Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
rempresyonu olan erkek gehşımı kavramına yol açmıştır Erkeklerdekı testısbelırleyıcı genın ük etiası, daha sonra yok olan Muller kanallannın gelışmesını bastı ran Mullerengelleme maddesı (MIS) olarak tanınan bır hormonu salgılayan gonadal hucrelenn gelışmesı olarak ortaya çıkar Daha sonra testıslerın behrgınleşmesıyle, ya da testosteron salgılayan hucreler oluşmaz Muller kanalları ıse, daha fazla gelışmeyerek yok olurlar McMahon ve arkadaşları bır dışı olarak gelışmede, testıstıelırleyıcı gerun olmayışı degü de, etkm bıçımde erkek gelışımmı bastıran ve dışı ureme organlarının gehşımı ıçın pozıtıf sınyaller yollayan bır başka ge nın, Wntugenının eylemının gerekhhgını saptamış bu lunuyorlar Bu genın bulunmaması hahnde, kormozom sal olarak dışı olan fare, ıç dışı ureme organları gehştırrnemekle ancak, erkek olanınkınden farklı olmayan testısler ve VVoolf kanalları gelıştırmektedıı Ote yandan Wnt4genı bulunmayan erkek fare, olağan bıçımde erkek olarak gelışmekte, Wnt 4 genının dışı gehşımı devresı oldugunu kanıtlamaktadır Bu gen hem erkek hem de dışıde bulunmakla ve cenının ılk donemlerınde gozlenmekle bırhkte, erkeklerde devre kapanmaktadır SE^OTEYP NIÇIN YAPIŞIR, DİGERLERİ YAPIŞMAZ7 Seloteyp neden yapışkandır? Elma şekerı neden ambalaıına yapışır? Bu sorulara bugune kadar net bır yanıt bulunamadı Ama, CNRSElf Atochem laboratuvanndan Cyprıen Cay ve Ludwik Leibler, sonunda bılmeceyı çozmeyı başardılar. Gerçek sorun, yarı kurumuş sakız gıbı kımı ozel nesnelenn neden yapıskan olduğu değıl de, dığerlennın neden yapıskan olmadığı Kuramsal olarak, her şeyin bırbırine yapışabılmesı gerekır. Bır yuzey oluşturmanın bır ener/i maliyetı bulunur. Atomlar arasındaki tum bağların kırılması gerekliliğı nedenıyle, çelik bır çubuğu kırmak neredeyse olanaksızdır. 0 halde, nıçın kırılmış ıkı yuzey, çıplak yuzeylerdekı atomları derhal bırbırine bağlanarak, kolaylıkla yapışmaz? Nesnelerin kendılığınden kolayca yapışmama nedeni, neredeyse tum yuzeylerın puruzlu oluşudur En duz yuzeyler bıle, mıkroskopık olçekte ıncelendığınde, puturludur. Bu da, iki yuzeyın birbiri uzerine konusa bile, birbırlenyle gerçekte tumuyle temas etmedıği anlamına gelır. Yalnızca en ın çıkıntılar temas ederken, yuzeyın gen kalan kısmı birbırınden ayrık halde kalır. Dolayısıyla nesneler, yuzey enerjilerınden kurtulamazlar. Sakız gıbı, yumuşak, kauçuk benzeri ya da ağdalı nesnelerde ise, pütürlu olmakla bırlıkte yuzeylere basınç uygulandığında, yumuşak nesne tum mınık delik ve çıkıntılan doldurarak, sert yuzeyle yakın bır ilişki kurar. Çalışmaları Physical Review Letters'ta yer alan araştırmaalara gore, bu, son derece yapıskan olan kımı maddelerı açıklamaya yeterlı değil. Bunlan birbirinden ayırmak için gereken ener/ı, serbest yuzeylerden kaynaklanan yuzey ener\ısınden, on bin katı kadar buyuk olmakta. Araştırmaalara gore bunun nedenı, sert bır nesne, yapıskan ve yumuşak bir ortamda bastırıldığında oluşan hava kabaraklandır. Hem sert hem de yumuşak nesne başlangıçta puturludur. Yumuşak nesnedekı puturler, serttekılerden daha buyuk olur. Nitekim, seloteybın yapıskan yuzeyınde puturler gorulebilir duzeydeyken, bir mıkroskop lamelı tamamen kaygan bır goruntuye sahıptir. Dolayısıyla da, lamel yapıskan banda bastırıldığında, temas alanı, kuçuklu buyuklu bır kabarcıklar ordusuyla dolar. Cam, seloteypten ayrılmak istendiğınde ıse, kabarcıklar emme yastığı gıbi davranırlar. Uzarlar ve ıçlerindeki duşuk hava basıncı, yuzeylerı, kuçuk birer lavabo pompası gıbı bir arada tutar. Buyuk kabarcıklar genışlerken, çevrelerindekı kuçuk kabarcıklarla bırleşir. Belli bir noktaya gelindiğinde, buyuk kabarcıklar ağı, temas alanının kenarına ulaşır ve dışarıdakı hava tarafından emılir. Işte bu anda, cam yapışkandan ayrılırken çıkan 'plop' sesinı duyarız. Nature News Service 12.2.99 noronlardan, 'sagıseç' ve 'soluseç' sınyallerı olmak uzere ıkı gırdı ulaşmakta Bu sınyaller zayıf ve çehşkıh oldugunda, bır karar vermek ıçın daha fazla bügıye gerek sınım dogdugundan, karşılaştırma daha uzun zaman almakta ve karar yanhş olmakta Ancak, maymun her defa bır karar verdıgınden, araşürmacılar, noronların, duyusal gırdı sonuçlannın mekanık bır hesaplanmasından çok, gerçekten de soyut anlamda bır 'karar' kodladıgı sonucuna varmışlardır Bu araştırmanın en onemlı yanı, bıreysel kararvencı noronların hem duyu sınyallerını butunledıgı, hem de gelecektekı davranış bıçımı ıçın bunlan bır plan hahne donuşturdugunun gostenlmesı Beyin, gözlerin ne görmesi gerektigine nasıl karar verir? Kuş1 Hayır uçak1 Hayır supermen1 Sız karar verene kadar gozden kayboldu bıle Pekı, beynınız neyı gordu gunuzu nasıl behrler? VVashmgton Tıp Fakultesı nden JongNam Kim ve Michael N. Shadlen Nature Neuroscmce ın Şubat sayısmda, bu soruyu gundeme getırıyorlar Gordugumuz şeylere ıhşkın yaptıgımız yorumların çogu, duyusal ızlenımlere ve behrsız bılgüere baghdır Beyınlerımız, bu ızlenımlerı kayıt etmek ve bunlan, dogrultusunda hareket edebüecegımız yorumlarda kullanmak zorundadır Dolayısıyla, beynımızın bır yerlerın de, her durum ıçin kararverıcı' noronlar bulunmahdır Işte Kım ve Shadlen, bu noronlan araştırıyorlar Araşnrmacılar, kararverme durumu oluşturmak ıçın, Rhesus maymununa perde ustundeka noktaların hangı dogrultuda hareket ettıgını saptamak gıbı zor bır hareket ayırt etme gorevı vererek, beynın, gorsel sınyal lerını yorumlayıcı ve goz hareketlermı yonlendırıcı bol gesındeb her bır noronun elektnksel etkınhgını kaydetmışler Araştırdıklan noronlar, kararverme donemı sırasındakı etkınhklen goz harekennın doğrultusunu tdhmın ederler Kım ve Shadlen, kayıt ettıklerı 88 noron arasında, bekledıklen gıbı davranan 50 noronu tanımlamayı başardıklarını bıldırıyorlar Bu kararverıcı noronlann toplanarak gorsel yol uzerındekı noronlardan aldıklan smyallerı karşüaştırdıgı ınancmdalar Her norona buyuk bır olasıhkla, dogrultuseçıcı Balinaların yaşantısı Harvard Unıversıtesı'nden Frans Cipriano ve Stephen R. Palnmbi, Nature dergısınde yer alan yazılanrıda, 1993 yümda Japonya'nın Osaka kenhndekı bır supermarketten satın alınan balına etınden soz edıyor lar Etın kaynagının belırlenmesı ıçın araştırmacüar, genetık ıpuçları aranmış Araştırmacüar, ozellıkle araştırılanın, mıtokondrıya adı verüen hucre bohnelerıne aıt, hucre çekırdıgının dışında yer alan DNA kesıtı olan 'tnıtokondrıyal' DNA oldugunu behrtıyorlar Yapılan ınceleme etin, soyu tukenmekte olan mavı balınadan (Balaenoptera musculus) ya da mıtokondrıyal DNA anneden çocuga geçtıgınden, en azından annesı mavı olan bır balınadan kaynaklandıgını açıga çıkarmış bulunuyor Nıtekım, balınanın mıtokondrıyal DNA'sı, bu hayvanın, 1989 yümda Izlanda'da zıpkınlanmış ve 'no 26' olarak kayıtlara geçmış mavı balına ıle yuzgeçlı balma (Balaeonptera physalus) melezı balına oldugunu ortaya çıkarmış Kısacası bu hayvan, yanı no 26, mavıbalına annelı ve yuzSayfa haberleri: Feza Akça, Nature New Service geçhbalma babah, buyuk bır olasıhkla 1965 yüında dogmuş bır erkek 1986 yüında, no26'nın, Uluslararası Bahna Komısyonu'nun (IWC) benımsedıgı tıcarı bahna avına ılışkın kuresel moratoryumun koruması altına gırmış olması gerekırken, Izlanda'nın ozel dort yühk 'büımsel balına avı' ıznı çerçevesınde hayvan, 21 Hazıran 1989 tarüıınde zıpkınlanmış Nıtekım, Izlanda'nın 1990 yüında Japonya'ya 1074 6 ton donmuş bahna etı ıhraç ettıgı büınmekte No 26'ya aıt etlerın de buradan kaynaklanıyor ohna olasıhgı çok yuksek Uluslararası bahna urunlerı tıcaretı, Uluslararası Soyu Tukenmekte Olan Turler Konvansıyonu'nun (CITES) yargılama yetkısı altında Izlanda ohnamakla bırlıkte, japonya CITES'ın uyesı ohnasına karşın, Izlanda'dan bahna etı ıthal etmenın aykırı ohnadıgına daır bır karar aldırmış bulunmakta Araşnrmacüarın belırttıgıne gore her ne kadar IWC ve CITES'ın pohtıkaları 'denız kaynaklannı kuresel duzeyde denetleme çabalannı' betımhyorsa da oluşturulan benzeri ayncahklar, koruma altındakı bahnalan atlayacak oranda buyuk dehkler yaratmış bulunuyor 627/7