27 Haziran 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP Teknoloji endekslerinden süzülen "ArCo Teknoloji Endeksi" gösteriyor ki, Türkiye "BT göstergelerini" arttırarak, önde giden ülkeler arasına katılamaz. Türkiye "Geç Gelenler" liginde 1990’da 75. iken, 2000’de ancak 65. sıraya gelebilmiş durumda. Ancak hâlâ Malta, Kazakistan, Panama, Katar, Ekvador ve Güney Afrika gibi ülkelerin arkasında.. Alkan Soyak, Prof. Dr., Marmara Üniversitesi, İ.İ.B.F İktisat Bölümü, [email protected] üreselleşme süreciyle birlikte bilim ve teknolojide yaşanan gelişmeler hiç kuşkusuz ülkeler arasındaki iktisadi performans farklılıklarına da yansıyor. Uluslararası rekabet gücü sağlama ve iktisadi gelişme açısından yeni teknolojileri yaratabilme, geliştirebilme ve iktisadi yapıya yayabilme yetenek ve gücüne sahip gelişmiş (merkez) ülkelerle, bu teknolojilerin yalnızca kullanıcısı olan gelişmekte olan (çevre) ülkeler arasındaki gelir uçurumu giderek açılıyor. Merkez ülkeler, bu yetenek ve güçlerini küresel ölçekte koruyabilme adına WTOTRIPS (Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması) gibi oluşumlarla fikri ve sınai haklar konusunda bağlayıcı düzenlemeler ortaya koyuyor. Aynı zamanda, yine merkez ülkelerin güdümünde hareket eden IMF ve WB (Dünya Bankası) gibi finansal kurumlar dayattığı yapısal uyum programlarıyla, çevre ülkelere bilimteknolojiye dayalı ulusal kalkınma ve büyüme politikaları uygulamaları konusunda set çekerek, küresel sermayenin "yükselen pazarla"Finanssermaye"den rı" olma rolünü yüklüyorlar. Tüm bu küresel medet umup, yapısal düzenlemelerle nihai uyarlama adına ülkeyi olarak, teknoloji yara"küresel sermayenin ta tımının merkez ülkelerde kalması ve merlan alanına" döndürmüş kezle çevre arasındaki mevcut uçurumun da"IMF politikaları"nın ha da derinleşmesinin esiri siyasi iradeler, mekanizmaları yaratılıuzun dönemli planlı yor. Bahis konusu "tekalkınma stratejisi kelci gücün" merkez üldoğrultusunda bilim, kelerde kalmasını sağlayan bu mekanizmalateknoloji ve sanayi rın ülkelere yönelik sopolitikalarıyla eklemnuçlarını teknoloji endeksleriyle ölçüp, bu leşmiş "ulusal bir iktiölçüm sonuçlarına göre sat politikasını" hayata ülkeleri kategorize edegeçirebilir mi?! rek izlemek mümkün. Ayrıca oluşturulan bu teknoloji endeksleri ile ülkelerin ekonomik performans göstergeleri arasında da ilişki kurulabiliyor. Ancak J. James ve H. Romijn’in de belirttiği gibi, 1970’li yıllardan bu yana ölçülebilir makroekonomik bilim ve teknoloji göstergeleri geliştirme çabaları olmasına karşın, bu göstergelerin mikro düzeyli çalışmaların sonuçlarıyla uyum içerisinde olmadığı görülüyor. Örneğin, patent sayısının kullanıldığı bazı çalışmaların sınırlı bir uygulama alanına sahip olduğuna dikkat çekiliyor. Bunun nedeni ise GOÜ’lerdeki (Gelişmekte Olan Ülkeler) teknolojik çabaların halen mevcut teknolojiye hâkim olma doğrultusunda motive ediliyor olması. Gerçekten de böylesi bir hâki K miyet arayışı, yeni teknolojilerin yerel kullanım için daha uygun hale getirilmesine yönelik "minör ayarlamalara" yol açıyor. Dolayısıyla yeni patentlere dönüşme olasılığı olan daha "radikalyenilikçi" araştırmalardan uzaklaşılıyor. Yine aynı yazarlar, bazı çalışmalarda kullanılan ArGe harcaması, bilim adamı sayısı ve eğitim düzeyi gibi girdi ölçütlerinin de teknolojik yeteneği temsil eden göstergeler olarak kullanılmasının sakıncalarından söz ediyor. Diğer taraftan başka çalışmalarda teknolojik yeteneğin göstergesi olarak "verimlilik" ölçütünün önerildiğini görüyoruz. Ancak toplam faktör verimliliğini de tatmin edici bir gösterge olmaktan uzaklaştıran bazı özel durumlar söz konusu olabiliyor. ARCO TEKNOLOJİ ENDEKSİ Mevcut endeksler oluşturulurken kullanılan ölçütlere yönelik tüm bu eleştirileri bir kenara koyarak, son dönemlerde geliştirilen bu tür endekslerden biri olan, D. Archibugi ve A. Coco tarafından oluşturulan "ArCo Teknoloji Endeksi"ni biraz daha açmak istiyorum. Yazarlar bu endeksi oluştururken teknolojik yetenek olgusunu, "teknoloji yaratımı", "teknolojik altyapılar" ve "beşeri yeteneklerin gelişimi" biçiminde üç bileşene dayandırmışlar. Bu üç bileşen, bir ülkenin teknolojik yeteneklerinin oluşumunda rekabetçi rol oynuyor ve bir bütün olarak ArCo Teknoloji Endeksi bu üç bileşenin eşit ağırlıktaki etkisiyle oluşuyor. Bu üç bileşeni belirleyen sekiz temel altendeks söz konusu. İlk iki alt endeks teknoloji yaratımı, daha sonraki üç alt endeks teknolojik altyapı ve son üç alt endeks ise beşeri yeteneklerin gelişimiyle ilişkili. Bu altendeksler sırasıyla şöyle: a1) Patent, a2) Bilimsel makaleler, b1) İnternet yaygınlığı, b2) Telefon yaygınlığı, b3) Elektrik tüketimi, c1) Üçüncü düzey (Tertiary) bilim& mühendislik kayıt oranı, c2) Ortalama eğitim süresi, c3) Okuryazarlık oranı. Ülkelerin ArCo "teknolojik yetenek endeks değerleri" ile satın alma gücü paritesine göre ABD Doları cinsinden hesaplanmış "kişi başına gerçek GSYİH değerleri" arasında (bütün ülkeler açısından) çok yüksek bir korelasyonun bulunmuş olması, bu çalışmanın önemli sonuçlarından yalnızca bir tanesi. Yani tüm ülkeler açısından teknoloji endeks değeri ile büyüme performansı arasında güçlü bir ilişki söz konusu. Bu ilişki istatistiki olarak ortaya konsun ya da konmasın, iktisadi büyümenin ve kalkınmanın motoru olarak teknolojinin önemini yadsımak zaten mümkün değil. Ancak bizim açımızdan daha önemli olan unsur, teknoloji endeksine göre ülkelerin çeşitli gruplara ayrılması ve özellikle GOÜ’lerin daha alt teknoloji gruplarından bir üst teknoloji grubuna geçebilme şansları. Kanımızca özellikle son yıllarda grup ya da lig atlama olgusunun en önemli belirleyicileri, yazının başında söz ettiğim "küresel nitelikli engellerin varlığı". Bu aynı zamanda ülkelerin "bilimteknolojiye dayalı kalkınma ve büyüme" konusunda ne derece kararlı olacaklarını da etkileyecek bir unsur. "Teknoloji küreselleşmiyor" derken, WTO’nun koyduğu kurallar ve ikiz kurumların (IMFWB) dayattığı yapısal uyum politikaları nedeniyle Türkiye ve birçok GOÜ açısından bu "yakalama sendromu"nun ya hiç oluşamadığını ya da çok düşük düzeyde kaldığını düşünüyorum. ArCo teknoloji endeksinin sonuçlarıyla da bu düşünceyi desteklemeye çalışacağım. TÜRKİYE: GEÇ GELENLER ArCo Teknolojik Endeksi’ne göre, 162 ülke teknolojik yetenekleri açısından dört grup altında sınıflandırıyor: 1–25 arası "Lider Ülkeler", 26–50 arası "Potansiyel Liderler", 51–111 arası "Geç Gelenler" ve 112–162 arası "Marjinaller" olarak niteleniyor. Türkiye 2000 yılı için 65. sırada "Geç Gelenler" içinde yerini almış durumda. Bunun gibi, ülkeleri teknolojik yeteneklerine göre sıralayan daha birçok teknoloji endeksi çalışması olmakla birlikte, Türkiye için kategori çok da fazla değişmiyor. Aslında bu "makus kader" yalnızca Türkiye değil, birçok GOÜ açısından geçerli. Bu endeks 1990 ve 2000 yılları olmak üzere iki dönem için karşılaştırmalı olarak hazırlanmış. Yani 1990 yılında bir ülkenin kaçıncı sırada ve hangi ligde olduğunu tespit edip, 2000 yılında aynı kriterlere göre ne durumda olduğunu görebiliyorsunuz. Daha doğrusu küreselleşme dalgasının hız kazandığı bu son 10–15 yıllık süreçte özellikle GOÜ’lerin teknolojik yetenek konusunda lig değiştirip değiştirmediklerini, "teknolojinin küreselleşip küreselleşmediğini" kestirebiliyorsunuz. YÜKSELEN 3 ÜLKE Bu açıdan bakıldığında ilk grupta, yani lider ülkeler açısından çok fazla bir değişiklik göze çarpmıyor. 2000 yılı için "Liderler Ligi"nin üyeleri bizim için sürpriz olmayan ülkeler: Sırasıyla İsveç, Finlandiya, İsviçre, İsrail, ABD, Kanada, Norveç, Japonya, Danimarka, Avustralya, Hollanda, Almanya, İngiltere, İzlanda, Tayvan, Yeni Zelanda, Belçika, Avusturya, G. Kore, Fransa, Singapur, H. Kong, İrlanda, İtalya ve İspanya. CBT1006/20 30 Haziran 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle