Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
..«*• Evet, her şeye boyle başlamalı. * Nesnelerin varlıkları farklılıklarmda yatar. Şeylerin suskunluğunun, devımsizliğinin yanı sıra, saçtıkları yalnızlık da boğucudur. Kullanılmayan bir odadaki şeylerin yalnızlığı, çaresizliği anlatılamaz. Hem yalnız bu mu? Sıkılırlar, hüzünlenirler, iç çekerler: Dayanılır şey değildir bu. * Şeyler tini yansıtır. Tin şeylerde kendiliğinden vardır. Şeyleri okuyun. Sozunu, sessizliğin. ' ,< Şeyler Atlası Zavallı bir nesne, gezerken bulduğum bir şey. Paul Valery Içine kapalıdır nesneler. Asıl da uzgulu, elgindir. Yalnızlık saçarlar. Ama bu hemen de gorulmez: Okumak da zordur. * Şeylerin dunyasını sonsuz bir sınava tutmalı. Her anını yakalamalı. Mikroskop altına yatırmalı. Başka bir dunyanın perdesıni oyle kaldırabiliriz. * 'Masanın doğası nedir?' Boyle sorar. B. Russell: Açık, seçik. 628/24 Sunu Benim nesnelerle/şeylerle (özellikle de şeylerle) olan ilişkim daha çok garip bir ilişkidir. Daha once de soyledım: Ben bir su bardağına, olu bir yaprağa, beyaz bir tabak kâğıda, bir kurşunkaleme, bir susayacına (şimdi bir yılı aştı, susayaa ustune topladıklarım yazılmak için bekliyor, bekleyecektir; her şeyin bir saati vardır: şiirin saati ıse en çok vardır) kâğıt, bardak, sayaç diye bakamam. Devinen, konuşan varlıklardır benim ıçin. Özellikle de yazı araçlarıyla sapkın bir yaşamım vardır. Ornekse masamla, masamdaki butun şeylerle nerdeyse konuşurum. Çalışma odamdan da 'hoşçakal' diye ayrılırım. Onlara hele 'uzaktaki şey' diye bakamam.. Bu, yalnız şair olduğum için değil, insan olduğum içindir. Faucault gibi soylersek 'dunya, şeylerin yakınlığıdır', dahası, şeylerin erkidir dunya dediğimiz. Ben bir Şaman gibi her şey canlıdır' dıyorum. Şeylerin dunyasının ağırlığı altındayız her an, her yerde. Onlara bu yuzden bakarım, anlamaya çalışınm, aşkça bir ilişkiye de girerim. Bizi her yerde nesneler çağırıyor. Bu çağrı, buyuk bir şeydir. Bununla yaşıyorum ben. Kendimi nesnelleştirmekten de bu yuzden kurkmam. Plotınus'a kalsa 'basıt varlık kendine donmez ve kendinın bılgisıne sahip olamaz' der ya, ben şeyleri nasıl uzakta duşunemiyorsam, varlık dışı da duşünemiyorum. Bir yerde 'su, adından memnun olmadığını soyledi bana' dedim. Suyun bu dileğini duydum ben. Şeylerle boyle gidip gelen biri olarak, onların yalnızlığını paylaşmayı da oğrendım ben: Kısaca benı şeylerin fizik otesı, haydi adını da soyleyeyim; gizemi ilgilendiriyor. İlhan Berk 99