22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tartışma yetişmek" ve bir Ulusal Strateji önerisi boru hattı projesini bir kapar ve işletmeye açarsak, köşeyi döndük.. Çünkü Türkiye soğuk savaş döneminde kaybettiği jeostratejik önemini petrolle geri kazanacak (Yılda 150200 milyon dolar arası kiranın komikliğinden söz eden artık yok!) MESELA GAP.. şu GAP bir olursa Türkiye'nin kalkınma sorunu tamamdır! MESELA liberalleşme ve buna bağlı olarak serbest piyasa ekonomisi.. ekonomiyi ne kadar liberalleştirirsek, pazarın ve piyasanın kendi dinamikleriyle kendiliğinden kalkınacağız.. liberalleşme olmazsa, zaten yabancı sermaye gelmez ve biz de yerimizde sayarız.. rındırmayız... Bu nedenle de kendi programlarımızı inşa etmeye hiçbir zaman yanaşmayız.. Şimdi, AB üyeliği belki de çok uzağa düşmüştür.. Ama onun rüzgârının bile bizi kalkındırabileceği hesapları içindeyiz.. Ama dünya görecelidir ve ülkelerin kendilerini kendileriyle mukayese ederek ayakta kalabildikleri de görülmemiştir, aksi takdirde Sovyet bloku çökmezdi! KALKINMA SOYLENCELERİ: Ah şu AB'ye bir tam üye olsak.. Ah, konan ve bilim ve teknolojiye ilişkin herşeyi kapsayan Vizyon 23 belgesini, Türkişu Tahkim Yasası bir çıksa! Ah, şu GAPbirbitse.. Ah, biryaye'nin uygulaması ve bundan orta vadede bancı sermaye aksaf Ah, şu serbest piyasayı liberal ekonomiyi bile önemli sonuçlar alması mümkün değildir. Bu genel politikalar, ancak 50100 bir uygulayabilsek! Ah, bir demokrasi gelse! Ah, bir özelleştiryıllık periyotlarda sonuç verebilir ve çok meleri gerçekleştirebilsek ve her şeyi satabilsekl Ah, şu petrol pahalıdır. boru hattı bir olsa... 6) Bilim ve teknoloji politikaları "noktasal hedeflere", dar kapsamlı ve belirli amaçlara yönelmeli.. Gelişmiş ülkelerin, 100200 yıllık süreçler sonucunda vardıkları "mükemmel sistemleri"ni kopya yapmak, uygulamak ve istenilen sürede sonuç almak mümkün değildir. Şüphesiz yaygın olarak bir inovatif teknoloji sistemi desteklenmeli.. ama daha önemlisi, BT politikaları ülke koşullarını ve güçlerini dikkate alarak, en çok üç dört alanda yoğunlaşmalı. Sistem, kaynak yutan kaynak ve katma değer yaratacak bilim ve teknoloji alanlarına kilitlenmeli. 7) Biz her şeyi geliştiremeyiz, ama belirli alanları geliştirebiliriz, buralarda üstün olabiliriz ve bu alanlan da kalkınmanın motoru yapabiliriz.. 8) Yine bu felsefeye uygun olarak, Ulusal Strateji, pragman'k olmalı.. Ya liberalizm veya devletçilik gibi saplantıları olmamalı.. Bütün sistemlerden, "Ulusal Yarar'a hizmet edecek, onu geliştirecek düşünsel veya uygulamaya yönelik araç ve gereçler alınmalı.. Liberal ekonomi ve serbest piyasa ekonomisine tabiyet veya bağımlılık, bir "Ulusal Strateji"nin oluşturulmasına engeldir. Aynı şekilde devletçilik de insanımızın girişimci ve yaratıcı ruhunu köstekleyicidir.. 9) Bilim ve teknoloji politikalarma eş olarak çeşitli sanayileşme politikaları geliştirilmelidir.. Bu sanayileşme politikalarının ana amaçlarından biri, ülkenin dışa bağımlılığını azaltmak olmalı.. Bugünkü gerçeğimiz olan ithalata bağımlı büyüme kısırdöngüsünü kırmaya yönelmeli.. Büyüyebilmek için ekonomi sürekli olarak dışarıdan daha çok ham ve ara malları ithal etmek zorundadır. Bu yapı daha büyük cari açıklar üretmektedir. Bu kısır döngüyü kıracak sanayi ve teknoloji politikaları üretilmeli. 10) Sanayi teşvikleri, sektörel ve uygun amaca yönlendirilmeli... Meşrubat, bira vb kutularını yılda 100 milyon dolar ödeyerek ithal etmek yerine.. Seydişehir'e yapılacak 100 milyon dolarlık yatınmla, bu kutuların bu ülkede üretilmesi olasılığını tartışmalı... Sanayi teşvik politikaları, tek tek önemli ithalat kalemlerini rarlı olacak herşeyi üretmeye yönelmeli.. Bu fikirler silsilesini uzatmak mümkün, ben burada kesiyorum.. Ve tekrar bir ana felsefeyi vurguluyorum: Ulusal Strateji, bütün ekonomik faaliyetlerde, ülke yaran süzgecini kullanmalıdır. Mümkün ol *" duğunca kendi kurallannı ön plana çekSayfayı çeviriniz DÜŞÛNCELER DİZİSİ Şimdi panelin ana başlıklan olan (küreselleşme, teknoloji ve ulusal strateji) kavramlarını göz önüne alarak, bunun içindeki saklı fikri şöyle formüle etmek istiyorum: "Küreselleşen dünyada, Turkiye nasü bir teknolojiye dayalı ulusal strateji in KÎMSE LtBERAL EKONOMÎYLE KALKINMADI Ancak, bugünün gelişmiş ülkeler kalkınmalarını. "liberal küresel sistem"le değil, taa 18., 19. hatta 20. yy'larda, güdümlü, koruyucu, liberal olmayan, bebek sanayilerini koruyan, kendi sermayelerini yaratan, şirket ve pazarlarını kollayan, tilki kürkünden kışlık başlık ürünlerine varıncaya kadar ithalat ve ihracat rejimlerini tek tek mallar üzerinde düzenleyen bir anlayışla gerçekleştirdi.. Demokrasiyi bile yarım yamalak uyguladılar, seçme ve seçme hakları bile 2O.yiizyılın ortalarına kadar birçok ülkede (İsviçre'de 1971) tam olarak tanınmamıştı! Kalkınma meselesini çözdükten sonra, çıkarları şimdi tamamen liberal bir serbest pazar gerektiriyor.. Oyun kurallarını yasal olarak herkese eşit kıldılar.. Fakat oyuncular, ülkeler, yarışçilar eşit değil.. Yasalann ve kurallann herkes için eşit olduğu bir ortam var desek bile, engelli yarışçıların rekabet edebilmesi zor.. Gelişmişlerin kurallarıyla değil, kendi kurallannla rekabet edebilirsin.. SON SÖYLENCE BİLİM VE TEKNOLOJİ Bu sö'ylencelere izninizle, konumuz olan teknolojinin önemi açısından bir tanesini daha eklemek istiyorum: MESE EN ÖNEMLİ SÖYLENCE Şimdi en önemli söylenceye geleceğim: Mesela Avrupa Birliği üyeliği.. şu AB'ye bir üye olursak, kalkınmış, müreffeh ve uygar bir ülke olacağız.. AB de bizim 40 yıllık "ulusal kalkınma projelerimizden" biridir... Aslmda bütün söylenceler arasında en ciddisi gerçekten AB'dir veya AB idi! Ama burada da, AB'nin bizi adam edeceği ve otomatikman kalkınacağımız düşüncesi egemendir.. Bizim kalkınma anlayışlarımızın pek çoğu dışsal olaylara dayalıdır. Tıpkı AB'ye bağlanan umutlar gibi.. Ama AB içinde de büyük bir yarış olduğu ve ülkelerin kendi kalkınma politikalarıyla öne geçme çabası içinde oldukları gerçeği hiç görülmek istenmemiştir.. Burada da düşünmek isetmediğimiz bir diğer gerçek, AB'ye üye olamayabileceğimiz veya olmayabileceğimizdir. Siyasal faraziyelerimizde, olumsuzluklan ba LA bilim ve teknoloji sistemimizi kurarsak, köşeyi döneriz.. İnovasyon sistemimizi kurarsak bu iş biter.. Bu bağlamda da, MESELA üniversitesanayi işbirliği söylencesini de anmadan edemeyeceğim.. Şimdi ben, yıllardır ülkemizin bilim ve teknoloji politikaları olmasının gereğini savunur, bu politikalar olmadan ekonominin sağlam ve rekabetçi bir altyapıya kavuşamayacağını yazıp çizerim... Hele yanımda, bu yolda fikirdaşım Aykut Göker otururken. Bunu nasıl derim! Bu konuyu birazdan açacağım.. Şimdi geleceğe bakalım. Bu söylencelerle güvenilir ve bizi mutlu edecek bir yerlere varmamız mümkün değil.. Şüphesiz ki bir yerlere varırız, hatta kendimizi de aşarız.. Ama ancak kendimizi aşarız... Bizim politikacılar, Türkiyeyi hep Türkiye ile mukayese etmişlerdir.. Çünkü başkalarıyla mukayese edecek durumları yoktur, şa etmeli ki, öndekilere yetişebilsin?" Bu bağlamda, bir DÜŞÛNCELER DİZİSİ inşa etmek ve tartışmaya sunmak gerekirse, neler söylenebilir? 1) Ulusal Strateji'nin uzun soluğu, ana ilkeleri, güçlü bir felsefesi olmalı.. 2) Böyle bir Ulusal Strateji'nin vizyonu, "düşük seviyeli silahlı çatışma" değil, "öndekileri yakalamak" gibi, yüksek düzeyde savaş içeriğine sahip olmalı ve bunun için gerekli araçları tarif etmeli... 3) Ulusal stratejinin, kendisine dayatılan değil, kendi oluşturduğu ve dayandığı koşulları olmalı.. Başkalarının kural, plan ve programlarının, sahiplerine hizmet edeceği bilinmeli. 4) Ulusal Strateji'de, bütün araç ve gereçleri, bütün politikaları, bütün uygulamaları "ULUSAL YARAR" açısından değerlendiren bir süzgeç olmalı.. 5) Ulusal Strateji, bilim ve teknolojiyi örgütlemeye yönelmeli.. Ancak, TÜBİTAK'ın üç yıllık çalışması sonucu ortaya saptayarak, burada üretilmekri daha ya 959/17 6 Ajjustos 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle