Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Beyin Araştırmaları te ne yaptığı sorulduğundaysa, doktorun iş arkadaşı, barda herhangi bir tanıdığı, kendisini bilgilendiren bir müşteri, bir takım arkadaşı veya spor arabalarından birini tamir eden bir tamirci olduğunu söyluyordu. Davranışları da bu yaıntlara uyuşuyordu; yani odada birasım arıyor ya da camdan dışarı arabasına bakıyordu. Sıradan bir gözlemciyi en fazla etkileyecek olansa, bu yanlış anlayışların ne kadar istekli yapıldığıydı. Fotopoulou, hastanın 155 öyküsünü dinledi ve yanlış inançların, Freud'un bilinçdışı düşüncenin merkezine oturttuğu "haz ilkesi" tarafından yaratıldığı sonucuna vardı. Hasta tam deyimiyle, "gerçeği kendi istediği gibi yeniden şekillendiriyordu." 100 yıl önce bilmişti: Freud, baskılamaya ilişkln nö'ronal mekanlzmayı 1895'te böyle çizmişti. Şenraya göre, islenmeyen bir hafıza, nöron a'dan nöron b'ye (en altta) doğru hareket eden normal olarak bir uyarıyla aktive edlllrdi (en solda). Öte yandan nöron alfa (a'nın sağında), sinyalln yönünii değiştirip, diğer nöronların (en üstte sağda) baskı etkisi yapması durumunda aktive edilmeyl önlerdi. Freud'un, "temas bariyerlerl" olarak niteledlğl nöronlar arasına boşluklar koyduğuna dlkkat edilmell. 2 yıl sonra Inglliz fizyolog Charles Sperrlngton böyle boşluklar saptamış ve bunlara "sinaps" demiştl. İÇİMtZDEKİ HAYVAN Freud, haz ilkesinin, ilkel, hayvansal dürtülerinin de ifadesi olduğunu düşünüyordu. Rakiplerine göreyse, insan davranışlarının, cinsel bir kişisel hazdan öte bir amaç taşımayan en derinlerdeki dürtülerle yönetildiği görüşü baştaıı sona bir skandaldı. Freud'un, "insan benzeri hayvan" kavramı, çoğu bilişsel araştırmacılarca ikinci plana atılmıştı. Ancak bu görüş artık tersine dönüyor. Sinir bilimciler Donald W. Pfaff ile Jaak Panksepp, insanın güdülenmesini idare eden içgüdüsel mekanizmaların, Freud'un sandığından da ilkel olduğuna inanıyorlar. Primat akrabalarımız ve tüm memelilerle, duyguyu kontrol eden sistemlerimiz aynıdır. Freud'un id olarak tanımladığı zihinsel düzenlemelerin en derininde. beyinlerimizin kitnyası ve tşlevsel anatomisi, çiftlikte veya evde beslediğimiz hayvanlarınkinden çok da farklı değil. Öte yandan günümüz bilim adamları, Freud'un, insanın içgüdüsel yaşamını basitçe cinsellik ve saldırganlık olarak ikiye ayırmasmı kabul etmiyorlar. Araştırmacılar, lezyonlarla ilaçların etkilerinin incelenmesi ve beynin yapay yollardan uyarılmasıyla, memelilere ait 4 temel içgüdüsel sistem tanımladılar. Bunlar, * aramaödül sistemi (hazzı aramayı yönetir), * öfkehiddet sistemi (yırtıcı olmayan, sinirlilik saldırganlığını yönetir), * korkuanksiyete sistemi * ve panik sistemi (sosyal bağları yönetenler gibi kompleks içgüdüleri de içerir). Tüm bu beyin sistemleri, belirli nörotransmiterler tarafından modüle edilırler. Arama sistemi, Freud'un "libido"suyla büyük benzerlik taşıyan dopamin adlı bir nörotransmiter tarafından düzenlenir. Freııd'a göre, libidinal veya cinsel dürtü, dünyayla, amaca yönelik tüm etkileşimleriınizi harekete geçiren haz arayıcı bir sistemdir. Günümüzdeki araştırmalar, bunun nöral eşdeğerinın, şiddetli arzulama ve bağımlılıkta kendini gösterdiğini ortaya koyuyor. Şunun da altını çizmek gerekir ki Freud, çoğunluğu kendi üzerinde olmak üzere kokainle yaptığı ilk deneylerinde, libidonun, mutlaka belirli bir nörokimyasal altyapısı olması gerektiği sonucuna varmışür. Ünlü bilim adamı, psika naliz ile fızyofarmakoloji arasında herhangi bir karşıtlık olduğunu düşünmemiş ve "id enerjilerinin" belirli kimyasal maddelerle kontrol edileceği günü heyecanla beklemiştir. Bugün, psikoterapiyi tıbbi yöntemlerle birleştiren tedaviler, birçok hastalıkta en iyi sonucu veren yöntemler olarak kabul ediliyor. RÜYALARIN ANLAMIVAR Freud'un fıkirleri, uyku ve rüya biliminde de kendini göstermeye başladı. Bilim adamının rüya teorisi, yani "geceye ait görüntüler, bilinçdışı isteklerin kısmi ve kısa süreli gözükmesidir" kuramı, 1950'lerde REM (hızlı göz hareketlerı) uykusu ve bu uykunun rüya görmeyle yakın ilişkisinin keşfedilmesiyle itibarını kaybetmişti. REM uykusu, otomatik olarak her 90 dakikada beliriyor ve duygu veya güdüyle hiçbir alakası olmayan beyin kimyasalları ve yapıları tarafından idare edi lıyordu. Uu buluş, rüyaların hiçbir anlam taşımadıklarını gösteriyordu. Ancak yakın zamanda yurütülen incelemelere göre, rüya görnıe, önbeynin içgüdüselgüdüsel dolaşımında yer alan yapılarca üretiliyordu. Bu keşif, Freud'dan kalan, rüya gören beyinle ilgiii eski kuramları yeniden gündeme getirdi. En fazla şaşırtan gözlemse rüyanın, frontal lobun derinliklerindeki belirli ipliklerin hasar görmesiyle tamamen durmasıydı. Bu, güdüsel davranışlarda azalmayla örtüşen bir semptomdu. Ortaya çıkan anomali, prefrontal lökotomi denilen ve bir zamanlar sanrıları kontrol etmekte kullanılan cerrahi bir müdahalenin yarattığı hasarla aynıdır. Bu operasyon, 1960'larda yerini, beynin aynı sistemlerinde dopamin etkinliğinin azaltan ilaçlara bıraktı. Bu durumda arama sistemi, rüyaları üretenlerin başında geliyor olabilir. Bu olasılık, günümüz araştırmalarının odak noktasını oluşturuyor. İŞİN BİTİRİLMESİ Freud'a ait kavramlarm yeniden belirmesı tabii ki herkesi ınemnun etıniyor. Ancak Atlantik'in her iki yakasında sayıları giderek artan bilim adamları, bakış açılarını artık daha geniş tutuyorlar. Panksepp, Newsweek dergisine 2()02'de verdiği demeçte, "Nörolojiyle psikiyatrinin barışmasını isteyen bilim adamları için önemli olan Freud'un doğru ya da yanlış olduğunu göstermek değil, işin bitirilmesidir" demişti. Yarının psikiyatrisı, hastalarına, insan zihnmin nasıl çalıştığının derinlemesıne inceleııdiğı bir yardıın sunacaktır. Bilge Eser Beyin taramaları, psikolojik fonksiyonlannda bozukluklara neden olan hasarı gösteriyor. Bu MRI göröntiisü, yaşamıyla ilgili uydurma öyküler anlatan bir haslaya ait. Bu kişlnin beyninin orta frontal lobunda (clngulate gyrus) lezyonlar oluşmuş. Freud, aynı bölgenin, bilinçdışı isteklerln kişlnin mantıksal yönünii değiştirmeslnl engelleyecek şekilde görev yaptığını öne sürmüştü. Scientific American, Mayıs 2004 896/14 • 22 Mayıs 2004