Katalog

Viagra kadında kullanılabilir mi? Viagra'nm kadınlarda etkilerini araştıran çalışmalar başladı. Doç. Dr. Ateş Kadıoğlu (*) Dr. Engin Kandıralı (**) enisin sertleşme mekanızması üzerine 1983 yılında başlayan çalışmalar 1990'h yıllarda molekuler biyoloji duzeymde yogunlaşmış ve bu da sıldenafü (Viagra) adlı ilacın gunumuzde erkek erektü disfonksıyon tedavısınde kullanıma girmesı ile sonuçlanmıştır. Kadında seksuel uyarı ve orgazmda başrolü oynayan organlardan bıri klitonstir ve erkektekı penıse karşılık gelır. Klitorıs anatomik olarak ıki silindır (korpus kavernosum) ve bunların üzerine oturmuş bir şapkadan (glans) oluşur. Her sılındır bır fibröz kılıf ile çevrilı olup, klitoris ıçinde sungersi doku olarak % 45 oranında düz kas vardır. Aynı penıste oldugu gıbi klitoral arterler kan akımını saglar ve daha ınce olan uç dalları ise duz kas gergınlıginı regule eder. Seksuel aktivite sırasında klıtorıstekı düz kaslar gevşer, içi kanla dolar ve böylece klitorıs inleşır. Buradaia düz kasların gevşernesı ıçın hücre içinde ıkıncil habercı olan cGMP duzeyinin artması ge reklıdir. cGMP'nın sentezi nitrik oksıdin klitoral silindırlerdekı sungersi dokuyu gevşettigi ve vagina duz kasında da gevşeme sagladıgı kanıtlanmıştır. Ozellikle menopozdan sonra pek çok kadm cinsel ilişki sırasında huzuısuzluk, vaginada kuruluk ve vagina uyanlma eşıginın yukselnıesmden yakınmaktadır. Yine bu grupta % 63'e varan oranlarda cinsel ısteksızlik ve orgazm bozuklugu bildirilmektedir. Kadında cinsel yakın P malara bu sıklıkta rastlanmasma ragmen kadın cinsel fonksiyon ve seksuel disfonksiyon patolojısini açıklayacak fızyolojik mekanızmalar henüz tarrı olarak ortaya konmamıştır. Bilındigi gibi Viagra fosfodiesteraz tip 5 enzımini inhibe ederek cGMP'nın yıkımını engeller ve hücre içi düzeyinin yuksek kalmasını saglar. cGMP klitoris sungersi dokusunda gevşeme sagladıgı ve Viagra da klitoristeki cGMP düzeyini arttırdıgı ıçın Amerika Birleşik Devletle rametre olarak alınacaktır. Cınsel ılişkıden 1.52 saat önce alınan Viagra sonrası kadınlarda ilişki sırasında vaginal salgı ve orgazm degerlendirilecektir. Bu çalışma ile kadınlarda orgazmın, Viagra ile olumlu olarak etküendigı gösterilirse yeterlı uyarıya ragmen orgazm olamayan kadınlar da Viagra'dan yararlanabılecektir. Çalışmanın sonuçları merakla beklenmektedir. Ilaç kadın populasyonuna da hıtap ederse kullanıcı hedef kdtle artacagından satış rekorları kırabilır. Medyaya ise yenı bır ugraş alanı çıkacaktır. Viagra alan erkeklerde ilacın etkmligini bıldiren haberler görsel ve yazılı basmda yer almışur. Bu kez Viagra alan erkek ile Viagra alan kadın arasındaki cinsel ilişkiyi anlatan makaleler yayınlanacaktır, (*, **) I.U.lstanbul Tıp Fakultesı Uroloji Anabilim Dalı Ogretım Üyesi. Kaynaklar ,ı : ' ı ı ,, , , ,'j Adnıınistration) Viagra'nın kadınlarda etkinligını ınceleyen bır çalışma başlatmıştır. Klitoris orgazm sırasında ırıleşir ancak sertligi devam ettirecek mekanizmakr bulurımadıgından sertligi penis sertliğıne ulaşmaz. Bu nedeıüe Viagra verilen kadınlarda tedavi ölçüsü olarak klitoris sertleşmesi degil orgazm pa 1 Park K ve ark.: Sıldenafil inhıbits phosphodıesterase type 5 in hurririrı chtoral corpus cavernosum smooth muscle Bıoc and Bıop. RGS Com. 2 SadeghiNejad H Ve ark Impotance is a couple s dısease: Studies in female sexııal dysfunctıon J Urol 1996; 155 677 A 3 Goldsteın, M.K., Teng, NN.: Gyııecologıo factors ın sexsual dysfunctıon of the older women Clm Geıı.ıtr. Med 1991.7:4161 4 Burnett, A.L. ve ark. Iınmunohıstocherıııcal descrıptıon of nit rıc oxıde synlhase isoforms ın human clıtorıs J. Urol. 1997; 158: 7578 Suyun bilmediğimiz özellikleri Suyun garip davranışlan üzerine... ıyologlar yaşam molekullerınden soz edince, akla hemen, gen taşıyıcı DNA ile bedenin iş gucu protemler gelır. Bu arada, bıyomolekullerın en onernlisi goz ardı edilir. Bu yaşamın kaynagı olan su molekülüdur. Alçakgonüllü H2O molekulu, hantal, devasa DNA ve proteinlerin yanmda çok basıt kalmakla bırlikte, Londra Ünıversite Koleji'nden Daniel T. Bowron ve arkadaşları, Physical Revıevv Letters'ta yer alan araştırmalarında, suyun yaşamsal onemıne ilişkm bılmedıgımiz pek çok şey oldugunu belirtıyorlar. ler. 1945 yılında Henry Frank ve M. W. Evans, hucreleri bır arada tutmak içın neden hıdrofobık bir kuvvetin var olması gerektıgıru açıkladılar. Onlara gore bunun tek nedenı suyun garip yapısıdır. Su molekülleri, oldukça zayıf hidrojen bağlarıyla bır arada durur. Kuramsal olarak bır bardak su, baglann sürekli bıçımde kurulup koptugu, devasa, duzensiz, hidrojen bağlarıyla baglı bir molekuller agıdır. Işte bu ag yapısı, suyun yeryuzıindeki en garip sıvı olmasına neden olur. Hidrokarbon gıbi bır molekul ag içine girmek gıbi bir gaflette bulunursa, ya • kırıındaki hıdrojen bagları kopma tehlike siyle karşı karşıya kalır. Frank ve Evans'a gore, boyle bir durumda rüm su moleküllerı davetsiz misafire 'arkalannı dönerek', daha da güçlü biçimde 'el ele tutuşurlar' ve çevrelermde bir tür kafes oluştururlar. Dıger bir anlatımla, çozunen molekulun çevmsindeki su, bır sıvıdan çok düzenli bir kristal gibi davranmaya başlar. Burada sorun, sıvıyı bir duzene zorlamak elverişsiz bir sureç olup, inanılmaz bir kalabalığm içine hâlâ birkaç kişiyı sokmaya çalışmaya benzer. Davetsiz molekullerın birkaçı, çevrelerindekı duzenlenme yalnız olmaları halınde daha da güçlü olacagından, bir araya toplanmaya çalışır. Frank ve Evans'a gore hıdrofobık kuvvetin kaynagı budur. B noktalan yuz yuze gelecek biçimde çiftlı tabakalar halınde bir araya gelirler, Bu kokler, mumdakı hıdrokarbon molekullerı gıbı, yag molekullerınden kurulu kurnelerden oluşur ve dolayısıyla da suda çözuntnezler. Hâlâ bilinmiyor Bovvron ve arkadaşları, bu savı kanıtlamak için, suda çozunmeyen ve hıdrokarbona benzer biçimde davranan tek bır asal gaz atomunun, kripton atomunun çevresindekı suyun yapısını incelemelerine izın veren bır teknıkten yararlandılar. Kripton atomunun yaydıgı Xışınlarının çevredeki su molekulierinden kaçmak içın yitirdigi eneıjiyi inceleyerek, su moleküllerinin dizilış biçimini belirlediler. Bu durumu, 'misafir' krıptonları çevreleyen su kafeslerinden kurulu bır kristal yapı olan 'klatrat hidrat' halıyle karşılaştıran araştırmacılar, su molekullerinin çözücü sıvı kafesinde de klatrat hıdrattakı gibi düzenli bir biçimde dızilı olup olmadıgını incelediler. Aynı olması halınde, yayüan Xışını sinyalı de aynı olmalıydı. Ancak aynı degildi. Deneyler, sıvı içindeki kripton çevresindeki su molekullerinin klatrat hidrat krıstallerındekılere oranla daha az duzenlı oldugunu ortaya çıkardı. Bu da Frank ve Fvarıs'ın çizdigi resmin dogru olmadıgı anlamına gelır. Diger bir deyişle, bizi bır arada tutanınne oldugunu hâlâ bılrnıyoıuz. Feza Akça, Kaynak: nns Bir tür çekim kuvveti Hem suda çozunen, herrı de çozunmeyen bölumlere sahıp olan protem molekulleri de benzer biçimde tabakalar oluşturur Suyun varlıgı, proteinlerin krvrımlı bıçımını korumalarına yardımcı olur. Bu durum, moleküllerın suda çözünmoyen kesımleri arasında, hıdofobık (sudan korkan) olarak adlandırılan bir tur çekim kuvvetinin var olmasına benzer En azından bıyokımya ders kıtaplannda anlatılan kuram budur, Ancak daha ayrıntılı olarak bakıldı gında, olayın bu kadar basit olmadıgı go rulur. Her ne kadar küçük hidrokarbon molekullerı suda fazla çözunmeseler de, biı dereceye kadar çozunurler ve bu sıra da ısı açığa çıkar. Bu, su ve hidrokarbon lann birbırlerine yakın olmaklan hoşlan dıklarının ışaretidir. Enerji açıga çıkardıklarında bır arada daha kararlı hale gelir Su, hucre duvarlannı bır arada tutmaya yarayan ve protem moleküllennın kompakt, küresel bıçımlerde bır arada durarak işlevlerini gorebilmelerıne olanak tanıyan yapışkanı saglar. Ancak bu, ilginç bir yapışkan türüdür. Temelde su, gerçek bir yapışkan gibı davranmaz. Tam tersine, hucre içindekı molekuller, okyanustakı deniz anaları gibi sallanırlar. Ancak dıger biyomolekulleri çevreleyen su, bunlann bazılarmın bır araya toplanmalarına neden olan gizemli bir kuvvet uygular. Bu yolla, hucre zarlarını oluşturan azıdişi biçinıli lipit molekullerı, ıkız 'köklerinin' bitiş 617/10