25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KısaHaberler Yaşam, kopyalama yeteneğinin bır urunu Yeryüzünde yaşam iki temel yeteneğıyle dıkkal çekiyor. Kendisine öykünüyor ya da onu kopyalayabiliyor ve bcsinleri işleyip enerjiye dönüştürebiliyor Bilim insanları bu ikisinden hangisinin önce ortaya çıktığı konusunda oldum olası bır görüş bırliğıne ulaşamadı En son görüş, öykunmemn başı çektiği yönünde Metabolizmanın önce geliştiğini savunan karşı cephe ise, enerjı üreten basit moleküller olmaksızın yaşamın ortaya çıkamayacağını, bu nedenle de öncelığın söz konusu moleküllerde olması gerektiğini öne sürüyor Kimya uzmanı Günther VVachtershauser, başlangıçla var oları ılk temel molekullerden bir tanesının asetik asıt olduğu varsayımolekülün daha karmaşık bir yapı kazanmadan, ya da kendini kopyalama yeteneğine sahip olmadan parçalanması gerekıyor. Öte yandan DNA gibı kendilerini kopyalayabilen moleküllerin, söz gelimi hidrotermal enerji gibi, dış enerji kaynaklarını termodinamiğin düzensizlik yönündeki eğilimine karşı koymak amacıyla çok iyi kullanabıldıkleri bılınıyor Pross, doğal ayıklama sürecinın değışınım (mutasyon) nedeniyle ortaya çıkan yeni ve daha hızlı kopyalayıcıların yararına işlediğine ve sonuçta meydana gelen kopyalayıcının ılkınden daha karmaşık bır yapıda olacağına dikkat çekiyor. Pross'un görüşü yaşamın özünde kopyalamanın yattığını ve öteki unsurların ikınci derecede önem taşıdıgını, metabolizmanın kopyalamaya yardımcı olan başka bır uyum biçimi olduğunu gösteriyor (NS 22 5) bilim dünyasından Hızlı yaşlanma gençliğin gizlerini ortaya seriyor Yaş ilerledikçe bedendeki çöküşe tam olarak ne yol açıyor? Normalden ikı kat hızlı yaşlanan farelerın üretilmesı bu konuda öne sürülen bır kuramı destekliyor Stockholm Karolinska Enstitüsü'nden NllsGoran Larsso'a göre bulgular, yaşlanmanın gizini tümden çözmese bile, yaşlanma belirtıleriyle mitokondriyum arasında bir nedensonuç ılişkısinı gösterıyor Mitokondriyum, hücrelerde bulunan ve kendilerine özgü DNA'lar içeren enerji üretiminden sorumlu yapılar Mitokondriyum ıçinde yer alan kımyasal tepkimeler serbest radikaller olarak bilinen ve, DNA dahil, biyolojik moleküllere zarar veren yan ürünlerin oluşmasına yol açtığından, bu yapıların yaşlanmada önemli bir payı olduğundan epeydir kuşku duyulmaktaydı. Tepkimeler sonucunda meydana gelen hasarın büyük bir bölümü onarılmakla birlikte, hayvan ve insanlar üzerinde yapılan çeşitli araştırmalar, mitokondriyal DNA'daki değişinimlerin (mutasyon) organizmalar yaşlandıkça yoğunlaştığını ortaya koyuyor. Bunun yaşlanmanın temel etmenlerinden biri olduğu uzun süredir düşünülmekle birlikte, bugüne dek bu konuda bir kanıt yoktu. Larsson, mitokondriyal değışınım hızını arttımak suretiyle bu soruya bir yanıt getirmeye çalıştı Fkibiyle birlikte mitokondriyal DNA'yı kopyalayan polimeraz proteininin bozuk bir değişkesini taşıyan fareler uretti Normal polimerazın tersıne, bu bozuk pro tein meydana gelen değışımlerı onarmaktan yoksundu. Bu da, farelerdeki mitokondriyal DNA'nın iki üç kat daha hızlı değişime uğramasına yol açmaktaydı Farelerin yaşamlarının ilk evrelerinde bu değişimin pek bır etkısi görülmedi Ne var ki sağlıklı ve normal bir biçimde gelişmekte olan tarelerde ansızın çarpıcı değışımler oldu 25 haftalık olduklarında, genelde bir yıldan sonra görülen, kellik. kâmburluk, kemik erimesi, doğurganlıkta azalma, kalp ve kas hastalıkları türünde yaşlanma belirtileri göstermeye başladılar Farelerin yaşam süresinde de bir değişiklik meydana gelmişti. Genelde 23 yıl olan yaşam süresine karşın, değişime uğrayan farelerin yarısı 48 haftada, tümü 61 haftada öldü. Bu bulgular sorular gündeme getiriyor. Bunlardan biri, mitokondriyumun farklı dokularda yaşlanmayı tam olarak nasıl tetikleyebileceği Kimi dokularda, güçten düşen mitokondriyum, hücrelerde bir enerji krizine yol açabilir. Ne var ki, mitokondriyum programlanmış hücreintiharında da rol oynadığından bu da olası bir başka düzenek sayılabilir Mitokondriyal değişinimlerin yaşlanmaya yol açan öteki bilinen genetik etmenlerle nasıl bır etkileşım içinde olduğu konusunda da henüz kesin bir bilgi yok Farelerde, polimeraz dışında, en az beş başka gendeki değişimler de kimi yaşlanma belirtilerine neden olabiliyor Babadan geçen şaşırtıcı kalıt K as güçsüzlüğü olan bir erkek hasta insan genetiğiyle ilgili iki yerleşik görüşü yerle bir etti. Söz konusu hasta bugüne dek yayımlanan bilimsel raporlarda hiç meydana gelmediği öne sürülen süreçlerin gerçekte var olduğunun canlı bir kanıtı. Uzmanlar bu kişinin kaslarındaki mitokondriyumun, yani hücrelerin içindeki enerji üreten yapıların değişime uğramış olduğuna, bu yüzden de hastanın kısa sürede yomlduğuna tanık oldular. En şaşırtıcı bulgu, hastanın kaslarındaki mitokondriyumun büyük bir bölümünün babasından geçmiş olmasıydı. Bu da, mitokondriyumun her zaman anneden çocuğa geçtiği yönündeki görüşü yerle bir etmekteydi. Spermlerin mitokondriyumla tıka basa dolu olduğu bilinmekle birlikte, bugüne dek bunların döllenmeden sonra yok oldukları sanılmaktaydı. Üstelik, elde edilen bulgular bu kadarla da kalmıyor. Ortakyaşar bakterilerden türediğine inanılan mitokondriyumun birkaç düzine geni içinde barındıran kendine özgü bir DNA'ya da sahip olduğu görüldü. Insan mitokondriyumunun, hücre çekirdeğindeki kromozomların cinsel ilişki sıra901/4 26 Hazlran 2004 mını ortaya attı Söz konusu molekül sitrik asit çevrimi adıyla bilinen ve günümüz canlılarındaki metabolizmanın temelinde yatan bir dizi tepkinin belkemiği. Asetik asite dayalı ilkel bır metabolızma sıstemi başka süreçlerı devinime geçirerek sonunda genetik bir şilreye sahıp birbirlerini kopyalayan moleküllere yol açmış olabilir Şimdı Israil BenGurion Üniversitesi'nden Addy Pross, öncemetabolızma yaklaşımının asla bir sonuca ulaşamayacağını savunuyor Pross, ilkel metabolik sistemlerin aynı anda devinime geçmeleri durumunda, termodinamik ilkelerine bağlı olarak bunların çok uzun ömürlü olamayacaklarına ınanıyor Termodınamığın ıkınci yasası düzenli şeylerın, bu düzenı sürekli kılacak bir enerjı olmadıkça, eninde sonunda düzensizliğc yöneleceklerini savunur öyle ki, metabolizmayı sağlayan ve özünde kırılgan olan bir sında yaptıkları gibi, büyük DNA parçalarını trampa etmediği sanılmaktaydı. Oysa, hastanın kas mitokondriyumunun %0,7'sinde, mitokondriyal DNA'nın (mtDNA) anne ve babanın mitokondriyum dizgelerinden oluşan bir karışımı içerdiği görüldü. Bu da, farklı mitokondriyumların DNA parçalarını aralarında trampa ettikleri anlamına geliyordu Bu tür yeniden birleşimlere maya ve kimi hayvanlarda rastlanmakla birlikte, insanlarda meydana geldiği konusu bugüne dek hep tartışmalara neden olmuştu. Bu süreçlerin, bugüne dek doğru olduğuna inanılan yerleşik görüşleri çürütebilecek sıklıkta meydana gelip gelmedikleri sorusu yanıt bekliyor. Bu araştırmaların belki de en ünlüsü •mitokondriyal Hawa" kuramına destek veren ve insanlara özgü tüm mitokondriyumların 140,000 yıl önce yaşamış bir kadından türediğini öne süren çözümleme olsa gerek. Söz konusu zaman dilimi mitokondriyumun toptan değişmek yerine, oldukça sabit zaman dilimlerinde değişinimden geçtiği varsayımına dayanıyor. Yeni sonuç, araştırmaların yeniden gözden geçirilmesini kaçınılmaz kılıyor (NS.22/5).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle