25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PolitikBilim Tıp Araştırmaları Aykut Göker İTÜBlTAK'ın Özerkliği... TÜBİTAK'la ilgili kanun teklifi TBMM tarafından kabul edildi. Teklifin görüşülmesi sırasında üzerinde en çok tartışılan konu kurumun özerkliği meselesi idi. Sizlere, çeşitli ülkelerden, TÜBİTAK'ın üstlendiği işlevler açısından karşılaştırılabilir bazı kurumlar ve yapıları hakkında örnekler sunmak istiyorum. Teklif Meclis'ten geçtikten sonra bunun ne yaran var, demeyin. Üzerinde bu tür tartışmaların olduğu konular, bugün için biryasaya bağlansa bile, günün birinde nasıl olsa yeniden gündeme gelecektir. Ilk örneğimiz Avustralya'dan: Misyonu, Avustralya'nın, topluma ekonomik, toplumsal ve külturel fayda gelirecek nitelikte araştırmalar yapma kapasitesini geliştirmek olan Avustralya Araştırma Konseyi (ARC), 2001 yılındaçıkanlanyasasıgereği,bağımsız bir yapıya("independentbody") sahip. Yüksek kalitedeki araştırmaları ve araştırma eğitimıni destekleyen Konsey, hükumetin de araştırma yatırımları konusundaki en yakın danışmanı konumunda. ikinci ve üçüncü örneklerimiz Kanada'dan: 20'nin üzerinde araştırma enstitüsü olan ve 4000 kişiyi istihdam eden Kanada Ulusal Araştırma Konseyi (NRC) 80 yıllık bir kuruluş. Hizmet verdiği kesimlerden gelen (akademik kesim, araştırma kurumları, sanayi kuruluşları ve kamudan) 22 kişilik bir konsey tarafından idare ediliyor. Sanayi Bakanı kanalıyla Parlamento'ya karşı sorumlu. "Bütün Kanadalıların yaran için insana, keşit ve inovasyona yatırım yapma" misyonuna sahip Kanada Doğa ve Mühendislik Bilimleri Araştırma Konseyi (NSERC) ise, büyiik çoğunluğu üniversite ve araştırma kurumlarından gelen, "seçkin 21 Kanadalıdan" oluşan bir konsey taratından yönetiliyor. Kurum 20042005 döneminde doğa ve mühendislik bilimlerinde, üniversite temelli araştırma ve eğitime 850 milyon ABD Doları yatırmayı planlamış. Dördüncü ve beşinci örneklerimiz Finlandiya'dan: Bu ülkenin ARGE'ye finansman sağlayan ana kamu kuruluşu Ulusal Teknoloji Ajansı (TEKES) adını taşıyor. Araştırma kurumlarınca yürütülen projelere olduğu gibi, sınaî araştırma projelerine de finansman sağlayan TEKES on kişilik bir kurul tarafından yönetiliyor. Kurulda, Eğitim Bakanı'nın yanında, TEKES çalışanlarının bir temsilcisi, Fin işverenleri Federasyonu, Fin Sanayileri Konfederasyonu ve Fin İşçi Sendikaları Merkez Organizasyonu'nun temsilcileri deyeralıyor. Fin AraştırmaGeliştirme Ulusal Fonu (SIJRA) adını taşıyan diğer örneğimiz ise, 1967'de, Finlandiya Bankası ile bağlantılı olarak, yasayla kurulmuş 'bağımsız bir kamu vakfı' hüviyetinde ve Fin Parlamentosu'nun gözetiminde faaliyet gösteriyor. Vakfın amacı, uluslararası ölçekte rekabet gücüne sahip, Fin kökenli girişimci yaratmak ve geliştirmek. Dokuz Parlamento uyesinden oluşan bir kurul tarafından yönetiliyor. Görevi "SITRA'yı idarîaçıdan yönetmek ve işleyiş ilkelerini belirlemek" biçiminde tanımlanan bu kurul yurütme kurulunu ve başkanı atıyor. Altıncı örneğimiz Fransa'dan: Bilimsel Araştırma Ulusal Merkezi (CNRS), misyonunu, "bilgiyi üretmek ve toplumun kullanımına sunmak" olarak tanımlayan bir kamu araştırma kurumu niteliğinde. 11.600'ü araştırmacı olmak üzere, toplam 26.000 kişinin çalıştığı CNRS'nin 2004 bütçesi 2.214 milyar Avro. Toplumsal ve beşeri bilimler dahil, bilimin hemen her dalını kucaklayan CNRS'nn 4500 patenti, verilmiş 500 lisansı ve 3000 dolayında sanayi kuruluşuyla teması var. CNRS lâboratuvarları, 1999'dan bu yana, 100'ün üzerinde 'startup'ın doğmasını sağlamış. Kurum mütevelli heyet tarafından yönetiliyor. Heyete, Araştırma ve Ulusal Eğitim Bakanlıkları ile Ekonomi, Finansman ve Sanayi Bakanlığı'nı temsilen, bu bakanlıkların konuyla ilgili üst düzeydeki görevlileri katılıyor. Heyetin, Üniversite Başkanları Konferansı'nı temsilen bir, bilim ve teknolojide temayüz etmiş kişiler arasından seçilen dört, işçileri temsilen seçilen dört, ekonomi ve toplumsal alanda temayüz etmiş kişiler arasından seçilen dört üyesi var. Heyete ayrıca, kurumda çalışanlar adına, dört ayrı sendikadan temsilci katılıyor; kurumun beş görevlisi de danışman üye sıfatıyla heyette bulunuyor. Görüldüğü gibi, kurumun yönetiminde bilim ve teknoloji ile doğrudan ilgili toplumsal katmanların temsiline ağırlık verilmiş durumda. Diğer ülkelerden de örnekler vermeye devam edeceğim; sonra birlikte bir değerlendirme yaparız. httptfwm.inovasyon.org Bilim adamları şişmanlık genini çözclii MaxPlanck Enstitüsü bilim adamları, sirkesineğindeki şişmanlık genini çözdü. Adipositas geni bugüne değin bilinmeyen bir enzimi parçalıyor. Bu gen olmadığı zaman, sirkesineğinde adipositas (aşırı şişmanlık) hastalığı gelişmekte. BAĞIMSIZLIK VE İLGİLİ KATMANIARIN TEMSİLİ A şırı kiloların ve şişmanlığın özellikle de gelişmiş ülkelerde sorun olmaya başlamasından bu yana bilim dünyası bu konuyla daha yakından ilgilenmeye başladı. Şişmanlık, kalpdolaşım ve diyabet gibi hastalıkları da beraberinde getirdıği için önemli bir hastalık olarak kabul edilmekte. Dünya Sağlık Örgütü'nün tahminlerine göre dünya genelinde bulunan 1 milyar aşın kilolu insandan 300 milyon kişinin şişmanlığı hastalık derecesinde. MaxPlanck Biyofiziksel Kimya Enstitüsü'nde Ronald Kuhnlein başkanlığmda çalışan "Moleküler Psikoloji" proje grubu, bedende yağ oranındaki kalıtsal farkhlıkları sirkesineğinde (Drosophila) inceledi. Şişman ve zayıf sirkesinekleri arasında belirgin bir fark olmasa da, şişman sineğin bedenindeki yağ oranı 15 misli fazla olabiliyor. Sirkesineğindeki iki yüzü aşkın genin, beslenme durumuyla ilgili olduğu biliniyorsa da bunlardan dörtte birinin işlevi henüz bilinmemekte. ŞİŞMANLIK GENİ Ve bunların arasında "şişman sinek geni" (brummer/bbm) de var. Araştırmacılar bmm genini, bedende depolanmış yağları parçalayan enzimlerin (triasil gliserid lipaz) yeni bir familyası olarak tanımladılar. Söz konusu enzimin yokluğu sirkesineğinde aşırı şışmanlığa yol açarken, aşırı etkinliği sınekleri zayıflatmakta (bkz. Grafık). Şişman sinek gcımım ı^levsdlığının çözülüşü, böceklerdeki beden yağlarının ne şekilde ayarlandığını göstermesinden öte, genin memelilerdeki ATGL (adiposit trigileserid lipaz) enzimiyle olan benzerliği nedeniyle de önem taşımakta. Memelilerin yağ depolama hücrelerindeki enzimin varlığı bilim adamlarına göre bu gen ailesinin hayvanların beden yağı oranının ayarlanmasında evrimsel olarak kalıcı bir rol oynamakta. Aynı genin insanda da bulunması nedeniyle, araştırmacılar bunun aşırı şışmanlıkta etkili olduğunu düşünüyorlar. TEMSİLEVERİLENÖNEM Evrimsel olarak kalıcı olan şişmanlık geni sirkesineği bedenindeki yağların depolanışında merkezi bir ayar sistemi görevini görmekie. A) Flüoresanla işaretlenmiş şişmanlık geni: EGFP fiizyon proteinleri (yeşil) sirkesineğinin yağ beden hücrelerindeki (B) yağ deposu damlacığıyla (kırmızı) birleşmekte. Şişmanlık geninin etkinliği sirkesineğinin beden yağı deposunun çevresini ayarlıyor. Şişmanlık geni aşırı etkin olan sinekler daha zayıf, bu genden yoksun olanlar ise aşırı derecede şişmanlıyorlar. Yağ deposu damlacıkları arasındaki farklılıklar: C) Normal sineklerdeki yağ deposu damlacıkları, D) zayıf ve E) şişman sineklerde meydana gelen değişimler. (Grafık kaynak: MaxPlanck Biyofiziksel Kimya Enstitüsü) 949/10 28 Mayıs 2005
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle