Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
da zekâ sayısı ru 8'e çıkart tım Bu sonun cusu dogal nesnelen tanı ma ve sırala ma yetenegı dır Buna en guzel ornegı Charles Dar wın John Ja mes Audubon ve Rachel Carson oluştu rur Son gunlerde bır dokuzuncu zekâ uzerınde durmaktayım Varoluşsal (egzıstansıyal) zekâ olarak nı telendırdığım buyetenek kı şının varol mak, yaşam olum ve sonsuzluk gıbı te mel sorulara verdıgı yanıtlarla kendını gosterır Dalai Lazna ve Soren A.Kierkegaard gıbı ıldhıyatçı ve fılozoflaı buna en ıyı oınek tır Çoklu zekâ teoremı (veya Multıple Intel hgences MI teoremı) ıkı onemlı koşul uzerı ne kurguludur Bırıncısı, ınsanlar bu zekaların tumune sahıptır ıkıncısı herkes farklıdır çunku herkesm farklı bır kışıhgı, mızacı ve zekâ profilı vardır Bazlerın, hatta klonların bıle pro fillerı farklıdır Psıkolojı bılımı açısmdan MI teorısı çe lışkılere yol açmaktadır Pek çok araştırmacı standart zekâ testlerının kullanılamaz halp gelmesınden tedırgm olmaktadır Yıne bu araştırmacılar, kendüermm yetenek olarak nıtelendırdıklerı bazı kışısel ozellıklenn "zekâ" olarak tanımlanmasından rahatsız olmaktadır lar Ancak muzık veya dans yetenegı gıbı egılımlerın zekâ tanımına sokulmaması bu yeteneklerın kuçumsenmesı anlamına gelmektedır Bu bır orkestra şefinın (veya dans çmın) yeteneklı olabıleceğı ancak zekı olması gerekmedıgı anlamına gelmektedır Ben, lenguıstık yetı ve mantıksal muhakeme gıbı us tunluklerın yetenek smıfına dahıl edılmesı ko şuluyla, zekâ olarak nıtelendırdıgım ozellıkle rın yetenek olarak sınıflandırılmasma razıyım Az sayıda psıkoloğun MI teorısme şup heyle yaklasmasına karşın, egıtırncıler bu teorıyı çok yararlı bulduklannı ıfade ettıler Egı tımcılerın pek çogu çocuklann zekâlarını farklı alanlarda gosterdıklerının farkmdadır ancak tek parçalı zekâ tanımına dayanan egı tım programları çocuklann ozel yeteneklerını ortaya çıkartmasına ızm vermemektedır MI teorısı ıste bu noktada egıhmın aksayan yon lerını gıderecek çozumu sunmaktadır Mufredat programlarının MI teorısıne gore duzenlenmesıyle pek çok gızh yetenek su yuzune çıkacak, daha katılımcı ve uretken kışılerın yenştırılmesı olanagı dogacaktır Howard Gardner Scıenüfic Amerıcan'dan çevıren Reyhan Oksay Aylak Bilgi M. Emİn Ceylan Sanal dünya... Son elli yıldır, yaşamın karakteristlığı daha da bir değişti. Eskıden ınsan ınsana ılışkı onemltydı ve onunla ılgilı kurallar onem taşırdı. Artık bu ilişki bitti ve tek tek her kişinın sanal dunya ılışkisi onem kazandı Cıdış bu suratle oluna muhtemelen insanın sanal dunya ılişkısı de bıtecek; ya da daha doğru bir deyişle sanal dunya insanı ilışki kurmak için yeterince gelışkın, hızlı, kapasiteli bulmadığı için ilişkiyi kendisi kopartacak! Onun yerine tamamen, bizim yaratığımız ya da sahibi olduğumuz ya da belki olamadığımız sanal dünyaların kendileri arasındaki ilişkiyi ızleyeceğız uzaktan uzağa! Şoyle bir duşunun: Sizin çocuğunuz bir yaşından itibaren sizi dinleyerek mi yoksa Kral TV'yi seyrederek mi buyuyor? Ve siz; sohbetin en yoğun olması gereken akşam saatlerınde eşinizle mi sohbet edıyorsuunz, yoksa televizyon başında fılme mı dalmışsınız? Hafta sonlarınız bir dosta gıtmek için mi kullanıyorsunuz, yoksa yenı gelen filmi gormek uzere sinemaya gitmeyi mi seçiyorsunuz? Bugun insan insana kesintisiz, doyurucu ve gerçek ilışki, yalnızca anne ile bir yaşını kadar olan çocuğu arasında ya da yetmiş yaşına gelmış kan kocalar arasında, ya da aşkın ilk haftası içindekı çiftler arasında var. Geriye kalan herkesin butun zamanı, televizyona, sinemaya, reklama yanı bır çeşit "yalari'la ayrılmış durumda! Sanal bir dunyamız var artık. Adı ustunde var olduğunu sandığımız, gerçekte yok bir dunya ile karşı karşıyayız. "Yok" bır dunyanın ıçinde insanın tek başına kaldığı bir durumda neler hissedıyor olabılıriz? Bana gore bu durum insanın uzerinde kesinlikle yabanıl bır durum yaratıyor. Yıllarca ormanda kalıpta ınsan ıçıne çıktıklarında gorduğumuz ıfadesız, mımiksiz ve hatta dılsız insan!.. Bugunku televizyon "ormanları"nın, başka her turlu olumsuzluğa gore insanı çok daha dıpten ve bir daha "yeşermeyecek" bıçimde biçtiğinı iddia edıyorum!.. Eşı gorulmedik bıçimde dılsız, duygusuz, gerçek temelde ilişkisiz, kendı evrimsel ustünluğunu kendi yarattıklarına teslim etmiş milyarlarca sanal insan... Yalnızca, televizyon ya da sinema değıl derdım, reklamlar ve daha nicelenyle hasımlığım var benim. Hiçbir toplum bu denlı yoğun bıçimde sanal imgeyle karşılaşmamıştır. Bir kitap kapağında, bir evin duvarında, donülen bir koşebaşınm hemen arkasında, bindiğimız otobusun arka camında, çevrilen bır kitap sayfasında, yanımızdan geçip giden otobusun govdesinde hep sanal bir dunya var. Acaba çevremızı kuşatmış bu yapay dunyanın uzerimizdeki etkileri ne? Çocuklanmız ınsana dokunmadan, onu anlamadan buyuyorlar. Insanları televizyonlarda gordukleri gibi zannediyorlar. Tıpkı bir arabayı, bir şampuanı, bır parfumu anlar gıbi anlıyorlar insanı Erışkınlerimiz de farklı durumda değil aslında. Televizyon programlannda seçıa gıbı davransalar da, orneğın reklam çıktığında kanalı değiştirseler ya da mutfağa çay koymaya geçseler bile yıne onca goruntu, başkalannın kendı kazançları için kafamıza sokmaya çalıştıklan onca reklam imgesı, Benger'in dediğı gibı, uzak ıstasyonlara koşan trenlergıbi durmaksızın geçerier onumuzden. Televizyon kapanıncaya, gazete atılıncaya ve afişın uzerıne yenı bır afiş yapıştırılana kadar surer gider bu durum. Beynimize yüzbinlerce yapay görsel imgeyi doldurttuğumuzda; bır firma otekını yenmış, bır şırket batmaktan kurtulmuş ve bır grup ınsan, çok ama çok para kazanmış oluyor belki, ama ben ne oluyorum? Yaslandığım gerçek arkamdan kayarken, sanat ve aldatıcı zevk dunyasına doğru kaymaya boşlıyorum. Içtığım hiçbir kola bana reklamını seyrederken ozledığım tadı tattıramadı henuz! Reklam edilen şampuanlarla yıkanmış hiçbir kadının saçını reklamlardaki kadar çekici bulamadım daha! Artık hayatım boyunca, "erkeğin ozu" diyen o kadını arayacağım, ya da "Evin'Tı yapılmış "eşsiz" bir pilav olmayınca yemekten zevk almayacağım. Ve sonunda, içimden kendime verdiğim mesaj şu: Butun bu hayalime girmış olanlann hiçbirisine erişememiş olarak ben hiçim. Hiçliği uzerimden atmak ıçın paramı harcamalıyım, bana gostenlenleri çılgınca almalı, kendimi hergun izlediğim sanal erkek ya da kadınlara benzetmelıyim! Araştırmalar, kışinm ekonomık duzeyı azaldıkça, reklam etkisinin arttığını gostermektedir. Buna karşılık çok parası olan kişıler için reklam onemli ölçüde etkisizdir. Bu tur varlıklı kişiler televizyondakı reklamlara kımi zaman gulerek bakaıiar. Çunku onların duşlere gereksinimi yoktur. Hiçbir şeyı olmayan insanların duşe ihtiyaa vardır! Onun için onlan yalancı bir dunyanın içinde tutmak hem kolay, hem de toplumsal stabilızasyon ıçın "faydalıdır"! Çunku iş saatlerinin dayanılmaz sıkıntısı sanal dunyanın sunduğu gelecekte ulaşılabilir bır duşle dengelenır. Sanal dunya sebepsizdır ve akıl dışıdır ve rahatsız edicidir ve durup durup ekrana gelır ve çekilmezdir ve ulaşılabilırdır ve gerçeklığın yerını, insanı yok ederek alabılendır! 618/9 dıgı katı psıkometrık yaklaşımdan farklı bır yol ızlomış oluyordum Ancak bu sezgımın da ha saglam bır temele oturtulması ıçın saglam krıterler oluşturdum Bu krıterlerın oluşumun da çeşıtlı kaynaklardan yararlandım • Psikoloji: Kapasıteler arası korelasyon olasılıgı •Suradışı vakalar: Aıalarında dahıler, ustun zekâlılar veya ogrenme zorlugu çekenlerın bulundugu olağan dışı kışılerın ızlenmesı •Antropoloji: Çeşıtlı yeteneklerın farklı kulturlerde nasıl algılandıgma ılışkın kayıtlar •Kültürel çahşmalaı: Lısan, arıtmetık, ve harıta gıbı çeşıtlı anlamlarda kullarulan sembol Mstpmlprının Veirlı^ı •Biyolojik bilimler: Kapasıtenın spe sıfık, evrımsel bır geçmışe sahıp olduguna ılışkın bulgular Ornegın vucudun motor kontrolu soz konusu oldugunda sol yarıkure devreye gırır Sag yarıkure uzaysal ve muzık yetenegınden sorumludur 8 çeşit zekâ Bu krıterlerle donanmış olarak, duyulard dayah kapasıtelerden, planlama, esprı yapma hatta cınsellıge dek uzanan pek çok kapasıteyı mıkroskop altına yatırdım Aday gosterdığım yetenegı yukanda sozunu ettıgım krıterlerı karşılayıp karşüamadıgına baglı ola rak, zekâ kapsamma aldım 1993 yılında 7 adet yetenegın krıterlerı yeterınce karşıladıgı sonucuna vardını Buıılar lenguıstık (dılbılım), mantıksalmatematıksel, muzık, uzaysal, bedensel kınestetık (atletler ve dansçıların sergüedıgı gıbı), ınsanlar arası üışkıler (dıger ınsanların ruh hallerını beklentılerını algılama yetenegı) ve kışının kendını algılama yetısı (kışının kendı ruh halını çozumleyebümesı ve bunlara gore davranması) Son üa tanesı son yıllarda duygusal zekâ tanımı adı alhnda bır lıkte ele alınmaktadır Standart zekâ testlerının pek çogu lenguıstık ve mantıksal zekâyı olçmeye yonelıktır, bazüarı da uzaysal zekâyı hedef alır Dıger 4 tanesı ıse tumuyle goz ardı edüır 1995 yılın