Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
yok zaman da "Salt Gerçek"e neden enşüemiyor'' Doğa sonsuz, doganın gızleri bu sonsuzlukta saklı çunku Çunku ınsan doganın karşısında kuçuk, zayrf guçsuz Nevrton "Kumsalda buldugunuz ısürıdye kabuklannı ınceleyerek okyanusu anlamaya çalışıyoruz, Gravıtenın varlıgını büıyorum ama onun ne oldugunu bılmıyorum" dıyor Evet doğa sonsuz, doğa karanlık Doganın sonsuz ızlen, bu karanlıkta saklı Her büımsel gerçek, doğanın bu sonsuz kararüıgından suzulerek çıkanlıyor aydırüıga Bu nedenle de her bılımsel gerçege az ya da çok karanlık bulaşrraşür Benım degü, Karl Popper'ın sozlen bunlar Yırmıncı yuzyüı hemen hemen baştan sona yaşayıp kaplayan büım felsefecısı Onun "Yanlışlama" teoremı "Bılımsel BılgTnın ne oranda dogru olduğunu degü, ne oranda yanlıs olduğunu arastirmak gerektıgı duşuncesıne dayanır Bılımsel gerçek, pdradıgmanın dogrularında değıl yarüıslarda aranmalıdır Her bılımsel gerçek aslında yanılgı ıçeren bır paradıgmadır, Popper'e gore tarladan alıp fabrücaya sokan, yenı bır dunya kuruluşunu ateşleyen devnm Sanayi devnmı büım ve teknıge de devnm getirmuş, yenı bır ıvme kazandırmıştr Fakat teknıkte asü devnm Ikıncı Dunya Savaşı üe başlamıştr 0 kadar kı Ûancı Dunya Savaşı'ndan gunumuze kadar geçen son altmış yü ıçındeb teknüc üerleme, ınsanlüc tarüıınde o gune kadar olan teknüc üerleme üe eşdeger sayümaktadır Büım ıçın de aynı degerlendırme yapüamaz mı' Şımdı cerrahının sanat oğesine gelıyorum Cerrahı bır sanattır E3 ve alet kullanarak vapüan bır sanatur Guzel bır sanattır ve bır guzel sanattır Materyalı ınsan olan, mayasında ınsan sevgısı olan bır sanat, bır humarust guzel sanatnr Eskı bır Hınt kıtabı, Samhita Şuhruta "Cerrahı, bır kanadı büım, bır kanadı sanat olan bır kuşa benzer kanatlanndan bın olmazsa uçamaz" dıyor Burada KonFnÇinı'un şu sozunu anımsayalım "Kaplana kanat taküırsa yapmayacagı kotuluk yoktur" Kanatlı kaplan degüdır cerrahı, masallann, mutluluk kuşu "ZumrutuAnka"dır Büırsınız masalı, Sın Bad'ı mutluluk dıyanna gotururken gak deyınce et, guk deyınce ekmek venr SınBad ona Yolun sonuna dogru et bıtmıştır Gak der ZumrutuAnka, kesıp bacagını venr SınBad Anlar bunu kuş, dışının kovugunda saklar Yene ınınce, tukurukle yapıştınr bacagı yerıne Bınlerce yühk 1 bir masalda Amputasyon ve reımplantasyon O degü mı bu' Büım ve sanatur cerrahı dedık Büımın ıtcı gucu akü, sanatın ıtıcı gucu duygudur Cerrahı bu üa gucun dengede olmasını gerektınr Bu denge bır kışılık oluşturur Cerrahın kışüıgıdır bu Bıtmeyen bır ogrencüıgın, guzel sanatla guzelleştıgı, sabırL, merhametlı, yenüüdere açık, yenüüder araşüran, humanıst bır kışüüc Benım konuşmamın başlıgı büdıgınız gıbı "Cerrahıde Paradıgmalar" Konuşmanın sonuna geldıgım halde bu konuda ne bır tanım yaptım ne de bır ornek verdım Buna ge rek gormedım çunku Neden mı'Bu kongre de sunulan, sunulacak olan raporlann, büdırılerın, panellerın, symposıumlann, konfe ranslann, konuşmalann, tartışmalann hep sı, ama hepsı bırer "Cerrahı Paradıgma"dır da onun ıçın Hüsnü Cöksel Bilimin egemen olması sorunu Sayın Orhan Bursalı'nın 8 Nisan 2000 tarihli CBT'de tartışmaya açtığı, "Toplumda bilim egemenliğinin neden sağlanamadığını" arapran bir konferansta ortaya çıkan gomşler, doğrusu beni ilgilendirmedi. Çefitli sektorierden gelen katılımalann sıralanan gönifleri, bilimin amator heveslilennce yapılmış dağınık oneriler olarak algıladım. soyleyenler bıle varl Buyuk tarihsel gelişmeleri ıskalamanın nedenlerinı daha fazla irdelemenin bir yararı olacağını sanmıyorum. Ancak, 20. Yuzyılda Cumhurıyet donemınde Turkiye'de bilimin ıskalandığını soyleme doğnı degıldır Cumhurıyet donemınde Turkiye'de bilimin bilançosu, Türkiye Bilimler Akademisi'nın 89 Ekim Ancak, 6 Mayıs 2000 tanhli CBT'de, 1999 tarihlerinde Istanbul Teknik UniProf. Dr. Burhan Cahit Unal'ın bu go versitesi'nın Taşkısla'daki salonlannda ruşleri inceleyen yazısı daha değişik bir duzenlediği "Turkiye Cumhuriyeti'nin yaklaşımla kaleme alındığı için ilgi çeki 75. Yılında Bilim (Bilanço 19231998) cidir. Prof. Unal, yazısının başlığını deUlusal Toplantısı'nda yapılmıstır. Bu toplantıda, Cumhuriyet doneminde çeşitlı ğiftiriyor ve "olmayan bilim nasıl egemen olabilir?" diyor. Yıllardan beri Tur bilim alanlarındakı gelısmeler, bugunku kiye'de "bilimin yetenizliği" uzerinde dunım ve geleceğe bakısı irdelemeyı amaçlayan tam bir bilançonun sağlanradıkal ve ozgun gorüşlehni belirten Profesor Unal'ın yazısı uzerinde durmak ması uzerinde durulmuştur. Ozellıkle, teistiyorum. Bu yazıda irdelenen can alıa mel bilimler, sağlık ve muhundislik bilimnokta, Turk toplumunun "uygarlığın ge kri, eğitim ve sosyal bilimlerin bazı lışmesınde buyuk donum noktalan olan alanlan 75 yılın bilançosunda yer almıstır. Çeşitli bilim dallannda 35 bildırı sutarihsel donufumleri" yaşamadtğtmn (ıskaladığının) saptanması konusudur. nulmustur. Ikı kıtap ve 4 cılt olarak yaProf. Unal'a gore asıl sorun "bu ıskah yımlanması öngörülen konferans bildırimanın neden ve nasıllannın yeterince lerinin 3 cıldı yayımlanmıştır. araştmlmamış" olmasıdır. Bu geniş kapsamlı toplantının özetOsmanlı Devleti'nin 18. ve 19. yuzytllardaki aydmlanma devnni yaşamadığı, bılımsel ılerlemeleri ıskaladığı doğrudur. Kanımca bu geri kalmanın nedenleri uzerinde yeterince durulmuştur Ulkeleri fetth strate/ısı ıle gelısen goçebe bır toplum; mistik ve kaderci bir din ıle tutsak dusurulmus; genlenn yetersız olduğunu lenmesi bile onemli bır çabayı gereklı kılar. Ancak, birkaç sayı vermenın yarariı olacağını sanıyorum: 20. Yuzyılın basında, yurtdışı bilimsel dergilerde yayımlanan bılımset makaleye rastlanmıyor. Istanbul Darulfununu'nda 19271934 yıllannda 17 yurtdışı yayın yapılmış, 19341966 yılları arasında yapılan yurtdışı yayın sayısı ıse 220'dır. 198090 yıllannda Turkiye'den SCI'da taranan dergilerde yer alan yıllık bılımsel çalışma sayısı 400500 dolaylannda idi. Turkiye'nin dunya sıralamasındaki yeri 4045 arasında değisıyordu. 1985'ten sonra yurtdışı yayın sayısı sureklı olarak artmış 1997 yılında SCI anaındeks'deki yazı sayısı 3313), genısletılmışSCI'da ise 4299'a ulasmıstır. 1999 yılında bu sayı 5150 olarak venlmıstır. Turkiye'nin dunya sıralamasındaki yeri 25'dır Son on yılda yukarıda belırtılen artısa karsın bu memlekette uretılen bilimsel yayınlann dunyadakı yayınlara oranı % 0.5 dolaylannda kalmaktadır. Oysa, Turkiye dunya nufusunun yaklaşık % 1 'ıne sahiptir. Dunya ortalamasına erışmek için yayın sayısının hemen on bın dolaylanna yukseltilmesi gerekıyor(i) Cumhurıyet doneminde Turkiye'de bilim, sayısal ve niteliksel olarak, bilim adamlannın ozledığı duzeye enşmedı. Ama bu ulkede "bılım yoktur" demek gerçekçi bir değerlendırme olmaz. Adama, "Arkadas Cumhurıyet doneminde sen neredeydin?" diye sorarlar. (1) Daha aynntılı venler ıçın Rkz 8 Baysal, Türklye Cumhuriyetinln 75. Yılında Kimya Bilim, TUBA"Bılanço 19231998" Ulusal Topkmtiii, I Kıtap, I Cılt, s 93130, Ankara 1999. Gerçek gibi görünenler vardır Einstein de "Bılımsel gerçek yok, gerçek gıbı gorunen vardır" dıyor Gerçegın, degışken bakış açılanndan degışik gorundugunu arhtıyor bunu demekle Teonk olarak küometreler uzunlugunda bır vagonun ışık hızına yakın bır hızla hareket ettıgını duşunelım Vagonun tam ortasındakı bır ışık kaynagından çıkan ışınlar vagonun ortasında oturan bır gozlemcıye gore vagonun on ve arka duvarlarına aynı anda ulaştıgı halde, olayı vagonun dışından gozlemleyen bırı ıçın ışınlar, vagonun hareket hızının, ışık hızına olan yakınlıgı oranında vagonun arka duvarına daha erken, on duvarına daha geç varır Bu olayda her ıkı gozlemcı de kendı goruşunun dogru olduğunu sanmaktadır elbet Bılımsel gerçek hangısı acaba1 Bu kadar mı9 Hayır Paradıgmaların herkes ıçın anlaşılması, yorumlanması da değışık derecelerde olmaktadır Başka bır deyımle "Bılımsel Gerçek" herkes ıçın aynı derecede "gerçek" degüdır Popper bu degısıklıgı kışılenn "dnlama farkları", Einstein "anlama duzeylerı" ue yoıumluyor Bunun en guzel orne<"Jinı de Leopold Infeld verıyor Infeld, Eınsteın'ın yakın çdlışma arkadaşı Hatta bır kıtabın Eınstem ıle ortak yazan "Dunyada Ehnsteın'ı anlayan ancak uç kışı vardır" denır ya, Infeld de bunu yıneleyerek, "Dunyada Eınsteın'ı anlayan, gerçekten, sadece uç kışı varsa, bu uç kışıden bınnın Einstein oldugu konusunda kuvveüı kuşkularım var" dıyor Ama bılım üerlıyor Yanlışlan ıle dogrulan ıle ılerlıyor Yuzyüların bınyıllann mırası olarak yanlışları azalarak, dogrulan çoğalarak üerlıyor Büımın bu ılerleyışınde bır yardımcısı var Onun oglu bu yardımcı Büımın "Doğa ana"dan doğan oğlu Adını "Teknık" koymuşlar Teknık büımın, doga gucunu kendı hızmetınde kullanma yontemıdır Büım ve teknık bırbırlerını destekleyerek babaogul bırlıkte üerlerler. Insan ateşı bulduktan ancak bın yü sonra çamuru finnda pışırıp tuğla yapmayı ogrendı Ateşle suyu bırleştınp "Buhar Gucu"nu hızmetıne sokması ıçın en az ellı bın yü daha geçmesıgerekmış "Sanayi Devrimi"dır bu Insanı Prof. Dr. Bahattin Baysal 696/17