28 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN K I S A MODERN İNSANIN GÖÇÜYLE İLGİLİ YENİ BİR GÖRÜŞ Yaklaşık olarak 150.000 yıl önce Afrika’da antropologların "anatomik açıdan modern insan" olarak tanımladıkları insan türü gelişmişti. Ancak atalarımızın bu bölgeyi terk etmek için niçin 90.000 yıl beklediklerini bilim hâlâ bilmiyor. Cambridge Üniversitesi’nden Paul Mellars şimdi PNAS dergisinde bu konuyla ilgili bir açıklama getirdi. Farklı gen analizleri ve H A B E R L E R çokluğu nedeniyle modern insanın beşiği olarak bu bölgenin gösterilmemesi konusunda uyarmakta. Araştırmacı daha çok teknik ve kültürel gelişimle ilgili bir mozaikten söz etmeyi tercih ediyor. Diğer bazı testlerle de savunma maddesinin, boşaltım sistemindeki epitel hücrelerinde üretildiği saptanmış. Bu epitel hücreleri bakterilerle temas ettikten sadece birkaç dakika sonra LL37 üretimini arttırıyorlar. Oysa bilim adamları bugüne kadar boşaltım sistemini enfeksiyondan koruyan tek mekanizmanın, akan sidik olduğunu sanıyorlardı. Son araştırmadan anlaşıldığı üzere bu savunma mekanizması LL37 antibiyotiğiyle tamamlanmakta. Yeni bulgu sayesinde şimdi enfeksiyon hastalıklarına karşı yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilebilmesi umuluyor. Hatta halihazırdaki antibiyotiklere direnç kazanan enfeksiyon hastalıklarını iyileştirecek ilaçların bile üretilebileceği tahmin edilmekte. İDRAR YOLLARINI ENFEKSİYONDAN KORUYAN DOĞAL ANTİBİYOTİK İsveçli bilim adamları, insan bedeninde idrar yolları enfeksiyonunu önleyen doğal bir antibiyotik keşfettiler. LL37 olarak adlandırılan protein molekülü, böbreklerdeki, mesanede, idrar kanalında ve sidik borusundaki mukoza hücrelerinde üretilmekte. Bu hücreler bakterilerle temas ettiklerinde, antibakteriyel proteinin üretimini arttırıyorlar. Birkaç yıl kadar önce bedenimizin kendi antibiyotiğini ürettiği saptandığından bu yana araştırmacılar, bir dizi antimikrobiyal protein tespit ettiler. Bunlar özellikle de ciltte, solunum yolları, gözyaşı sıvısında ve sindirim sisteminde ürüyorlar. Ayrıca belli başlı bağışıklık hücreleri de antibiyotik üretebiliyorlar. Bu koruyucu maddelerin birçoğu ya defensin adı altında toplanan proteinlere ya da katelisidin ailesine aitler. Sık sık bakterilerle temas eden idrar yollarının da bu tür antibakteriyel proteinlerle enfeksiyondan korunduğu Dış zar Soldaki resim: Fotoğraf tekniği, sağdaki yeni yöntemle alınan görüntü. DUYARLI ROBOT ELE DOĞRU Bilim adamları, baskıya duyarlı sensörler geliştirdiler. Yeni sensörlerin duyarlılıkları elimizin duyusu kadar güçlü. Nano partiküllerle kaplı bir film, sensörleri duyarlılaştırmakta. Science dergisindeki yazıda, sensörlerdeki duyarlılığın, ameliyatlarda kullanılan robotlara parmak duyusu verebileceği söyleniyor. Amerika’daki Nebraska Üni midye kabuklarından yapılma takılar ve taş aletler gibi buluntularla ilişki kuran Mellars, önce davranış biçimleri, teknik ve kültür değişmişti diyor. Daha sonra insanlar çoğalmış ve bir grup bölgeden çıkmayı tercih etmişti. Tahminlere göre kıtadan çıkış, Kızıldeniz sahilleri üzerinden gerçekleşmişti. Mitokondriyal DNA analizleri, yaklaşık olarak 80.000 ila 60.000 yıl önce Afrika’nın göreceli olarak küçük bir bölgesinde önemli bir nüfus patlamasının yaşanmış olabileceğini göstermekte. Homo sapiens bunun üzerine iki yönde göçe başlamıştı. Bir grup doğuya doğru ilerleyerek Asya ve Avustralya’yı fethetmişti. Kuzeye doğru ilerleyenlerse Avrupa’ya gelerek Neandertal adamının yerini almışlardı. Fakat öte yandan o tarihlerde meydana gelen ve çevreyi önemli ölçüde etkileyerek kuraklığa yol açan iklim değişimi de insanları bu değişime uyum sağlamaya ve yeni besin kaynakları aramaya zorlamıştı. İnsanlar hayatta kalabilmek için yeni teknikler kadar farklı sosyal stratejiler geliştirmek zorundaydılar. Mesela toprağın besleyici kökler için gübrelenmesi amacıyla ateş kullanılmaya başlanmıştı. Hatta farklı gruplar arasında ticaret bile başlamıştı. Güney Afrika’da bu konuyla ilgili çok sayıda kanıt bulunmakta, ancak Mellars kalıntıların versitesi’nden Vivek Maheshwari ve Ravi Saraf tarafından geliştirilen elektroluminesan film, minik altın partiküllü iki tabaka ve bunun arasındaki kadmiyum sülfit partiküllü tabakadan oluşmakta. Bu nano partikül tabakaları, yalıtıcı bir malzemeyle birbirinden ayrılmış. Düşük bir elektrik gerilimi verilip, filmin üzerine basınç uygulayınca elektronlar, yalıtıcı tabakadan akmaya başlıyor ve malzeme bu bölgede parlamaya başlıyor. Basınç ne kadar kuvvetliyse ışıma o kadar parlak oluyor diyen araştırmacılar, bir kamerayla ışık sinyallerini yakalayarak, Amerikan Başkanı Abraham Lincoln’ün profilini demir paranın üzerinden kopyalamayı başarmışlar. Teknik, giysinin kıvrımlarını ve paranın üzerindeki "Liberty" sözcüğünü bile gösterecek kadar hassas. Gelişme, özellikle de laparoskopik ameliyatlarda kullanılan robotlar için çok uygun. tıp araştırmaları KARACİĞERDEN KÖK HÜCRELER ELDE EDİLDİ Karaciğerde farklı türlere dönüşebilen hücreler bulunuyor. Bu hücreler yalıtılabiliyor da. Karaciğerden ayrıştırılan hücrelerle hasar gören organların tedavisi tartılışılıyor. Bilim adamları, ceninlerin karaciğer dokusundan kök hücreler elde ettiler. Hücreler kültüre alındıktan sonra farklı doku tiplerine dönüşebiliyorlar. Kültüre alınmış karaciğer kök hücreleri (renkYetişkin insanların karaciğerin lendirilmiş). de bulunan öncü hücrelerin, diğer organlardakilere kıyasla yenilenme yetisi daha fazla. Fakat ne var ki bu hücreler bugüne dek yalıtılamıyordu. Washington Üniversitesi’nde Nelson Fausto yönetiminde çalışan araştırmacılar, şimdi ilk kez üçüncü ila dördüncü ayda kürtajla alınan ceninlerin dokusundan hücreler elde etmeyi ve bunları kültüre almayı başardılar. Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde, hücrelerin karaciğer ve safra hücreleri dışında yağ, kemik ve kıkırdak hücreleri olarak da gelişebildikleri yazıyor. Bundan sonraki çalışmalarda yeni hücrelerle karaciğer gelişimi ve organın iyileşmesi araştırılacak. Farelerle yapılan deneylerle araştırmacılar, söz konusu hücrelerin karaciğer bozukluklarında kullanılabileceğini kanıtladı. Hücreler, farelerin karaciğerine yerleşerek bozuk dokuyu yenilemişler. İç zar CBT1006/4 30 Haziran 2006 daha önceleri bilinmiyordu. Stockholm’deki Karolinska Enstitüsü’nden Annelie Brauner bu nedenle, idrar yolları enfeksiyonu bulunmayan çocuklarda antibiyotik proteinleri aradı. Sağlıklı çocuklarda saptanan LL37 katelisidini, bakterilerin hücre duvarlarına yapışarak zarar veriyorlar. Enfeksiyonlu çocukların sidik örneklerinde söz konusu protein çok daha yoğundu, diyor araştırmacı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle