16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HukukPolitikası Toplum ve İnsan Hayrettin Okçesiz Avrupa Anayasası'ndaki İlkeler ve Değerler 'Avrupa İçin BirAnayasa Oluşturan Antlaşma Taslağı' (2003) adlı belgede ifadesini bulan (Bkz. Aydın Barosu'nun web saylası), hukuksal değerleri, ilke ve ölçütleri, metindeki akışına uygun olarak aşağıdaki biçimde sıraladım. Bunlar A vrupa 'nın yaklaşık iki bin beş yüz yıllık gelişim sürecinin yarattığı tinsel, siyasal, iktisadi ve sosyal birikimin normatit çerçevesini oluşturmaktadır. Bakış açılanna göre her biri üzerinde yoğun tartışmalar yapılabilir olmasına rağmen, bunlar geleceğin Birleşik Avrupa Devletleri Hukuku'nun temel taşları olarak anlaşılmalıdır: HOmanizm; kişilerin eşitliği; özgürlök; usa saygı; bireyin merkezi rolü, dokunulamaz, elinden alınamaz haklanna veyasaya saygı duymya yönelik anlayış; Avrupa'nın kültürel, dini ve insani mirası; kamu yaşamının demokratik ve şeffafyapısını geliştirme; tüm dünyada barış, adalet ve dayanışma için 'kendi çeşitliliğinde birleşmiş'olan Avrupa; insan onuruna saygı; özgürlük, demokrasi, eşitlik, hukuk devleti ve insan haklanna saygı; çoğulcu, hoşgörulü, adil, dayanışmacı veayrımgözetmeyenbirtoplumda, özgürlük, güvenlik ve adalet alanı ile rekabetin serbest olduğu ve çarpıtılmadığı tek birpazar; tam istihdam ve toplumsal ilerleme hedefine sahip rekabet gücü yüksek bir sosyal piyasa ekonomisi; dengeli ekonomik büyümeye dayanan, sürdürülebilir şekilde Avrupa'nın kalkınması; çevrenin yüksek ölçüde korunması ve kalitesinin arttınlması; bilimsel ve teknolojik Ilerlemeler; toplumsal adalet; kadın erkek eşitliği; nesiller arası dayanışma; çocuk haklarının korunması; zengin kültür ve dil çeşitliliğine saygı; barışa, güvenliğe, dünyanın sürdürülebilir kalkınmasına, kişiler arasındaki karşılıklı saygı ve dayanışmaya, özgür ve adil ticarete, yoksulluğun ortadan kaldırılmasına, özellikle çocuk hakları başta olmak üzere insan haklarının korunmasına ve Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın ilkelerine saygı gösterilmesi de dahil olmak üzere uluslararası hukuka harfiyen uyulması ve geliştirilmesi; ulusal kimliklere saygı, ülkenin toprak bütünlüğünün garanti altına alınması; temel ülke işlevlerine saygı; temsilci derneklerle ve sivil toplumla açık, şeffaf ve duzenli diyalog; Avrupa Ombudsmanı; kiliselerin ve dini örgütlerin veya toplulukların ulusal yasa çerçevesindeki statülerine saygı; felsefi ve dini cemaatlerin statülerine karşı eşit ölçüde saygı; bölünmez, evrensel değerler olan insan onuru, özgürlük, eşitlik, dayanışma, demokrasi ve hukukun üstünluğü, güvenlik ve adalet alanı; yaşama hakkı; fiziksel ve zihinsel bütünlük; kişisel özgürlük ve güvenlik hakları; kişisel bilgilerin korunması hakkı; evlenme ve aile kurma hakkı; düşünce, vicdan, inanç özgürlüğu hakkı; vicdani nedenlerle itiraz hakkı; ifade özgürlüğü hakkı; toplantı yapma özgürlüğü; akademik özgürlük; eğitim görme hakkı; mesleki ve sürekli eğitime erişebilme hakkı; demokratik ilkelere gereken saygı gösterilerek eğitim kurumları kurma özgürlüğü; ebeveynlerin kendi çocuklannın eğitimini, öğretimini kendi dini, felsefi ve eğitim kanaatlerine uygun şekilde sağlama hakları; bir işte çalışma ve özgürce seçilmiş veya kabul edilmiş bir mesleği sürdürme hakkı; yasal olarak edindiği varlıklarına sahip olma, bunları kullanma, elden çıkarma, miras olarak bırakma hakkı; sığınma hakkı; yasalar önünde eşitlik; kültür, din ve dil çeşitliliğine saygı; greve gitme, toplu olarak harekete geçme hakları; haksız işten çıkarmaya karşı korunma hakkı; sosyal güvenlik ödeneklerinden ve sosyal hizmetlerden yararlanma hakları; sosyal yardım ve barınma yardımı hakkı; koruyucu sağlık hizmetlerine erişme hakkı; tıbbi tedaviden yararlanma hakkı; insan sağlığının yüksek ölçüde korunması; tüketicilere yüksek düzeyde korunma; kendi işlerinin tarafsız ve adil biçimde, makul süredeyapılması hakkı; bağımsız ve tarafsız bir mahkemede, makul sürede, adil ve açık bir duruşma yapılması hakkı; adli yardım; suç kanıtlanana kadar masum görülme; savunma haklanna saygı; orantılılıkilkesi... *** Bu çerçeve bir hukuk devletinin kendi insanına ve halkına borçlu olduklarının bir envanterini de sunmaktadır. Bir ülke kendi hukuksal yapısını bu temeller üzerine kurmayı başarabilmek için böyle bir birliğe girmek isteyebilir. Ancak bu hukuksal yapıyı bir ölçüde kazanmış ülkelerin böyle bir birliği kurup geliştirerek insanlığa güç ve cesaret kaynağı olmayı isteyebilmeleri daha önemlidir. Böyle bir Avrupa'nın gündelik yaşama daha çok dönüşebilmesi daima olumlu bir gelişmedir. Bir ay sonra buluşmak ümidiyle, nsanın değeri, fiyatı kadar pahalı değil! Dünyada her şeyin bir fiyatı, sadece insanın "değeri" olduğunu sö'yleyen Kant yaşıyor olsaydı bu tezini herhalde çekmecesine koyar, kimsenin görmesine izin vermezdi. 0, insana değer veren zihniyetin geçerli olmasını arzu ediyordu. Fakat sağlık sektöründeki gelişmeler, insana fiyat biçen zihniyetin artık yerleştiğini gösteriyor. Dr. İsmail Tufan ^ " ^ y~v .yüzyılın sihirli kavramı "tele", bu X I I Ç^da karşımıza daha sık çıkacak. Te£j v y lefon ve televizyonla başlayan sürece artık tıp da katıldı. "Telemedical", uzaktan işini halledecek yeni bir hekim kuşağının ortaya çıkacağının sinyallerini veriyor. Ve altı tane yeni kavramı bünyesinde barındırıyor: Telekonsültasyon, telepatoloji, teleradyo loji, telecerrahi, telemonitoring ve televizite. Hepsi yakında tanışacağımız, bize yabancı teknolojiktıbbi kavramlar. Mühendisdoktor işbirliğinin kazançlı yeni ürünleri olarak, geleceğimizi hâkimiyet altına almaya hazırlanıyorlar. Enformasyon ve kominikasyon teknolojilerinin sunduğu imkânlarla hekimler artık olaya "uzaktan" müdahale edebilecek konuma geliyorlar. Ortada "değerli" bir hasta ve onu iyileştirmeye niyetli doktorlar var. Binlerce kilometre öteden birbiriyle hasta üzerine konferans yapacaklar, röntgenlere bakacaklar, aralarında tartışıp, gerekirse uzaktan cerrahi müdahalede dahi bulunacaklar. Çağımızın genleri optimal hale getirilen insanı, bu gelişmeler sayesinde çok daha iyi tedavi imkânlarına kavuşmuş olacak (Schaeffer, Stoltenberg, Zaedovv 2000). İnsanlığı hastalıklardan, ağrılardan kurtarmak üzere kolları sıvayanlar, bütün bu kaliteli tıbbi müdahaleleri kime ve nerede sunacaklar? Özellikle de sorulması gereken soru şudur: Bunları ne kadara sunacaklar? Bu soru, kendime hep sorduğum, ama cevaplayamadığım başka bir soruyu anımsatıyor: İnsanları güzelleştiren estetik cerrahlan televiz961/18 20 Ağustos 2005 yonda görünce, neden önce kendisini ameliyata almıyor diye düşünmüşümdür. Estetikçi hekimlerin yaptıkları hata sayısı kesin olarak belli değil, çünkü güzelleşeceği umuduyla tnasaya yatanların bir kısmı, artık sokağa adım atmaktan çekiniyor. ESTETİK VE CERRAH Her televizyon kanalı, estetik cerrahinin hep güzel yönlerini göstermiyor. Arada sırada kurbanlann saflarında yer almayı düşünen sorumlu televizyoncular da var. Geçenlerde tesadüfen bunlardan birini izlediğim bir AJman TV kanalında, ilginç bir konu vardı. "Estetik cerrah" kavramının koruma altında olmadığı, her hekimin kendisini bu sıfatla donatabileceği anlatılıyordu. İlk bakışta pek anormal bir durum gibi görünmüyordu. Ama bunun için hafta sonlarında sunulan birkaç seminere kaularak bir diploma almakla birlikte, estetik cerrah olunabildiği söylenince doğrusu şaşırdım. İnanılacak gibi değildi, çünkü Almanya bazı konularda kılı kırk yaran ülkelerin başında gelir. Örneğin 3 yıl meslek eğitimi görmeden, kasap olamadığınız bu ülkede, insanları keserek, delerek ve silikon pompalayarak güzelleştirmek için hafta sonu seminerleri yeterli geliyor. Diş doktoru veya göz doktoru olmanız hiç fark etmiyor. Ruhu çoktan bedenini terk etmiş olan bir koyunun etini kesmek için "uzman kasap" olmanız gerekirken, canlı insanın eti diplomalı acemi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle