24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP Tarih bulunduğu yerde anlaşılır Sayın Şengör’ü devamlı okumaya gayret ederim. Ösger Acar’ın eleştirdiği yazısı beni oldukça düşündürdü. Her şeyden önce Şengör, yazısına çok şiddetli bir tepki ile başlıyor. Sayın Özgen Acar’ın "Tarih yerinde güzeldir" fikrinin doğruluk payını incelemeye hiç gerek görmeden karşı bir fikir öneriyor. Prof. Dr. Reha Günay,rehagunay@ttnet.net.tr Yeditepe Üniversitesi engör, öne sürdüğü karşı fikir "Tarih anlaşıldığı yerde güzeldir" ifadesi ile "Tarih yerinde güzeldir" ifadesi arasında bir zaman farkı olduğunu hiç düşünmüyor. Verdiği bütün örnekler müzecilik konusunda çok erken sayılacak bir dönemi kapsıyor. Artık bu dönem çoktan aşılmış durumda. Belki de yarım asrı aşkın bir süredir kültür mirasını koruma kavramlarında büyük gelişmeler var. Gelişmiş ülkeler kültür mirası örneklerini bu arada taşınmaz olarak nitelendirdiğimiz mimari eserleri bile kendi ülkelerine kazandırmak, kendi halklarını eğitmek amacıyla yabancı ülkelerdeki eserleri bile ortamlarından koparıp kendi ülkelerine taşıdılar hatta özel müze binaları yaptılar. Örnek olarak BerAcar’ın fikrini gama sunağını, Milet’in propilesini, Xsantos’un Negüçlendirmek için reidler mezar anıtını, BaŞengör’ün de bil’deki İştar tapınağının çinilerini vb. daha küçük bildiğinden emin oranda sayısız mimari eleolduğum Karatepemanı ve lahitleri sayabiliAslantaş Açık riz. Özellikle Mısır eserleri o kadar çok yağmalandı ki Hava Müzesi’ni örMısır’dan çok uzak ülkelenek göstereceğim. rin müzelerinde bile çok sayıda örneğini bugün hayretle izliyoruz. Bunların bir kısmının Mısır’ın neresinden gittiği bile belli değil. Evet bunların bir kısmı o dönemde belki de tahrip olmaktan kurtarıldılar. Sayın Şengör’ün söylemek istediği de bu. Ancak kısa bir süre sonra anlaşıldı ki müzenin dört duvarı arasında görülen bu eserler izleyiciye, hatta bilim adamına bile çok fazla bilgi vermiyor. Müzecilik sadece eseri soyut olarak göstermekten ibaret değildir. O eser estetik bakımdan çok güzel bile olsa veya bir yazıt olarak bize önemli bilgiler de verse onun nerede bulunduğu coğrafi ve topografik durumu, hangi mimari mekânın hangi köşesi ve kotu içinden alındığı değerlendirme bakımından önemlidir. Çünkü biz sadece estetik veya tarih bilgisi aramıyoruz, o eserin arkasındaki insanı arıyoruz. Arkeoloji, antropoloji ile beraber insanlığı araştırır, onun fiziksel ve kültürel yönlerini inceler ve tarih şeridi üzerindeki yerine koyar. Böylece biz insanlığın gelişimini anlarız ve hatta geleceğini tahmin edebiliriz. Ş bir tarihte Sayın Halet Çambel’in bilinçli kaalandan önemli eserleri toplar, kalanı kendi kararları sonunda ortaya çıkmış, Türkiye’nin ilk, derine terk edersek ne o topladığımız eserlerin dünyanın da en eski açık hava müzelerinden bir anlamı kalır, ne de yağmaladığımız eski kenbiri olmuştur. Yine tam burada Sayın Şentin. İşte Sayın Acar’ın söylemek istediği budur. gör’ün değindiği "hükümetin ilgisizliği" konusu Acar’ın fikrini güçlendirmek için Şengör’ün ortaya çıkıyor. Sayın Çambel en az ellibeş yıl de bildiğinden emin olduğum KaratepeAslanheyecanını hiç kaybetmeden ve kimseye gütaş Açık Hava Müzesi’ni örnek göstereceğim. cenmeden, şimdilerde de doksan yaşına rağKaratepe’yi gezerken topografyayı görüyor, men, birçok sorunu çözmeye çalışarak, Karatemevsimleri, iklimi, zamanı beraber algılıyoruz. peAslantaş Açık Hava Müzesi’ni geliştirmeye Herhangi bir kapalı müzeye alınma şansı olmave yaşatmaya devam ediyor. Müzeyi soyan da yan, alınsa bile ancak depoya konulacak taş kuran da insan faktörüdür. Bu konuda sadece parçaları burada diğer taşlarla beraber bir bütüülkemizi suçlayamayız. Bütün dünyada en günü kavramamıza yardımcı olmaktadır. Ayrıca venli müzeler bile zaman zaman soyuluyor. Bu restorasyon işleri de zaman içinde bulunan ve iş artık bir terör eylemi gibi planlı ve örgütlü yan yana getirilen yeni parçalarla süreklilik kayapılıyor. Küçük buluntuların müzelerde sakzanmaktadır. Yine bu sayede Hitit hiyerogliflelanması doğaldır. Ama mimari mutlaka yerinde rinin tam sağlıklı okunması mümkün olmuştur. Şengör’ün önem verdiğini anladığım çok dilli yazıtlar yardımı ile bilinmeyen yazının okunması konusu burada başarıyla sağlanmıştır. Eğer pek çok alçak kabartma ve heykel üzerinde atlaya sıçraya devam eden metinler müzeye kaldırılsaydı hiçbir zaman tam olarak okunamayacaktı. Elli yıl gibi bir süreç içinde bu yazıtların kırığı, noksanı tamamlandı, sırası belli oldu ve Hitit hiyeroglifi okundu. Şimdi de her şey yerli yerinde durduğundan gelecekteki bir bilim adamı onları belki de başka türlü okuyabilir veya yorumlayabilir. Sanıyorum bunu Şengör de takdir edeKARATEPE’DE bir duvar kabartması cektir. HALET ÇAMBEL SAYESİNDE Karatepe’de konum, tasarım ve yapım bakımından bütün veriler yerinde durduğundan o gün için düşünülmeyen ama bugün veya yarın akla gelebilecek yerleşme hakkındaki yeni fikirler ve yorumlar için her an incelemeye hazır durumdadır. Nitekim kazı yapıldıktan 30 yıl sonra, daha önce bazı heykel kalıntıları bulunan Ceyhan ırmağının karşı sahilindeki Domuztepe’de yapılan araştırmada çok önemli yerleşme kalıntılarına ulaşılmıştır. Bu buluş ancak burada kurulan açık hava müzesinin bir araştırma merkezi olmasıyla gerçekleşmiştir. Eğer Karatepe Açık Hava Müzesi kurulmasaydı, buradan götürülecek taşlarla Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde belki bir oda ya da 35 metrelik bir duvar donanacaktı. Yolu bile olmayan bir kazı alanına ise kimse uğramayacaktı. Halbuki Karatepe’de açık hava müzesinin kurulmasıyla çevre bir milli park alanı içine alınarak doğanın korunması da gerçekleşmiştir. Ayrıca bu yörede yaşayan halk önce bir işe, sonra yola sonra da eğitime ve öğrenime kavuşmuştur. Karatepe Açık Hava Müzesi oldukça erken korunmalıdır. Bunun çok güzel örnekleri artık ülkemizde de görülüyor. Son tatilimde tekrar gezmek fırsatını bulduğum Troia bunun çok güzel bir örneği, çok karışık ve karmaşık tabakalanma ve ilk dönem kazıları planlı yürüme yolları, açıklama levhalarıyla çok rahat anlaşılıyor. Yerinde koruma önlemleri de etkileyici. Açık hava müzesinin belki de tek noksanı küçük eserlerin sergilendiği kapalı ve korunmuş bir müzenin olmaması. Mimari mekânı algıladıktan sonra içinden çıkan eserleri de hemen orada, imgelerimiz taze iken görebilseydik Troia’yı daha iyi anlayabilecektik. Bu fikre Sayın Şengör’ün de artık katılacağını umuyorum. Yine bir başka yerinde koruma örneği: Efes Yamaç Evler projesi. Korunmuş bir alan içindeki evleri, buluntulara zarar vermeden dolaşıyor, duvardaki freskleri, yerdeki mozaikleri, topografyaya uyum içinde yapılmış evlerin avlu ve odalarını geziyorsunuz. Aksi halde burada gördüklerinizden belki birkaç mozaik müzeye taşınabilirdi ama siz, o dönemin yaşam biçimini ve mimarisini hiçbir zaman algılayamazdınız. Onun için tarih bulunduğu yerde anlaşılır. CBT1009/20 21 Temmuz 2006 FİZİKSEL ÇEVRE ÖNEMLİ Arkeolojik bir alan kendi fiziksel çevresi içinde bir anlam kazanır. Yakın ve uzak çevresinin topografyası, kuzeyigüneyi, bitki örtüsü, diğer doğal ve yapay öğeleri, çevresindeki malzeme ve beslenme kaynakları, jeopolitik durumu, ulaşım, iklim gibi faktörler, bize bu alanı daha iyi yorumlamaya yardım eder. Eğer biz bu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle