelemişler. 200 bilim insanından oluşan araştırma ekibinin Science dergisinde vermiş olduğu bilgilere göre, kuyrukluyıldızı meydana getiren maddeler, güneş bulutsusu içinde oluşan mineral karışımı, organik madde ve uzak yıldızların tozlarından ibaret. Organik maddenin bir kısmının yıldızlararası kökenli olduğu sanılmakta. Ancak güneş sisteminde oluşan mineraller çoğunluktayken, yıldız tozu çok daha az. Yıldız tozunun ilkel meteoritler veya gezegenlerarası toz parçacıklarından çok olmaması sürpriz oldu diyor araştırmacılar. İncelenen bazı mineraller, güneş bulutunun en kızgın bölgelerinde oluşan en eski yoğuşumlara benziyor. Bunların güneş sisteminin en dış sınırlarında oluşan bu kuyrukluyıldızda bulunması nedeniyle araştırmacılar, güneş sisteminin erken dönemlerinde katı maddenin büyük mesafeleri aşarak diğer maddelerle karışmış olabileceğini düşünüyorlar. Kuyrukluyıldız tozu iki farklı maddenin yardımıyla toplanabilmiş: Aerogol (donmuş gaz) ve alüminyum folyo. Dünyaya getirilebilen kuyrukluyıldız tozu yaklaşık olarak bir gramın binde biri kadar. Kuyrukluyıldız tozu içindeki maddeler GÜNEŞ ALMAYAN KÖYE AYNA CBT1033/4 5 Ocak 2007 Tonlarca ağırlıktaki bir ayna sayesinde, Kuzey İtalya’daki Viganella köyü artık kışın da güneş alıyor. Kısa bir süre önce bir kayanın üzerinde yerleştirilen sekiz metre genişliğinde ve beş HAZIRLAYAN: Nilgün Özbaşaran Dede