25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Nanojeneratör devri başlıyor Georgia Teknoloji Enstitüsü’nden bilim adamları çinko oksit nanomalzemeden yararlanarak mekanik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürdüler. Bu teknik, vücudun içine yerleştirilmiş, kendi enerjisini kendi sağlayan sensörlerde kullanılabilir. Enstitü’den Zhong lin Wang, nanotellerin, enerji jeneratörünün boyutlarını küçülterek ve enerji yoğunluğunun randımanını artıNanotel uzmanları rarak, entegre nanosistemleri minyatürleştirdiğini söylüyor. Wang, "Bu, nanoteknoloji ile nanoölçekli enerji dönüşümü sağlayan ilk çalışmadır" diyor. Şimdi bilim adamları bu teknolojiden iki şekilde yararlanmayı düşünüyor. Biri, biyolojik sistemlerde kendi kendine enerji sağlayan nanocihazlar yaratmak, ikincisi savunma ve sivil uygulamalar için genişenerjiçıkışlı elektrik jeneratörleri üretmek. ber bazlı ışık ve ısı sensörleri geliştirdi. Bu sensörler kumaş gibi dokunabiliyor. Bu nanomalzemenin, geleceğin akıllı elbiselerinin tasarımında kullanılacağı düşünülüyor. Ayrıca bu sensörler geniş yüzeye sahip uzay gemilerinde ve yapay robot derisi tasarımında kullanılabilir. Çalışmanın sonuçları Nature ve Advanced Materials dergilerinde yayımlandı. Kendi kendini temizleyen kumaş Hong Kong Polytechnic Üniversitesi kendi kendini temizleyen ve ömrü tükendiğinde toza dönüşen yeni bir kumaş geliştirdi. Kumaş Lotus Nano yüzey dokuma teknolojisi ve patent bekleyen nano fotokataliz teknolojisi kullanılarak geliştirildi. Profesör John Xin ve ekibi kumaşta kullanılan teknolojinin etkisini artırmak için lotus çiçeğinin biyotaklidi ve nano titanyum diyoksit kaplama tekniğini birleştirdiler. Lotus yaprağı nanoyapısı ve nano titanyum diyoksit kaplama ile üretilen dokuma, leke, kir, koku, bakteri, zararlı gazlar ve istenmeyen kirleri parçalıyor ve kumaşı koruyor. Kendini temizleyen kumaşın normal kumaşlar kadar sık yıkanması gerekmediği için, çevrenin deterjan ve temizlik kimyasalları ile kirlenmesinin de önü alınmış oluyor. ka şekillerde üretmeyecek. Kaldı ki kredi kartının yarısı kadar küçük olan mikroreaktörün en önemli özelliği, seri üretime olan bağımlılığı azaltması. Böylece dağıtım için tanker veya boru hatlarına gerek kalmayacak" diyor. Mikroreaktör, insan saçından daha ince bir dizi paralel kanaldan oluşuyor. Bitkisel yağlar ve alkol aynı anda bu kanallardan pompalanıyor. Bu kadar küçük bir ölçekte kimyasal reaksiyon yağı anında biyodizele dönüştürüyor. Tek bir mikro reaktörde üretilen yakıt miktarı çok az da olsa, reaktörler birbirine bağlanabilir ve özel yakıt bankalarında biriktirilebilir. Vücudun içini gözleyen nanosensörler Flash bellekli, küçük, çok amaçlı sensörler, tansiyondan zehirli bileşimlere kadar, vücuttaki tüm olumsuzlukları haber verecek. İnsan saçından daha küçük olan sensörler, basıncı, sıcaklığı ve kimyasal maddelerin varlığını hissedebiliyor. Flash bellek teknolojisinden yararlanan bu cihazlar –iPod’larda kullanılan teknolojisiyle benzeşiyor ilaç saptama testlerinde, kan damarlarının sürekli olarak gözetim altında tutulmasında veya çevredeki zehirli maddelerin tespitinde kullanılabilir. Cornell Üniversitesi Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden profesör Edwin Kann’in geliştirdiği sensörler, New York’taki Transonic Systems tarafından ticari olarak üretilecek. Önümüzdeki 5 yıl içinde piyasaya çıkması beklenilen sensörler, çok küçük olduğu ve çok az miktarda enerji tükettiği için sürekli olarak vücutta kalabilir. Bu arada vücuda haberleşme için telsiz ve güç kaynağı ile birlikte yerleştirilecek. Bu implantlar, bazı spesifik organların sağlık durumunu veya bazı ilaçların kan düzeyini sürekli olarak gözlem altında tutabilecek. OLED anotları hedef alan nanotüpler Kanada’da bilim adamları, karbon nanotüp anotlardan yararlanarak üretilen organik ışık saçan diyotların (OLED’ler) indiyum Metal elektrot çinko oksit (ITO) içeren cihazlar kaOrganik katmanlar dar randımanlı olNanotüp levha duğunu ortaya koydular. Bu da nanotüp tabanlı anotların şeffaf iletken oksitlere ciddi bir seBir OLED çenek oluşturduğu anlamına geliyor. Karbon nanotüpler ayrıca malzemenin esnekliğini ve sağlamlığını da artırıyor. Uygun kimyasal işlem uygulandığı zaman nanotüpler ayrıca OLED’lerde bulunan metal katotların da yerini alabilecek. Biyodizel üretimi için mikroreaktör Oregon Eyalet Üniversitesi’nden (OSU) Kimya mühendisleri, verimli ve taşınabilir nitelikte biyodizel üretimini mümkün kılan küçük bir kimyasal reaktör geliştirdi. Böylece çiftçiler tarlalarında yetiştirdikleri tohumlardan daha az hava kirliliği yaratan motorin yakıt elde edebilecek. "Bu, bilgisayarınızın mouse’u gibi bir buluştur" diye konuşan OSU’dan Goran Jonanovic, "Eğer bu projeyi başarıyla sonuçlandırırsak, kimse biyodizeli baş NANOTEKNOLOJİDE YAKLAŞIMLAR Nanoteknolojide başlıca iki yaklaşım söz konusu: 1) Topdown (Yukarıdan aşağıya) nanoteknolojide, mikro ve nanolitografide kullanılır. Bu yaklaşımda küçük özelliklere ulaşmak için daha büyük malzemelerden başlanır (örnek: yarı iletkenler) ve oyma ve işleme yöntemiyle nano yapılar ve şekiller elde edilir. Aralarında mikroişlemcilerin de bulunduğu kompleks yapılar, hassas bir şekilde konumlanmış milyonlarca nano yapı içerir. 2) Bottomup (Aşağıdan yukarıya) nanoteknoloji, atomlarla veya moleküllerle organik veya inorganik yapı inşa etmek anlamına gelir. Bu yaklaşıma moleküler nanoteknoloji de denir Burada nano yapıları birleştirmek için doğadaki kuvvetlerden yararlanılır. Bu bağlamda "kendikendinebirleşme" olgusu devreye girer. Örneğin DNA gibi biyolojik sistemlerin kendi kendine birleşme özelliğinden yararlanarak karbon nanotüplerin kontrolü sağlanabilir. Böylece pahalı bir teknik olan "topdown" yöntemi yerine baskılı devrelerin üzerinde "bottomup" parçalar "geliştirilebilir". MOLEKÜLER YAPI TAŞLARI NEDİR? Nanoteknolojinin bilim dünyasına tanıttığı önemli bir kavram da moleküler yapı taşlarıdır. Sussex Üniversitesi’nden Harry Kroto, Robert Curl Richard Smalley ile birlikte Amerikan futbol topu şeklindeki karbon 60 molekülünü buldular. Bu keşiflerine ünlü mimar Buckminster’in inşa ettiği kubbeden esinlenerek "Buckminsterfullerene" adını verdiler. Ne var ki bu çok uzun bir isim olduğu için pek çok insan karbon 60 molekülüne "buckyballs" adını taktı. Giyilebilir optoelektronik ve termal sensörler CBT 1008/8 14 Temmuz 2006 Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü’nde öğretim üyesi ve Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi Proje Yöneticisi Yardımcısı Dr. Mehmet Bayındır yeni bir fabrikasyon yöntemiyle kilometrelerce uzunlukta fi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle