Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Düzeltnte Özür ve düzeltme Dergimizde 1 Mayis 2004 tarihinde yayımlanan "Diyabet Tedavisiııde Yeni Yaklaşımlar" başlıklı ınakalede bazı ıııaddi lıatalar oluştu. 1. Sayfa 16 ikinci paragraf, 2.'nci satır "pankrcas beta hücreleri" olması gerekirken, "pankreas ?hücreleri" şeklinde çıkmış. 2. Sayfa 17 üçüncü paragraf, 2.'nci satır "1x109 bhücresi içerir" olması gerekirken, "109 ?hücresi içerir" şeklinde çıkmış. 3. Sayfa 17 üçüncü paragraf, 7.'nci satır "ataklar sonucu betahücre ölümü" olması gerekirken, "ataklar sonucu hücre" şeklinde çıkmış. 4. Sayfa 17 üçüncü paragraf, 9. satır, "Ölmüş betahücrelerinin" olması gerekirken, "Ölmüş hücrelerinin" şeklinde çıkmış. 5. Sayfa 17 üçüncü paragraf, 12.'nci satır "yeterli sayıda betahücrelerinin" olması gerekirken, "yeterli sayıda ^hücrelerinin" şeklinde çıkmış. 6. Sayfa 17 İkinci sütün, l.'nci paragraf, 9.'ncu ve 15.'nci satırlarda "Betahücreleri" olması gerekirken, yine "hücreleri.." şeklinde çıkmış. 7. Sayfa 17 ikinci sütun, 3.'ncü paragraf, 6,'ncı satırda Betahücre olması gerekirken, "?hücre" şeklinde çıkmış. 8. Sayfa 17, Şekil 4'de "Boyun damarı", "Boyun kanalı"; "Kan hücreleri", "Kanal hücreleri" olacak. Astronotların Gözüyle Uzaydan Türkiye Üstün AydıngözTürkiye Iş Bankası Kültür Yayınları Uzaydan bakıldıgında dünyanın çok az yerinde Türkiye'deki kadar farklı coğrafi özellik bir ülkede toplanmıştır. Dünyada bütünüyle kendine ait iç denizi olan başka bir ülke yoktur sözgelimi... Ya da iki tane denizi olan... Bir yandan, Afrıka ve Sahra Türkiye'nin bir çoğumuzun sandığından yakınındadır; öte yandan Kafkas Dağları ve ötesirıdeki Rus stepleri da fazla uzagımızda sayılmaz Dantel kıyılarıyla Ege uzay yolcularına görsel bir ziyafet sunarken, insanlık tarihindeki çok önemli iki nehir doğugüneydoğumuzda güzel vadiler açmaktadır. ilginç biçimiyle Kıbrıs burnumuzun dibinde yer alırken, Büyük Ağrı Dağı azametini yüzlerce kilometre yüksekten bakıldıgında bile belli etmektedir. Bakışlarımız Göller Yöresi'nin her biri farklı renk tonundaki göllerine takılır kalır (halbuki bunların renkleri atlaslarda hep aynı basılmamış mıydı?). Sinop açıklarındaki plankton kümelerine dalar gidersiniz.... Ülkemizin üzerinden geçen uçakların izlerini, başka şehirlerimizi, boğaz köprülerimizi, kara yollarımızı, bir çom havaalanımızı ve limanlarımızı ayırt eredsiniz Ancak hiç insan göremezsiniz.. Ya da ilk anda öyle sanırsınız Kısa sürede farkedcrsiniz ki aslında hopimiz oradayız... Kitabı tasarlayan Üstün Aydıngöz, Hacettepe Tıp Fakültesı'nde radyolojı protesörü olarak görev yapmaktadır. Kıtabın önsözünün yazarı Dr.Jay Apt, dört kez uzaya çıkan bir astronot. Kitabın çok sayıda yararlarından birini söyle açıklıyor "Böyle kitapların yararlarından biri yukarıda belirttiğim iklim değişikliği gibi değişimlerin gezegenimizin bir özelliği olduğunun tarkına varmamızı sağlaması.Bu değişimin bir kısmı dogal, bir kısmına ise insan faaliyetleri neden oluyor. Güneş sistemimizdeki yaşamaya elverişli olmayan diğer dünyaları göz önüne aldığımızda, gezegenimize uzaydan bakmak bize doğal değişikliklerle (sözgelimi depremlerle) esnek bir biçimde birlikte yaşamayı öğrenmeye zorunlu oldugumuzu hatırlatıyor Bir Türk astronotu uzaya çıkıncaya ve Türkiye'yi şiirsel sözcüklerle tanımlayıncaya kadar, Dr Aydıngözü'ün mükemmel kitabı bu güzel gezegenin sorumlu bekçileri olmak için bize hem esin, hem de sebep veriyor." ök Hücreler Prof. Dr. Erdal Karagöz Prof. Dr. Ercüment Ovalı insan genom projesi ile birlikte, yaşamın sırlarının gizli olduğu genlerin şifresi bugün %99.99 oranında çözülmüştür. Genetik şifrenin çözülmesi ile birlikte, genlerin yapılarındaki bozukluklara bağlı hastalıkların kesin ve kalıcı çözümleri olacaktır. Bununla birlikte, genetik şifrede meydana gelen bozulmalarla çok da fazla ilişkili olmayan birçok hastalık insan yaşamını tehdit etmektedir. Bugün için tedavisi mümkün görün meyen hastalıkların birçoğu, yaşam için vazgeçilmez olan bazı hücredoku ve organların, bir daha asla normal yapı ve işlevlerine döndürelemeyecek şekilde hasarlanmış olma sonucudur Bu tip hastalıkların kesin tedavisini sağlamak, ancak hasar gören hücredoku veya organların biyolojik işlevlerini yerine koymak ya da tamır etmek ile mümkün olabılecektır. HUcre esaslı ya da tabanlı tedavi, insanlardakı pek çok hastalık için bu şekilde bir tedavi stratejisi olarak ortaya çıkmıştır Bir hedef doktı veya orgarıa, o organııı işlevlerini eski haline getirmeye yetecek kadar sayıda ve kalitede izole edilmiş ve özellikleri belirlenmış olan huurelerın ııakledılmesiyle bir amaca ulaşabilir "Kök 1 Hücreler bu amaca hizmet edebilecek yani hücre tabanlı ledavide kullanabilecek başlıca unsur olarak görülmektedir Uygulanacak hücre esaslı tedavi yöntemlerinin başarısı, aralarında hücre biyolojisinin, immünolojinin, doku mühendisliğinin, moleküler biyolojinin, madde bilimi, nakil biyolojisinin ve tedavi edilmekte olan hastalığa ilişkin klınık uzmanlık sahasının da bulunduğu pek çok farklı disiplinlerin bbir araya gelmesini gerektirmektedir. Elinizdeki bu kitap bu düşünceden yola çıkılarak, bir temel bilimci ve klınik bilimcinin ortak çalışmasının ürünüdür. Köfteci'nin "etombala" mektubu Aziz Hocam ökkeş, Talihsizliğe bakın, tarih boyunca hep var olmuş talih oyunları. En masumundan, "Casinoiarda oynanan biçimine dek birçoğunun adını duymuşşunuzdur belkı, denememiş olsanız bile. Bu lalihsiz "talih oyunları" artık çok ciddi bir sektör oluşturmuş Hocam. Hatta küresel anlamda hatırı sayılır, sözü dinlenir, lobisi güçlü bir sektör inşaa edilmiş. Kimbilir, iktidarları bile etkileyebilecek gücü vardır belki. Ana amacı insanları "ütmek" olan talih oyunları sektörü her gelişmiş, gelişmekte veya yoksul ülkede olduğu gibi ülkemizde de her ne pahasına olursa olsun hedeflerine ulaşmaktan geri kalmamış, gücünü hep korumuş durumda Artık adeta genierimİ7e kazınmış olan bu şans, daha doğrusu kumar dürtüsünün değişmezliği ve vazgeçilmezliği, benim gibi sizi de rahatsız ediyor olmalı aziz hocam. Hani Batı'da bile fakirden vergi almanın, onlara umut aşılamanın tek yöntemi olarak görülen umut afyonları arasında rıeler var oynanan? Aklıma ilkin devlet aracılığıyla oynatılanlar geliyor Saymaya çalışayım, bakalım becerebilecek miyim? Spor Toto, Spor Loto, Gol Toto, Milli Piyango, Kazı Kazan, Sayısal ve ilaveten Jokey Kulübü'nün hizmetleri çeşitli ganyan oyunları... En son, bir de iddaa diye bir şey de var ga Milletçe çok hastası olduğumuz diğer oyunlar da var. Hani, kendi aramızda kahvehanelerde veya fırsat bulabildiğimiz her yerde oynamaya bayıldığımız, hemen bir "kare kuralım" da birbirimizin cebinden bir parça birşeyler tırtıklayalım diye can attıgımız oyunlar Okey, katlama, kılıç, barbut, yirmibir, bastı, poker ve adı aklıma şu anda düşmeyen envayi çeşitli kumar enstriimanları.. Buraya kadar sözünü ettiklerım en üst düzeyden başlayarak kahvehanemize, evimıze kadar her çeşidiyle yaşamımıza giren kumar araçları. Benim asıl sözünü etmek istediğim, kumarın üst düzeyde oynanan şekli değil. Toplumun, şans oyunları ile ilgilenen, yani kumar oynayan gelir düzeyi en düşük kesimine bakmak istiyorum. Bunlar ki büyük çoğunluğunu oluşturan, umutsuzluklarının anaforunda yitip gitmeye kumar ile ayak direyenler. En garibanlarımız, en nihai tüketicilerimiz. işte burada "tombalacılar" çıkıyor sahneye. Hani şu siyah torbasına bir elini sokup içindekileri şıkırdatan tombalacılar. Hemen hepsi bıçkın görünüp aman polise çatmayalım diye tir lir titremekten bitap tombalacılar. Lakin tombalacılar da değişti, etombalacı oldu! Size yolladığım şu fotoğrafa bakın, bir dünya harikası! Bu cihaz Ulkemizdeki sivil bilim ve teknik araştırmalarının ne düzeyde olduğunun ve bunun ne kadar rasyonel biçimde kullanıldığının eşsiz bir örneği olsa gerek. Artık kara torba ile tombalacılığın tarihe karıştıgı, onun yerini ileri teknoloji elektronik kutuların aldığı, torbacıların şanslarını %8090'lara çıkarmak için eksik taşlı torba ile çalışmaktan dolayı dayak yemek risklerinin tamamen ortadan kalktığı adil bir "bilişik" ortam. Üstelik bu mükemmel cihaz sudan ucuz çalışıyor: Sadece 500 bin lira! Hürmetler eder, ellerinizden öper, şansınızın yaver gitmesini canı gönülden dilerim Aziz Ökkeş hocam. imza: (Emekli) Köfteci Seyfettin. Ümraniye 896/22 22 Mayıs 2004