Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Dayak yiyen çocukların başarılı beyinleri Çocukların beyinlerindeki hasar kaza ile m'ı, yoksa şiddetten dolayı mı artık tespit ediliyor. Çocuklarına şiddet uygulayan anababalar genellikle yara berelerın kaza sonucu meydana geldiginı öne sürerler. Kimi zaman doktorlar gerçekten ne oldugu konusunda kesin bir şey soyleyemezler. Ne varkd, Pittsburgh'lu bilim adamlan beyindeki hasann kazaramı Yaralanmadan hemen sonra ortaya çıkmayan klmyasal maddeler sürege yoksa şiddet len darbelerde kendlnl belU eder. sonucunda Matematik nasıl sevdirilmeli ve korkusu yenilmeli? Matematik korkusu üzerine uluslararası çalışmalar ve insancıl matematik öğretimi deneyimleri üzerine... K Emine Erktin (*) orku ile kaygı genellikle eş anlamlı kullanüır. Koşarak uzerimize gelen kopekten korkanz. Iş göruşmelerinde kaygüanınz. Her ıkisındekı kalp atışlarında artma, gerginlik gibı benzer fıziksel tepkiler aynı olsa da onlann oluşumlannın şekillenmesinde kaynak olan duşunce, yorum ve olaylara yuklenen anlamlar farklıdır. Kişi olaya fıziksel tehdıt anlamı yuklüyorsa korkuyor; kişiligine risk ya da tehdit anlamı yakıştınyorsa kaygılamyor demektir Bir olay karşısında hem korkup hem de kaygüanılabüır (Ozer, 1990). mak üzere incelenmektedir (Erktin, 1994). Genellikle anketler aracılıgı ile kişilerin beyanına dayalı olarak ölçülen matematik kaygısı, ükokuldan lisansustü duzeyine kadar her yaştaki ögrencide saptanmıştır. Meslek seçimini etkiliyor Ulkemizde de ogrencilerin matematik kaygıları uzerinde yapılan birkaç çalışma, matematik kaygısının varbgına işaret etmektedir. Matematik kaygısındaki cinsiyet farkhlıklannda çelişkili bulgular vardır. Özellike son yülarda yapılan çahşmalarda kız ve erkek ogrencilerin kaygı düzeyindeki farklıhklara rastlanmıyor. Başan, sınav , kaygısı, yetenek, matematige karşı tutum, matematik kaygısı üe ılışkı gösteren degışkenlerden bazılandır. Çeşitli araştırmalarda matematik kaygısının meslek seçimini etkileyen bir unsur oldugu ortaya çıkmıştır Ogrencıler meslek seçimini belirleyecek alanlara gore gruplandıklarında fen ve matematik alanlarını seçen ogrencilerin kaygı duzeylerinin digerlerine gore daha düşuk oldugu görülrmiştür (Erktin, 1994). Matematige yönelik tutum mı meydana geldıgmın belirlenmesine yarayan biyokımyasal bır ışaret bulmaya çalışıyorlar. Patrick Kochahek onderlıgindekı ekip çocuk ve erişkinlerden alınan beyın ve omirilik sıvj orneklerıni inceleyerek, ciddi beyin tavraması geçiren hastalardan alrnan sıvıyla başka nedenlerden öturu omurilıklerme darbe yıyenlerden alınan sıvıyı karşılaştınyor. Çocuk deneklerın bir bolumu, aıle bıreylerinin de itiraf ettiklerı gibı, şiddet sonucunda yaralanmışlardı. Daha once elde edilen kanıtlar şiddet kurbanlarının beyinlerüıde genellikle "bir yıgın biyokimyasal bozukluk" oldugunu ortaya koyuyordu. Kochanek ekıbı, içlerinde amino asıtlerın, sitokin adı verilen bagışıkkk sistemindeki sinyal moleküllerini ve bir yaralanma sonucunda yavaş yavaş beyne sızan bagışıklık hücreleri tarafından uretilen kinolinik asitlerin de yer aldığı bir dizı boyokimyasalı ıncelendi. Sonuçta, ıncelenen her on metabolitten yedisinde şiddete ugrayan çocuklarda bu krmyasalların bır haylı yuksek oldugu goruldü. Bu da, çocukların ne denli zarar gorduklerinin bir gostergesiydi. Yuksek kinolinik asit duzeyleri şırndilik çocukların şiddete ugradıklajını gösteren en somut "gösterge" sayılabilir, Çocuklarına şiddet uygulayan erişkinler genellikle onları hemen hastaneye götürmeyip, daha sonra "bir kaza oldu" gerekçesıyle doktorabaşvururlar. Kilolınık asıt çok yavaş bir sureçle beyinde biriktiginden, bu kımyasalın varlıgı çocugun ne zaman yaralandıgı konusunda anababanın yalan soyleyıp soylemedıgıne bır ışık tutabüir. Soz konusu kimyasalın çok yuksek duzeylerde olnıası şiddetin uzun bir geçmışe dayandıgınm da bir gostergesi sayılabılk. (ru, ns. 28 Kasım) 628/18 Tutumlar, nesne, durum, kışı ya da kurumlara karşı edınılen tavırlardır Burada bilişsel (inanç veya bilgi), duyuşsal (duygusal guduleyici) ve davranışsal ( belli bır yonde hareket etme egilimı) şeklınde uç boyuttan soz edilir. Matematige karşı tutumda oncelikle duyuşsal ve bilişsel boyutlar one çıkıyor. Matematıkten hoşlanıp hoşlanmamak ve matematigi degerli ve onemli bulmak vurgulanıyor. Bir kişinin matematige karşı tutumu çeşitli yollarla belirlenebilir. Bunlar, bire bir görüşme veya anket ya da benzeri ölçekler yoluyla olabüir (Aiken, 1991). Matematige karşı tutum bır dereceye kadar genel zekâ, ozel matematik yetenegi, sosyoekonomik durum, cinsiyet gibi değişkenlerle paralellik gosteriyor. Aynca, matematige karşı olumlu tutumu olan ogrencilerin uyum, sosyal olgunluk, öz denetim, entelektuel etkinlik, dayanıklüık, başarı gereksinimi gibi bazı kişilik ozelliklerine de sahip olduklan gozlenmiştir. Tum bu araştırmalann ilişki analizi teknikleri ile yürutülmüş olmasmdan ve deneysel verilerin bulunmaması yuzünden, sebep sonuç ılişkilerınden soz etmek olanaksızdır. Bu konuda yapılan deneysel çalışmalar daha çok ögrencilere matematige karşı daha olumlu tutumlar kazandırmak amacıyla yapıldı. Burada duyaısızlaştırma, psıkolojık destek, bilişsel terapi teknikleri (gevşeme egzersızleri), hipnoz, biblıoterapi, günlük tutma, grup terapisı gibi yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemlerin matematik becerisıni arttırmaya yönelik programlarla birlikte uygulandıgmda olumlu sonuçlar verdigi gozlendi. Ancak literaturde geçen çogu program lise ve unıversite ögrencüeri veya yetişkınlere yönelıktir. Bu dönem Yüzyılın başında Freud'un tanırru ile kaygı araşurmaları başlamış, psikolojıde oldugu kadar eğitim alanında yapdan araştırmalarda da onemli bir duyuşsal degişken olarak yerini almıştır. Spielberger e göre kaygı, bilinçli olarak algılanan çekince ve gerginlik hısleri ile birhkte otonom sınir sısteminın uyarılmasıdır. Bu anlamda lıteraturde durumluk ve surekli olmak üzere iki tur kaygıdan soz edilmektedir. Surekli kaygı bir kişilik özelligi olarak algüanırken, durumluk kaygı anlık duygu yogunluguna isaret eder. Kaygı araştırmalannda daha sonralan ortaya çıkan bir egilim, araştırmacıları genel bır kaygıdan çok, duruma özel kaygı kavramlanna yoneltmişür. Matematik kaygısı bu tur egilımlerin bir sonucunda ortaya çıkmıştır (Erktin, 1989). Matematik kaygısı, derslerde ve gunluk yaşamda sayüarla ugraşırken veya matematik problemleri çozerken ortaya çıkan kaygı ve gerginlik duygulan olarak tanımlanmıştır. Belirtilermden bırı de matematiktan uzak durmaktır. Bu anlamda matematik okumamak için meslek seçiminı hsıtlayan kişiler vardır. 1970 lerden bu yana bu dersteki başansızlıgı ve matematik konusuna ügisizligi araştır