Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Aylak Bilgi etrrıeyı başardüar vu Kudus, Sınqapur, Avustralya ve Iskoçya gıbı ulkelerın araşürmacıları ES hucrelerını ınsandan da elde etmenın yollarmı duşunmeye başladılar Bu konuda Thomson rakıplerınden bır adım ondeydı Çunku o, resus ve beyaz perçemlı mayrnun turlerıne aıt EShucrelerını, laboratuvarmda yetıştırmış oldugundan bu konuda az çok bir tecrubeye sahıptı Thomson bır embrıyonu ılk once yaklaşık 140 hucrelı bır doku kuresıne ("Blastozyste") donuşturdukten sonra kurenın etrafındakı kabugun bır yerınde bır kalınlaşma oluştu İşte bu kalınlaşmış kısımdan, normal durumlarda, bır msanın tum vucudu oluşabılecektı ve aradıgı hucrelen burada tespıt eden Thomson bunları bır pıpet yardımıyla hucre bıleşımınden ayırdı Işın en zor yanı ıse bundan sonra başlıyordu Tıtızlıkle seçılmış besleyıcı maddelerden oluşturdugu bır kanşım üe hucrelerın hayatta kalmalannı sagladı ve aynı zamanda da ozel bazı yavaşlatıcı faktorler ıle de farklılaşmalanru engellemeye başladı M. Emin Ceylan Beyin Beyin, dunyada ve muhtemelen de evrende şimdiye kadar yapılmış ya da yetişmiş en gelişkin yapıdır. Içinde butun bir dış dünyanın kuçük bir minyatürünü taşır. Her şey orada resmedilir, bütun sesler, tınılar, tum anılar yenıden yaşanmak üzere depolanır. Şöyle bir düşunursek, yirmi beş bin gunlük insan omründe, eğer her şeyi resmetseydik, kimbilir kaçbin kilometrelerce uzayacak video kayıtları yapmak gerekirdi değil mi?.. Aslında beyin, çok sade ve çok sessiz bir organ gibi görunür. Oyle ya, onun çalıştığını, örneğin bağırsaklanmız ya da kalbimız gıbi hiç duyamayız ya da ciğerlerimiz gibi kabarıp küçülduğunü hissedemeyiz. Yapısı insana her zaman soğuk ve uzak gelmiştir. Ne anlaşılmaz kıvnmlan vardır, Dar bir rafa sıkıştırılmış, tepilmiş bir yorgan gibi durur. Parçalı kafatasının içinde bütün boşlukları en ekonomik biçimde dolduracak biçimiyle durur. Yoksa on dört milyar hucre bu boşluğa nasıl sığabilirdi ve bunca hucre 1.5 kg'lik toplam kutlenin içinde nasıl yer bulabilirdi değil mi? Çok ince bir işçilik var bu işte. Niye derseniz. Bu on dört milyar hücreden başka, onların arasında kurulmuş on trilyonluk da bağlantı var da ondan. Bu kadar yüksek sayıdaki bağlantıya yirmi beş bin gün boyunca ve yirmi dört saat kesintisiz biçimde enerji sağlamak zorundasınız. Üstelik de bunu topu topu her dakika geçen toplam yarım litrelik kanla sağlamak durumundasınız. Bu kadar büyük bir "fabrika"nın kullandığı enerji miktarı, karşılaştırmalı olarak ne kadardır biliyor musunuz? Bir bilgisayann kullandığının yanında devede kulak bile kalmaz; 1 0 wat. Beyin en erken oluşan organlardan biridir ve döllenmeden hepi topu üç hafta sonra ana karnında maya tutmuştur. Denilecektır ki, bu milyarlarca hücre kısaak bir surede nasıl oluşuyor. Say say bitmez çünku. Ama beyin bizim ölçulerimizin dışında çalışıyor. Oluşum devresinde her saniyede tam 250 bin sinir hücresi oluşuyor ve hepsi birden bu 10 trilyonluk bağlantılan kurmak üzere, komşulanna doğru kollarını uzatmaya başlıyorlar. Komşularla bağlantılar kuruldukça dış dunyadan bilgi içeriye girmeye başlar; dış dunyadan içeri girmeye başladıkça da muhtemelen bağlantılar daha hızlı kurulmaya devam eder. Bunu nereden mi anlıyoruz? Şöyle bir örnek verebiliriz: İnsan dört ayak üzerinden, iki ayak uzerine kalkınca denge organı beyincik büyümek zorunda kalmıştır. Çünku iki ayak üzerinde dikilmek,dört ayak üzerinde dikilmekten çok daha zordur ve hiç şüphe yok ki daha fazla bilgi ve işlem gerektirir. İnsan, kuşaklar boyu suren bır zamanda evrimleştikçe, beynin bir yanından obür tarafına telefon kablolan gibi yenı yeni hatlar çekmiş ve değişik bolgelerini, şişirmiş, buyutmüş ve kıvırmıştır. İnsan beynindeki bu yoğun bağlantılar, sonunda insana farklı alternatifler sunar olmuş ve onun da günlük hayatta, insanın esnekliğini yaratmıştır. Bu nedenle insanı öteki canlılardan ayıran en önemli faktör, ne tek başına dil, ne de düşünmektir. Ama butun bunları da yaratmış olan, her anlamda ve alanda esneyebilme yetisidir. Bir de onbeyin var, insanın farklılığını yaratan. Nasıl derseniz, daha derin mevzulardan bahis açma zaruretini doğurmuş olursunuz. Efendim aslında bızim atalarımız maymun değil balıktır. Çunku bızim beynimızin ılk orneklerı balıkda vardır. Sonra surungenler ve kuşlar gelir. Kuşlar sürungenlere göre daha zekidir. Çünku kuşlann önbeynı daha büyuktür. İşte bu nedenle, onbeyini en buyuk olan insanın en zeki yaratık olması da doğaldır. İnsan beyninin ılk formundan, bugünkü haline gelebilmesi için beş milyon yıl gerekmiştır. Bugunku hali ise otuz bin sene once gerçekleşmiştir. Yanı otuz bin sene önce doğanlar potansiyel olarak, bugunku her turlü matematik işlemi gerçekleştirebılirler, her turlu zekâ urünu espriyi kıvırabilirlerdi. Otuz bin yıl evrim için çok kısa bir sure. 0 yüzden daha uzunca bır sure beynimızin fazlaca gelışmeden boylece kalmasını beklemek yanlış olmayacaktır. Arada birçok yuksek IQ'lu dahiler ana karnmdan toprağa duşmuyor değil yeryuzunde ama bunları insan evrimini sıçratmış mutasyoner yeni bir soyun ürünleri olarak görmek yanlış olacaktır. Buna karşılık mutasyonların sadece gelişmeye donuk olmadığını da hatırlatmak ısterim. Gerıye doğru bir mutasyon atmış, mongoloid bir soysuzun, butun teknolojiyi elıne geçırerek hepımızı defetmesi bu yeryuvarlağından, /sfotistıksel olarak anlamsız seviyede bir hıçlik değildir!.. Email: m.e.ceylan@orion.net.tr. 617/9 Kök hücre yetlftlren Cearhart Farmakologlar çok memnun Gearhart'a gore Thomson'un buluşu en başta Farmakolojı'nın ışıne yarayacak Farmakologlar bundan sonra beyın, karacıger veya kalp hucıelerı kultıve edıp bunlann uzerınde çeşıtlı ılaçların etkılerını kontrol edebüecekler Tıp tarıhınde onemlı bır gelışme olarak sayılabılecek dıger bır çalışma alanı da, Transplantasyon'u serı uretıme geçırebümektır Araştırmacıldrın şımdıye dek verdıklen ugraş sonucunda, yetışkın ınsanla rın dokularmdan elde ettıklerı hucrelen kultıve etmeyı başardüar En başarılı uygulama lar derl transplantasyonlarında gerçekleştırıldı Laboratuvarda gelıştırılen yapay derıler daha sonra yaralı bolgeye ozel bır fıbrın yapıştırıcısı ıle uygulanmaktadır Bunun dışında kıkırdak ve kalp kapakçıklan da yapay olarak elde edıldıktcn sonra ınsanlara nakledılmeye başlandı Hatta tıpka gerçek bır karacıgerın tum fonksıyonlarını yerıne getırebılen, yapay bir karaciğer dokusu da bundan kısa bır sure once Hannover ve Berlın'dekı Vırchovv klırugınde kultıve edılebıldı Hastalıklara kesin çözüm Thomson ve Gearhart'ın araştırmalarını fınanse eden Geron fırmasına gore, EShucrelen sayesınde çok yakmda, bırçok onemlı hastalıga kesin çozum getırılebılecektır Enfarktus geçıren hastalar ıçın yenı kalp kaslan şeker hastalarma enjekte edı lebılecek pankreas hücreleri ve losemı hastalarma sınırsız mıktarda verılebüecek ilikler de bunlara dahıldır Ozellıkle Nevrolojı uzmanları bu konuyla yakmdan ılgüenmektedır Ölü sinirler, vucut tarafmdan hıçbır zaman yenüen medıklerı ıçın Alzheimer, Parkinson ve benzerı beyın hastalıkları, yalnızca yenı sınır hucrelerırun hasta kışıye nakledılmesı sonucunda ıyıleştırebüeceklennı duşunmektedırler Farelerden elde ettıklerı EShucrelerı ıle yapay beyın hucrelen gehştıren Otmar Wiestler ve Oliver Brüstle adındakı ıkı bılım adamı, aynı yontemın ınsanlar uzerınde de uygulanması halınde, bırçok beyın hastalıgına çare bulabıleceklerını soylemek teler Ancak burada da dıger transplantasyon ışlemlerınde oldugu gıbı vucut ıle uyumluluk gostermeyen yapay dokuya kaışı vucudun tehlıkelı reaksıyonlar gosteıme olasılıgı vardır Gearhart buna çozum olaıak EShucrelennm genetık olarak manıpulas yondarı geçııılmesını onermektedır Boylece bımlar bagışıklık sıstemı tarafından tanın mayacak hale getınlecek ve vucut taıafındarı kabul edümesı saglanacaktır Yapay doku ve alıcı arasındakı en mukemrnel uyuın ıse alı cmın kendısırıden alman hucreleı sayesınde gerçekleşebılecektır Dolly teknıgı, yenı yontemın bulunmasına yardımcı olmuştur II gılı uzmanlar bu teknıge "terapotık klonla ma" adını vermışlerdır Thomson ve Gearhart'ın çalışmalannın yavmlanması her rıe kadar buyuk tartışmalaıa sebep olduysa da, bırçok bılım adamı, artık bu tur araştırmaların tumuyle yasal hale getırılmesmı dılemek tedırler Üzellıkle Almanya'da embnyonlaı uzennde her tuılu araştırma yapmak yasak tır, yasagı çıgneyen kışılere 3 yılı kadaı hapıs cezası verılmektedır Nılgun Ozbaşaran Dede Kı/rıak SpıegH 48/98