Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Beylikdüzü: Güzel, ama heyelan bölgesi! olması Marmara denizinde su düzeyinin en az 110 m. düşmüş olduğunun kesin kanıtıdır. DERİNLEŞEN VADİLER Marmara denizinde su düzeyi alçaldığında, bu denize dökülen akarsuların, deniz kıyısından başlayarak yataklarını hızla derinleştirmiş olmaları kaçınılmazdır. Bu süreçte derin, dik yamaçlı, dar tabanlı genç vadilerin gelişmiş olması beklenir. İstanbul Boğazı ve Haliç’in gömülü vadileri bu özellikleri taşıır. Yukarıda sözü edilen Karasu, Sazlıdere, İspartakule dereleri de, bu dönemlerde yataklarını hızla derine doğru kazmış olmalı. Ancak buralardaki vadiler olağandışı geniş tabanlıdır ve onların su altında kalmış olan kesimleri sığdır. Bu olağandışılığın kökeni, söz konusu bu vadi kesimlerinin içinde açılmış oldukları kayaçların özelliklerinde yatıyor. Bu kayaçlar Gürpınar ve Güngören adları ile anılan, kilin egemen olduğu oluşumlardır. Fiziksel özellikleri ve geçirmiş oldukları jeolojik süreç nedenleriyle bu oluşumlar heyelan yapmaya yatkın olup, duraylı dik yamaçlar oluşturamıyorlar. Vadi yamaçlarında yer alan kayaçların bu özellikleri nedeniyle, alçak deniz düzeyi dönemlerinde bu bölgelerdeki akarsular vadilerini derinleştirmeye çalışırken oluşan yamaçlar sürekli yinelenen heyelanlarla yıkılmış, gelişen her heyelanın gerisinde oluşan diklik geriye doğru başka bir heyelanın oluşmasına yol açtı ve bu olay zincirleme devam etti. Nereye kadar? Deniz düzeyi yükselip akarsuların derine kaçması duruncaya kadar. Ancak, bir kaç kez yinelenen bu süreç sonunda bu akarsuların vadilerinin denize yakın ke simleri olağanüstü genişledi, yükselen denizin vadilerin bu kesimlerini basması sonucunda oralarda geniş koylar oluştu. Bu koyların, dalga derinliği ile belirlenen sığ kesimlerinde oluşan kıyı okları, gerideki kesimi, bir giriş dışında, denizden ayırmış, o kesimde sığ göllerin oluşmasına neden oldu. DİKKAT DİKKAT Büyükçekme ve Küçükçekmece koyları günümüzde deniz altında kabaca 100m derinliğe kadar devam eden heyelanlar olmadan meydana gelmiş olamaz. Kıyının bazı kesimlerinde şu sırada duraylılık gösteren heyelanlar günümüzün koşullarında oluşmadıklarına göre, bunların alçak deniz düzeyi döneminde, günümüzde deniz altında kalmış olan kesimden başlayarak geriye doğru gelişmiş olmalarının kaçınılmazlığı da göz önüne alınırsa, heHeyelanlı bölgede yelanlı yapının deniz yer alan Ambarlı lialtında devam etmekte olduğu yeterince açık manı sahasının denive kesin bir şekilde anze doğru pervasızca laşılmaktadır. Karadakilerin tersidoldurulmakta olmane, deniz altındaki büsı ürkütücüdür. yük heyelanları önlemenin neredeyse olanaksızlığı unutulmamalı, güçlü bir depremde bu özelliklerdeki denizaltı bölgelerinin yüksek duraysızlık riski taşıdığı da hesaba katılarak, söz konusu kuşakta, özellikle büyük boyutlu dolgu yapmaktan kaçınılmalı, bu kuşakta yapılacak bir dolgunun heyelanlardan birisini dengeleme yönünde etki yaparken bir altdaki heyelan kütlesinin dengesini bozacağı gerçeği hesaba katılmalı. Bu nedenlerle, büyük dolgu gerektiren tesislerin, ve özellikle de, büyük bir Marmara depremi sırasında, köprülerin, yolların zarar görmesi durumunda yardım ulaştırabilmek için çalışabilir durumda kalmış olması özel önem taşıyan, liman gibi ulaşım tesislerinin bu kuşakta geliştirilmemeleri gerekir. DEVEBAĞIRTAN VE BEYLİKDÜZÜ Deniz düzeyi yükseldikçe heyelanların oluşması da durdu; ama, heyelanlara katılmış olan kütleler, bu arada, zaten heyelana yatkın olan ilksel durumlarına göre heyelan yapmaya çok daha yatkın olan özellikler kazandılar. Bu örselenmiş bölge deniz altında 110 m dolayından başlamakta, Devebağırtan’da olduğu gibi, Beylikdüzü sınırlarına kadar yükselerek uzanabilmektedir. Bu eski heyelan bölgelerinde yapılan bilinçsiz girişimlerin yeni heyelanlara yol açmakta olduğuna sık tanık olunmaktadır. Deniz ve göl manzaralı, dolayısıyla yerleşim için çekici özelliklere sahip olan bu eski heyelan bölgelerinde, güvenli bir ortam yaratabilmek için heyelana karşı bilinçli önlemlerin alınması şarttır. Ayrıca, güçlü bir deprem etkisiyle heyelanların tetiklenmesi söz konusu olabileceğinden söz konusu bilinçli önlem alınması konusunun, bu bakımdan da büyük önem taşıdığı unutulmamalıdır. Öte yandan, heyelanlı yapının deniz altında da devam etmekte olduğu gerçeği unutuluyor. Bu heyelanlı bölgede yer alan Ambarlı limanı sahasının denize doğru pervasızca doldurulmakta olması ürkütücüdür. CBT1018/15 22 Eylül 2006 YERBİLİMLERİ