Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hayvanlar Dünyası ZümrüttenAkısler A.M. Celal Şengör yutlarında olan bu balığın, boyutlarından dolayı balığın balıkçıların elinden kaçmayı başaramadığı düşünulüyor. Latince adı Pangasianodon giğas olan dev yayın balığının yetişkin erkeğinin boyu 2.7 m.ve ağırlığı 293 kilo. Bunun tatlı sularda yaşayan en iri balık olduğu ileri sürülüyor. AT KADAR YAYIN BALIĞI 004 yılından bu yana Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı'ndan uzmanlar, Mekong nehrınin derin ve karanlık sularında soyu tükenmekte olan bir canavarı arıyorlar. Bu canavar, dev Mekong yayın bahğı. Uzmanlar günlerdir peşinde oldukları balığın Taylandlı balıkçılar tarafından yakalanıp bir gü^el mideye indirildiğini duyunca büyük bir şok yaşadılar. İri bir at bo 2 Geçtiğimiz akademik yılı bildiğiniz gibi Paris'te geçirmiştim. Bu arada ziyaret ettiğim kurumlardan biri de dünyanın ilk coğrafya cemiyeti olan Sociutu de Guographie (Coğrafya Cemiyeti: Kuruluşu 1821) idi. Ziyaretlerimden birinde bu saygıdeğer kurumun satın aldığım yayınlarından bir tanesi de Cemiyetin arşivindeki fotoğraflar kullanılarak oluşturulmuş olan Le Transsiburien adlı enfes albümdü. Bu albümde meşhur Transsibiıya demiryolu (Transsibirskiy Magistral) inşa edilirken çekilmiş olan fotoğraflar toplanmıştı. Bilindiği gibi Çarlık Rusyasının uygar dünyaya önemli hediyelerinden biri olan bu muhteşem demiryolu MoskovaVladivostok arasında yapılırken her ikiyanında beşeryüz kilometre genişliğinde iki şerit jeolojik olarak detaylı bir biçimde haritalanmış, bu haritalama işinden de o zaman Rusyanın Ivan Muşketov, Vladimir Obruçev ve benzeri dev isimleri sorumlu tutulmuştu. Daha sonra bu çalışmalar Asya'nın yapısının ve jeolojik evriminin anlaşılmasında en temel verileri oluşturmuşlar, meselâ Eduard Suess'ün Arzın Çehresi (Das Antlitz der Erde) adlı temel eserinin üçüncü cildinde (1901) sunulan Asya sentezinin dayanak noktasını teşkil etmişlerdir. Le Transsiburien kitabındaki lotoğrallardan biri de İrkutsk'daki Coğrafya cemiyeti binasıydı. Fotoğrafta görülen bu bina şark sitilinde bir saray gibi yapılmış, üzerindeki bir kornişin levhalarına da Sibirya'da çalışmış meşhur coğrafyacı vejeologların adları yazılmıştı. Hiçbir mil3:1 * f. liyet farkı gözetilmeksizin yazılmış olan bu isimler arasında kimieryok ki: Humboldt, Pallas, Müller, Messerschmidt, Georgi, Çerski, Obruçev, Nordenskiöld,... Bu nedenle 24 Temmuz 2005 sabahı Irkutsk'a varınca, bütün gece süren uçak yolculuğu esnasında hiç uyuyamamış olmama rağmen, derhal gidip bu binayı görmek istedim. Ne acı! Ne binanın yerini bilen vardı, ne de Coğrafya Cemiyetini! Sonunda Boris, Cevdet ve bana bir araba vererek bizi Irkutsk Bölgesi Mahalli Etüdler Müzesi'ne (irkutskiy Oblastnoi Kraevedçeskiy Muzei) göndermeğe karar verdi ev sahiplerimiz. 'Orada da bir sorun' dediler. Iktusk'lu olmayan şoförümüz müzeyi bulmakta biraz zorlandı, sonunda Kari Marks Caddesinin (Eski Büyük Cadde Bolşaya Ulitsa) Angara nehrine bakan ucunda müzeye ulaştık. Arabadan indik: Müze açık mı değil mi derken, şöyle bir binaya bakayım dedim. Bir de ne göreyim! 'Boris!' diye bağırdım. 'Bu bina orası Bu bina Rus Imparatorluk Coğrafya Cemiyeti'nin binası!' Boris de bir adım geri atıp binaya baktı. Evet! Şüpheyok. Bu bakımsız, dökük, zavallı bina, o muhteşem sarayın acıklı haliydi. Tek tek kornişteki isimleri okuduk, hürmetle binanın etrafını dolaştık. Içeri girdiğimizde öğrendik ki burası bugün Mahalli Etüdler Müzesi olmuştur. Gerçi bu müzenin de • kökleri tâ Aralık 11%2'de zamanın Irkutsk Genel Valisi Kliçka'nın kurduğu Sibirya Müzesine uzanmaktadır. Bu müze, 1851 yılında Rus imparatorluk Coğrafya Cemiyeti'nin Doğu Sibirya Branşı Kont MuravyevAmurski ve arkadaşları tarafından kurulunca, bu branşın sorumluluğuna verilmiş. Binayı Ivan Çerski'nin, Vladimir Obruçev'in bir zamanlar jeolojik incelemelerinin merkezi olarak kullandıklarını da öğrendik. Küçük bir vitrinde Obruçev'in bazı el nümuneleri ile arazide kullandığı güneş gözlükleri duruyordu. Büyük jeologun bu kutsal emanetlerine bu kadaryakın olabilmek beni, Boris'i ve Cevdet'i pek heyecanlandırdı. Müzede alt kat tamamen coğrafyaya hasredilmiş olmakla beraber üst katta Rus ihtilali tarihi, İkinci Dünya Savaşı tarihi vb. yerbilimlerini ilgilendirmeyen konular vardı. Yirminci yüzyılın bu barbarlık belgelerinin Coğrafya Cemiyeti binasının aziz manevi şahsiyetini zedelediklerini düşündüm. Binayı gezdikten sonra, eskiden jeologların ve coğrafyacıların kızaklarını çeken atların bulunduğu ahırları gördük. Komünist yönetim, bu tarihi binayı pek ihmal etmiş. Bina ciddi olarak bir onarım gerektiriyor. Geçen haftaki yazımda bahsettiğim İrkutsk'daki bilimsel toplantımıza katılan Rus Bilimler Akademisi ikinci başkanı kıymetli jeolog Nikolai Dobretsov ve Irkutsk'da çalışan Akademisyen dostum Mikhail Kuzmin ile içinde Sibirya jeolojisinin ve coğrafyasının araştırma tarihinin ekseri anısını barındıran bu tarihi binanın tekrar eski işlevine iade edilmesi, içindeki sosyal tarihi ilgilendiren malzemenin bir başka yere nakledilmesi gerektiği konusunda anlaştık ve bu meyanda hem Akademi hem de Irkutsk valiliği nezdinde bir hareket başlattık. İrkutsk'daki ikâmetim esnasında binaya iki kezgittim ve belki onun azizanısına küçük de olsa bir hizmet yapabilmiş olmanın mutluluğu ile Sibirya'nın bu eski ve sevimli başkentini terkettim. * •*•>•«•• t İrkutsk'daki Coğrafya Cemiyeti Binası FOSİL MEMELİNİN AVLANMA YÖNTEMİ ^ ^~ milyon yıllık Y"\ I I fosilleşmiş \ j \J bir memelinin avını dişindeki zehir ile öldürdüğü anlaşıldı. F'osilin ön dişlerindeki kanalı inceleyen bilim adamları, hayvanın bu kanaldan akıttığı zehir ile avını felç ettiğini düşünüyor. Bilonalveus browni olarak bilinen bu hayvan 10 ile 15 cm uzunluğunda olduğu ve öndeki uzun iki dişinden zehirli tükürüğünü akıttığı belirtiliyor. Kanada, Edmonton'daki Alberta Üniversitesi'nden Craig Scott ve Richard Fox, fosilin zehir akıtma kanalının, yaşayan hayvanlardakine benzemediğine dikkat çekiyor. Fox ve Scott'a göre bu sistem yalnızca Latince adı Dispholidus typus olan zehirli bir yılanda bulunuyor. Fox ve Scott fosilin ön dişlerindeki oluğun fosilleşmeden kaynaklanmış olacağına ihtimal vermiyor, çünkü kanalın mine kaplı olması bunun baştan beri böyle olduğunu gösteriyor. Ayrıca bu kanalların kaza sonucu olmuş olma ihtimali de düşük çünkü aynı kanal farklı fosillerde de bulundu. Bugün tükürüğünde zehir bulunan az sayıda yaşayan hayvandan biri Haiti soreksi (resimdeki). Fareye benzeyen bu hayvanın alt kesici dişlerindeki kanallar, avını felç eden sıvının akmasını sağlıyor. NEREDEBUBİNA! KAKAPOLARA ÜREME DESTEĞİ Yeni Zelanda'da yaşayan ve uzunluğu yaklaşık 60 cm. olan kakapo kuşu, Dünya Doğal hayatı Koruma Vakfı tarafından kırmızı listeye alındı. Vakfa göre şu anda dünyada bunlardan 86 adet bulunuyor. Geçen yaz aylarında bunların 27 yumurtasından ll'inin döllenmiş olduğu tespit edildi. Döllenmiş yumurtaların 6 tanesinden yavru alındı ve ne yazık ki ancak 4 kuş yavrusu hayatta kalmayı başarabildi. Uçma yeteneği olmayan kakapolar, ağaçlara çok hızlı bir biçimde tırmanabilir. Bu nedenle 2030 m. yükseklikteki ağaçların tepesinde bile görülür. Geceleri harekete geçen papağangiller türünden bu hayvan, hem ot, yaprak ve meyve ile beslenir hem de böcek ve küçük omurgasızları avlar. Sadece ormanlarda yaşarlar ve yerleşim bölgejerinin yakınlarına sokulmazlar. Dişi, toprakta açtığı yuvaya her keresinde 23 yumurta bırakır ve bunların üzerine kendisi kuluçkaya yatar. Bu papağan türü, diğer papağanlardan farklı olarak, yılda iki kez yumurtlar. Dişi kakapoların yumurtalarının garantili bir şekilde döllenmesi için iki kez çiftleşmesi gerekir. Gelecek yaz aylarında Yeni Zelanda Doğal Hayab Koruma Bakanlığı, kendi kendilerine ikinci kez çiftleşmeyi başaramayan kuşların üreme şanslarını arürmak için yapay döllenme yöntemini denemeye hazırlanıyor. 963/5 3 Eyliil 2005