Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
per üzerindeki tepelere yerleşmisler, tepelerin birine en buyuk kardeşin adına Kiev diye bir şehir kurmuşlar, diğer tepeleri Schevitsa, Khoıevitsa diye isimlendirmisler; nehire de hz kardeş Lybed'in adını vermisler. Eski bir tarihî belgeye göre 882'de Novgorod Preasi Oleg ve askerleri Dinyeper yoluyla Kiev'e gelmişler. Oleg adamlanm teknelerde saklayarak tüccar küıgında şehre girmiş. Kiev Prensleri Askold ve Dir'ı oldürtmuş. Kıev'i ele geçiren Oleg "Bu, bütün Rus şehirlerinin anası olacak" demis, Novgorod ile Kiev yonefimleri birleştirümis ve Kiev Birleşik Rus Devleti'nin merkezi olmuş. Rus Ukraynalı Beyazrus gibi uç kardeş haüan beşigi Kiev geliştikçe gelismis ortaçag Avrupa'sının en büyük şehirlerinden biri ve Constantinopolis ın rakibi olmuş. Daha sonralan bu üç halk aynlmış. Dogu Slav öbeginden Ukrayna çok degişıkliklere uğramış Rus, M o ğo1, Polonya, M a c a r, Avusturya, Osmanlı istılalarındanAlman işgaline o ra d an SSCB'ne, oradan çok partıli yeni duzenin ve serbest piyasa ekonomisinin yaratnğı istikrarsızlık ve enflasyon gibi ciddî sorunlarla karşı karşıya kakvermeye... Ne var ki gormedigim şu bir buçuk yü içinde Kiev'in çehresi inarulmaz olçüde degışmış, magazalann restoranların sayı ve kalitesinden kadınlaruı şıklıgı ve zarafetine kadar her şey cidden çok çarpıcı değişım gosteriyor Bir de tarımın ozelleştirüdiğinde soz ediyorlar; dış destekle eski duzen bir gunde yıkümış. Geçen defa Bogomoletz Enstitusü laboratuvarlannı gezdiğimizde sinirbilimle ilgili elektrofızyolojik, histokimyasal, moleküler biyolojik vh, çalışmalara imkân verebilecek, ama lükse gösterişe kaçmayan bir düzen görmüştük.. Şımdi dış destegin sagladıgı "cicüer" göz dolduruyor. Doğa'da bilim de C errahi, üp bilirninin bir dalı olup, çağın gerçekleri, ozelliklen, koşullan, çanşmalan dogrultusunda, el ve alet kullanarak, kınkların, çüaklann, yaralann, doğuştan ya da sonradan olan defekllerin, bozukluklann onanmını, anestehze dokulann diseksiyonu ıle, kimi hastahkların tanı ve sağaltımını amaçlayan, sağlayan bir sanattir. Bu uzun tümce içinden seçeceğimiz birkaç sözcükle cerrahiran tanımını şoyle özetleyebilıriz: Cerrahi, çagın gerçekleri dogrultusunda uygulanan bir bilim ve sanatnr. "Bilim", "Çagın Gerçekleri" ve "Sanat"! Nedir bunlar? Şu "Bilim" sozcüğunu ele alalım önce. Nedir bilim? Doğada bilim var mıdır? Yok diyor Einstein. Doğada bilim gibi, zaman da yok, diyor. Insan beynınin icadıdır bunlar. Ne vardır doğada? Madde ve enerji vardır ve ikisinin birleştigi hareket... Düzenli, sistemli bir hareket. Atom altı çekirdeklerden Galaksılere kadar, daire ya da elips duzenınde durmayan bir hareket.,. Doğada bilim ve zaman yok. • sa bu bilim ve zaman sozcukleri nereden çıkıyor? Bunların varlıgını biz biliyoruz. Nasıl olur da olmazmış dogada bilim ve zaman! Bunlar insan beynınin urunleridir. Doğada insan olduğu için, insan beyni oldugu ıçin bilim ve zaman var. Insanın dogayı ogrenme çabası oldugu için var bu bilim ve zaman deyımleri. insan ıcadı olarak. Ve sadece ınsanlar için var. Dogada insan beyni olmasaydı bunlar da olmazdı. Doga büimleri insan beyninin dogayı anlama, keşfetme merakıdır. Insanın doganm ve doganın bir parçası olarak kendi varlıgınm, aynmına, ya da bilincine varması doga büimlerinin başlangıç noktasıdır. Aynı nokta, yani ınsanın doganm varlıgının, doganın bir parçası olarak da kendisinin varlıgının aynmına ya da bilincine varması, doga dinlerinin de başlangıç noktasıdır. "Mucize". Din için vardır, bilim için yoktur. Mucize gibi, inanç da dinsel bir sözcüktür ve din ıçin vardır, bilim için yoktur. Bilimde mucize beklenmez. "Çağın gerçekleri" Din başeğme, bilim başkaldırmadır. Dinin temelinde inanç, bilimin temelinde kuşku vardır. Korku ve merak Bu nokta ınsanoglunun doga olaylan karşısında duyumsadıgı iki duygunun, kotku ve merakın, ortak doguş noktasıdır. Doga olaylannın görkeminin yaratuğı korku, insanın doga karşısında duyduğu guçsuzlük doga dinlerini; aynı insanın doga karşısında duydugu merak, dogaya egemen olmak, doganın gücünden yararlanmak dürtüsü doga bilimlerinı doğurmuşfur. Insanoğlu ateşi bulmuş, bulunca korkmuştur önce, sığınmıştır ona, tapmışur ateşe. Doga dinleri doğmuştur böylece. Sonra onu, ateşı, tapnğı tannsını kendi hızmetinde kullanmayı duşunmuş, denemiş, başarmışür. Bu yüzden bilim dine karşı sapkınlık sayümışur. Din başeğme, bilim başkaldırmadır çünku. Dınler tarihı ıle bılımler tanhı bu ıkız, bu iki yapısık siyamh kardeşler aynı noktada birlikte dogup, aynı noktada yırtılarak, acıtarak birbirlennden aynhrlar, bir daha da bırleşemezler Çunku dinın temelınde inanç, büimin temelınde kuşku vardır. Inancın olmadıgı yerde din, kuşkunun olmadıgı yerde bilim olmaz, olamaz insan icadı olan büim, insan ıcadı olan zaman içinde gelışıp bugunlere geldi Binlerce yılda, birike bırike. Kaıl Popper: "Insanlığın sahip oldugu bilgi birikimi hiç kuşkusuz evrendekı en buyuk mucızelerden bırıdır", diyor. Mucıze bir sozcuk oyunu burda. Evrende mucize olrrıaz, olamaz elbet. Mucize sozcugu, doğada olmayan, olması mumkün olmayan bir olayın gerçekleşmesı anlamını taşır kı bu olamaz demekür. Doğada olan, olabilen her olay oldugu anda "Doğal" olur çunku. Dinsel bir sözcüktür Kiev ve Çaykosvki Kiev Operası'na ulusal temayla toplumsal sorunlan bagdaştıran büyük şâir Taras Shevchenko'nun adı verilmiş. Orada R Chaikovski'nin "Kuğu Gölü"nü seyretme şansımız oldu. Chaikovski zamarunda eserlerinin burada çalınmasıru istermış, hatta 1891'de Kiev Operası'nın Senfoni Orkestrasını bizzat yönetmiş. Hep ruyâdır sular ', Kıyılannda çocuklar Dinyeper boylarına vardım da Kaçırdım kestane çiçeklerini Ah yok oldu aynalar Sesimi bu'aktım Gidiyorum, Damın üstüne bir saksağan kondugunun resmıdır. Prof Dr. Nuran Harirî Türkiye Beyin Araştırmaları ve Sinirbilimleri Dernegi Başkanı E.U Tıp Fakultesi Fizyoloji Anablim Dalı 34100 Bornova / IZMIR 696/16 "Çagın Gerçekleri" deyimine gelelim. Her bilim çagın gerçekleri, özelükleri, gereksinmeleri, çaosmaları içinde yolunu yontemıni bulur. Toplum bilimleri de, doga büimleri de. Bir doğa bilimi olan biyoloji de, biyolojinin bir dalı olan hp da, tıbbın bir dalı olan cerrahi de. Nedir çağın gerçekleri? Bilim gerçeği arar. Ama bulur mu? Bulduğunun ne kadan gerçektir? Bilimde gerçek nedir, gerçek var mıdır bıümde? "Bilimde gerçek değil, gerçek sanılan vardu" diyor, yine Einstein. Paradigma işte bu "Gerçek Sanılan"dır. Çağın gerçek sanılanı, çağın gerçeğıdır. Her bilgi bilimsel bilgi değildir. Bilgınin bilimsel nitelikte olması için bilimsel yöntemlerle elde edilmiş, sınanmıs, yorumlanmış olması gerekir. Nedu' bilimsel yontemler? Bilimsel araştırma yontemi sezgi ile başlar, yinelenen deneylerle süıer, verilerın yorumu ile bir 'sonuç'a, bir 'paradigrna'yd ulaşdır. Araştırmanın her aşamasında en önemli koşul diırustlitour. Dürustlukten ayrüarak başkalarını aldatabiliriz, daha kotüsü, kendimizi de aldatabılirız, fakat "You can't fool Mother Nature". Bu benim yıllarca ••^J."'y' • . • önce sanıyorum "Cancer"de oku' • ' duğum bir yazının başhğdır. "Do' ğa anayı aldatamayız". Ne yazık ki bilimsel yontemler de her zaman gerçeğe ulaştıramaz bizi, hatta yanlış bir yorumla yanlış bir paradigmaya da ulaşürabüir, Bunun en guzel orneği gökbüimde var. Gökbilim insanlann en çok dikkatini çeken ve herkese açık bir konudur. Kolayca gozlemlenır, ya da gozlemlendiği sanılır. Bu gözlem, bu açıkhk ve binlerce yıl her gun yinelenen deneylerle güneşm aynı yonden doğup, belirli bir yörungeden geçerek belirli yonde batması, geceleri de aym ve gökkubbenin aynı yorüngeyi izlemesi, evet binlerce yü bu olayın değismeden sürmesi "Yer merkezli evren" paradigmasını doğurmuş, ayakta tutmuştur. Kopernikut (14731543), Brano (15481600), Keplerın (15711630) çalışmalan, teleskopun geliştırümesı, dunyanın evrenın merkezi olmadığı, gezegenlerin elipuk bir yorünge izledüderi anlaşüıncaya ve Oalileo (15641642) dunyanın kendi mıhveri ve güneş etrafında donuşunu büimsel olarak ispatlayıncaya kadar. Ispatlandı da ne oldu? Bruno kazığa çaküıp yaküdı, Galüeo da engizisyona sapkın olduğunu itiraf edıp, pişmarüığını anlatarak canını zor kurtarabüdi. ; "', >: Salt gerçek! Çağın geıçeğıne bıı başka ornek de ışığın, binlerce yü süren parçalanamaz oldugu paradıgmasıdır. Ancak prizmanın ıcadından sonradır ki, gökkuşağının parçalanmış ışık oldugu anlaşılmıştır. Neyse ki bu olumsuz örnekler az. Az ama yine de hiçbir pai'adgima yuzde yüz gerçek olamaz. Bu nedenle de hıçbır bılım oğrencisi büımde son noktayd Vdrmış değüdir. Newton için, bir çağdaşı, "Newton dunyanın en mutlu bilimcısıdır, çünkü bilimin bittiğı noktaya erışen tek msandır o" demiş. Oysa Nevvton'un "kutlenın çekımi" teoıemınden sonra Maxwell'm "Mdnyeük alan teoremi", Ouantum fıziği, Einstein'ın "Relatıvite" teoremi gelmedı mı?