14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Fizik Malzeme Bilimi Üçüncü boyutun anahtarı Türkiye'de ilk kez dördüncü boyutta nanotüpler sentezlendi Alman fizikçi Giselher Grosskopf'a göre üçüncü boyutun anlaşılmasına yardımcı olacak anahtar dördüncü boyutta gizli. Dördüncü boyutun açıklanması sayesinde evrendeki önemli bağlantılar daha iyi anlaşılacak. ise daha önce hiçbir insanın foton görmediğiydi. Bu konuyla ilgili tüm araştırma sonuçlarını topladıktan sonra kesin olmayan sonuçları analiz etmeye çalıştım, diyor fizikçi. Grosskopf un fotonların fiziğiyle ilgili sunduğu teori doğrudan doğruya sonsuz evrenin, Büyük Patlama (Big Bang), evrenin kütle çekiminin çökmesiyle yok oluşu, foton tüneli, karanlık madde, kara delik ve ışının neden parladığı gibi konuların açıklanmasına götürüyor. Fotonların ışık düzleminde titreştiğinden yola çıkan fizikçi bunun engellenmesi halinde ışığm parlamayacağını düşünmekte. Bu açıdan bakıldığmda dördüncü boyutun anlaşılması üçüncü boyut fıziğini açıklayacaktır. Grosskopf halen geçerli olan birçok modelleri anlamsız bulmakta. Bunlarm arasında nıesela "Superstring teorisi" de yer almakta. "Superstring"ler varlıklarını neredeyse iki boyutlu olarak sürdüren minik parçacıklardır. Bu da kalınlıklarının sıfır olduğu anlamına geliyor. Bilinı adamları bununla üçüncü boyuttaki gelişmeleri açıklamaya çalışmışlardı. Grosskopfa göre bu teori hatalı. Hatta "Büyükbaba Paradoksu" da. Büyükbaba paradoksu, geçmişe yolculuk eden bir kişinin "paralel evrenler" sayesinde büyükbabasını, büyükannesiyle tanışmadan önce öldürmesine dayanır. Fizikçi, paralel evrenlerin varlığından çok, sadece azalmakta olan kuvvcte sahip olduğu için geçmişe dönemeyen bir yolcu statüsüne inanmakta. TÜBİTAKMarmara Araştırma MerkeziMalzeme Enstitüsü'nde NanoKatalist ve Karbon Nanotüpler Sentezlendi tırnıa Merkezi'nde gerçekleştirildi. Silisyum tek krsitaller üzerinde sentezlenen nanokatalist parçacıklarla nano boyutta (2535 nanometre) "karbon nanotupler" üretildi (vSayfada elektron mikroskop fotoğrafı). Karbon nanotüplerin mekanik, elektronik ve yapısal özelliklerinden dolayı, çok çeşitli uygulama alanlarında (nano transistörler ve nanomekanik aygıtların ("nanobotlar") imalinde, medikal teknolojilerde, ilaç salınımı tekniklerinde, kompozit malzemelerde kuvvetlendirici vs.) kullanımı öngörülmektedir. TUBITAKMarmara Araştırma Merkezi Malzeme Enstitüsü uzman araştirmacılarından Doç. l)r. Şerafettin Eroğlu Kimyasal Bulıar Y o ğ u n 1 a s, 11 r m a (Cheınical Vapor Deposition, CVD) yöntemi ile nanonm katalistler üzerinMalzeme Enstitüsü'nde büyütülmüş nanokatalisl partiküllerin de karbon nanotüp ve ilk nanotüplerin mikrografları görülmektedir. sentezi gerçekleştirülecektir. 109 metrelik bu inanılmaz rilmiştir. CVD tekniği, yüksek safiıkta ve küçük boyutta, ya da bir milimetrenin verimlilikte C nanotüp büyütmek için kulmilyonda bir küçüklüğündeki bu evrende lanılan en önemli tekniklerden bir tanesibilim ve teknoloji kendine has "özellik dir. Bu teknik ile nanotüplerin özellikleriler" laşımaktadır. Bu boyutta çalışan, ya nin (geonıetri, nıorfoloji, kristal yapı vs.) ni metrenin milyarda bir küçüklüğündeki kontrol edilıııesi mümkündür. "nanomakinelerden", "nanobotlardan" Malzeme Enstitüsü'ndeki çalışmalabahsedilmektedir. Nanoteknoloji araştır rın amacı. CVD proses paraınetrelerinin maları başta ABD olma uzere Avrupa Bir karbon nanotüplerin üretimine olan etkiligi ve Japonya'da son derece yoğun bir lerini incelemek ve nanoteknoloji alanınbiçimde surdürulmektedir. da Dünya'da yürütülmekte olan araştırÜlkemizde bu alandaki öncü çalış malar düzeyınde ülkemizde ara^lınıular malardan birisi TÜBİTAKMarmara Araş gerçekleştirmektir. Nanoteknoloji" bilindiği üzere 21. üzerinde en çok durulan ileri teknoloji alanlarından birisi. Boyut ölçeğinde "nanometre" düzeylerinde çalışan, uygulanan veya işleyen yeni teknolojilere toplu olarak "nanoteknoloji" denilmektedir. 199O'lı yıllardan itibaren yoğun olarak kullanılan ve giderek 21. yüzyılın sihirli kelimelerinden birisi olacak olan "nano" boyuttaki bilim ve teknoloji faaliyetleri, ölçüt olarak metrenin milyarda bir uzunluğundaki boyutlarda sürdü II Yüzyılın T eorisine fotonlan ayrıntılı bir şekilde inccleyerek ulaşan fizikçi, sekiz yıl önce bir atom uzmanının Einstein'ın leorileriyle bağlantılı bir şekilde sunduğu bir foton araştırmasmdan yararlanmış. Bilinı adamı ışığı en küçiik etkide parçacık olarak orlaya çıkan bir dalga olarak açıkladıktatı sonra çalışmasım, fotona bakıldığında dalga olarak değil parçacık olarak reaksiyon gösterdiği şeklinde özetlemişti. Grosskopf buradan şu sonucu çıkardı: Eğer doğa bilimcileri mistik kişiliklere bürünüyorlarsa çok dikkatli olmak gerekir. Ve fizikçi, bu konun bilim adamları tarafından da açıklanamadığı düşüncesine vardı. Burada önemli olan diğer bir ııokta guladığımız matematik programları gayet başarılı olmuştur. Sayı oyunları, şarkılar, masallar ve bebeklerle okulda olduğu gibi çocuğun semantik değil epizodik belleğini geliştirmeye çalışıyoruz. Ve her saymm belli bir yeri olduğu için de soyut bağlantılar mekansal olarak da kavranmakta. Okul öncesi çocuklarında uyguladığımız bu proje sayesinde (yaş ortalaması dört olan) çocuklar, birinci sınıf öğrencilerinin seviyesine ulaşıyorlar. Elsbeth Stern Kavram psikologu olarak beyin araştırmalarındaki gelişmeleri büyük bir heyecanla izliyor ve çalışmalarımın büyuk bir kısmını bu bilgiler ışığında yeniden değerlendiriyorum. Ancak yine de beyin araştırmalarından çıkan bilgilerin çok genel olmaları ve kolayca uygulamaya geçilmesinden rahatsızlık duyuyorum. Ote yandan küçuk yaşta öğrenme teşviki, öğretmenlerin bilgilenmeleri ve dtıyguların etkisi gibi konular pekala nörodidaktik olmadan da okullarda uygulanabilir lıale getirilebilirdi. İyi öğretmenler, öğrencilerin temel birikimlerinin dikkate alın ması gerektiğini uzun bir süredir zaten biliyorlar. Elbette ki öğretmenin, hipokampüs ve beyin bademciği hakkında hilgilenmesi fena bir şey değildir ama bu bilgiler mesela kütle ve ağırlık arasındaki farkın öğretilmesinde işe yaramaz. Beyin araştırmacılarının duyguların öğrenme üzerindeki etkileriyle ilgili sonuçları da yeni değildir aslında. Korkunun kötü bir eğitim aracı olduğu es kiden beri bilinmekte. Ama sadece eğlenceli ve keyifli anlarda öğrenmeyle de bir yere gelinmiyor. Uluslararası araştırmalar ve okul deneylerinden de bilindiği gibi öğrenciler için en iyi teşvik, onlara, birikimlerinden bildikleri çözümlerle ilişkilendirecek görevler vermektir. Ortaya çıkan hatalar ise öğretmenlerle birlikte tartışıhr ve bu sayede öğrenciler birikimlerini geliştirme imkanına kavuştukları gibi özel görevleri de yerine getirmeyi öğrenirler. Die Zeit 38/2003, 39/2003, •10 2003 Nilgün Özbaşaran Dede 924/184 Aralık 2004
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle