01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

maları kol veya bacaklarının felç olması gibi büyük etki yaratan rahatsızlıklardan bihabcr olmalarıııa neden olur. malar veriyorlardı. Ramachandran'a g(>re, sol yarıküre açıkça, Freud'un "savunma mekanizması"nı kullanıyordu. işü başladı wl ödülünü almış olan Eric R. Kandel'e göre, "psikar lı ¥8 bilgisel olarak da en tatmin edici yöntem." sinir bilimci sayısı giderek ariıyor. Sinir bilimciler. ak, Freud'un bir asır önce ortaya koyduğu psikoiojik ucu vereceklerine inanıyor. FRDEUD'A DOĞRULAMA Sağ yarıküresi yapay yöntemlerle aktive edilen böyle bir hastanın, bir anda bir kolunun 8 gün önce geçirdiği inme nedeniyle felçli hale geldiğinin farkına vardığı gözlemlendi. Bu sonuca göre hasta, rahatsızlıklarının faıkma varnıa yeteneğine sahipti ve bilincinin olası bir sorunu sürekli reddetmesine karşın, geçirdiği rahatsızlıklan son 8 gün boyunca bilinçdışı bir şekilde kaydetmişti. Araştırmanın bir diğer önemli noktasındaysa, sağ yarıküreye yapılan uyarının etkileri geçtikten sonra, hasta kolunun sağlam olduğu inancına geri döıımekle kalmadı, aynı zamanda kolunun felçli olduğu yöniindeki konuşmalarını da tamamen unuttu. Oysa hasta, konuşulan diğer tüm konuları hatırlıyordu. Ramachandran çalışmasını şöyle sonuçlandırdı: "liu gözlemlerin en dikkat çekici yanı, hafızaların seçici olarak baskılanabildikleridır... Bu hasta beni, klasik psikanalitik yontemın kilometre taşlarından birini oluşturaıı baskılama olayına da ilk kez inandırdı." Nobel ödüllii Ftoger W. Sperry'nin 1960 ve 70'lerde anasognosic hastalarla yaptığı çalışmalarda da görüldüğü üzere bu kişiler, istenılmeyen gerçeklere karşılık olarak, makul ancak uydurına açıkla HAZ İLKESİ Freud daha da ileri giderek, sadece zihne dayalı hayatımızın bilinçdışı ve baskılanmış olmadığını. bilinçdışı zihnin baskılanmış bölümünün, egoyu yöneten "gerçeklik ilkesinden" farklı bir ilkeye göre çalıştığını da öne siirdü. Bu tür bilinçdışı düşünceye "istekli" dendi. Eğer Freud haklıysa, beynin inhibitör yapılarına (baskılayan egonun yeri) yönelik bir zarar, zihnin isteğe dayalı durumları başlatmasına neden olacaktır. Bu durunı aynen, kişinin kendisinden haberdar olnıasını kontrol eden frontal limbik bölgeleri zarar görmüş hastalarda gözlenir. Kişilerde "Korsakoff psikozu" denilen şaşırtıcı sendroma rastlanır. Bu kişilerin hafızaları kaybolmuştur ve hafızalarındaki bu boşluğu da uydurma öykülerle doldururlar. Sinir bilimci Aikaterini Fotopoulou'nun böyle bir hastası, 12 ardışık gun içinde düzenlenen 50 dakikalık seanslarda doktoruyla daha önce tanıştığını veya hafıza kaybına neden olan bir tümörün frontal loblarından ameliyatla alındığını hatırlamıyordu. Bildiği kadarıyla kendisinin hiçbir sorunu yoktu. Başındaki ameliyat izi sorulduğunda, bir diş operasyonu veya koroner bypass geçirdiği gibi tamamen mantıkdışı açıklamalar getiriyordu. Tum bu operasyonları gerçekten de geçirmişti, ama yıllar önce. Yazının devamı arka sayfada Zihin ve madde Freud. zihnin cn son modelini 1933'te çizdi. Noktalı çizgilcr, hilinç ve hilmçdışı siireçlcr arasmdaki eşiği niteliyor. Süperego içgüdüsel diirtüleri <id) bastırarak onlaıın ıııantıksal düşünceyi bozmasmı önlüyor. Mantıksal (ego) süreçlerin çoğıı, otnmatik ve bilinçdışıydı. Bu nedenlc de algıyla sıkı hağları olan, egonun çok küçük bir parçası bilinç olaylarım kontrol ediyordu (tepedeki çıkıntı). Süperego. ego ile id arasındaki baskmlık kavgasında arabulucuydu. Günumüzdeki nörolojik şekiller de. genel anlamda Freud'un kavramlanyla örtüşüyor. Güdülerden ve içgüdülerden so rumlu olan merkezdeki beyin sapı ve limbik sistem, Freud'un id'ine karşılık geliyor. Seçimli baskılamayı yöneten ventral frontal bölge, kişının kendisine yönelik düşünceleri yöneten dorsal frontal korteks ve dış dünyayı temsil eden posterior korteks, ego ile süperegoya karşılık gelir. entelektüel altyapısı" şekliııde nitelediği teoriye destek veriyorlar. Bu altyapı içinde, Freud'un zilıni tanımlaması, Üarvvin'in evrim teorisinin moleküler geııutikle oynadığı role benzer bir rol üstlenecek; yani ortaya çıkan yeni detayların tutarlılıkla düzenlenebileceği bir model. BİLİNÇSİZ GÜDÜ Freud'un. "gündelik düşüncelerimizi, duygularımızı ve irademizi belirleyen zihne ilişkin işlemlerin bir çoğu bilinçdışında ortaya çıkar" şeklindeki teınel teorisi, rakiplerince "imkansız" olarak nitelenmiş ve reddedilmişti. Ancak bugünku hulgıılar, bilinçdı şı zihinsel süreçleriıı varlığını ve hayati rolü'nü kanıtlar nitelikte. Örneğin, bey ninin hafızayı kodlayan bölgelerinde hasar oluşması sonucu bilinçlerinde yaşananları hatırlayamayan bir hastanın davranışları, kesinlikle "unutulmuş" olayların etkisi altındadır. İnsanlar olarak sürekli bilinçdışı düşüncelerle yönlendiriliyor olsak da bu, Freud'un "dile getirilmeyen bilgiler etkin olarak bastırılır" savını kanıtlamaz. Vaka çalışmalarıysa, bu fıkri doğrular nitelikte. Bunlardan en bilineni, Kalifomiya Üniversitesi'nden sinir bilimci Ramachandran'ın 1994'te "anasognosic" (hastaltğını anlama yeteneğinin kaybı) hastalarla yürüttüğü çalışmadır. Bu kişilerin beyinlerinin yan kafa loblarının (parietal) hasara uğraması. bir r~ Dorsal frontal cortex Posterior cortex Ventral trontal cortex Beyin sapı 896/13 22 Mayıs 2004
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle