Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
masıru ancak 1996 yılında yasal bır zorunluluk halıne getırebümıştır (3) Bu gecıkme nedenıyle Turkıye'de kaç kışının gereksız yere vırus aldıgı büınmese de, ulkemızde en az 500 bın kışının Hepatıt C vırusu taşıdıgı tdlımın edılmektedır Bu vırusle enfekte olan her 100 kışıden 70'ınde kronık karacığer hastalıgı gelıştıgıne gore, Hepatıt C sorununun boyutlannı tahmm etmek guç degüdır Her ne kadar, tıpta uygulanan yenı tedavı yontemlen ue vırusun tamamıyla yok edılmesı artık mumkun gorunse de, boyle bır tedavının hasta başına malıyetı bugunku rakamlarla 8,5 müyar TL (20 000 dolar) oldugu tahmm edılmektedır (4) Hastalıgın yol açtıgı kışısel dram bır yana, her yıl yuzlerce Hepatıt C hastasının kesın tedavısı ıçın ulke ekonomısının trüyonlarla ıfade edılebüecek bır kaynagın ayrılması gerekecektır Oysa, Turkıye ısteseydı, bırkaç yuzbın mılyarlık bır bılım ve teknolojı yatınmı üe, Hepatıt C sorununun bugunku duruma gelmesını engelleyebüırdı Bılımın ve teknolojının ulkeye getırecegı ekonomık katküar son derece açıkken, bu konuda neden ınatçı davranüdıgını anlamak mumkun degüdır Bellı kı, ulkemızde büım adamlan polıtıkacılara meramını anlatamamaktadır, medyada sesını duyuramamaktadır Ancak, ulkemız açısından yaşamsal onem taşıyan bu üışkı kopuklugundan sadece pohtıkacüan ya da medyayı sorumlu turmak da yanlı şolur Ne yazık kı, büırn ve teknolojı poUukaları, unıversıtelerı, akademısyenlen, bılım addmlarını temsıl eden kurumldrın ve sıvü toplum orgutlerının gundemlerıne de gıreme mıştır Bu yapüann gundemınde, bırıncı dereceden sorumlu olduklan bılım yoktur ama, ıkıncı dereceden sorumlu olduklan dıger konular vardır Oysa, bılımın cüız ve yetersız oldugu bır ortamda, büımsel ozerklık, akücılık, demokrası gıbı kavramlan yeşertmeye çalışmak ne kadar başarılı olabüır Henuz bılım ve teknolojı sorununu çozememış olan bır ulkede (îuıkıyede) oturtulmaya çalışüan bu soyut kavramlar (büımsel ozerkbk, akü cılık, demokratlık ), Dunya nın her yerınde, ancak somut değerler ureten büımsel ve tek nolojık üerlemerun bır sonucu, bır yansıması olarak hayata geçebümıstır Buradan, sozu edüen soyut kavıamlan savunmaran anlamsız ve gereksız oldugunu vurgulamak gıbı bır oz lenımın dogmasını ıstemem Ancak, ugraş alanı büım olanlardan, sapla samanı ayırmaya, elmalarla armutlan bırbırıne kanşürmayaya ozen gostermelerı beklenır Beüa o zaman, büım ve teknolojıde, neyın, neden ve nasd yapüacagını belırleyen ulusal büım ve teknolojı pohtıkaları ulkenın gundemıne gelebüır Sonuç olarak, düegımız odur kı, Dunya Büım Konferansı'nın sloganında yer alan "yenı sozleşme"nın burun tarafları (polıukacüar, büım adamlan, goruntulu ve yazılı medya çalışanlan, sıvü toplum orgutlen, sanayıcüer ), oturup Turkıye ıçın "yenı bır sozleşme" 9 Zümrütten akisler A, M. C. Şengör Sahilden ayrılanlar... Ortaçağ Avrupası: Cehaletin ve onun çocuklan olan korku ve sefaletin kol gezdiği, insanları doğuştan olume yavaş yavaş çurüten iğrenç bir bataklık. Bır zamanlar gorkemlı olan yerlerin harabelerı ınsan zekâsının ihtişamına kekeleyerek düzdukleri övgulerle boşluğa sesleniyor. Bir yanda Roma, diğer yanda Islâm, hepsinın en gorkemlisi Yunan yıkıntılan, zavallı, fakir ve hasta Avrupa'yı kusatmış. Arada bır Hind'e, Çin'e ulaşan kervanların artıkları oralarda ınsanların âdeta masal dunyasında yaşadıklannı anlatıyorlar. Avrupa bu öykuleri her cahilin yaptığı gibi bire bin katarak, çarpıtarak değiştiriyor, allıyor pulluyor, renkli renkli fakat içerik zavallısı kitaplarına yazıyor; o kitapları da okuma yazma bilmeyen imparatorlann, krallann saraylanna, halkın cehaletini sermaye yapan manastırların kıtaplıklarına hapsedıyor Avrupa bîtap ve bitkindir. T6 ki bir Cenovah Istanbul'dan getirilen kitaplara bakıp o anlatılan masal dunyasına kısa yoldan ulasma sevdasına kapılana kadar! Fakat o kısa yol Okyanus Denlzinden geçmektedir. Arap Coğrafyaalarının Bahr alMuzlim dedikleri o karanlık ve hiçkimsenin bilmediği âlemden. Cenovalı o yol hakkında bılgi edinmenın tek çaresinin gidip görmek olduğuna inarmıştır. Ama koca bir Salamanca Üniversitesi bu tasavvurun yalnızca bir çılgınlıktan ibaret oldugunu Kral ve Kraliçe'nin huzurunda O'nun yüzüne haykınr, Cenovalı yılmaz. Cesur kraliçenin desteğiyle insanlık tarihinde ilk defa kararlı ve plânlı bir şekılde, bir elde Batlamyus bir elde pusula kendini ve hapishanelerden derlediği yoldaşlarını Bahr alMuzlimin içine atar. Sonuç: Tüm dunyaya hükmeden modern Avrupa! 1923 Türkiye'si: Elde kalan sekiz mılyonluk ülkede okuryazar sayısı ancak bir milyon. Modern eğitimin uzaktan farkında ıki askeri okul, bir mühendis mektebı, bır tıbbiye. Bir de onlann dumen suyuna girmeğe çalıYılmaz, Ketin ve Erinç'in pejlnden şan Darulfünun. Bunlara oğrenci sahttden aynlanlardan biri. BUyük bk gonderecek yalnız 18 lise. Hiçbir ko OFOftintİOCI ¥€ nuda ciddî araştırma yok, kıtap yok, adam yok1 Hayır, bir adam var: O'nun özelliği de yalnız sorunları değll, çözümu de bilmesi. Diyor ki: Okyanus Denizine atılacağız. Bildiğimiz kıyılan terkedeceğiz. Biz de bilgi içinde, bilgiye doğru yüzmek zorundayız. Kendi yaşıtı olan Turk bilginlerini yeni bir unıversıteye dolduruyor. Ama bilmektedır kı kendi yaşıtlarından hayır gelemez. Onlar değışık bir kültürün evlâdıdır; değıştirmek, yenilemek istediği kültürün. Cençlere yapışıyor. Eli uzanabildıklennı Avrupa'ya, Cenovalı'nın kültürünun ıçine salıyor. Uzanamadıkları için Avrupalıları kendi okullarına dolduruyor. Amaç: Muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkmaktır! Ikinci Dünya Savası Sonrası Türkiye'de yerbilimleri: Türkiye'nin Tek Adam'ı artık yoktur. Fakat Turkıye yerbilimlerinde o gune kadar hiç olmamış bir şey vardır: Tek Adam'ın bastan kurduğu üniversitenin iki genç hocası sahilden ayrılmıslar Okyanus Denizine kulaç atmaktadırlar! Türkiye'nin kultür sentezini temsil eden iki genç: Anadolu'lu Ihsan Ketin'le can yoldası Rumeli'li Sırrı Erinç. Bın Kuzey Anadolu Fayı'nın ve Anadolu'nun yapısının dığeri de Karadeniz çevresinde buzul çağı tarihinin ve onun iklim değişmeleri içın soyleyeceklerinin peşindedir. Urettiklen, hâlâ uluslararası ders kitaplannı süsleyen, onlara ödüller getiren bu iki bılgınin en onemli üretimi, Tek Adam'ın, hayır, tum ınsanlığın, daha doğruyu araştırma ve bulma tutkusunu çevresındekilere bulaştırmak olmuştur. O çevreışin doğası gereğitabîi ki ordular buyuklüğünde değildir. Ama o kuçük çevrenın uretımi, bugun Turk bilim âleminin uluslararası bilime yaptığı en onemli katkılar arasmda pek onde bir yerlerdedir. Işte geçen hafta TUBİTAK'ın ilân ettiği Bilim Ödüllerinden biri o kuçuk çevrenin en onemli onderlerinden birine, İTU Maden Fakultesi jeoloji Profesörü Yücel Yılmaz'a, buyuk petrograf Akiho Miyasiro'nun 1979 yılmda "dünyada görduğüm en iyi üç mikroskopçudan biri" dediği Yücel Yılmaz'a gitmistir. leobjinın hemen tüm alanını ilgi, araştırma ve eğıtımınde kucaklayan Yucel Yılmaz, Ketin ve Erinç'in peşinden sahilden ayrılanlardandır; peşinden de bır suru genç insanı cesaretlendiren buyuk bir araştırıa ve oğretmendir. Yaratılmış olan uluslararası Turk yerbilimleri camıası O'nun bılgi, goruş ve cesareti olmasaydı en azından bugunku ihtişamıyla yaratılamazdı. Çeyrek yuzyıllık çalışma arkadaşımı ve dostumu buradan kutlarken ödülünu aldıktan sonra O'nu en çok duyarak kutlayacak iki insandan birinin, Sırn Erinç'in, bunu, diğeri olan merhum can yoldaşı Ihsan Ketin ve ikisinin ilham perisi Mustafa Kemâl adına da yapacağını duşunerek mutlu oluyorum. yapsınlar "Bilimle bilgiyle, bilgiyle daha gtizel bir geleceğe" ulaşmak ıçın "Başımızda o kadar dert varken", boyle bır sozleşmeyı hayata geçırme duşuncesı bırçok ınsana anlamsız bır utopya gıbı gelebüır Ama utopyalarımızdır bızı ayakta tutan, henuz yaşamadığımız en guzel gunlenn haünna (*) Prof Dr, Bükent Unıversıtesı Kaynaklar 1 Braun et al A global snaphot of scıentıfıc trends The UNESCO Courrıer, May 1999, pp 28 29 2 Phelan T & Cole T Why are there top dogs ın global scıence? The Tımes Hıgher June 18 1999 p 36 3 Sjjgiık Bakanlıgı 21 08 1996 ve 14650 sayüı genelge ' 4 Cohen J The scıentıfıc challenge of Hepaütıs C Scıence(1999)285 27 30 CBT'nin notn Dunya Büım Konferansı'nda kabul edılen "yenı sozleşmeyı üerıkı sayüarımızda genış bır şelalde yayımldyacağız Yitirmek Istemiyonan Yararlan Pnnceton Uruversıtesı büım adamlanna gore, oğrenmek ve yenı deneyımler yaşamak enşkm ınsan beynmdekı yenı doğmuş sınır hucrelennın yok olmasını engelhyor Uzmanlaı beden eğıümının de bu hucrelenn korunmasma yardımcı olabıleceğme dıkkat çehyorlar Bılım adamlan bugune dck yehşhnienn beyınlennde yenı sınır hucrelennın uretümedığıne manıyorlardı, Ne var h, araştırmalar durumun hıç de oyle olmadığı nı ortaya koyuyor ve bu surecm ıyıce kavranması durumunda Ahheırner gıbı sınır hucrelennın yok edılmesmden kaynaklanan hastalıklara çozum getınlebüeceğıne parmak basıyorlaj Eıışkınlık donemmde ortaya çıkan sınır hucrelennın buyukbu bolumunun beynın oğrenme ve bellekle ıhntılı olan "hıpokanipus" holgesmde yer âldığı sanıhyor Ancak bu hucreler bırkaç hafta ıçınde yok oluyor Pnnceton smırbıhm uzmanlanndan Ehzabeth Gould'a gore, bu hucreler bır olasıhkla bellı bır gırdının eksıkkğmden oturu yaşamlarını surduremıyorlardı Hucrelenn yer aldıklan bolge goz onunde tutulduğunda, oğrenme eylemı onlann yaşamlannı surduı melcnne yardımcı olabıhrdı Bu goruşun ne denh geçerh oldugunu kanıüamak uzere Gould ve ehbı erışkın erkek (arelcrc yenı doğan hucrelen ışaretleyen bırsıvı aktardıktan sonra onlardan hmı ışlemlerı yenne getırmelerını ıstedı Bu ışlemlerden bırı gorsel ve uzamsal ıpuçlarmdan yararlanmayı ıçenyordu Bırbaşkasm da fareler sesle, yanm sanıye sonra bunu ızleyen mınık bır darhe arasmda bdğlanü kurmayı oğrenıyorlardı Her ıkı ışlem de hıpokampus'tan yararlandığmdan, bu bolgede herhangı bır bozukluk olması durumunda farcler ıstenen ışlemlerı yerme gehremıyorlardı Bu arada araştırmacılar bır başka grup fareye de hıpokampus'u gerektırmeyen hmı ışlemler uygulattılar Sonuçta, hıpokampus bolgesını devmnue geçtren ışlemlerı yenne getıren farelerde canlı kalan hucre sayısmın otelalere hyasla ıh katı oldugu goruldu 645/5