Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cevre Kuramsal fizik alanında uğraş veren hemen hemen hepimizin bugüııe dek Rinstein'ın izinden gideınediğini söylemek, kanımca, aklı başında bir değerlerıdirme olacaktır. Einstein'ın, tutarlı bir prensipler kuramına duydıığu gereksinim vazgeçilmez bir duyguydu. Bu gereksinimi ne kuanlum kuramı, ne özel gö'relilik, ne geııel görelilik, ne de bugüne dek geliştirilmiş herhangi bir kııram karşılayabildi. Güncel kuramsal fizikçilerin neredeysc tünıünü yetersiz diye geri çevirmediğimiz sürece, Einstein'ın törel açıklık tutkusunu, belli olaylara tümden tutarlı bir açıklama ğetirmeyen kuramlara sırt çevirmedeki ısrarını kavramamız olanaksızdır. 0 halde Einstein'ın yolundan gitmek olası mıdır? Onun yolundan gitmek için garip biri olmanız gerekmiyor; yalnızca köklü eğitim gormüş bir fizikçi olmanız, güncel kuramları izlemeniz ve kısıtlamalarının bilincinde olmanız yeterli. Zehir gemisindeki krom kanserojen madde Iskenderun Körfezi'ne yayılmakta olan Cr ağır metal kirliliği, önümüzdeki günler içerisinde suda çözünen krom miktarı ile orantılı olarak onlarca, yüzlerce km uzaklara taşınarak buradaki balıklar aracılığıyla Insanlara ulaşabilecektir Mustafa Gök(*) SADECE BİRAVUÇ İNSAN Ayrıca, çalışmanızda kesin açıklığa özen göstermeniz ve kendinizı geçici heveslere kaptırmanıanız gerekiyor. Akademik unvan edinnıe konusundaki çekiştnenin yarattığı baskı goz dnuııde tutuldugunda, Einstein'ın izinden gitmek, kuramsal fizik konusuııdakı engm yeteneğine karşın işsiz kalan bu bilim insanının ödediği lürde bir bedeli ödeme riskıni de göze almaktır. Kuramsal fizikçi olarak tünı meslek yaşamımda gerçek anlamda Eiııslein'm ızınden gıden yalnızca bir avuç nıeslektaşıma tanık oldum. Einstein gibi açıklığı törel bir ilke edinen bu bir avuc. insan yaptıkları her şeyde, mesleklerini tehlikeye atma pahasına, tutarlılık ve sürekliliğın peşinde koştular. Çoğu bu bağımsız tavrın bedelini çok ağır ödedi. Elimizi yüreğimize koyalım ve çoğumuzun Einstein'ın izinden gidebilecek yureklilik ve sabırdan yoksun olduğumuzu itiraf edelim. Bunun yerine, onun izinden gidenlere destek verip yollarmı açarak, işsiz kalmalarını ya da dışlanmalarını engelleyerek Einstein'a olan borcunıuzu ödeyebiliriz. Belki de böylelikle bilimde Einstein'ın bile ulaşamadığı türde bir devrim yaratabiliriz Lee Smolin Discover, EYIA1L 04 Türkçesi Rita Urgan ört yılı aşkm süredir Iskenderun Körfezi'nde bekletilen krom yüklü bir gemi batıyor ve Türkiye karasularını kirletmeye başlıyor. Duğaldır ki kirlenen sadece Türkiye karasuları değil, Dünya karasuları. Diğer bir deyişle kirlenen, havasını soluduğumuz, suyunu içtiğimiz, toprağından beslendiğimiz Duııya. Bizim DÜNYA'mız. Başka bir Dünya da yok zaten şimdilik bizim gidebileceğimiz. Kirlilık sınır tanımaz. İnsanlara, pasaport uygularnasıyla sınırlar ötesine geçmelerine sakınca gorduğünüzde engel koyabilirsiniz, ama kirleliciler engel tanımaz, engellerinizi aşar geçer. Tıpkı Hiroşima olayında olduğu gibi. Tıpkı Çernobil olayında D tortul kayaçlarda çoğunlukla 100 ppm (mg/kg) düzeyinde bulunan ve bu kayaçlardan oluşan topraklarda yetişen bitkilerce de, bitkilere toksik etki yapmayacak düzeyde alınabilen bir elementtir. Ancak, serpantin kökenli topraklar tolere edilebilir dozun onlarca, yüzlerce katı krom icerebilmekte ve hem üzerinde yetişen bitkilere, hem de bu bitkileri tüketen hayvan ve insanlara bir ağır metal olarak toksik etki yapmaktadır. Canlılar için toksik etki açısından, alınan bileşiğin dozu ve formu önemlidir. Besinlerle alınan kromun, üç değerlikli bir form olarak bebekler için 4060, çocuklar için 80120, yetişkinler için 200 Mg/gün doza kadar tolere edilebilir oldugu, ancak esas toksik krom formunun Cr ^6) (artı 6 yüzlerce km uzaklara taşınarak buradaki balıklar aracılığıyla insanlara ulaşabilecektir. Aynı zamanda kirliliğin ulaştığı alanlardaki deniz ekosistemi önemli zarar görecektir. DUYARLI OLUNMALI Bu nedenle, böylesi bir facia öncelikle hafife alınmamalı, edinilen bilgiler konusunda şeffaf olunmalı, gerekli önlemler alınarak ilgili kesimler bilgilendirilmelidir. Gemideki loksik Cr (+6) miktarı, varsa diğer toksik bileşiklerin cinsi ve miktarı hesaba katılmadan, bu konudaki uzman araştırıcı raporlarına başvurulmadan, öııumüzdeki dönemlerde o bölge balıkları ve diğer deniz canlıları üzerinde yapılacak analiz verilerine dayandırılmadan medyada, özellikle de yetkili makam sahibi sıfatıyla "gemi batınası sonucu denize ulaşan toksik maddenin zararlı bir etkısı yoktur" gibi bir ifadede bulunmak, Çernobil olayı sonunda, hem de bir Bakan sıfatıyla, TV'de halkın karşısında çay ıçip, "Çernobil olayının ülkemiz çaylarına herhangi bir zararı olmamıştır, gönül rahallığıyla içebilirsiniz" bakışı ve anlayışı ile örtuşur. Bu bakış açısı ve anlayışın, Karadeniz Bölgesi insanlarına ve de hayvanlarına, artan kanser olayları ııedeniyle sadece sağlık açısından faturası herkesçe malumdur. KİRLENEN DÜNYAMIZ Diger taraftan, "yapanın yaıııııa kâr kalması" anlayışı, AB kapısındaki Turkiye'de artık sona er^ ^ melidir. Ülke içinde ise ülke içinde, ülke dışında ise (İspanya şırketleri ya da makamları) ülke dışında, bu olayda sorumluluğu olan herkes bulunmalı ve tüm Dünya İnsanlığı adına hesabı sorulmalıdır. Zehir yüklu bir gemi 4 yılı aşkın süredir bir ülkenin karasularında nasıl ve kimler tarafından bekletilir..? Olayın arkasında neler vardır..? Olayda kimlerin, niçiıı ya da ne karşılığı ihmali olmuştur..? Sonuçta kirlenen once IJIkemiz, Türkiye'miz; sonra Dünya'dır. Zarar gören başta balıklardır, diğer deniz canlılarıdır, deniz ekosistemidir. Sonuçta kirlenmeye maruz kalan İNSAN'dır.. (*)Prof.Dr; Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Adnna (mgok&mail. cu.cdu. tr) r oldugu gibi. Dünyanın çeşitli yerlerinde bugüne değin batmış olan, yarmlarda batacak olan yüzlerce, binlerce geminin deniz sularına karışan katı, sıvı her türlü toksik, zehirli atıkları da gümrük tammadan, sınır tanımadan diğer denizlere, dığer ülke ınsanlarına dün, bugün ya da yarın be.sııı zırıcıri yoluyla bir şekilde ulaştı ya da ulaşacak ve kimlik gözetmeden insanları ve de diğer canlıları zehirledi, zehirleyecek ve de ze hirlemeye devam edecek.. KROMUN KİMYASI İskenderun Körfezi'nde batan gemideki toksik maddenin de krom (Cr) oldugu söyleniyor. Krom, esas olarak mağmatik ve değerlikli krom) oldugu bilinmektedir. Krom (+6) formunun da insan ve hayvanlarda akciğer için kanserojen bir etnıeıı oldugu, bırçok organda iltihaplanmaya yol açtığı araştırmalarla sabittir. Bu nokladan hareketle, gemideki toksik maddenin krom olduğunun söylenmesi pek anlam ifade etmemekte, ne kadarınııı Cr ( + 6) oldugu önem taşımaktadır. Kaldı ki, Cr (+3) oldugu soylenen bu atığm da belirli bir kısmınm zaman içerisinde ortam koşullarına ve çevre faktörlerine bağlı olarak Cr ( + 6)'ya dönüşmesi mümkündür. Bugün sadece İskenderun Körfezine yayılmakta olan Cr ağır metal kirliliği, önümüzdeki günler içerisinde suda çözünen krom miktarı ile orantılı olarak onlarca, 914/17 25 Eyliil 2004