28 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

NöroPsikanaliz alıştırma olarak yaşamakta. Diğer teorilere göre kişi mesela sınava geç kalarak, bir kaza geçirerek veya tehlikeli durumlarla mücadele ederek, stresi işliyor veya belleğini güçlendirmekte. Hau'un deneylerinden bazıları bellek araştırmacıları tarafından da gerçekleştirilmekte. Bilince hangi uyarılar ulaşmakta? Rüya ne şekilde bölüraleniyor ve yeni bağlantılarla işlenmekte? gibi konular bunlar. Beyin köku asetilkolin salgılayarak beni rüyaya hazırlıyor Beyinüeki köprü çekirdekleri rüya için sinirsel uyarıyı oluşturuyor. Bu uyarı tala, üzerinden kaydedilmiş görüntülerin etkinteştiği göıme sinirine ulaşır. RÜYA TEORİLERİNE BAKIŞ Hau, sinirbilimcilerinin "ön bilinç süreçlemesi" olarak tanımladıkları, yani gün içindeki deneyimlerin rüyaya aktarılma sürecini kanıtlamış. Araştırmacı, "bilinçaltı eşiğinin" (subliminal) 1/150 saniye altında, deneklere uykudan önce üçgen biçiminde kırmızı bir çatısı bulunan bir sahil evi göstermiş. Denekler böylece rüyalarında, kendileri için bir anlamı olmayan kırmızı üçgenler görmüşler. Hau, karşı koyma mekanizmasının (Freud'a göre istenmeyen içeriklerinden uzak durmaya yarayan bilinçsiz sürecin) kanıtlarını bulmak için şöyle bir deney yapmış. Denekler yine bilinçaltı eşiğinde huzursuzluk yaratan bir yarasa resmine bakmışlar. Uyanık haldeyken bu resimle ilgili fikirler üretmeye çalıştıklarında bu uyarı etkili olmamasına rağmen rüyalarında yırtıcı kuşlar veya ürkütücü manzaralar gibi korku senaryoları görmüşler. Fakat bilim adamı çekirdek spin tomografısiyle yaptığı deneyler sonucunda, rüyaların içeriği ve anlamları hakkında bilgi edinemediler. Fizyoloji ve psikoloji arasındaki boşluk en gelişkin görüntüleme teknikleriyle bile doldurulamamakta. Freud'un rüyanın, (cinsel) arzunun yerine gelmesi açıklaması da bu şekilde kanıtlanamamakta. Freudcu rüya teorileri bir yerde sinirbilimlerinde yeniden önem kazanıyor. Günümüzde artık hiçbir bilim adamı, rüyaların beynimize rastlantısal olarak kazındığını öne sürmez. Oysa Amerikalı psikiyatr J. Allan Hobson, yetmişli yıllarda böyle iddiada bulunmuştu. Hobson, uyku döngüsünün, beyin kökünde salgılanan asetilkolinle ayarlanan hızlı göz hareketleriyle yaşandığını kanıtladığına inanıyordu. Ona göre rüyalar, önemli beyin bölgelerinin asetilkolin salgısına verdiği kaotik reaksiyondan başka bir şey değildi ve ruhun anahtarı sadece beyindeki anlamsız bir coşkunluktu. engellenince, hareket, ruyada sadece resim olaıak gorünmekte. , Odiillendirme veya arama sistemi rüya jeneratdnı olarak tanımlamakta ve onenılı dlçtıde Freud'un "libidosunu" hatırlatma kta. Bu holgede meydana gelen lıasarlaı yüzünden. tam bir rüya kaybı yaşannıakta. Hipokampüs. REM uyku evresi sırasında hızlı goz hareketleriyle. sinir hiicrelennin rıtmik ııyarısım yansıtmakta. Bu esnada bir olasılıkla bellek içerikleri güçlenmekte. Koprü çekirdekleri uouııennırrnewEva rüyanın güçlü bir motoru olduğu düşüncesiyle haklı gibi gorünmekte ama cinselliğin, psikanalistin tahmin ettiğinden çok daha küçük bir rolü bulunmakta. Freud'un rüyada görülen bir puroyu, erkek cinsellik organı olarak yorumlayışının aksine Hobson ve diğer karşıtları, rüyadaki puronun sadece puro olduğunu söylüyorlar. Buna bazen Mark Solms da inanmıştı ama daha sonra rüya motiflerinin değiştirilme mekanizması için nörolojik bir açıklama buldu. Freud buna "kayma" diyordu. Holms'un bellek boşlukları yaşayan hastaları, biyografik geçmişlerini uydurma/anlamsız anlatılarla dolduruyorlardı. Hastaların beynı biyokimyasal açıdan rüya görme evresine benziyordu. Bazı uyuşturucular da bu duruma neden olabiliyor. Ancak birçok nörobiyolog hastanın anlamsız konuştuğunu söylerken, analizci bunları neden söylediğini sormuştu. Solms, rüya benzeri anlamsız konuşmaların kesinlikle rastlantısal değil, isteğin yerine gelmesi olduğunu deneylerle de kanıtladı. Anlaşıldığı üzere beyin, belli başlı işlevsel koşullarda, sırf bellek mekanizmasının hatalı işlemesi yüzünden asıl öyküyü mecazi olarak işlemekte. Gerçi bu Freud'un rüya kayması fıkrini açıklamıyor ama en azından psikanalistin rüyalar hakkında söylediklerini biraz olsun kabul edilebilir kılmakta. lemeyeceğini ve sinirbilimcileri ruhun yeni bir nörobilişsel modelini geliştirmeye itecek radikal bir aşamanın gerekliliğine inanmakta. Psikanalistler ve doğa bilimcileri daha şimdiden Freud'un tezlerinden birçoğunu rafa kaldırdılar. Beyin araştırmacıları bilinçsiz sureçlerden söz ettiklerinde, davranışlarımızı belirleyen bastırılmış deellek araştı Markonritsch neylerden değil, daha çok basit olayları anlatmaya çalışıyorlar. Hiç kimse konuşurken mesela bilinçli olarak cümleleri nasıl kuracağını düşünmez. Bisiklet sürmek, yemek yemek, paket yapmak vb hepsi bilinçli anılardan sorumlu beyin bölgesi olan hipokampüsün etkinleşmesi gerekmeden, otomatik olarak yerine getirilmekte. Bu bilinçsiz bilgi daha çok Freud'un "ön bilinç hali" olarak tanımladığıyla örtüşmekte. Bilim adamları öte yandan dinamik bilince de farklı bakıyorlar. Freud ruhun bu karanlık bölgesini bir zamanlar, aklı başında "ben"in yaşam boyu mücadele etmesi gereken "çok eski psişik bir halk" tarafından iskan edilmiş "orta Afrika" olarak tanımlamıştı. Ve en önemli öğretisinden biri '"O'nun, "Ben"e dönüşmesi gerekir' idi. Bilinçdışının daha olumlu görülmeSayfayı çeviriniz LİBİDO, DOPAMİN SALGI YERİ Oysa Mark Solms, birkaç yıl önce, beyinlerindeki bir hasar yüzünden REM evresini yaşayamayan hastaların da rüya gördüklerini buldu. 0 halde rüya görmek ve REM uykusu aynı şey olamazdı. Sadece, orta beynin derinliklerindeki sinir yolları hasarlı olan hastalar rüya göremezdi. Bu bölge Amerikalı davranış nörologu Jaak Panksepp tarafından ödüllendirme veya arama sistemi olarak tanımlanmıştı. Beyin araştırmacılarının Freud'un "Libido"suyla karşılaştırdıkları bu dopamin salgı merkezi, günümüzdeki hipoteze göre bir uyku jeneratörü gibi işlemekte. Bu açıdan bakıldığında Freud, ajrzuların Bellekten//, silinen yıllar Bir yangın deneyım, yüzünden. yaşamının son altı yılını hatırlayamayan 23 yaşındaki bankacının beyni Manyetik Rezonans Tomografisi: Beyin yapısında dikkat çekici belirtiler gMLmüyor Pozitron Emisyon Tomografisi: Beyin metabolizmasındakUzalbellek kaybına neden olnnış ma RADİKAL AŞAMAGEREK Harvard Tıp Okulu psikiyatrı J. Allan Hobson, bu kadar çok "nörobiyolojik yamalamaya" rağmen, psikanalistlerin zorluklar içinde bulunmalarının değiştiri Bir yıl sonra: Metaholizma yenilenmiş. bellek yeniden çalısfyor. 952/15 18 Haziran 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle