Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
buharlaşmayla oluşabılmelerı ıçın denız sıcaklığının en az 26 santıgrat derece olması gerekmekte Massachusetts Teknolojı Enstıtusu (MIT) astronomu Kerry Emanuel, şımdı kasırgaların son otuz yıl ıçınde şıddetlendığını hesapladı Iklım verılenntn analızleri bugüne dek hep tropıkal bölgedekı doğai afetlerın meydana geliş sıklığına göre yapılıyordu Oysa kasırgaların sıklığı uygun bır olçut değıl dıyen Emanuel'e göre esas tehlike rüzgarın kuvvetıne, kasırganın yayıldığı alan ve suresıne gore hesaplanmalı Kasirgalar 500 km çapındakı bır alan ıçınde etkılı olabılıyorlar Sadece kasırganın ortasındakı 50km'lık "göz" sakındır Buyük ve şıddetlı kasırgalar 3,6 mılyon ton havayı hareket ettırebılırler Emanuel şımdı geçmıştekı kasırgaların hasar potansıyelının hesaplanmasına ızın veren bır formül buldu Bılım adamı ruzgar hızını, yayılım alanını, kasırganın çapını ve süresinı dikkate alıyor. Işte bu formule gore yapılan hesaplar sonucunda Kuzey Atlantık ve Guney Pasılık'te yetmışlı yıllardan bu yana meydana gelen kasırgalardakı enerjı mıktarının onemlı mıktarda arttığı ortaya çıkmış. Buna gore ruzgar hızı ve kasırganın suresı ortalama olarak %20 oranında artmış. Emanuel'in açıklamasına göre kasırgalardakı enerjı ve okyanuslardakı sıcaklık artışı bırbırıne paralel olarak gelışmekte Denızlerın ısınması ıse küresel ısınmayla ılgılı Araştırmacı bu nedenle kasırgaların kuresel ısınma yuzünden daha da şıddetlenmesını beklıyor ü" Satürn uydusunda buz volkanları Amerıkan Avrupa uzay sondası Cassını, "ölü" olarak kabul edılen Satürn uydusu Enceladus uzerınde etkın buz volkanlarına ışaret eden ızler buldu Uzay sondası ote yandan, uydunun guney kutbunda tahmınlere göre buharlaşmış buzdan oluşan dev bır buhar bulutu da saptadı NASA'nın Pasadena'dakı Jet Propulsıon Laboratuvarı'nden Torrence Johnson'un yaptığı açıktamaya göre Enceladus, etkın volkanızma gorülen en küçük gokcismı Uzay sondası 14 Temmuz'da uydunun 175km yakınından geçmışti Sonda daha öncelerı de daha uzak bır mesafeden Enceladus'un yakınından geçtığınde, uydunun, kızgın kaynaklar ve volkanık etkinlıklerle oluşmuş kalın bır atmosfere sahıp olduğuyla ılgı bılgı getırmıştı Johnson yenı uçuşla bu verılerın kanıtlandığını soyluyor Satürn uyduları arasında buna benzer bır atmosfer sadece Tıtan'da görülmüştu. Sayfa haberleri: Nilgün özbarana Dede ZümrüttenAkisler A. M.Celal Senoör Baykal Gezisi: Modern Jeoloji Nereye Gidiyor? Bir hafta önceki yazımda belirttiğim gibi, 22 Temmuz6 Ağustos tarihleri arasında UNESCO tarafından desteklenen Uluslararası Jeolojik Deneştirme Programının (IGCP) birparçası olarak İTÜ'den Prof. BorisANatal'in, Rus Bilimler Akademisinden Akademisyen ve Prof. Mikhaill. Kuzmin, Kaliforniya Üniversitesi'nin Los Angeles kampüsünden Prof. An Yin ve tarafımdan yönetilen 480 numaralı proje kapsamında Baykal Gölü çevresindeki Priolkhon bölgesine ve Buryatya'ya düzenlenen bir gezideydim. Önce, 25 ve26 Temmuz günlerinde, Irkutsk'daki YerKabuğu Enstitüsü'nde iki günlük bilimsel bir toplantıyapıldı. Bu toplantıda aralarında benim de bulunduğum 25 kadar Rus ve diğer ülke vatandaşı yerbilimci tebliğler sundu. Toplantıdan edindiğim intiba jeolojide talihsiz bir gelişmenin giderek hız kazanmakta olduğuydu. Tüm yerbilimlerinin temeli haritadır. Jeolojinin de temeli kayaç gruplarının birbirleriyle olan mekân ilişkilerini gösteren jeolojik haritalardır. Ellili yıllara kadar jeolojinin hemen hemen yegane temel araştırma yöntemi harita yapmaktı. Bunu kayaç dokularının incelenmesine yarayan mikroskop ve kayaç kimyasının öğrenilmesine yarayan analitikyöntemlerle kayaçlara bağılyaş vermeye yardımcı olan fosilbilim (paleontoloji) desteklerdi. Ancak teknolojinin giderek gelişmesi kayaç analizlehni ve kayaçlara radyoaktif izotopları kullanan yöntemlerle yaş verme işlemini öylesine kolaylaştırdı ve ucuzlattı ki, bunları yapmak Türkiye gibi aşırı derece geri kalmış ülkeler dışında artık sıradan bir iş haline geldi. Araziye gidip nümune toplayıp laboratuvarınızda nümunelerinizin yaşını, kimyasını, detaylı izotop imzalarını kolayca elde etmek artık işten bile değil. Ortaya çıkan sonuçlar rakamlarla da ifade edilebildiği için teknoloji+matematik ifade ortaya çıkan sonuçlara eskijelojik haritalardan daha güvenilir, hattS daha bilimsel bir kisve kazandırıyormuş gibi görünüyor. Üstelik iki üç taş nümunesi toplayıp bunları laboratuvarda incelemek aylarca sürecek, yüzlerce kilometreyi yayan yürümeyi gerektirecek, zahmetli bir jeolojik harita alım çalışmasından çok, ama çok daha kolay. Dolayısıyla artıkjeologlann, hele genç jeologların çoğu harita yapmaktan vazgeçmiş durumdalar. Bunun bilime verdiğizarar ise korkunç. Örneğin Mainz JohannesGutenberg Ûniversitesinden genç bir doktora öğrencisi, toplantıda Güney Moğolistan ile ilgili bir sürü detaylı analitik sonuç ve bunların matematik bir incelenmesini sundu: Kendisine sonuçlarının bölgenin jeolojisi için ne anlama geldiğini sorduğumda ise cevap verememekle kalmadı, soruma şaşırmış göründü. Çalışmasının ne yazık ki beş para etmediğıni söylediğim zaman ise çok üzüldü. Bunu kendisiyle daha sonra arazi gezisi esnasında konuştum: Bir hastalığın tüm "kimyasını" öğrendiği halde hastalığın ne yerini ne de tedavisini bilebilen bir doktora benzediğini söyledim. Arazide ona kayaç ilişkilerinin önemini yerinde gösterdim. "Bunlarolmadan'dedim, "yapılan nejeokimya.nedejeokronolojiherhangibir işeyarar" KOLAYINAKAÇILIYOR Elektriksel alanlar su damlacıklannı hareket ettiriyor Tokyo Üniversitesi bilim adamları homojen elektriksel alanlann bile belli başlı koşullaıda su * damlacıklannı haıeket ettirebildiğini buldular. a. Yandan görünüş üstten görünüş Bilim adamları araştırmaları sırasında bir damlacıgı yatay bir düzlem üzerinde saniyede 10cm'lik bir hızla hareket ettırmeye \ hidrofobık kılıfla yalıtım tabakası başardılar.Damlacık veya minik toz tanecikleri gibi elektriksel olarak yalıtılmış maddeler, normalde homojen olmayan elektriksel alanda hareket ettırilebilmekte. Bu durum, gövdelerın, alan çizgilerine bağlı olarak hacimleri yuzünden farklı şekilde polarize olmaları dolayısıyla da alan yoğunluğunun yüksek olduğu yerlere sürüklenmesiyle ilgilidir. Bu nedenle, bır damlacıgı homojen bır elektriksel alanda büyük bır hızla hareket ettiğinı görmek Masao Washizu için şaşırttcı olmuş. Oysa deneyleri gayet basıttı deniyor http://physicsweb.org sıtesindekı yazıda. t=1 ||(>) "'• I Araştırmacılar iki yatay elektrotu su geçirmez "* '" " " filmle kapladtktan sonra bir nano ve bır mıkroiıtre arasındaki bır hacme sahıp bir damlacıgı üzerıne yerleştirmişler. Elektrotlar gerilim altına gırdiğinde damlacık hareket etmeye başlamış. Elektrotlar yarış alanına benzer bir hat üzerinde kıvrıldıklarında damiacıklar geriliminin ortadan kaldırılmasına dek daire şeklinde hareket etmişter Araştırmacılar elektrotlarca oluşturulan homo(c) ( ^ i D D m ü ~ ^ w m r ^ ^ ^ jen elektriksel alanının, damlacığın arkasındaki ince sıvı tabakasıyla engellendiğini ve böylece öne doğru hareket ettiğinı sanıyorlar. Böylece fluktuasyonlarla (dalgalanma) harekete geçirıldiği için polarizasyon E$ düzlemli paralel hat elektrotlan kuvveti aynı yönde hızlandırmıştı. 961/5 20 Ağustos 2005 Arazide genç Rus jeologlarında da aynı hastalığın olduğunu gördük. Onlarda üstelik bir de batıdan, hele Amerika'dan, gelen herşeyi doğru sanma hastalığı da baş göstermiş. Benim ricam üzerine Istanbul'da benim kütüphemi kullanarak Rus tektonik tarihini incelemeğe başlamış olan Prof. Natal'in, bir akşam Rusça olarak genç Rus \eologlarına Rus jeolojik gelenekleri ve eski meşhur Rus jeologları hakkında pek enfes bir konferans verdi. Ben de kendilerine batıda da jeolojinin temelini oluşturan temel arazi jeolojisinin giderek unutulduğunu, bunu taklit etmenin çok büyük biryanlış olacağını anlattım. Benim başanmın en temel nedenlerinden birinin bilimsel yaşamımda "modaya uymayı" reddetmem olduğunu izah ettim. "Modaya uymaktansa, modayaratmayı tercih ettim" dedim ve kendilerine de aynı düşünce tarzını önerdim. Yirminci yüzyılın en büyük zararlarından biri, sık sık bu sütunda dile getirdiğim gibi, insanları doğa bilimlerinden uzaklaştırmak olmuştur. insan doğayla direkt temastan giderek uzaklaşmış, soyut bir bilim anlayışı içerisinde aslında doğa bilimlerinden Teknoloji artık doğayı anlamaya değil, insan toplumunu kullanmaya yönlendirilmiştir. Bunun en önemli zararlarından birini Rusya 'daki toplantı ve arazi gezisinde hem Rus, hem de batılı genç \eolog\ar arasında gördük. Ancak bu tür toplu arazi gezilerinin de bu talihsiz gelişmeyi frenlemekte beiki de en etkili silah olabileceğini gözledik. Bu açıdan bakıldığında da projemiz son derece yararlı olmaktadır. Türkiye'de AKP Iktidarı TÜBİTAK'ı tahrip etmeseydi, Türkiye'den de bu projeye bazı gençler katılabilecekti. Ne yazık ki olamadı ve genç Türk araştırıcıları kırsal kültürün dar görüşlü bilgisiz politikacılarınca modern dünyaya arkadan bakmaya mahkum edildi TEMEL: ARAZİ JEOLOJİSİ de gidefek kopmuşlur. Hızls gelişen îeknoloji bunun en önemli nedenlerinden biridir.