01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SağlıkObezite BİLİM DÜNYASI ŞİŞMANLIK KONUSUNDA İKİYE BÖLÜNDÜ Yoksa şişmanlık o kadar kötü değil mi? Yeni bir araştırmaya göre, şişmanlıkla vakitsiz ölüm arasında hiç de öyle sanıldığı gibi yakın bir bağlantı yok. Bir başka deyişle, şişmanlıkla obezlik birlikte ele alındığında, buna bağlı ölümler (ABD’de) yılda 325.000 gibi afaki bir sayıdan 26.000 kişi dolaylarına düşüyor. Danimarka ve Finlandiya’da yapılan bir araştırma kilo vermeyi başarabilen insanlarda vakitsiz ölüm riskinin de artabileceğini ortaya koyuyor. Daha az yiyerek kilo veren insanlarda yağ düzeyinin yanı sıra, yağsız kütlenin de azaldığı herkesçe bilinen bir gerçek. Ne var ki, yağlar erirken yağsız kütlenin de bedenden atılmasının bedeli çok ağır olabilir. 26 farklı araştırmanın bulgularını bir araya toplayan bir çalışma, sigaranın kapsam dışında bırakılması durumunda bile, şişman olmanın ölüm riskinde normal kilolulara kıyasla çok küçük bir düşüşe yol açtığını ortaya koyuyor arasında olması normal, 2529,9 arası fazla kilolu ve 30’un üzerinde olması ise obez olduğu anlamına gelmektedir. Bu ölçütlere göre, Britanya’daki erişkinlerin yarıdan çoğu fazla kilolular, beşte biri de obezler sınıfına giriyor. ABD’de ise nüfusun yaklaşık üçte ikisini fazla kilolu ve obezler oluşturuyor. Dünya çapında bir değerlendirme ise, yeryüzündeki 6,45 milyar kişinin bir milyar kadarının fazla kilolu ya da obez olduklarını ortaya koyuyor. Sonuçlar bir hayli şaşırtıcı görünmekle birlikte, kısa bir süre öncesine dek, bunun kamu sağlığı üzerinde nasıl bir etki yarattığı yönünde herhangi bir somut veri yoktu. Fazla kilolu olma ya da obezliğin çeşitli hastalıklarla ilintili olduğundan kuşku yoktu. Ancak, şişmanlığın ne denli tehlikeli olabileceği konusunda hiç kimse kesin bir görüş belirtemiyordu. olumsuz etkisiyle ilgili yaygın görüşü sorgulamaya başladı. Mayıs 2004’te, Kolorado Üniversitesi hukuk profesörlerinden Paul Campos, şişman ya da obez olmanın sağlığı olumsuz etkilediği yönünde yeterli kanıt bulunmadığını konu alan "Obezlik Söyleni" başlıklı bir kitap yayımladı. Kitabın hemen ardından, New York Rockefeller Üniversitesi’nde görevli olan ve 1994 yılında iştah bastıran leptin hormonu genini bulan Jeffrey Friedman, New York Times’a verdiği demecinde, obezlik patlamasının gerçekte göründüğü boyutta olmadığını, obezliğin görünürdeki tırmanışının zaten fazla kilolu olan kişilerin BKE ölçütleri gereğince obez kapsamına girmelerinden kaynaklandığına dikkat çekiyordu. Bu uygulama obezlik oranına %30’luk bir artış olarak yansımaktaydı. Oysa gerçekte yaşanan olay, zaten kilolu olanların biraz daha kilo almalarıydı. Kalbim ve bacaklarım sapasağlam, ancak bedenimin geri kalanı ümitsiz," diyor Stanton Glantz. Kaliforniya Üniversitesi’nde tıp profesörü olan 59 yaşındaki Glantz, resmi ölçütlere göre obezliğin eşiğinde olmasına karşın, turp gibi sağlam olduğunu öne sürüyor ve bir süre önce ülkesinde uzun bir bisiklet turuna çıktığını belirtiyor. Bu gezi sırasında epey kilo vermiş olsa gerek. Gelgelelim Glantz, sanıldığının tersine, bir gram bile vermediğini ve gezi boyunca domuzlar gibi yemek yediğini söylüyor. Tıbbi verilere bakılırsa Glantz’ın aşırı kilolu olması osteoartritten kansere, şekerden yüksek tansiyona ve kalp hastalığına bir yığın hastalığa yakalanma olasılığını arttırması gerekiyor. Oysa Glantz’ın egzersiz ve sıkı bir diyetle kilosunu dengede tuttuğu sürece ortada ciddi bir risk olmadığına dikkat çekiliyor. Kimi uzmanlar bu görüşe katılmasalar da, bilimsel kanıtlar Glantz’dan yanaymış gibi görünüyor. “ Gelişmiş ülkelerde yaşayanların eski kuşaklara kıyasla genelde daha kilolu oldukları su götürmez bir gerçek. Ancak giderek salgına dönüşen bu durumun milyonlarca insanın yaşamını tehlikeye düşürdüğü görüşüne artık kuşkuyla yaklaşılıyor. Kimi uzmanlar kamu sağlığı açısından obezliğin sigarayla aynı kefeye konmasının abartılı olduğunu düşünüyorlar ve "fazla kilolu" sınıfına girenlerin büyük bir bölümünün son derece sağlıklı olduğuna dikkat çekiyorlar. Durum böyle olunca, sağlıklı kilo konusunun belki de yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. SİGARADAN SONRA İKİNCİ ABD’deki Hastalık Denetim ve Engelleme Merkezi tarafından 2004 Mart’ında yayımlanan bir rapor bu soruya sarsıcı bir yanıt getiriyordu. Rapora göre, şişmanlık ve obezlik yalnızca ABD’de bile yılda 325.000 kişinin vakitsiz ölümüne neden olmaktaydı. Bu da, ölüme neden olan ancak önlenebilen etmenler arasında obezliğin sigaradan sonra ikinci sırada yer aldığı anlamına geliyordu. Bu çalışmalar sürerken, kimi uzmanlar da obezliğin kamu sağlığı üzerindeki SAYILAR DÜŞÜYOR Derken, Nisan 2005’te, yine Hastalık Denetleme ve Engelleme Merkezi’nden Katherine Flegal ve grubu, obezliğe bağlı ölümlerin sayısının topu topu 112,000 kadar olduğunu açıkladı. Flegal ve arkadaşları şişmanlar sınıfını gözden geçirdiklerinde şaşırtıcı bir bulguyla karşı karşıya geldiler. Buna göre, şişmanlıkla vakitsiz ölüm arasında hiç de öyle sanıldığı gibi yakın bir bağlantı yoktu. Bir başka deyişle, şişmanlıkla obezlik birlikte ele alındığında, buna bağlı ölümlerin yılda 325,000 gibi afaki bir sayıdan 26,000 BEDEN KÜTLE ENDEKSİ Günümüzde kişinin fazla kilolu olup olmadığının belirlenmesinde ölçüt olarak beden kütle endeksinden (BKE) yararlanılmaktadır. Kişinin metre olarak boyunun karesinin, kilo olarak ağırlığına bölünmesiyle elde edilen bu değerin 18,5’un altında olması onun düşük kilolu, 18,524,9 991/16 18 Mart 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle