Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Doğa Okyanuslar asit tehditi altında S on yapılan iki çalışmaya göre, dünyanın okyanusları, sanayi çağının başlangıcından bu yana insanların havaya saldığı karbon dioksitin yarısını sindiremiyor. Atmosferik CO2, 1800'lü yıllarda 280ppm iken bugün 380ppm'a ulaştı. Bu iki çalışma, okyanuslarm olmaması durumunda, bu miktarın 435ppm olacağına işaret edıyor. "Okyanuslar atmosferdeki CÜ2 miktarını aşağı çekerek insanoğluna çok büyük bir hizmet sunuyor" diye konuşan Amerikan Üeniz ve Atmosfer Dairesi'nden Chris Sabine, "Ancak CO2 okyanuslarm kimyasını değiştiriyor ve deniz ekosistenıinde olumsuz gelişmelere zemin hazırlıyor" diyor. Sabine ve meslektaşları 10 yıldan beri okyanusları inceliyor. Bilim adamları 10.000 noktada deniz suyunun sıcaklığını, luzluluğunu ve kimyasal yapısım ölçüyor. Ayrıca CO2'nin deniz yaratıkları ve bitkıleri üzerindeki elkisini de inceliyor. C()2 deniz suyu ile karıştıgı zaman karbonik asit meydana gelir. Bu bileşim deniz içindeki kabukluların kabuklarını ve iskeletlerini eritir. Ancak bu jîelişmelerin deniz ekosistemini nasıl etkilediği konusunda tahminlerde bulunmak şimdilik çok zor. Esneme ve algılama arasında ilişki var snemek bulaşıcıdır. Bu, insanlarda olduğu kadar hayvanlarda da geçerlidir. Kğer bir şempanze esnerse. diğerlcrinin de esneme olasılığı çok yüksektir. Bu olgudan yola çıkan bilinı adamları, maynıunların diğerlerinin aklından gcçenleri algılayabildiği sonucunu çtkartlı. Yetişkin insanların yüzde 50'si başkalarmm ehtıt;nıc.sini tekrarlamaya meyillidir. Bunun niçin yaptığıınız henüz tartışmalı bir kunu olmakla birlikte, bir görüşe göre bu alışkanlık, grup içinde herkesin aynı arıda uyumasını kolaylaştırmak içiıı evrimleşnıiş olabilır. Şimdı bilim adamları, aynı alışkanlığm yetişkin şempanzelerin yüzde 30'u arasında da yaygın olduğunu söylüyor. ABI), Albany'de State University of New York'tan evrim psikoloğu Gordon Callup, aynı anda esneyen insanların diğerlerinin düşüncelerini okuma konusunda dalıa yetenekli olduğunu ileri sürüyor. E Göç eden kuşlar manyetik alanlardan yararlanıyor azı kuşlar, özellikle geceleri göç edenler, Dünya'nın manyetik alanından yararlanarak yollannı buluyor. Bunlar, buyük bir olasılıkla, manyetik alanın kuzeygüney yönünü hissediyor ve uçacakları yeri bulmak için bunu referans olarak kııllanıyorlar. Ancak kimse kuşların bunu nasıl becerdiğinı bugüne dek bilmiyordu. Alman bilim adamları Avrupa'da yaşayan "bahçe ötleğeni" adı verilen bir kuşun Dünya'nın manyetik alanını saptamak için kafasını çevirdiğini keşfetti. Bu şekilde kuşların manyetik alanları gözleri ile buldukları sonucuna vardılar. Almanya'daki Oldenburg Üniversitesi'nden Henrik Mouritsen ve meslektaşları, ağustosta göç B etmeden önce bahçe ötleğenlerinin davranışlannı filme çekti. Deneyde, bir grup kuşun Dünya'nın manyetik alanını algılanıası engellenirken, diğer grup özgüı bırakıldı. Özgür bırakılan kuşlar kafalarını sağasola çevirerek, göç edecekleri ydn olan güneybatı yönünü buldu. Manyetik alanı hissedemeyen kuşlar ise umutsuzca kafalarını sağasola çevirmekle birlikte bir sonuca ulaşamadılar ve gelişigüzel bir şekilde yola koyuldular. Mouritsen'e göre kuşların retinalarındaki kriptokrom adı verilen moleküller, manyetik alanı hıssettikleri anda kimyasal bir reaksiyona girerek kuşların somut olarak manyetik alanı görmelerini sağlıyor. 924/24 4 Arahk 2004