Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kadının davranış ve duygusunu anlamak zor Dişi seks hormonunun beyindeki düzeyi, kadını anlamada ilk ipuçlarmı veriyor. adınların davranışlannı ve duygulannı tahmın etmeye, olçmeye ya da anlamaya çalışmak oldukça karmaşık oldugu gibı, adet duzenının çeşıtlı evrelerinde hormonların etkısını belırlemeye çalışmakda zordur. New York, Bronx'takı Albert Einstein, Tıp Fakultesı'nden G.B. Kakanis ve arkadaşla n daha guvenli bır yola başvurarak, dışı farelerın, dişi seks hormonunun beyınle rınde yol açtıgı fızıksel degışıklıklerı araşürmayı seçtiler. Neurosidence dergısının Aralık ayında yayımlanan sayısırıda, araştırmacılar, osterojen duzeyindeki degışimlerın "kavıama" fonksıyonlan, dıkkat ve belki de duyguları nasıl degıştırebıldıgını anlatıyorlar K Araşürma grubu, osterojen hormunu ostrodıyolun sınir sıstemindekı smyal verıcı molekuUennın çok sayıda alıcı bolgesındekı etkısını ınceledı Sırur sınyallerıne verüen yanıtldr, tumuyle bu tur alıcıla rın varlıgından kaynaklanır Hıçbır alıcının bulunmayışı, yollanan sınyalin dıkkate ahnmadıgı, çok sayıda abcı varlıgı ıse, guçlu bır sınyal ve guçlu bir yanıt anlamına gelmekte. Grup, yumurtalıklan olmadıgı içın ostradyon uretımı de bulunmayan farelerı ınceledı Bu fare grubu, 48 saat ostradyon dozu verüen fare grubu ıle karşılaştırıldı gında, 48 saat sonra, ostradyon grubunda, beynın on korteksınde sınırsinyalcısı kımyasalı olan norontralıne karşı bırkaç alıcı saptandı Aynı tur alıcüann ınsanda da bulunması, bu surecın dışı ınsan beynınde de olabılecegının gostergesıdır Karkanıs'e gore, alıcı sayısının az oluşu, norodrenalinın denetledıgı dıkkat ve krıze egılım gıbı, ureüme aıt olmayan beyın fonksıyonlarınm ostodıyol tarafından etkılendıgını gosterır. Alfa adre nerjık alıcı adındakı etkılenen bu alıcı turleri kavrama fonksıyonunu (yanı duşunme, dıl, bellek, ogrenme ve plan yapma gıbı daha "yuksek" bellek fonksıyonlan) da etkıler Hor mon, buyuk ola sılıkla, hormonlaıın duzenlenmesınde rol oynayan beyın bolgelerınde açıga çıkan noradrenalın mıktarını denetleyerek ureme fonksıyonlarını denetım altında tutmaktadır Burada yumurtlama donemi sırasında seks gudulerımn artmasında onemlı rol oynayan, bu sınyalin yollanmasıdır, Bu çalışma duygu, dıkkat ve davranışın hoımonlara baglı oluşuna dışkın ük onemlı temeli atmıştır Hormon, alıcı sayısını degışurmek yoluyla norodrenalın mıktanıu belırlenmesmı etkıler Pekı, aybaşı donemi oncesı sık sık gorulen aşırı duygusallık ve sınırlılıgın nedeni acaba gerçekten 7 ostradyol mudur Ostradyol duzeylerı yumurtlama oncesi en ust duzeyde ıken, adet sırasında ve ardından en duşuk duzeye ındigınden, en yuksek ve en duşuk hormon duzeylerı ıle belırgın bır bağlanü soz konusu olmaz. Tahmın edıldigi gıbı kadrn davranış bıçımmı açıklamak pek de kolay degüdır. Nature News Dinleyenei ArifÇağlar Asgari metafizik müşterekler Tam da Avrupa'nın bir Hıristiyan birliği mi yoksa dinler dışı ve ötesi bir medeniyet projesi mi olduğu tartışması alevlenmişken Köln'de bir siyaset bilimi dergisinde (Zeitschrift für Politik, yıl 44, sayı 2, 1997) VVolfhart Henckmann'ın "Scheler'in 'Ödünleme Çağı'nda Avrupa Fikri" ("Schelers Idee von Europa im 'Weltalter des Ausgleichs'") adlı bir makaiesi yayınlandı. Yazara göre Scheler'in daha Birinci Dünya Savaşı sırasında ortaya attığı ortak Avrupa düzeni planı, felsefecinin bu savaş sonunda yaptığı bazı düzeltmeler ve özellikle daha sonra verdiği "evrensel bir dünya uygarlığı" şekli ile Avrupa Birliği düşüncesinin temeli olabilecek nitelikte. Scheler'in tasarladığı Avrupa insanı, coğrafi olmaktan çok ruh birliği içindeki Avrupa'nın insanı olacak ve dayandığı sağlam temeller de bu insanın geleceğe güvenle bakan sağlam yapısını oluşturacak, 1915'te Avrupa 'da her ulustan insanın topçu ateşine yem olarak cepheye sürüldüğü bir zamanda Scheler'in aklına gelen sağlam temel Katolik ahlakı, buradan hareketle varılacak sosyal düzen ise dayanışma temeli üzerine kurulu Ingiliz, Amerikan dünyası ve kapitalizm düşmanı yeni bir "Avrupalı uluslar ailesi". Tabii ki bu aileye homo capitalisticus tipinin yaratıcısı ve kalesi olan Ingilizler zinhar dahil değil. Top ateşi ve gaz bombalarının tozu dumanı içinde savaşın getirdiği "yeni guç" ile zamanında her türlü dinin de dibine kibrit suyu ekmiş bu "sadece çıkar ve maddi amaçlar peşinde koşan insan tipi aşılacak" ve "Avrupa'nın iyi insanı" yeni "bir tip kültür insanı" olarak savaşın yıkıntıları içinden yükselecek. Eskiyi yıkıp yeniden daha eskiyi kurmanın heyecanı içinde Scheler Isviçre ve Hollanda gibi savaşın dışında kalmaya çalışan ülkelere de Alman Dışişleri Bakanlığı tarafından Almanya'dan yana savaşa girmeye ikna için gönderilir. Scheler bu ateşli döneminde "Savaşın Dehası ve Alman Harbi" ya da "Savaş ve Yeniden Yapılanış" ya da "Alman Nefretinin Sebepleri" gibi tuhaf başlıklı kitaplar yayınlar. Bütün bunlar 3540 yaşlarındaki bir derin düşünürün başına gelmiş olabilir fakat işin ilginç yanı Konrad Adenauer'in (1945 'ten sonra Batı Almanya şansölyesi ve Helmut Kohl'ün üyesi bulunduğu Hıristiyan Demokrat Parti'nin kuru cusu) Scheler'in özellikle Köln'de kurulan yeni üniversitenin sosyal bilimler bölümu başına Katolik ağırlıklı bir denge yaratmak için ısrarla getirmiş olmasıdır. Bu arada Birinci Dünya Harbi'nin yıkıntısından hüsranla çıkan Scheler de millet fikrini aşarak arsıulusal ökümenik (arzı meskun, cihanşumul, evrensel) yeni bir plan kurmaktadır: "Tannnın cennet bahçesinde" millet fikri ve Avrupa coğrafyası aşılacak, her türlü kültür özelliği yeni bir dünya kültürünün parçası olarak eşit hak, değer ve barış içinde bir arada yaşayabilecektir. Yeni dünya planında Avrupa'nın rolü "Avrupalı olmak bilincini" bir Avrupa Universitesi üzerinden "asgari müşterek metafizik kabuller" olarak yaymaktır. Birinci Harb'in askeri müştereklerinden ayrılıp varılan bu asgari müşterekler 'her şeyin temelinde aşk vardır' gibi dindar bir şiar üzerine kuruludur. Max Scheler asarı atikte kalmış bir yazar değil, günümüzde de kültür ve siyaset tartışmalarının içinde belirli bir duşünce formasyonunun temeli olarak işleyen bir felsefenin kurucusudur. Onun felsefesi de, o felsefe temelinde hareket eden siyasi düşünce ve yaklaşımlar da Avrupa tarihinin bir parçasıdır. Ama ortak bir Avrupa kurulacaksa temel harcında hangi düşunce ve felsefe, hangi yaklaşım ve siyaset olacaktır? Türkiye'den bakınca bir düşünce ve tartışma dünyası olarak Avrupa henüz ufukta görünmeyen meşhul bir kıtadır. Oysa arasıra bu meçhul kıtanın tuhaf adalarına zihin olarak gidip gelen seyyahlar yok değildir. Üstelik Max Scheler'in Alman vahdetine taraftar aradığı Birinci Harb sırasında 'değil mi ki Almansın, senden başka dayanağı yoktur Islamın' mealinde mısra dizen dindar Türk şairleri, ya da Fransa'da Katolikliğe iltihak etmek üzereyken aynı ilkelerin Islamda da bulunduğunu fark ederek hareketi Türkiye'de başlatan Nurettin Topçu gibi yazarar, Scheler'in düşüncesini insanın en temel yapısını sorgulayan bir felsefi antropolojinin dayanağı olarak gören felsefeciler (Takiyettin Mengüşoğlu: Kant ve Scheler'de Insan Problemi. Felsefi Anthropologie İçin Kritik Bir Hazırlık. Istanbul 1949. Ikinci baskı 1969) bile vardır. Avrupa kültürünü düşünmek için üniversitelere daha çok para ve olanak tanımalı Avrupa hedefini düşünürken Avrupa Birliği'ni düşünmüş olanları da eleştirel bir şekilde düşünmek gerekiyor. Ama bunun için Türkiye'de yapılması gereken şey Avrupa kültürünü kendisine yabancı ilan edip her suçlanmada karşı tarafta bir suç bulmak yarışına girmek değil. Bugünkü cehalet ve deli saçması cesaret zinciri ancak Avrupa'yı tanımak ve hazır yola çıkılmışken dünyayı ve kendini tanımak için yapılacak yatırımlarla kırılabilir. Bu da kısaca şu demek: Avrupa kültürünu öğrenmek için üniversitelere daha fazla para ve olanak tanınmalı. Avrupa düşünce dünyasının ne olduğunu bilmemek, sonunda ülkeyi sadece cahil bir yanlış tepkiler ülkesi haline getirir. 564/15