24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Moleküler Biyoloji ZümrüttenAkisler A.M. Celal Şengör Alzheimer'in nedeni genetik mutasyon mu? Pınar Çoşkun ve arkadaşlan (Kaliforniya Üniversitesi) Alzheimer hastalığının hücrelerin enerji merkezlerindeki bozukluğa bağlı olabileceğini gösterdi. Kaliforniya Üniversitesi'nde moleküler biyolog Pınar Coşkun, Alzheimer hastalığının, beyindeki enerji üretiminı sağlayan hücrelerdekı genetik bozukluklardan kaynaklanabıleceğini ortaya koydu. Pınar Coşkun'un başkanlığındaki ekibin, "Proceedings of the National Academy of Sciences" dergisinde temırıuz ayıııda yayımlanan makalesinde, Alzheimer hastalarının üçte ıkısınden fazlasının beyın yaşlanmanın altında yatan temel teorilerden birisi bu toksik oksijen radikallerinin kümülatif olarak birikmesini temel alıyor. "Biz mitokondriyal DNA mutasyonlarının Alzheimer hastalarında daha fazla görüldüğünü ortaya çıkarttık Bu mutasyonların hastalıga ozgü olarak belli mtDNA lokalizasyonlarında bırıktiğini gösterdik. Bunun da mitokondrının fonksıyonlarını bozup beyindeki sinir hücrelerinin yıpranmasına ve uzun dönemde ölmesine neden olduğunu öne sürdük". Yalnızca ABD'de 4.5 milyon Alzheimer hastası bulunuyor ve 2000 yılında 50 bin kişi bu hastalık nedeniyle yaşamını yitırdı. Alzheimer'in altında yatan nedenlcrı bulmak, bılim adamlarının, ilerı beyın hasarlarına karşı yeni tcdaviler geliştirmelerineyardımcı olabılir. Alzheımer'ın ender rastlanan tıplerınin genetik kökleri bilinmezken yaşlılarda görülen çok sayıda vaka da gızemını hâlâ koruyor Dergideki makalede Dr Pınar Coşkun ve ekibı, "çalışmanın, Alzheimer hastalığının genetik ve patolojik özelliklerinin pek çoğunu açıkladığım" belırtiyor. Yüksek derecede reaktif moleküller, DNA ve diğer önemli hücresel yapılara bağlandıklarında, mitokondrideki genetik hasar, hücrenin, oksidasyondan biiyük zarar görmesinin önünü açar. Bazı araştırmalar, Alzhfiimer'dan etkilenmiş beyinlerde oluşan amiloid denilen anormal proteinler, beynin oksidatif hasara verdiğı tepkinin bir sonucudur. Hastahğın da nedenlerınden bırı olduğu sanılan amiloidın oluşumunu önlemek için de pek çok ilaç geliştirılmekte Coşkun'un ekibiyse, Alzheimeı'dan olen 23 kişı ile bu hastalığı taşımadan ölen 40 kışının beyin hücrelerinin mıtokondrisını ınceledı Araştırmaya göre, hastaların yüzde 65'inde, mitokondriyi kontrol eden sekansta bulunan T414G adlı gende mutasyonlara rastlandı. Daha ileri çalışmalar sonucundaysa, Alzheimer hastalarının mitokondrilerinin kontrol bolgelerinin de mutasyonlu olduğu görüldü. Bu hastalıktan ölen 80 yaş ve üstü hastaların mitokondrılerinı kontrol eden bölgedeki genlerde, hastalığı taşımayanlardan ikı kat fazla mutasyon bulunuyordu 919/5 30 Ekim 2004 İnsan ve İklim Sempozyumu Colle'ge de France 12 ve 13 Ekim 2004 tarihleri arasında "iklim ve Okyanus'un Evrimi" kürsüsünün genç profesörü Edouard Bard liderliğinde 1 'Homme Face au Clımat" (iklimle karşı karşıya insan) konulu iki günlük bir sempozyum düzenledi. CollĞge de France'ın tüm sempozyumlan gibi bu da halka açık ve ücretsizdi. Gene Colle'ge de France'ın tüm sempozyum lan gibi bunun da konuşmacı1arı dünya çapında uzmanlardı Konularını bilimin en ön cephesinde, ama genelde lise tahsili yapmış bir insanın anlayacağı düzeyde anlattılar llk konuşmacı Belçikalı meşhur meteorolog ve iklim bilimci Andrt Berger'ydi. "Astronomik kuramdan küresel ısınmaya" başlıklı tebliğinde Prol. Berger eldeki tüm verileri değerlendirerek, Dördüncü Zamandaki benzerlerinden daha uzun sürecek bir buzularası döneme (interglasiyal) girdiğimizi anlattı. insan faaliyeti bu buzul arası dönemde sıcaklığı çok çok birazcık daha arttırabiliyor. Toulouse'dan Anny Cazenave meydana gelen küresel ısınmanın deniz düzeyini yirminci yüzyılda yılda ortalama 1,8 mm yükseltmekte olduğunu belgeledi. MS 1000den beri süıekli ama çok yavaşça yükselen deniz düzeyı, yirminci yüzyıl başında yükselmesini hızlandırmış, 9O'lı yıllarda bu yükseliş yılda ortalama 3 mm'yi bulmuş. 1,8 mm'nin yaklaşık yansını kıtalardan okyanuslara gelen sular sağlıyor. Dağ buzullarının erimesi, yılda 0,5 mm, Grönland'ın erimesi, 0,15 mm, Antarktika'nın erimesi de 0,2 mm'lık katkıyapıyor ABD'den (ama ingiliz) Gavin Schmidt güzel Fransızcasıyla bizlere tüm bu değişimlerin nasıl modellendiğini ve eldeki modellerin sınırlarını anlattı Küresel veri eksikliği ve bilgisayarlann sınırlı kapasiteleri, hâlâ iklim modellemesının önünde önemli iki engel. ilk günün öğleden sonraki oturu Prof. Berger eldeki tüm verileri değerlendirerek, Dördüncü mu iklimcanlılar ilişkisine ayrılmıştı. Burada önce ormanların iklim değişiklik Zamandaki benzerlerinden daha uzun siirecek bir buzularası lerine gösterdikleri reaksiyonları ve özellikle toprağa karbon depolamadaki rolle döneme (interglasiyal) girdiğimizi rini öğrendik. Bu çok büyük ölçüde ağaç anlattı. insan taaliyeti bu buzul tipine göre değışıyor. arası dönemde sıcaklığı çok çok Fakat en ilginci, Bernard Segubirazcık daha artırabiliyor. in'in söyledikleri oldu: "Fransada ormancılar iki nesil sonra yepyeni ağaç türleriyle çalışmak zorunda kalacaklar!" Dr Seguin'in gösterdiği karşılaştırmalı haritalaryüzyıl sonunda Fransa'da bitki bolgelerinin nasıl değişeceğini belgeliyordu Örneğin güneyde artık pamuk ekimine geçilebilecekti. Şarap alanları kuzeye kayıyordu Belirli bölgelerde şarapların alkol miktarı ve asiditesi değişecekti. Tüm Fransız ekonomisi buna göre tedbirler düşünmeye başlamıştı bile. Colle'ge de France'ın "Modern Uygarlık Jarihi Kürsüsü" profesörü Emmanuel Le Roy Laduire ise bızlerc değişen iklimle birlikte ondokuzuncu yüzyıldan beri üzüm hasadı tarihlerindeki değişmeleri belgeledi ikinci günün sabah oturumu insan kültürü üzerinde iklimin etkilerine ayrılmıştı. Bu oturumu Colle'ge de France'ın meşhur paleoantropoloji ve prehistorya profesörü Yves Coppens'in iklim değışimlerının nasıl insan türünün ortaya çıkışına neden olduğunu anlatan enfes konuşması açtı. Prof. Coppens, Doğu Afrika'da Omo vadisinde bulunan "tıp" kesitte nasıl alttan üste mikromemelilerden her boyda otobour ve etoburlar içeren tüm hayvan fosillerınin (tabiî değişen bitki topluluklarına paralel olarak) yağışlı bir iklimden kurak bir ikiime geçildiğini gösterdiklerini, evrimin bu değişimi nasıl adım adım izlediğinı anlattı. "insanın ortaya çıkışı" dedi, "primatlar içerisindeki basit bir evrım adımından başka bırşey değildiı." ispanyol konuşmacı Francesco d'Errico, Neandertal türünün ortadan kalkışının da nedeninin iklimsel olduğunu belgeledi. Harvard'dan israilli meşhur prehistoryacı Ofer BarYosef ise bize yalnn Avrupa'nın insan tarafindan kolonize edilmesinin değil, Mısır, Mezopotamya ve Anadolu kültürlerinin de ortaya çıkış nedenlerinin iklimsel olduğunu gösterdi Arkeolog Dominiçue Michelet'nin konuşmasıyla Mezopotamya veya Sarı Nehır boyundakılere benzer sulama sistemlerinı geliştiremeyen Orta Amerika kültürlerinin de MS 700900 arasındaki kurak bir dönemin kurbanları olduğunu öğrendik. ikinci günün ikinci oturumu iklimekonomi/politika ilişkilerine ayrılmıştı. Burada da tüm konferansın ortaya koyduğu gibi, doğayı tanımayan toplumların çok ağır cezalar ödemeye mahkum olduklannı, Doğayı anlayarak onun çizgilerı içinde yaşamak yerine onu değiştirmeye kalkanlann nasıl mahvolmuş olduğu ve kuşkusuz ileride de mahvolacağı bu konferanstan çıkan en önemli dersti. Yirminci yüzyılda özellikle ABD'deki sosyoioji ve kültürel antropoloji bölümlerinin, "doğa determinizmi" diye damgaladıkları doğainsan ilişkilerine önem vermedikleri için doğa bilimi eğitimine büyük bir darbe vurdukları dile getırildi. MİLYONLARCAALZHEİMERÜ hücrelerinin, mitokondriyi kontrol eden genlerinde mutasyonlar (değişinirııler) bulunduğu belirtildi Araştırmaya göre, hıçbır sağlıklı beyınde bu mutasyonlara rastlanmadı. Coşkun, dergımıze yaptığı açıklamada şunları belirtti: "Son üç yıldır yaşlanma ve Alzheimer hastalığı üzerinde çalışıyorum. Genel olarak açıklamam gerekırse, bulduğumuz veriler hastalığın nedeııine ışık tutuyor. Alzheimer hastalarından aldığımız beyın örneklerinde, doğumdan sonra oluşan mitokondri bozukluklarını ortaya çıkarttık. Sizin de bildiğiniz üzere mitokondri oksıjen kullanarak hücrenin yaklaşık % 95 enerjisini üreten ve kendine ait DNAsi (mtDNA) olan bır organel Hücre içinde bu oksijene bağımlı enerji üretimi sırasında toksik yan ürünler (serbest oksijen radıkalleri) ortaya çıkıyor. içinde mitokondiyal DNA'nın da bulunduğu birçok biyolojık materyal serbest oksijen radikalleri tarafindan kümülatif olarak hasara uğruyor. Aslına bakılırsa, GEN MUTASYONLARI ÜÇ YILDIR ÇAUŞIYOR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle