Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tıp Etiği ve Hukuku kanser lüründe etkili tedavilerin devreye sokulmuş olduğudur. palanrna anlarnı taşıyabilecek zorlu tedavilerin (operasyon, kemoterapi, radyoterapi vd.) uygulanması ya da uygulanmaması kunusunda bizzat karar verebilmesi, ya da ailesi, yaşamı hakkında son düzenlemeleri yapabilmesi için, kendisini bekleyen gelişmeleri bilebilmesi gerekir. Hastanın ısrarlı sorulan karşısmda konuyu değiştirınek, hekimlik terimlerinin anlaşılmazlığma sığınmak da hekim için kaçış yolları olarak seçilebilir. Ama, hekiminin gizlediği gerçek, hastanın ısrarlı sorulan karşısmda diğer sağlık personeli tarafından açıklanırsa, hekimhasta ilişkisinin kökten sarsılacağını tahmin etmek zor olmaz (4). 1950'lerden itibaren ölmekte olan hastaların duygudurumlarmı lanımlamak üzere geniş bilimsel araşürmalar yürüten psikiyatrist Dr. Elisabeth Kübler Ross da hastaların, hekimleri, çevreleri inkar etse de, aldıkları tanının ölümcül olduğunu çok çabuk farkettiklerini, epey süre öııce ortaya koymuştur (7). Hekimin, gerçeği açıklamada zorlanmasma yol açan bir dizi faktör vardır. Bunların önemlilerinden biri de "Yardımcılık Sendromu"dur. Kendisini hastaya yardım etmekle yükünılendirmiş hekim, bu görevi göremeyeceği bir hastalık tablosunda, işlevsizleşeceği, giderek gereksizleşeceği endişesine kapılmakta, kendisi de gerçekten uzak durmaya yönelmektedir (1). Yayın HEKİM VE YALAN "Yüzde yüz gerçek" iddiası görece olsa da, yalan söylemenin ahlaken kabul görecek bir davranış olmadığını, insanlarm birbiriııe düriistlük içinde yaklaşmasının beklendiğini biliyoruz. Ama, bıı kuralı hasta yatağı yanibaşmda uygulamak, özel bir dikkat ve lıassasiyel gereklirir. Hasta iıısan, lıele ciddi bir tanı almış insan karşısındaki kişilerin, onıı "bilgilendirmek" kadar, "duygularını anlamak, duygularına hassasiyetle yaklaşmak" yükümlülükleri de bulunmaktadır. Bu nedeııle "yalan söylememek" kural olsa da, bazı durumlarda gerçeği tümüyle söylememek veya adım adım söylemek, ya da nadiren gizlemek, bazen de açıkça yalan söylemek gerekebilir. (3). Gözden kaçmaması gereken, hasta insanların, Erich Kassel'ın nitelediği gibi, "hastalıklannı sırtlarında çuvalla taşıyan sağlıklı kişiler olmamalarıdır". Hasta, özellikle de ciddi bir tanı söz konusu ise, haslalığının yol açtığı bedensel ve ruhsal örselenme ile kökten değişir. Deneyim Felsefe Tartışmaları dergisi, Philosophers' lndex'te! umhuriyet okurlarınııı yakından tamdığı Felsese Tarüşmalan dergisi bir süredir yenilenmiş olarak çıkıyor. Sadık bir okuyucu kitlesine sahip olan Felsefe Tartışmaları 28. sayısından itibaren hem içerik hem de biçim açısmdan daha kaliteli bir dergi haline geldi. Derginin geçirdiği değişimi sizlerle paylaşmak istedim. Felsefe Tartışmaları 1987 yılından beri sürekli olarak çıkıyor. Derginin kurucusu, yazı ve çcvirileriyle de felsefeye çok emek vermiş olan Vehbi Hacıkadiroğlu. Rahmetli Arda Denkel ile Erkut Sezgin bir süre derginin yönetmenliğini üstlenmiş. Daha sonra Vehbi bey 2001 yılma dek derginin hem yönetiınini hem de yayınlanma işini, Herkülvari bir çabayla tek başına yürütmüş. 2001 yılından itibaren ise Derginin yönetiınini Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü devralıyor ve o tarihten itibaren de Boğaziçi Üniversitesi yayınevi tarafından yayınlanıyor. Felsefe Tartışmaları'nı Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü devraldıktan sonra, derginin yayın yönetmenliğini genç bir felsefeci arkadaşımız Yard. Doç. Dr. İlhan tnan üstlendi. Büyük bir şevk ve özveriyle işe koyulan İnan, ilk aşamada dergiyi uluslararası bir hakem kuruluna kavuşturdu. Kapağının ve geııel olarak formatının yeniden düzenlenmesi için girişimlerde bulunarak dergiyi çok daha çekici bir hale getirdi. Ve en önemlisi de 3 yıl gibi kısa bir süre içinde Felsefe Tartışmaları'nın Philosophers' Index tarafından taranan bir dergi olmasını sağladı. Bildiğim kadarıyla, ilk kez bir Türk felsefe dergisi uluslararası bir endeks kapsanıına alınıyor, üstelik tüm yazıların Türkçe yayınlanıyor olmasına rağmen. Bu gerçekten kıvanç duyulacak bir başarı. HASTA HAKLARI Kanserli (özellikle karaciğer, pankreas kanseri gibi hızla ölüme götüren türler) hasLalara hastalığın açıklanması, onları psikolojik yöndeıı çökertebileceği için, hekime bu durumdaki hastayı "aydınlatma ödevini yerine getirmeme ayrıcalığı Alm. Therapeutisches Privileg", bir başka söyleyişle "özel bir takdir hakkı" tanınmıştır. (5). Hastanın sadece huzurunun kaçması ya da sıradan bir bunalım geçirmesi durumları, doğruyu söylemekten kaçınnıanın gerekçesi olarak kabul ediimemektedir. Açıklamadan kaçınmada ölçiit, açıklamaııın hastanın sağlığmı ve yaşamını ciddi şekilde tehlikeye düşürecek olmasıdır. Ülkemizde 1998 Ağustos ayında Resmi Gazete'de yayınlanan, hastanın aydınlatılması ve onaymın alınması hakkını geııiş olarak tanımlayan Hasta Hakları Yönetmeliği'nin 19. maddesi "Bilgi Verilmesi Caiz Olmayan ve Tedbir Alınması Gereken Haller" başlığı altında, "hastanın manevi yapısı üzerinde fena tesir yapmak suretiyle hastalığıııııı artması ihtimaliniıı buluııması ve hastalığın seyrinin ve sonucunun vahim görülmesi hallerinde gerek hasta, gerekse hasta yakınlarıııdan leşhisin saklanması caizdir" açıklaması vardır. Batıda, örneğin Amerika Birleşik Devletleri'nde mahkemelerin uzun süredir, hastaya gerçeğin söylenmesini yasalaştırmış ülmaları (6) dikkate almdığında. bu hüküm düşündürücüdür. C EN GÛVENLİ YOL Hastaya gerçek açıklanacaksa, verilecek bilgi temkinlilik içinde sunulur, yavaş yavaş derinleştirilir. Bilgi dikkatle açıklanırken, hasta durulması gerektiğini ifade eden bir tutum içerisine girdiği noktada bilgi akışı duraklatılır (3). Geııel kural olarak teşvik edilmesi gereken, hekimin dürüst olması, doğruyu açıklamaktan yana olması, ancak hasta gerçeğin açıklanmasım istemediğini açıkça ifade ettiğinde susması, açıklamada bulunmamayı yeğlemesidir(l,9). Hasta rolü, çeşitli kültür çevrelerinde tümüyle farklıdır ve hastalar, ait oldukları kültürlerde kendilerinden beklendiği gibi davratıırlar. Soııuç olarak, Ciddi bir tanı sözkonusu olduğunda hastayı çok boyutlu gerçeği içerisinde değerlendirmek ayrı bir önem kazanacaktır. ariniiamal2002@yahoo.com KAYNAKI.AK 1 llllıuıdt. Kraıız lost'f: Medizinischt' Ktlıik. Bcrliıı. HciıUllxrtJ u.;ı. HW5, S. 129133.. 2Mc Calls, l'elix Charles: llastalara hakikati söylenıeli mi? Specialite 1952.12(21:2224. 3Loewy. Knıst; Ivthische Fra&!*Mi in dt*r MeUizin. Wieıı, Ncw Ynrk I99S, S.:i l..rı.r),li5(i9. 4aferlach. Torsti'n: Das ArztI'atient (iesprâch. MüncİKıı,Hi'rn,Wicn, New York 1994, S.H2HH. 5 Özsunay. Drtfun: Alman vc Türk llukuklarında hastavı aydınlatma odevi vf istisnakın. Mukaycseli Hukuk Ara^tırtna VL1 lly^nlama MLjrkı'/,jSorunılııluk HııkukıiTidaki Yi'ni (It'li^ııifU'r V, St'mpozyuıını. Türk Hııkukunda Hekimin Hukuki vtJ Cezai SorLinıkıluıîu. İstanbul 1984. S.4fi. 6 Aydın.Krdem: Tıp F.liıjim Ciriü. Ankara 2(1(11. S7H. 7 KühliTKoss. Klisahelh: <>n Dealh and DyıııtJ. Nıw Y<ırk 1969 8 Naınal, Arııı: Ü<; oltin ı'irnvkk'mesiyk' kanserdı' yaşanan etik sorunlar üzerinc. Mi'dikal Ktik. Yay.: Hüsrev Hatemi. llanzade Doftan.İstanbul 2001. S.133. 9 Irrganjj, Hernhard: Cııındııss der Medi/.inischetı Ethik.MünchiMi, ltascl 199f). S. 107,141. li klinisyenler, bu durumda güçlü gibi görünen hastaların umulmadık bir çöküş içerisine girebildiklerini, güçsüz gibi görünen insanların da umulmadık dirençler sergileyebildikleriııi iyi bilirler. KİM KARAR VERMELİ? Ciddi bir hastalık tanılanan kişi, öncelikle kendisi ve çevresi üzeriııdeki hakimiyetinin kaybolacağından korkmaya başlar. Kendisini daha az erişkin, daha çok "çocuksu" hisseder. Karar verme yeteneği oldukça etkilenir. Bu psikolojideki hastalar, çoğu kez hekimlerine olağanüstü bir güç atfederler. Böyle bir atmosferde hekime, tiim kararları bizzal vermek ve hastaya küçük bir çocukmuş gibi davranmak (paternalistik tutum), daha uygun, daha kolay görüniir. Aslında hasta, çocukmuşcasıtıa yaklaşım karşısmda kendisini daha da çaresiz görmeye başlayacaktır. Ölümcül tanı alan hastanın, çoğu boşuna olabilecek, sadece hır SAKINCALAR Kötü gidişli hastalık tanısıııın hastaya açıklanmaması yerleşik bir tutum olarak benimsenirse, bir çok hasta, daha en başından aldatıldığı ya da en azından kendisine gerçeğin lümünün söylenmediği düşüncesine saplanacaktır. Oysa, başarılı bir hekimhasta ilişkisinin en önenıli unsuru, tarafların birbirine güvenmesidir. Kötü ta nıyı hastasına söyleyemeyeceğini düşiinen hekimlerin bazıları, doğru olmayan açıklamalarım son derece inandırıcı bir şekilde yapmayı, bir tür " rol oynamayı" önerirler. Başta yaym yönetmeni olmak üzere, genç akademisyenlerden oluşan dergi yönetimi, hem Türkçe yayınları teşvik etmek hem de Türkçe felsefe dilinin gelişmesine katkıda bulunmak için yayın dilinin sadece Türkçe olmasında özellikle ısrar etti. Yabancı okurların derginin içeriği hakkında bir fikir sahibi olabilmesi için de. 32. sayıdan itibaren yazıların İngilizce özetlerine yer veriliyor. Bu özetler sözünü ettiğiııı endekste yayınlanıyor. Son sayının içeriğine gelince: 32. sayıda dört rnakale, iki de tartışma yazısı var. Vehbi Hacıkadiroğlu "Eski Yunan'dan Günümüze Felsefe" adlı makalesinde Aristoles'ten Kant'a deneysel bilginin olanaklılığını tartışıyor. Şahabettin Yalçırı "Hume ve Benlik" adlı makalesinde llume'un benlik üzerine görüşlerini eleştiriyor. Oğuz Haşlakoğlu nun makalesinin başlığı ise "Heidegger'in 'Platon'un llakikat Doktrini' Makalesi Üzerine Bir Eleştiri". Haşlakoğlu, Heidegger'in Plato'nun ünlü mağara metaforunun yorumuna ince bir eleştiri getiriyor. Erhan Demircioğlu, "Olumsal A Priori ve İki Tip Zorunluluk" adını taşıyan makalesinde çağdaş dil felsefesiniıı en çetrefil sorunlarından birine, Saul Kripke'nin bazı önermelerin hem olumsal hem de a priori (önsel) olduğu tezine el atıyor. Harun Rızatepe. üavid C.rünberg'in Felsefe Tartışmaları'nın 30. sayısmda yayınlanmış olan "Tümeller Tartışması ve Ilımlı Adcılık" adlı yazısını eleştiriyor, Grünberg de bu eleştiriye yanıt veriyor. Dergide ayrıca yeni çıkan felsefe kitaplarının bir listesi yer alıyor. Bir dergiyi ayakta tutan asli unsur okurlardır. Felsefeye gönül vermiş olanlarm, geçmişte olduğu gibi bugün de Felsefe Tartışmalarına gereken ilgiyi göstereceklerine, onu eskisinden daha çok seveceklerine inanıyorum. (Dergiye abone olmak ya da daha fazla bilgi edinmek için internet adresi: www.ft.boun.edu.tr ) Gürol Irzık Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü 914/19 25 Eyllil 2004