18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

H A Y V A N L A R D Ü N Y A S I Yaban hayatın ağırbaşlı' hayvanı: Bozayı Avı serbest olduğu için sayıları giderek azalan bozayılardan bazıları, avcıya ellerini yukarı kaldırarak teslim olur ve aff edilmeyi bekler. ozayı (ursus arctos), ayıgiller (ursidae) familyasını oluşturan yedi türden biri. Vahşi yaşamın, kahverengiboz renkli postuyla belirgin, kısa bacaklı, iri ve hantal yapılı üyeleri durumundadır. Avrasya'da ve Kuzey Amerika'nın kuzeybatısında, dağlık ve ormanlık kesimlerde yaşar. Köpekgıller (canidae) familyası üyelerıyle yakın akraba olan ayı, etçillerin en yakın jeolojik çağlarda evrimleşmiş olanıdır. Belirgin soy çizgisinin Miyosen'de köpek soyundan ayrıldığı ve çeşitli aşamalardan geçerek günümüzdeki üyelerine evrildıği kabul edilir. Türkiye'de, Trakya'ile Orta ve Güneydoğu Anadolu'nun çıplak bozkırlan dışında, ormanlık ve sarp dağlık yörelerde yaşayan bozayı (ursus arctos syriancus), ursus arctos türünün bir alt türüdür. Özellikle Karadeniz'in sık ormanlarla kaplı yerlerinde Akdeniz'in Toros Dağları'nda ve Doğu Anadolu'da yayılım gösterir: En çok rastlandığı yerler Bolu'nun Gerede, Mengen, Seben, Mudurnu; Zonguldak'ın Devrek, Yenice, Ulus, Bartın, Safranbolu; Kastamonu'nun Daday, Azdavay, Araç, Taşköprü; Sınop'un Ayancık, Gerze, Sakarya'nın Hendek, Karasu ile Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Van, Hakkâri, Bursa ve Balıkesir'ın dağlık kesimleridir. Bozayı, ayıgilleri oluşturan türler arasında evcilleşmese de eğitilmeye ve uysallaştırılmaya en yatkın türdür; Avrupa'da ve Asya'da yaşayan alttürleri, müziğın ritmıne uyarak hareket etmeye alıştırılmış, panayırlarda ve şenliklerde oynatılagelmiştır. Batı'da bu gelenek ortadan kalkmıştır; Türkiye ve Ortadoğu'da ise bugün de sürmektedir; meydanlarda ya da sokaklarda, tef ile verilen ritmik ses eşlığinde oynayan, kaval çalar gıbı davranan ya da yerlere yatıp yuvarlanan bir ayıya ve oynatıcısına rastlamak olasıdır. Ayının "becerileri" yalnızca bunlar da değildir; Anadolu'nun kimi yörelerinde sırt ağrısı çekenler ayıya kendilerini çiğnetirler, bu konumuyla bir "masör"dür bozayı; yine kimi bölgelerde, güreşçi olmaya soyunan Anadolu gençleri ilk sınavı ayıyla güreşerek yaparlar, burada ise bir "pehlivan" olarak karşımıza çıkar. Bozayı, yakın geçmişe değin Avrupa'da da yaygın biçimde yaşamaktaydı; bugün Norveç dışında sayıları yok denecek kadar azalmış durumdadır. Türkiye'de ise yaşam alanlarının daralması, denetimsiz avlanma, ekolojik dengenin bu hayvanlar aleyhine bozulması vb. nedenlerle sayıları her geçen gün azalmaktadır. Güney ve Batı Anadolu'da "insandan uzak" bölge kalmamış gibidir; nüfus artışı, orman < Esat Korkmaz B cılık etkinlikleri, dağ turizmı vb. sonucu bozayı daha dar alanlara sıkışmış kalmış ve avcılara "yem olmuş"tur. Geçmişte, Karadeniz'in ladin (plcea) ve köknar (ables) karışık ormanları, bozayı için çok iyi bir beslenme alanıydı; sonraları yöre halkının ladin ağaçlarını kesmesi sonucu denge değişti; ladin ağaçlarının yerini, ormangülü (rhododendron) aldı. Kısa zamanda, yüksek yamaçlar renk renk çiçek açan ormangülü bahçelerine dönüştü. Topraktan fışkırırcasına çıkan ve gövdeleri birbirine geçecek biçimde büyüyen or mangülü, başka bir bitkinin yetişmesine olanak tanımadığı gibi, yüksek yapılı canlıların, başta ayıların bu arazilerden yararlanmasını engelledi; ayılar da avcılar gibi patikaları ızler oldu; bundan bozayı zararlı çıktı ve birey sayıları korunmayı gerektirecek düzeylere ındi. Tek ve özgür Bozayı, geneîlikle çiftleşme dönemi dışında tek ve özgür yaşayan bir hayvandır. Etçıl kökenli olmasına karşın, otçul yaşama uyum sağlamış hepçil bir türdür. Gündüzlerı, zorlukla girilebilen sık ormanlık yerlerde oyalanır, ancak hava kararmaya başlayınca avlanmaya çıkar. Alıştığı bölgeden rahatsız edılmedikçe ayrılmaz, gezintılerinden dönüşte sürekli aynı yere gelir Kışın başlamasıyla uzunca süren bir dınlenmeye çekılır; bu dinlenme tam an Anadolu bozavışı lamıyla bir kış uykusu değildir; yaşlı ayılar kimi kez kalkarak su ıçmeye giderler. Deneyimli bozayılar, kış dinlenmesıne çekilmeden önce, birçok gidiş ve dönüşler yaparak izlerını silerler ya da tıpkı tavşanda olduğu gibi uzunca bir sıçrama yaparak yatacakları yere atlarlar. Yerini seçen bozayı, sırtını sertçe bir yere dayayarak yuvarlak bir bıçım alır ve başını oyluk arasına sokarak uyur. Dinlenme sırasında bir şey yemezler, kendi yağlarını yakarlar. Uykudan kalkan bozayı fazlaca zayıflamış durumdadır; yosunlar, küçük taneli meyveler ve karıncalarla beslenir. Yeterince besin bulamazsa geyik, karaca, domuz yavrusu vb. yaban hayvanlarına saldırır. Yaz aylarında temel oesınını otlar, kökler, yabani meyveler, meşe ve kayın tohumları, mısır, yulaf, buğday ile karınca yumurtaları ve bal oluşturur. Avlanma sırasında bozayı, etçil kökenli olduğunu kanıtlar gibidir; avını, sessizce ve sınsice arar; ağaçların ya da kayaların arkasına gizlenerek sabırla bekler; önünden ya da yakınından geçen avının üzerine sıçrayarak atlar, ön ayaklarıyla vurarak yere yıkar, üzerine çullanır ve boğazını ısırarak öldürür. Görmesi zayıf ise de koku alması ve işitmesı çok iyidir. Kışkırtılıp kızdırılmadığı ya da yaralanmadığı sürece çekingen ve ürkek bir hayvandır. Doğada, insan dışında bir düşmanı yoktur denilebilir. Bozayılarda çiftleşme zamanı, mayıs ve haziran aylarıdır. Dişı, doğurma zamanı gelince uygun bir yer arar, saptadığı yeri yosun ve kuru yapraklarla döşer. Aralık ve şubat aylarında 13 yavru doğurur; yavrular başlangıçta, 150250 kg. ağırlığındaki anne ayıyla çelişki oluşturacak denli küçük, ancak iri bir fare büyüklüğündedir. Yavrular, ertesı yılın yavruları doğuncaya değin annelerinin yanında kalır ve bir aile yaşamı oluşturur. Çiftleşme ve doğum Aycıya teslim olması Soyu tehlikede mi? Ülkemizde bozayı avına ılişkin bir sınırlama yoktur; yaban hayatımızın bu "ağırbaşlı" hayvanının avı serbesttir. Genelde postu için, kültür hayvanlarına ve kültür bıtkilerine zarar verdiği ya da spor için öldürülür. Sürek avında; hayvanın bulunduğu yer saptanır ve avcılar yerlerini alır; yarımay biçimınde dizilmiş olan sürücüler ayıyı avcıların bulunduğu yere doğru ürkütürler; avcı, üzerine gelen ayıyı gözlerinin arasına ya da kürekkemiğinin hizasından kalbe doğru atış yaparak vurur. Sürek avın da kimi kez çevresı sarılan ve kurtuluş umudu kalmayan ayı, oturarak ellerini kaldırır ve avcılara teslim olur Bugüne de ğin sürek avında, teslim olan hıçbır ayı ba ğışlanmamıştır; elleri havada teslim olan ayı, "kurşunu yedığı" zaman vücudunun yanan kısmını kavramak üzere ellerini ındirir ve hemen yeniden kaldırır; bu eyleminı ölünceye değin, belki bağışlanırım umuduyla disiplinli bir biçimde yıneler. D
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle