23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 HAZİRAN 2014 SALI 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada Bugünlere dek RTE, parti ve hükümet stratejisini kurmaylarının saptadığı ilkeler çerçevesinde uygulamış gibi. Kamuoyunun Çankaya’ya çıkacak olan patronlarının yine burnunun dikine gideceğini bildiğini bilmezden gelerek… …RTE’nin karar verdiği bir uygulamayı önceden ya bir meydanda ya da yalaka bir iki gazeteciyle yaptığı sohbet toplantılarında veya dış ülkelere giderken uçakta yaptığı açıklamalarla partisine de kamuoyuna da duyurduğunu bilmeyen varmış gibi… AKP kurmayları … …Başbakan’ın “herkesin cumhurbaşkanı olacağını” açıklamışlar! Diktatörlüğe hevesli RTE ile ilgili bu haberi okuyunca gülmüş olmalısınız. HHH Lyon’da, Fransa’da yaşayan Türklerden mutlaka sandığa gidip, sanki aday olacağı bilinmiyormuş gibi, AKP’nin cumhurbaşkanına, tabii kendisine oy vermelerini rica da etmedi, istedi, dayattı. RTE, halkı kucaklayan cumhurbaşkanı değil, AKP başbakanı iken kafasında saptadığı fikri sabitleri uygulayacağını Lyon dönüşü uçakta açıkladı. Yarattığı Çankaya; hem cumhurbaşkanı hem başbakan! Kendini işine geldi mi halkı ayırt etmeksizin kucakladığını söyleyecek bir cumhurbaşkanı ama cumhurbaşkanı koltuğunda devleti kafasında geliştirdiği biçime ülkeyi tek elden Recebistan’a dönüştürecek uygulamalar yapan başbakan görüyor. Üstelik anayasal yetkileri bir yana atan, RTE kendini, aynaya her baktığında bir deha gören bir insan. HHH Ondan başka bu ülkeyi yönetecek insan olmadığı sanısıyla, bıkkınlık veren bir plan programla hemen her gün bir orada bir burada konuşuyor. Üstelik eskimiş yüzü, konuşma üslubu, Hitler tarzı bıyığıyla TV’lerde görünüyor. Balyoz sanıklarının Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararı ile tahliye edilmelerinin bile o istediği için gerçekleştiğini, o Yüksek Mahkeme’ye bireysel başvuruyu getirmeseydi Balyoz davası sanıklarının hâlâ içeride yatacağını söyledi önceki gün. Lütfedip bireysel başvuru hakkını getirmesiydi Balyoz mağdurları ohooo daha hâlâ içeride olacaklardı!.. Bu iddiasında o denli iddialı ki tahliye kararlarını Avrupa İnsan Hakları’ndan bile sağlayamazlardı. Yatıp kalkıp RTE’ye bireysel başvuruyu sağladığı için neredeyse minnettar olmalarını ima ediyor. Orduya kumpası yalnız Pensilvanya’ya mal etmenin çabası içinde. Oysa 12 yıl ne istedilerse verdim dediği cemaatin kumpastaki rolüne bal gibi ortak. Ama şimdi bu gerçeklerin üstünü örtmeye çabalıyor. Tahliyelere Anayasa Mahkemesi’ne sağladığı olanak sayesinde karar verdiğini söyleyerek mağdurlardan beklentisini şöyle açıklıyor: “Biz şu anda onlardan teşekkür bile beklemiyoruz” diyor. Sanki padişah. Tahta geçmek üzere ulufe dağıtıyor. HHH CumhurbaşkanıBaşbakan olarak yeni hedefini önce Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş… …Askeri vesayetin büyük ölçüde kalktığını, şimdi sıranın Merkez Bankası’na ve yargı vesayetine geldiğini açıkladı. Ve Başbakan…. yukarıya çıktıktan sonra hemen aynı gün vesayet adı altında yargıya savaş açacağını duyurdu. Dediği şu: “17 ve 25 Aralık darbe girişimleri bitmedi. Başbakan’ın ofisine böcek koyanlar bırakılıyor. Burada paralel yapı yoksa nerede var? Bu iş burada bitmez.” Daha ne desin? Yargıyı da vesayetle mücadele adı altında evvel Allah temize havale edeceğini açıklamış oldu. HHH Halkı kucaklayacakmış. Kim, RTE mi? Kendini kucaklamaktan vakit bulursa! HABERLER Fışkiyeyi ben kırdım ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Twitter’ı en aktif kullanan siyasetçilerden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in hesabı hack’lendi. Gökçek’in Twitter hesabı Siber Ergenekon Tim adlı grup tarafından hack’lendi. Yeni bir Twitter hesabı açan Gökçek, hesabını hackleyen gruba, “Hesabımı iade ederseniz sizden davacı olmayacağım. Bu hatadan derhal vazgeçin” tweetleriyle seslendi. Bu arada Gökçek’in hack’lenen hesabından ise, “EGO otobüslerini bu sabah itibari ile bedava yapıyorum lan”, “İtiraf ediyorum fışkiyeyi ben kırdım”, “Atatürk’e yapacağınız çirkin iftiralar ve küfürler karşılıksız kalacağını mı sandınız? Biz varken hiçbir yanlış cezasız kalmayacak” şeklinde tweetler atıldı. Gökçek, yaptığı yazılı açıklamada, Twitter hesabının hack’lendiğini belirterek, “Hesabımdan yazılan ve yapılan açıklamaların benimle hiçbir ilgisi yoktur” dedi. Gökçek akşam saatlerine doğru yaptığı açıklamada ise hack’lenen Twitter hesabının kendi kullanımına açıldığını bildirdi. Gökçek açıklamasında, “Bu süre içerisinde hesabımdan yapılan açıklama ve duyurularla hiçbir ilgim yoktur” dedi. Melih Gökçek’in hack’lenen hesabından ilginç tweetler atıldı: GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada tartışmalar dalgalanarak devam ederken son 3 ayda 3 gazetenin kapanması her şey bir yana fikir özgürlüğü ve demokrasinin gelişimi açısından hüzün vericidir. 18 yıldır yayın yaşamını sürdürmekte olan Radikal gazetesi 21 Haziran Cumartesi günü kâğıda basılı son yayınını yaptı. Gazete dijital ortamda devam edecek. 1 Ekim 2012’de ilk sayısı yayımlanan soL gazetesi 4 Haziran’da yine kâğıda basılı biçimiyle sona erdi. Değişik bir bakışla 9 Şubat’ta gazete yelpazesine giren Karşı ise 65 gün sonra 14 Nisan’da ani bir kararla kapandı. Farklı yayın çizgilerine sahip 3 gazetenin ortak noktası, fikir ağırlıklı olmaları ve hükümetin hoş bakmadığı bir anlayışı benimsemeleriydi. Bu anlamda Türkiye’nin zaten çorak olan yeni fikirler üretme ortamı biraz daha daralmış oldu. İktidar yanlısı gazetelerin tiraj sorunu yok. Onların kamuoyuna duyurulan tirajlarının yüzde 7080’lik dilimi toplu halde alınıp dağıtılıyor. Muhalif gazeteler ise özellikle 30 Mart yerel seçimlerinin ardından ortalama yüzde 10’luk bir tiraj kaybına uğradılar. Bunda temel etken, hükümete karşı olan çevrelerin umduğu sonucu bulamamasıydı. HHH Toplumun gelecek beklentisi zayıfladıkça, umudu azaldıkça bu olumsuzluktan en büyük payı gazeteler alıyor. Bu gerçek bir kez daha yaşanırken daha önce televizyon karşısında yenileceği öngörülen gazetelerin şimdi de dijital medyaya karşı nasıl ayakta kalacağı tartışılıyor. Dijital medyanın her gün bambaşka bir yeniliğiyle tanışıyoruz. Bir anlamda uzay gibi sonsuz bir derinliği var. Zaten dijital haberleşme için yapılan tanımlardan biri şu: İnsanoğlunun bir toprak parçasına bağlı kalmaksızın verebildiği ilk adres! Kâğıda basılı klasik gazete ile dijital yayıncılık tartışması biraz da ekmeğe benziyor. İnsanın binlerce yıldır sofrasının vazgeçilmezi yaptığı klasik ekmeğin yanı sıra yüzlerce çeşit ekmek çıktı. Bir dönem bunlar sofrada geniş yer alabiliyor ama, klasik ekmek yerini kaybetmiyor. Dijital medya elbette güçlenecek ve yakın gelecekte bugünden öngöremeyeceğimiz yenilikler anında benimsenecek. Ancak yazılı yayınlar da tıpkı klasik ekmek gibi yerini koruyacak. HHH Cumhuriyet gazetesi hem dijital dünya ile hem de yazılı yayın ağı içinde benzer kulvarı paylaştığı gazetelerle birlikte yaşıyor. Özellikle fikir dünyasının sol kanadına hitap eden her gazete çıkışında Cumhuriyet’in yeri sorgulanır. Bazıları, doğrudan Cumhuriyet’in geleneksel konumunu reklam unsuru yapar, “biz yayına başladığımıza göre yıllar öncesinden gelen gazete alışkanlığınızı da değiştirmeniz gerekecek” iddiasıyla alana girer. Örneğin yıllar önce Yeni Yüzyıl gazetesi, reklamlarında Cumhuriyet’i ima ederek “Yeni bir bebek doğdu, eskiler ömrünü doldurdu” sloganını kullanmıştı. Yeni Yüzyıl değişik nedenlerle yayınına son verdikten sonra çıta yükseltildi ve Yeni Binyıl çıktı. O da bir süre sonra kepenk indirdi. Cumhuriyet yoluna devam etti. Karşı ve soL gazeteleri pek çok haber ve yorumuna imrendiğim, bizde olsaydı dediğim yayın organlarıydı. Radikal’de özellikle “Radikal İki” geniş bir düşünce yelpazesine sahipti. Kimi dostlar, “yazılarımı siz basmayınca oraya gönderiyorum” diye sitem ediyordu. Cumhuriyet, kuruluş temellerinin üzerinde, kapanan yayın organlarının okurlarına da seslenme sorumluluğuna girdi. Gazetenin genel birikimi bunu başarabilecek zenginlikte. Önce Cumhuriyet vardı... Bugün de yarın da... Açık liseye geçen öğrenci sayısı son üç yıl içinde yüzde 40 arttı Okuldan soğuttular u Eğitim Sen, “20132014 EğitimÖğretim Yılı Sonunda Eğitimin Durumu” başlıklı bir rapor hazırladı. Bu rapora göre, 4+4+4 ile birlikte okulöncesi eğitimde bütün yaş gruplarında okullaşma oranı belirgin bir şekilde düştü. FİGEN ATALAY yük bölümü özel liselere, meslek liseleri, açık lise ve imam hatip liselerine yönlendirildi. Ortaöğretim zorunlu hale gelmesine rağmen, açık öğretim lisesindeki öğrenci sayısı 20122013 eğitimöğretim yılında 804.523’e, 20132014 eğitimöğretim yılında ise 901.487’ye çıktı. Rapora göre, özel okulları A, B, C, D şeklinde sınıflandırmanın bir benzeri, yakında devlet okullarına da uygulanacak. Raporda, “Uzunca bir süredir toplumda derinleşen sınıf farklılıklarına paralel olarak devlet okulları arasında da belirgin nitelik farkı olan okulların ortaya çıktığı, hatta aynı okul içindeki sınıflarda bile farklılıklar oluştuğu bilinmektedir. Bakanlığın böylesi bir uygulamayı özel okullardan başlatması, ileride devlet okulları için bir “pilot uygulama” olması nedeniyle dikkat çekicidir ve eğitimde piyasacı zihniyetin geldiği noktayı göstermesi açısından ibret vericidir” denildi. Nitelik sorunu ‘Okul terki’, bütün eğitim kademelerinde bir sorun olarak karşımızda duruyor! İlkokul mezunlarının yüzde 80’i ortaöğretime geçmesine karşın, ortaöğretim öğrencilerinin önemli bir bölümü, 9. veya 10. sınıfta okulu terk ediyor. 20132014 öğretim yılında, okula devam etmeyen öğrenci sayısı 174.625 oldu. Kız ve erkek öğrencilerin okullulaşma oranları arasındaki fark, illere göre değişiyor. Örneğin, ortaöğretimde Siirt’te, erkek öğrencilerde net okullulaşma oranı % 61.2 iken kız öğrencilerde bu oran % 46.4. EğitimSen, “20132014 EğitimÖğretim Yılı Sonunda Eğitimin Durumu” başlıklı bir rapor hazırladı. Bu İHL’ler arttı Raporda, “Kuranı Kerim”, “Hz Muhammed’in Hayatı” gibi derslerin seçmeli olduğunun iddia edilmesine karşın, Türkiye’nin pek çok bölgesinde “zorunlu seçmeli” hale getirildiğine dikkat çekilerek, şöyle denildi: “20122013’te 1099 imam hatip ortaokulu varken 20132014’te 361 imam hatip ortaokulu bulunmaktadır. 20122013 eğitimöğretim yılında imam hatip ortaokullarında okuyan toplam öğrenci sayısı 94 bin 467 iken 20132014 eğitim öğretim yılında bu sayı toplam 140 bin 15’e kadar yükselmiştir. 4+4+4 öncesinde, 537 İHL’de 268 bin 245 öğrenci varken 20132014 eğitimöğretim yılında İHL sayısı 854’e, bu okullardaki öğrenci sayısı ise 474 bin 96’ya yükselmiştir.” rapora göre, 4+4+4 ile birlikte okulöncesi eğitimde bütün yaş gruplarında okullaşma oranı belirgin bir şekilde düştü. 20132014 öğretim yılın da okulöncesi çağda olmasına rağmen, 5 yaş grubundaki 350 bin çocuk ailelerin isteğiyle ilkokula başlatıldı. Yeni sistemle öğrencilerin bü Madımak katliamının yıldönümünde törenlere katılım çağrısı yapıldı: 2 Temmuz vicdandır MEHMET MENEKŞE SİVAS Sivas’ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri sırasında 2 Temmuz 1993’te Madımak Oteli’nde yakılarak katledilen 33 aydın ve sanatçı ile 2 otel görevlisi, katliamın 21. yıldönümünde düzenlenecek törenlerle anılacak. Alevi dernekleri, törenlere katılım için çağrı yaptı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Müslüm Doğan: Türki Aleviliği, Alevileri yuhalatıyor, nefret söylemiyle Alevileri hedef haline getiriyor, fişliyor. Farklı uluslardan ve milliyetlerden, farklı inançlardan oluşan halklarımız kardeşçe barış içerisinde bir arada yaşamaya inadına devam edeceklerdir. 2 Temmuz’da Sivas’ta Madımak Oteli önünde buluşmalıyız. 2 Temmuz insanın vicdanıdır. Vicdanını dinle. Ali İsmail de oradaydı CAN HACIOĞLU BELEDİYE BAŞKANI AHMET TÜRK CHP’DEN ULUDERE TEPKİSİ: Dosya kapatıldı ceza yağacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, Uludere katliamının adli açıdan kapatılmış durumda olduğunu vurgulayarak “Aileler Anayasa Mahkemesi’ne ya da AİHM’ye başvuracak. AİHM, Türkiye’yi bu konuda tarihi rekor cezalarla mahkum ettirecektir” dedi. Gök, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Uludere kararına dikkat çekti. Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın takipsizlik kararına yapılan itirazın Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce reddedildiğini aktaran Gök, İçişleri Bakanlığı ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu raporlarından da bir sonuç alınamadığını vurguladı. Gök, sözlerini şöyle sürdürdü: “Böylece yargısal boyut itibarıyla da Uludere olayı kapatıldı. Ölenlerin yakınlarının önündeki tek seçenek Anayasa Mahkemesi ya da AİHM’ye yapacakları başvurular. AİHM, Türkiye’yi bu olay nedeniyle yüksek miktarda tazminata mahkum edebilir. Ölenlerin çığlıkları, mağdurların acıları Başbakan’ın yakasındadır. Başbakan ve iktidar partisi tarihi bir vebal altındadır. Sorumlular ortadayken hiçbiri hakkında işlem yapılmamıştır. Ve bu olay Başbakan’ın söylediğinin aksine Ankara’nın karanlık dehlizlerine terk edilmiştir.” ye, ne yazık ki Madımak katliamıyla yüzleşmedi, arkasındaki karanlığı aydınlatamadı, katliamın siyasi sorumluları, organizatörleri adaletin karşısına çıkarılmadı. Ne yazık ki AKP iktidarıyla birlikte Türkiye, Ortadoğu bataklığının parçası oldu. Ortaçağ dönemlerine özgü mezhep çatışmaları kapımızda. Türkiye’nin Suriye’de, Irak’ta lojistik destek verdiği IŞİD, Nusra, El Kaide gibi cihatçı örgütler, toplumsal barış ve güvenliğimizi tehdit ediyor. Bizzat Başbakan, kalabalıkların önünde huşu içinde dımak utanç müzesi olmalı ve yönetimi de Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’ne verilmelidir. Valilikten talebimiz, dışarıdan anma için gelen canlarımızın insanca bir muamele görmesi. Sivaslılardan talebimiz de bu katliamı kınamalarıdır. Gelip bizim ile beraber yürümelerini istiyoruz. 2 Temmuz, Sivas’a sürülen en büyük lekedir. Bu kara lekeyi kaldırmanın yöntemi bu katliamı yapanları kınamaktan, lanetlemekten ve arka planında bulunanların açığa çıkarılması ve yargılanmasından, cezalarının verilmesinden geçiyor. Anma Komitesi Başkanı Hidayet Yıldırım: Ma ESKİŞEHİR Anadolu Üniversitesi’nin mezuniyet töreninde, Ali İsmail Korkmaz ve Gezi direnişinde katledilen gençler anıldı. Ali İsmail’in de okuduğu İngilizce Öğretmenliği Bölümü öğrencileri, “Üniversite Ali’yi unutmadı” ve “Ali İsmail’i hatırladınız mı?” yazılı pankart ve dövizler taşıdı. Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan, Rektör yardımcıları ve öğretim üyele ri Vilayet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’na çelenk koyup saygı duruşunda bulunduktan sonra yürüyerek mezuniyet törenin yapıldığı Atatürk Stadyumu’na gitti. 5 bin 400 öğrencinin mezun olduğu törende, Ali İsmail Korkmaz ve Gezi direnişinde katledilen gençler anıldı. Anadolu Üniversitesi’ne ait eğitim uçakları, törenin yapıldığı stadyumun üzerinden gösteri uçuşu yaparken, kep atma seremonisinin ardından havai fişek gösterileri sunuldu. ‘Asker ve MİT Mardin Kalesi’nden çekilsin’ MARDİN (DHA) Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Mardin Kalesi’nde Radar Üssü’nün taşınmasını, asker ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) kaleyi boşaltmasını istedi. Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği’nden bir heyeti kabul eden bağımsız Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Türk, belediyeyi büyük bir borç yükü ile devraldıklarını ve oturacak bir binalarının dahi bulunmadığını söyledi. Mardin’in bir turizm kenti olduğunu ve kültürüne uygun projelerle kenti daha ön plana çıkarmak istediğini ifade eden Türk, sözü 1950’li yıllardan beri NATO tarafından Radar Üssü olarak kullanılan Mardin Kalesi’ne getirdi. Türk, “Mardin Kalesi’nde halen asker ve MİT kalıyor ve orayı kullanıyorlar. Bu çağda artık 50 yıl önceki teknoloji ile izleme ve gözetleme yapılamaz. Bunu kendileri de iyi biliyor. Mardin Kalesi’nin boşaltılması ile orayı turizme açıp parklar yapmak istiyoruz” dedi. Türk, ‘Kürdistan’ diye adlandırdığı coğrafyanın 5 bin yıldır Süryanilerin, Ermenilerin, Kürtlerin birlikte yaşadığı bir coğrafya olduğunu belirterek, “Mardin merkezinde ve kimi ilçelerinde Arap halkı da yaşıyor. Bu halkların hukukunu inkar etmeden bir yönetim gerçekleştirmek istiyoruz. Türkiye, Mardin gibi olsaydı, buradaki halklar gibi yaşasalardı şu anda Türkiye’de sorun kalmazdı” dedi. Taksim Dayanışması’na yeni bir soruşturma açıldı İstanbul Haber Servisi Taksim Dayanışması’ndan Avukat Can Atalay, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu ve Şehir Plancılar Odası İstanbul Şube Sekreteri Akif Burak Atlar, Gezi direnişinin yıldönümünde basın açıklaması yapmak istedikleri gerekçesiyle dün bir kez daha ifadeye çağrıldı. Üyeler bugün savcı önüne çıkacak. Taksim Dayanışması üyesi 4 kişinin ifadeye çağrılma nedeni, 31 Mayıs 2014’te Taksim meydanında basın açıklaması yapmak istemeleri olarak belirtildi. 31 Mayıs’ta İstanbul genelinde 127 eylemci gözaltına alınmıştı. Taksim Dayanışması üyeleri hakkında 2013’teki Gezi direnişiyle ilgili dava ise sürüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle