Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
FizikFelsefe ölçüt olarak kullanıldığı belli bir zaman dilimınin içerdiğı olay sayısı. Öyle ki, genel görelilik kurammda önceden belirlenmiş bir çatıdan, dünyanın oyuıııııuı sergilediği bir sahneden söz edilemez. Yalnızca evrilen bir ılişkiler ağı söz konusudur ve bu ağ uzay, zaman ve maddenin tarihini oluşturur. Dalıa önceki tütn kuramlarda uzay ve zaman olayların meydana geldiği önceden belirlenmiş zeminler olarak tanımlanırken, genel görelilikte zemin yoktur. ları eklemek ya da genel göreliliğin matematiksel yapısıııı gevşelmek gibi çeşitlı yolları deııedi. Garip olan bunlann kimı zaman ışe yaramasıydı, ama yine de bir yere varılamadı. Çünkü, Genel gorelilığı elektromanyetizm yasalarmı da içine alacak biçimde genişletmenin bin türlü yolu vardı. Kuramın daha da genişletilerek nükleer güçleri de içine alması ve böylece tüm güçleri içeren bir birleşik kurama varılması da işten değildi. ramlarının yeni değişkelerini araştıran kuramcılarla dolup taşıyor. Bu da Einstein'ı haklı çıkarmanın bir yolu olsa gerek, zira günümüz sicim kuramcılarının yapmaya çalıştıkları, onun ve birkaç meslektaşının geliştirdiği birleşik kuramlar uzerinde oynamaktan ibaret. Bu durumda sorun, Einstein'ın yaşamının sonlarına doğru birleşik alan kuramı arayışını bir ölçüde askıya almasından kaynaklanıyor. Kendisi için en çok önem taşıyan şeyi yeriııe getiren, bir başka deyişle ölçüm ve istatistikleri gerektirmeden kuantum olgusuna açıklık kazandıran bir kuram bulma girişiminde başarısızlığa uğrayan Einstein, uzay ve zamanın sürekli olduğu görüşunden vazgeçti. Maddenin atomlardan oluştuğu görüşü en azından Yunanlılara uzanırken, Einstein'dan önce uzay ve zamanın pürüzsüzlüğü ve sürekliliğini sorgulayan kalarından alıntılar yapılarak söz edilmesinden de hoşlanmıyorum Ancak olayların bu noktaya varması tümden olası,"diyordu. O halde Eiıustein'ın gerçek kalıtı neydi? Araınızda onun izinden gidenler var mı? Yüzüncü yılını kutladığımız şu sıralarda Einstein'ın izinden gittikleri görüşünde birleşen çok kişi olacaktır. Bunlar arasında rölativistler de yer almakla birlikte, bunlann buyuk bir çoğunluğıınun kuramın ötesine uzandıkları çok enderdir. Bunun yerine, onu bilgisayarlarda çozümler bulmak ya da kütleçekim dalgaları aramak suretiyle incelerler. Kuantum kuramını reddedip buna başka bir seçenek arayarak Einstein'ın izinden giden birkaç fızikçi de vardır. Kiıııi bilim insanlarının ona katıldığını bilmek, Einstein'ı mutlu ederdi; ama büyük bir olasılıkla bu alandaki çalışmaların büyük bir bolumünün birleşlirme sorununu goz ardı elmelerini eleştirirdi. KURAMIN EN ÇARPICI YÖNÜ Bu oldukça incelikli ve anlaşılması güç bir noktadır. Ünlü astrofızikçi Subrahmanyan Chandrasekhar'la son yıllannda tanışma şansım oldu. Chandra 1930'da, görelilik kuramına göre belli bir ağırlığın üzerindeki yıldızların şimdi kara delik adını verdiğimiz şeylere dönüşeceklerine dikkat çekiyordu. Daha sonra genel göreliliğin kara delikleri tanımlayan denklemlerin farklı ço zümlerini anlatarı hoş bir kilap kaleme al dı. Onu tanıdıkça Ein.slein'a duyduğu öl ke karşısında şaşkına döndüm. Chandra. Einstein'ın genel görelilik kuramını gelıştirdikten sonra bu harika yapıtını öylece bırakmasına ve başkalarının uzerinde ka fa yormalarına ızın vermesiııe bir lıaylı içerlemişü. Şimdi Clıandra'nın bir şeyleri gözden kaçırdığına ve bu kunuda kesinlikle yalnız olmadığına inanıyorum. Cenel görelilik kuramının en çarpıcı yönü, evrenin genişleyebileceği, ya da kara deliklerin olması değil. Böylesi bir görüşe sahip olnıak, genel göreliliğin Aristo'dan Newtoıı'a ve özel göreliliğe geçişte yalnızca bir başka basamak olduğuna inanmaktır. Kanımca Chandra kuramı çözme girişimlerinde, birçok kişi gibi, güzel bir çiçeğe uzanırken çiçeklerin ortaya çıkışlarındaki güzelliği gözden kaçırmaktaydı. BAŞARISIZLIĞA UĞRAYINCA C.erçekten de, bu tür birleşik kuramların sayısı giderek artıyor. Sicim kuramından elde edilen son hulgular 10QO'ü aşkın birleşik kuram olduğuııu ortaya koyuyor. ()yle ki, bir birleşik alan kuramı arayışınm doğanın kavranmasında gerçekten bir ilerleme sağlayıp sağlamayaca PRENSİPLER KURAMINI ARAYIŞ Kimı sicim kuramcıları Einsteincı ol duklarını one sureceklerdir. Einstein da bu kişilerin fiziğin birleştirilmesi çabasını kesinlikle onaylardı. Celgelelim, Brian Greene "The Pabric of the Costno.s^Evrenin Dokusu" adlı son kitabında bu alanda ki çalışmaların son durumunu şöyle dile getiriyor: "Ilk ortaya atılışmdan on yılı aşkın bir sürenin geçtiği günümüzde bile çoğu sicim kuramcısı, sicim kuramının ne olduğu gibi temel bir soruya kapsaınlı bir yanıt vermekten yoksun. Araştırmacıların büyük bir bolümü, sicim kuramının başka önemli gelişmelerin özünü oluşturan türde temel bir ilkeden hala yoksun olduğuna inanıyor." Einstein tüm yaşamını prensipler kuramını aramaya adadı. 30 yılı aşkın bir süredir verilen onca yoğun çabaya karşın bugün bile kimsenin temel bir ilke ortaya atamadığı bir kurama bu denli ilgi duymasını düşünmek bile insana guç geliyor. Bu açıdan bakıldığında, Einstein görelilik ilkelerine daha yakın olan kuantum kütleçekimiyle ilgilenseydi belki daha mutlu olurdu. Örneğin, döngüsel (loop?) kuantum kütleçekimi, onun uzay ve zamanın sahıt bir zemini olmadığı yönünde ki buluşunu koruduğu gibi, Einstein'ın kesintisizliğin ötesine nasıl geçileceği sorusuna da bir yanıt getiriyor. Ne var ki Einstein, kuantum mekaniğini temel alan sicim kuramı ve döngüsel kuantum külleçekimi dalıil, kuantum kütleçekimiyle ilgili tüm yaklaşımları inandırıcı bulmamış olsa gerek. r~ Elleri neredeyse hiç boş kalmayan Einstein prensiplere dayalı bir çalışma ahlakına sahipti. "Eline bir tahta alıp, bunun en ince köşesini bulup, delmenin kolay olduğu yerden birsürü delik açan bilim adamlanna dayanamıyorum" diyor. çok az kişi olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek. Einstein dostu Walter Dallenbach a yazdığı bir mektupta,"Sorun, kesintisizliğin yardımı olmaksızın kesinti konusunda nasıl ankam kesilebileceği; kesintisizlik sorunun özünü doğrulamayan ek bir yapı olarak kuramdan çıkartılmış olmalı ki, bu da 'gerçek' hiç bir şeye denk düşmüyor," diyordu. . EİNSTEİN'IN TUTKUSU: KUANTUM Chandra, böylesine başarılı olmasına karşın, Einstein'ın genel görelilik kuramı uzerinde daha fazla kafa yormamış olmasına hayıflanmakta haklıydı. Einstein için asıl gizem, kuantum fiziğindeydi ve bu sorunun çözümunde katkısı olmayan hiç bir şeyin önenıi yoktu. Genel görelilik, kuantum kuramına bir açıklama getirmediğine göre, bu da ancak geçici bir şey, Einstein'ın tüm olaylara açıklık kazandıracak, her deneyle uyuşacak açık ve eksiksiz bir kuantum olgusu kuramı geliştirme hedefıne ulaşmasını sağlayacak bir adım olmalıydı. Einstein bir siire böylesi bir kuraının genel göreliliğin genişletilmesiyle elde edilebileceğini düşündü. Böylelikle bilimsel yaşamının son evresinde bir birleşik alan kuramı arayışına geçti. Aradığı şey, genel göreliliğin elektromanyetizmi de içine alan, böylece kütleçekiminin egemen olduğu büyükölçekli dünyayı kuantum fiziğinin küçükölçekli dünyasıyla birleştirecek bir uzantısıydı. Bunun için, yeni uzayzaman boyut EİNSTEİN'DAN KALAN ğı günümüzde de en az Einstein döneminde olduğu denli bilinmeyen bir konu. Olayı kavramanın bir yolu, kuramsal fiziğin eninde sonunda Einstein'ın görüşlerini devraldığını söylemektir. Birleşik alan kuramı arayışını sürdürdüğü Princeton yıllarında kendisinden sakınılsa da, bir zamanlar çalıştığı Gelişmiş Araştırmalar Enstitüsü şimdi birleşik alan kuNe var ki, Einstein yöneldiği yeni yolda herhangi bir ilerleme kat edemedi. "Ne yazık ki, matematiksel yapıdan hala yoksunuz," diye yakınıyordu. Bir başka arkadaşı H.S. Joachim'e, "Böylesi bir şemadan uzayzamansal yarıdüzen gibi bir şey türetmek özellikle güç olsa gerek. Bu tür bir fiziğin aksiyomatik çatısının neye benzeyeceğini kestiremediğim gibi, bundan tepeden virgüllerle baş İZİNDEN GİDEN YOK Einstein hiç duraksamadan kuantum mekaniğine sırt çevirdi. Birleşik bir alan kuramı geliştirmek istemesi, kuantum mekaniğinin kapsamını genişletmekten çok, ona bir alterantif bulmaktı. Kuantum mekaniğini veri olarak kabul eden hiç bir araştırma programı, kendisini Einstein kalıtının bir parçası sayamaz. 914/16 25 Eylül 2004