Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PolitikBilim Bilime Katkı AykutGöker Küreselleşmeye Ulusal Sınır "National Innovation Initiative" adı altında bir araya gelen, Amerikan üniversite ve iş çevrelerinden seçkin bir grubun hazırladığı, "Innovate America' başlıklı rapordan söz etmiştim. Raporda yer alan şu tavsiyeden de: "Eğer, Birleşik Devletler'in üretim kâbiliyetleri denizaşırı coğrafyalara doğru yer değiştirmeye devam ederse, ve bunun ardından yenilikçi tasarım ve ARGE aşamalan da denizaşırı coğrafyalara kayarsa, ülke büyük bir güvenlik pmblemiyle karşı karşıya kalacaktır. Bizim, en ileri teknolojilerin ve en iyi imalât tesislerinin sınırlarımız içinde kalmasına ihtiyacımız vardır." Bu tavsiye, aslında, Rapor'da da savunulan "küreselleşme" sürecine ABD'nin ulusal çıkarlan açısından bakışın çarpıcı bir örneği. "Birleşik Devletler'in üretim kâbiliyetlerinin denizaşırı coğrafyalara doğru yer değiştirmesi" ABD'nin sanayi kuruluşlarının, imalât faaliyetlerini, ABD'de değil de, örneğin, Çin'de, Tayvan'da, Hindistan'dayürütmeleri demek. Yer değiştirmenin nedeni mâlum: 0 coğrafyalarda ucuz girdi temin imkânları geniş; çevre açısından daha esnek kurallar uygulanıyor; sağlanan başka kolaylıklar var. Böylece, sınaî nıâliyetler düşürülebiliyor; bu imkânın üzerine ABD'de yürüttükleri tasarım ve ARGE faaliyetlerine dayalı teknoloji üstünlükleri de eklenince, dünya pazarlarında rekabet üstünlüğü kazanılıyor... Firmalar o ülkelerdeki kazançlarını ABD'ye transfer ettikleri sürece, imalâtın başka coğrafyalara kaydırılmış olmasında bir sorun yokmuş gibi gözüküyor; ama, bu "yer değiştirme devam ederse' ve imalât süreçlerinin ardından, yenilikçi tasarım ve ARGE aşamalan da denizaşırı coğrafyalara kaydırılırsa', işte o zaman, ABD açısından durum kötü! Niçin kötü? Cümle âlem biliyor ki, üretim sürecinde, asıl katma değer, yeni ürün ve hizmetlerin, yeni üretim yöntemlerinin geliştirildiği tasarım ve ARGE faaliyetleriyle yaratılıyor. Tasarım ve ARGE 'kâbiliyetine' sahip lirmalar, geliştirdikleri yeni ürünleri, başka rakipler ortaya çıkıncaya kadar, istedikleri fiyata satabiliyorlar. Ya da, ürünlerins farklı özellikler kazandırarak, bunları, yüksek fiyatlarla pazarlayabiliyorlar. Ama, tekellerindeki tasarım ve ARGE (aaliyetlerini de başka coğrafyalara kaydırırlarsa, teknolojideki üstünlüklerini de gidilen coğrafyaların toplumlarına kaptırmaları riski var. Çünkü, oradaki tasarım ve ARGE faaliyetlerinde, kaçınılmaz olarak, o coğrafyaların insanları [da] çalıştırılacak. O insanlar, bu firmaların yenilikyapma 'kâbiliyetlerinin'dayandığı ve kendi tekellerinde tuttukları bilgileri ve bu bilgilerin nasıl üretildiğini öğrenecekler. Yâni, o güne dek, sadece imalât işlerinde çalışmış ve böylece, bir ürünün nasıl üretildiğini öğrenmiş olan birtoplumun fertleri, bu kez, ürettikleri ürünün niçin öyle tasarlandığını da öğrenecek; bunu öğrenince, kendileri de yeni ürünler geliştirmeye başlayacak; son çözümlemede, rekabet ine geçireceklerdir. Bu riske, üretimi topyekun taşımanın (imalât, tasarım, ARGE) terk edilen ülkede yaratacağı istihdam sorununu; bunun yol açacağı toplumsal sorunları da katın. 0nun İçindir ki, ABD'deki National Innovation Initiative, 'bizim, en ileri teknolojilerin ve en iyi imalât tesislerinin sınırlarımız içinde kalmasına ihtiyacımız vardır" diyor Sadece Amerikalılar mı böyle düşünüyor?AB'nin Batı Avrupa cenâhı, geleneksel imalât sanayilerinin bile AB'nin Orta ve Doğu Avrupa cenâhına kaymasının yarattığı sorunları çözebilmenin telâşında. Öyle anlaşılıyor ki, zâten güçlülerin ulusal motifleriyle örülmekte olan "küreselleşme" sürecinin tasarımcıları bile, pratikte aldıkları sonuçları değerlendirerek bu sürece yeni ulusal sınırlar koyma noktasına geldiler. Peki, bilim, teknoloji ve sanayinin egemenleri 'küreselleşme' ile ilgili ulusalçıkarhesaplarınıyenidenyaparlarken, umudunu "küreselleşmeye" ve bu süreçte Orta ve Doğu Avrupa, Güney Amerika ya da Asya yerine bize gelecek ya da bizibırakıp o coğrafyalara gitmeyecek; üstelik, tasarım ve ARGE faaliyetlerini de bizim coğrafyaya nakledecek yabancı sermayeye (bizim âkîl adamlarımızın söylediklerine göre, artık, ayrımız gayrımız kalmadığı için, yabancı sermaye' demememiz gerekiyormuş!) bağlamış olan ülkemizin hâli nice olacak? http://www.inovasyon.org Nevvton Einstein'e karşı Ingilizler, Sir Isaac Newton mu yoksa Albert Einstein mı en büyük bilim adamı, sorusuna yanıt aradı. Kamuoyu ve bilimadamlarının katıldığı oylamada Newton açık farkla birinci oldu. landmldı. Bu onur beraberinde 1955 yılında ölen Albert Einstein'in, başarıları ve eserleri ile bir tür bilimsel güzellik yarışmasına katılmasına neden oluyor. Geçen günlerde Londra'da bulunan Kraliyet Bilim Derneği (Royal Society), Sir Isaac Nevvton mu, yoksa Albert Einstein mı en büyük bilim adamı, sorguladı. Kamuoyu ve bilim adamlarının katıldığı oylamada Nevvton açık farkla birinci oldu. Derneğin vveb sayfasında bir anket düzenlendi. Kraliyet Bilim Derneği ilk önce, bu iki büyük bilimadamından hangisinin bilim dünyasına en büyük katkıyı sağladığını sordu. Oylamaya katılan 1300 kişinin % 61.8'i, değişkenlerin hesabını (calculus) geliştiren ve yerçekimi teorisini ortaya atan 17. yüzyılda yaşamış Nevvton'un lehinde oy verdi. Sadece bilim adamlarının katıldığı oylamada da sonuç değişmedi, 365 kişinin % 86.2'si Nevvton'un çalışmalarının Einstein'ınkilerden daha önemli olduğu görüşünde ısrar etti. E instein'in ünlü denklemi E = mc2 100 yaşında. 2005 yılı Einstein yılı olarak ad ği, istatistiksel mekanik ve kozmoloji dallanna önemli katkılar sağlamıştır. EİNSTEÎN'I SAVUNMA Surrey Üniversitesi'nden Profesör Jim AlKhalili Einstein'i savunan konuşmasında: "1905 yılında, sadece birkaç ayda Einstein birçok makale yayımlamış ve bu makaleler fızik bilimini değiştirmiştir. Aynı zamanda, matematiksel olarak atomun varlığını kanıtladı. Partikül fiziğinin temellerini attı. Ardından, İzafiyet Teorisi'ni (görecelik kuramı) ortaya atmıştır ki, bu bile tek başına yeni bir bakış açısı kazandırmıştır" dedi. Nevvton'un teorilerindeki açıkları kapatması bile Einstein'in seçilmesi için yeterli olduğu görüşündeki Prof AlKhalili, Nevvton'un zaman ve uzay anlamlarının yanlış olduğunu Einstein'in gösterdiğini belirtti. Sir John Enderby, Bristol Üniversitesi Fizik Profesörü ve Kraliyet Bilim Derneği Başkan Yardımcısı, ise Nevvton'u savunanlar köşesinde yer aldı. Prof Enderby, Nevvton'un ünlü eseri 'Principia Mathematica'nın bugünkü modern bilimsel metotların yapı taşı olduğunu kaydetti. Gelmiş geçmiş bilim adamlarının en büyüklerinden biri olarak kabul edilen Nevvton, matematik ve fızikte çok önemli buluşlar gera çekleştirdi. Matematikte (a+b) ifadesinin üstel seriye açınımını veren genel iki terimli teoremini buldu. Nevvton'un bilime en büyük katkısı mekanik alanındadır. Merkezkaç kuvveti yasası ile Kepler yasalarını birlikte ele alarak yerçekim yasasını ortaya koydu. Newton hareket yasaları ola COĞRAFYA DEÖİŞTİRMENİNPOLİTİKEKONOMİSİ İNSANLIĞA POZİTİF YARAR Derneğin test ettiği ikinci konu ise, genel olarak insanlığa pozitif yararı kimin sağladığı idi. Bu soruda da, oylar oldukça yakın olmasına rağmen yine Nevvton galip çıktı. Ancak bu kez, oylamaya katılan her meslek ve eğitimden halk % 50.1, sadece bilim adamları % 60.9 oranında Nevvton'u savundu. Oylamaların açıklandığı gece Kraliyet Bilim Derneği, söz konusu iki büyük fizikçiyi kaülımcıların önünde karşılaştırdı. Sir Isaac Nevvton 1672 yılında Kraliyet Bilim Derneği'ne üye olarak seçilirken Albert Einstein 1921'de "yabancı üye" statüsünde derneğe kabul edilmiştir. Oylama özellikle 2005 yılında, Alman asıllı büyük bilimadamı, Einstein'in annus mirabilis (mucize yılı) olarak kabul edilen 19()5'in 100. yıl kutlamaları kapsamı altında düzenlenmiştir. Einstein, 1905 yılında üç adet makale yayımlamıştır ve bu makelelerde anlatüğı çalışmaları bugün modern fiziğin temeli olarak kabul edilir. İzafiyet Teorisi ve teorinin imzası haline gelmiş E = mc2 eşitliğinin yanı sıra, Einstein atomun varlığını kanıtlamış, kuantum mekani979/8 24 Araltk 2005 YA BİZİM COĞRAFYAYA DA GELMEZLERSE.. si, kuvvetin kütle ile ivmenin çarpımına eşit olduğunu ifade eden yasa ve etki ile tepkinin eşitliği fiziğin en önemli yasalarındandır. Son olarak, Kraliyet Bilim Derneği başkanı Lord Peter May, "Birçoğunuz Nevvton ile Einstein'i karşılaştırmanın elma ile portakalı karşılaştırmak olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak, önemli olan insanlığın bu iki fizikçiye de bilime ve hayatımıza katkılarından dolayı minnettar olduğudur" diyerek nokta koydu. Kraliyet Bilim Derneği'nin vveb sayfasından konuşmacıları ve konuşmaları izleyebilirsiniz. İki büyük fizikçinin de eserleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için yine aynı vveb sayfasını ziyaret edebilırsiniz. www.royalsoc.ac.uk/page.asp?id=3118 Dr Pınar Uysal Onganer p. onganer@yahoo. co. uk