Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ölümünün 75. yılında Ziya Gökalp'in eğitimtoplumkültür düşünceleri üzerine... Bozkurt Cüvenç* Bir Poıtre: Birinci Meşrutiyet yümda dogan, Ikıncı Meşrulıyetı yaşayan ve yonetenler arasında gorev alan, Türkçuluk, Mülıyetçüik, Çağdaşlaşma (muasırlaşma) ve Ülkuculük konularındakı fıbrleriyle Cumhuriyet Devrımi'nı hazırlayun ve yoıüendıren yalnız bir dtişünfir. Hayatı boyunca, Osmanlı'dan Turkıye'ye, Meşrutiyet'ten Cumhurıyet'e, kulluktan yurttaşlıga gıden tarıhı yolda durup dınlenmeden çalışan, fikirler üreten, sorunlara çözürrı yolları ve seçeneklerı arayan, siyasrgorevler üsllenen, kendi kendini yetıştirmış, türü kendine özgü bir kışı. Osmanlı'nın Tanzimat ve dagılma dönemını Cumhuriyet Türkıyesı'nin doguşuna bağlayan, dındevlet, kulturmedenıyet, TurkIslam, teorıpratık iküemlerıru uzlaştıran, coşkiıln, tutkulu, yorulmaz bir araştırmacı ve düfünce dinamosu. Osmanlı Devleti'nin Askeri Mektepler Nazırı Stileyman Paşa, Recaizade Ekrem Bey'e gonderdigi ozel bir mektupta. "Osmanh devleümızm adıdır, nulletımızin adıise Türktür. Buna gore dıli Türk dilı; edehıyatı Türk edebıyab (ohnah)dır" demış. Bu alıntıyı GökaJp'm Turkçuluğun Esaslan'nda buluyoruz. Suleyman Paşa, bu düşüncesını uygulamaya koyamadı; oysa, Gokalp hayatı boyunca bu ülkü ugrunda çalıştı, çabaladı. Ikmci Meşrutiyet'ten sonra yenıden canlanan Osmanlıcılık ve Islamcüık çatışmaları karşısında uzlaştırıcı bir ruh, ülkü, (kimlik) arayan gençler, Gökalp'in ünlü Turan manzumesirıi Cenç Kalemhr'de yayımlamışlardı: Valan ne Türhyedır Turklere ne Türlastan, Vatan büyük, müebbet bir ulkedır: Turan! Musluman Osmanlı ulkesinde huzur ve güven bulamayan Türk ruhu ve Türkluk duygusu, bu manzumeyle Tu ran'da bir sıgınak anyor gibiydi. Gökalp, Osmanlıcı ve Islamcı eğılımlerı bagdaştırmaya çabalarken, olumsuz sonuçları günümuze degin sürecek bir "Tlırancılık" hareketıni istemeyerek başlatmış oluyordu. Oysa, 1916'dan sonra Turan sözcügünü pek agzına almadı. Turan'ı ve Turancüıgı uzak bir hedef olarak unutup Türkiyeciliğe yöneldı. "Turkçuluk, Tuık mılletıru yuceltmek ise", ad koymak bilmektir (Larincenın nomen numeri) ükesı geregince, "ülküyu once yaıatmak ve yaratmak ıçin de adını koymak, kımlıgıni bılmek gerekır" dıyen Gokalp, Turkçuluğun Esaslan'nda bütün bu koşullaıı sankı tek tek yerıne getırmeye çalıştı. , Millet, dil, din, ahlak (ulkü) ve guzellık duygusu bakımmdan aynı egıtımı almış bıreylerden oluşan bir topluluk olmahydı. Bu geıekçeyle, "Milletini, ümmetiru ve medenıyetmi tanı" diyordu. Milletı yapan kultur, ummetı yapan din, medenıyetı yapan bilimdi. Kültür millı, mederuyet ise evrenseldı. Bu açıdan bakıldıgında, Osmanlı ulkesinde, Halk, uzakdoğu (şaman) medenıyeunden, Medreselı, Islam (din) medenıyetmden, Mekteph ise, Batı (bihm) medenıyeunden... geliyor (gibi) idi. Farklı mederuyet çevrelerıne bagh bu üç zumrenın egitım surecrnı bırleştırmeden millet (ulus) olmak, metkure (ulku) bırlıgı ve kimlik (ruh) kazanmak mümkün olamazdı. Ne ki, egitim fıkrılerının temelini oluşturan bu tarihi ve bilimsel gozlemlerden sonra, Gökalp, çatışmaları gunumuze ulaşan çehşık ve şaşırtıcı bir sonuca varıyordu; Türk mılletindenım I Islam ümmetmdenım I Batı medenıyeündenım. Profesör Kwq»»l Kaıpat uçe bölunmuş kımlık özdeşımı konusunda şu haklı eleştıriyı yapar: Gökalp bu uçlüyu, tek bir ulkude bırleştırecegme yan yana sıralamakla yetındı. 661/4 Aranan uzlaşmacı sentezin adının koyulamadıgı bu bildirıde: Islam dini milletin özünü, Batı medeniyetı görunümü , Türklük ise adını ve ülküsünü, oluşturuyordu. "Kulturun ozunü oluşturan dm" goruşu, yıllar ve kuşaklar sonra, 12 Eylul donemınde "Tttrk tslam Senteri"nın ve millı kültür polıtıkasmın yanılgısı oldu. Bu sorgulanıp sınanmamış vaısayımın yol açtıgı tartışma ve çatışmalar, laıkşerıatçı kutuplaşmasıyla gunumuze ulaştı. Gokalp'e gore Meşrutiyet'ten önce de Turkler vardı kuşkusuz, ama onların bılıncmde, Turkluk ("biz Türküz") ınancı, yanı bir Türk Milletı yoktu. Osmanlı devletını oluşturan mılletlerın ayrılmasıyla, milli (ulusal) dıl azınlıkları oluşuyordu. Musluman Türk mületının dilı de Türkçe olacaktı ama hangısı? Yazılıp da konuşulmayan Osmanlıca mı, yoksa, Konuşulan fakat pekyazılmayan güzel Turkçe mı? sürece müdahale etmemelıydi. Gökalp'in kurdugu dılkültur ilişkısi bıümseldı, fakat kultürmedeniyet ayrımı için aynı şey soylenemezdı., Sonradan kendısıran de kabul ettıgı ve Mnstafa Kemal'ın dıle getirecegı gıbı, mederuyet kulturlerın bıleşkesinden ya da tarıhı bırıkımınden bagımsız bir varlık alaru degıldi Mületın dili Turkçe, ummetın dilı Arapça, medenıyetin dilı FVenkçe olabüır mıydı7 Üç dillı devletler vardı ama, uç dıllı bir millet olabılır mıydı? Olsaydı bıle, gunluk hayat, ıbadet ve biüm arasmdakı zorunlu iletişim hangı düle veya çevirmenlerle kurulacaktı? Egıtmi ve "hars" (kültür) üzerindekı duşunce ve onerılerıyle bu tur sorunlara çozum aradı. Eğitimci Gökalp Çok yönlü bir düşunür olan Gökalp bir egıtımcı olarak tanınmaz ve tanıtılmaz. Oysa, millet, ummet ve mederayet uzerindekı düşunce ve yazılanyla, yaşamı boyunca ve öldükten sonra egitım hayatımız üzerınde derın etkilen oldu; izleri kaldı Okul egıtımı üzennde, "tevhıdı tedrısaf'a kadar uzanan somut ve çarpıcı önerileri vardı ama, Gökalp'in etkilen, daha çok yaygın eğıtımde ve Ckır hayatında göruldu. Düşünce ve yazüarı üe toplumun, devletm ve çagırun egıtımcisi, bılgesı, fıkir babası oldu. Turkçuluğun Esaslan'm son baskısına hazırlayan Profesor Mehroet Kaplan a gore Gokalp, nkırleriyle Cumhurıyet'e yon verdı. Aıaştırmacı Parla da Kaplan'ın göruşune katılır. Onun "korporatıst" (her şeyı devlete mal eden devletçi) duşunce ve önerileri, 1970'lerden ve özellıkle de 12 Eylül'den sonra gündeme geldi.. Şu kadar ki, Kaplan'ın benımsedığı ve savundugu Turk Islam Sentezı, son donernde laıklıge gelen Gokalp'ten çok, Turk Inhlabı'na once evet deyıp sonra karşı çıkan ve dıne yonelen Peyami Safa'nın DoğuBatı Sentezi'nden ve Aydınlar Ocajı'nın Turkıye'ye bakışından beslemyordu. 1918 öncesınde dıyanete ve hilafete bagh görünen Gokalp, Turkçuluğun Esaslan'nda, laıklıgı açıkça savunmuştur. Ataturk "ogrenim bırlıgı" (Ibvhıd ı Tednsat) uygulamasında ve Turkçenın özleştirümesinde Gökalp'in fikrı ve onerılerınden buyuk olçude yararlanmıştır. Ittihat Terakkı'nın 1916 Kurultayı'na sundugu bildirıde Gokalp, o yıllann egitım sürecının başlıca konu ve sorunları üzerınde durmuş; okullar, htaplar, öğretmenler, oğrenciler, programlar ve onların temsıl ettiği dünya görüşlen uzermde, gunümuzde de geçerli görünen bazı ılışküer saptamıştı: * Sahaflar'da satılan Doğulu btaplarla Medreseler'de softalar; * Beyoğlu'nda satılan Batılı kıtaplarla özel okullar'da ievanteoler; * Babıalı'de satılan DoğuBatı kanşığı ttaplarla Tantimatçüar; yetıştırılıyordu. Gokalp, uçunu de yetersiz ve nitelıksiz olarak degerlendiriyor; bu ortam ve koşullarda hâlâ bir Osmanlı milletı yaratılacagını uman "Tanzımat zıhnıyetı"ne karşı tek bir "ulus" (millet) okulu onerıyordu. Bu göruşuyle, Osmanlıcı ve tslamcı çabaların başarısızlıgını gorup Turkçulüge sarılan Yu«uf Akçura'ya yaklaşıyor.hatta onu desteklemiş oluyordu, Çunkü Tanzımat okuMarındakı bılımdın dengesı, 1900'lü yülardan sonıa artarak din agırlıklı olmaya, bozulmaya başlamıştı. Gokalp "tanzımat zıhnıyeti" derken, o yıllardakı dine donüşu eleştiriyordu. Yapısalkurumsal sorun, açıkça soylenmese de, dinbılim veya medreseokul ıkilemıydı. "Mektepler olmasa maarifin daha rahat ıdare edüecegi" bir nükte değü, gerçegın ta Ziya Gökalp: Çok yönlü bir diifUnür ve eğltlmcl Peyman gazetesıne yazdıgı Huıriyet'ın ük yıllarında, Osmanlı'nın Turkçe üstünde bir Osmanlıca yaıattıgmı duşunüyordu, ama zamanla bu görüşü terk ettı, Hececı ve Türkçeci oldu. Osmanlüar ılerlemeye açık degildı. Oysa, Türk mıllıyetçılıgı reformcu ("terakkıverver'Vevrımcı) olacaktı. Çagdaş uluslar konuşma dıliyle yazı dillerini matbaanın yardımıyla butünleştırmeyi başarmışlardı. Türkçenin sorunu, unutulmuşluktan, kullanılmamaktan, daha dogrusu kultur ve mederuyet ıkılemmden kaynaklanıyordu. Dü üe duşuncenın Turkleşmesı, Turkçeleşmesme bağlı gorünuyordu. Bu yuzden Türkçülük bir halk (halkçüık) hareketı olmak zorundaydı. Oyleyse devlet (yönetım) bu etkıleşımın dışında kalmalı,