02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 HAZİRAN 2014 SALI 6 HABERLER Balyoz’dan tahliye olan muvazzaf subaylar haftanın ilk gününde 40 günlük izinlerini aldı ‘Sudan çıkmış balık gibiyiz’ BARKIN ŞIK Bir Tek Oy Vermediniz! Bu sözü Kılıçdaroğlu söyledi. Kime? Gittiği Diyarbakır’da Kürtlere.. Şüphesiz, Kürt siyasal hareketine ve temsil ettiği Kürt taleplerine sırt dönmek mümkün değil. Bayrak krizi patladığında, Kürt liderlerin “Bütün ulusların bayraklarına saygı göstermeliyiz” biçimindeki, Türkiye bayrağını yabancı ülkelerin bayraklarıyla eşdeğer gören ve sadece bu sözlerle sahiplenen açıklamaları karşısında, şu görüşü paylaştım: Gelin, bu bayrak hepimizin mi yoksa sadece Türklerin mi.. En az Türkler kadar bayrağa sahip çıktığınız zaman, Kürt meselesini çözmek kolaylaşır... İşe buradan başlayalım... Kılıçdaroğlu’na, Diyarbakır’da katıldığı “Tigris Diyalogları” toplantısında örneğin “Çözüm Süreci’ne neden destek vermiyorsunuz” sorusu yöneltildi.. CHP lideri, sürecin Meclis’te yasal bir zemine getirilmesi gereğini savundu.. Ve bir başka soru üzerine de “Siz de CHP’ye bir tek oy vermiyorsunuz..” dedi. HHH CHP’nin Diyarbakır’da aldığı oy oranı %1.. İşte o kadar. Yarın da bir tek oy alamaz! Bir zamanlar CHP’nin bölgedeki gücüne ulaşması bugünkü koşullarda mümkün değil. Çünkü çok şey değişti! O zamanlar, milletvekilliklerinin, partilere dağılan Kürt ağalar arasında paylaşıldığı zamanlardı! Bir büyük Kürt ailesinin biri o partiden, biri bu partiden.. Toplumsal ve siyasal dinamikler değişti... Kürt ağaların yerini a) PKKBDP milletvekilleri, b) İktidar partisi milletvekilleri aldı; c) Kürtlük bilinci öne çıktı; d) AKP iktidar partisi olarak Apo ile çözüm süreci’ni başlattı, e) Kürt bölgelerinde iktidarın (ailesel vb.) ekonomik destek programlarını devreye soktu ve bu sayede de Kürt seçmenlerin oylarının BDP ile paydaşı oldu.. f) Kürt seçmeni böylece BDPAKP kutbu arasında bölündü.. Kürt toplumunun dinamiklerini, bu iki kutup elinde tutuyor.. Dolayısıyla, ne çözüm sürecinde ne iktidar nimetlerinin dağıtımında asla paydaş olmayan, AKP iktidarda kaldığı sürece öyle gözüküyor ki ol(a)mayacak da olan CHP’ye Kürt seçmeni bir oy dahi vermeyecektir.. HHH Sık sık diyorlar ki yazarlar ve TV’lerde çok bilmişler: CHP çözüm sürecini desteklesin.. Bu kadar aptalca bir siyasi öneri duymazsınız... Çözüm süreci denen şey, MİT ile İmralı’da A. Öcalan arasında kotarılan, hayli zamana yayılmış, RTE’nin daha çok siyasi seçim takvimine endeksli, bir alver ilişkileridir... Bu ilişkiler, bazen karşılıklı okşama, bazen karşılıklı tehdit, bazen karşılıklı tavizler ile, daha çok da Abdullah Öcalan merkezli yürüdüğünü biliyoruz. AKP’nin Öcalan’a tuttuğu en büyük havuç, serbest bırakılma umududur. Şu veya bu şekilde.. Diğeri de, henüz doğru dürüst AKP’lilerce dile getirilmeyen, Kürtlere özerklik sözüdür... Anadilinde eğitim meselesi ise henüz iktidar tarafından şekillendirilmiş değildir. Ama Kürtlerin baş talepleri arasındadır. Özetlersek 3 temel konuyu, Apo’ya özgürlük, Anadilde Kürtçe eğitim ve özerklik.... HHH RTE ve MİT, “çözüm süreci”ni ve Öcalan’ı diri tutarak, silah bırakışma temelinde görüşmelerini sürdürüyor. Son zamanlarda Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken bu çözüm sürecinde somut taleplerine yanıt verilmesi için, PKK adam kaçırdı, bomba koydu, işyerlerini bastı, kışla basıp bayrak indirdi ve RTE’ye gözdağı verdi. Cumhurbaşkanlığı seçimleri bu süreçte ön planda. Ertuğrul Kürkçü, RTE’ye oy yok, dedi.. Dedi ama, RTE ile İmralı’nın arasındaki anlaşmanın, ikinci turda BDPHDP desteğinin RTE’ye kaymasına dayandığı açıktır. İlk turda herhalde Selahattin Demirtaş aday olacaktır.. Apo’nun dışlamasıyla (kendisine rakip olacak bir siyasi adaya tahammülü yoktur) bir süre küsen ve kenara çekilen Demirtaş, herhalde Apo ikna edilmiş olacak ki, yeniden siyasete döndü ve HDP eşbaşkanı seçildi. Kılıçdaroğlu BDP’lilerle de görüştü Cumhurbaşkanlığı turunda. BDP’liler, Rıza Türmen’i önermişler. Rıza Türmen, ilk tur adayı olabilirdi ancak. Bu CHP’yi kündeye getirme önerisi gibiydi! İkinci turda Türmen’i satacaklar ve RTE’ye döneceklerdi. İmralı emriyle.. HHH Gelelim yine “CHP çözüm sürecine katılsın” zırvalığına.. Bu şu demek: CHP’den bir heyet, MİT müsteşarıyla birlikte İmralı’daki görüşmelere katılsın ve alınan kararlarda söz sahibi olsun... CHP, aynı zamanda RTE ve yakın arkadaşlarının çözüm süreci strateji ve taktiklerinin konuşulduğu, MİT’e vb. uygulama talimatlarının verildiği gizli görüşmelere katılsın, söz sahibi olsun ve kararlar birlikte alınsın. Gülüyor musunuz! Sürece katılmak, desteklemek, ortak olmak budur, gülün tabii!.. Yoksa istenen, CHP gözü kapalı RTE’ye destek çıksın mı? Evet, zekâları en üst düzeyde seyredenler bunu istiyorlar.. RTE’nin kimsenin başını kıçını bilmediği çözüm sürecinin bir aleti olmasını.. Kürt meselesi ya bu ülkenin, Meclis’in ana konusudur, tartışılır orada her şey.. Ya da, İmralı ile RTE arasında alver gülüm, karşılıklı tehdit, RTE’nin bazen de seni asarım ipini seçim meydanlarında salladığı biri süreçtir... Bitirelim: RTE’nin en büyük destekçisi Kürt siyasal hareketidir, önünde başka bir seçenek görememektedir ve RTE’yi de, eğer caymazsa son anda, Çankaya’ya oturtacaklardır.. Ne ortaklığı, allahaşkına! Tek oy fazla alamaz CHP... ANKARA Balyoz davasından yargılanan muvazzaf subaylar, haftanın ilk çalışma gününde 40 günlük yasal idari izinlerini aldı. Tekrar orduya dönmek konusunda, “Burada bir transplantasyon gerçekleşecek. Sistem bizi kabul edecek mi? Organ sisteme uyum sağlayabilcek mi? Bu soru çok önemli” diyen subaylar, hapishanenin ardından dünyaya ayak uydurmaya çalıştıklarını kaydettiler. Kendilerini “akvaryumdan çıkmış balık gibi” hissettiklerini belirten tahliye olan subaylar, Genelkurmay’dan kendilerine gelen “geçmiş olsun” telefonu konusunda ise, “‘Geçmiş olsun. Bir ihtiyacınız var mı?’ diye sordular. Haklarını yemeyelim. Kırık gönüllerimizi almaya çalıştılar” dediler. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel adına Genelkurmay Personel Başkanı Korgeneral Metin İyidil, tahliye olan personeli tek tek arayarak “geçmiş olsun” demişti. Göreve dönmeleri halinde “hata kabul etmeyecek makamlara” oturacaklarını belirten subaylar, “Cezaevinde bü ‘Perşembe yeniden Anıtkabir’ Balyoz davasından tutuklu bulunanlar perşembe günü yeniden Anıtkabir’de buluşacak. Geçen cuma günü Anıtkabir ziyaretine yalnızca Mamak Askeri Cezaevi’nde tutuklu bulunanlar katılabilmişti. Perşembe günkü buluşmaya, İstanbul ve Ankara’dan hem sivil hem de askeri cezaevlerinde yatan tüm isimlerin katılması planlanıyor. yük stres altındaydık. Yeniden bir stres ortamına girip görev yapmak her babayiğidin harcı değil. Sistem bizi kabul edebilecek mi? Burada bir transplantasyon gerçekleşecek. Organlar birbirini kabul edebilecek mi?” ifadesini kullandılar. Bu kararı almak için izin süreleri boyunca değerlendirmede bulunacaklarını kaydeden subay ‘Yıldırım’a destek’ lar, Mamak Cezaevi’nde tutuklu kalan tek isim Deniz Albay Necmi Yıldırım’ı ise yalnız bırakmak niyetinde değiller. Necmi Yıldırım, İstanbul’daki Casusluk Davası’ndan hüküm giymişti. Onunla birlikte yargılanarak hüküm giyen 42 kişiden yalnızca Albay Yıldırım ve Astsubay Adnan Yılmaz cezaevinde bulunuyor. Geriye kalan 40 kişi hakkında ise herhangi bir işlem yapılmadı. Tutukluluk hallerinin bitmesi ile birlikte muvazzaf subayların maaşlarında yapılan 1/3 oranındaki kesinti kalktı. Yeniden tam maaşlarına kavuşan muvazzaf subaylar, tutuklu bulundukları süre içinde yapılan kesinletileri ise beraatlerı halinde alabilecekler. Subayların “iadei itibar” konusunun hayata geçebilmesi için ise yeniden yargılamanın tamamlanması gerektiği belirtiliyor. dından ilk olarak yıllık gerçekleştirmeleri gereken 5 saatlik uçuşlara çıkacak. Dalgıç ve paraşütçü brövesi olanlar için de benzer bir durum söz konusu. ‘Akıllı telefon zorluyor’ ‘Pilotların gözü havada!’ Muvazzaf subaylar arasından pilot olanlar ise en çok uçmayı özlediklerini söylüyor. Uçmak için can atan pilotlar, şayet sistemde kalırlarsa, sağlık muayenesi ve kısa bir yer eğitimin ar Cezaevine girdiklerinde çoğu tuşlu cep telefonu sahibi olanlar, dışarıya çıktıklarında akıllı telefonlarla baş başa kaldı. Dokunmatik teknoloji ile “barışmaya çalışanlar” bir yandan da gözlerinin bozulduğundan şikâyetçi. Cezaevine girerken yakını görmekte problem çekmeyenlerin önemli bir bölümü aradan geçen 4 yılın ardından artık gözlerinin bozuk olduğunu söylüyor. ‘CASUSLUK’ DAVASI HURŞİT Tolon, YARGILANDIĞI Zirve Yayınevi davası duruşmasına katıldı Ver parayı HAKAN DİRİK al raporu İZMİR İzmir’deki askeri casusluk iddiasını ilişkin davada, söz savunmaya geçti. Davanın dünkü duruşmasında, mahkemeye gelen TÜBİTAK raporunu isteyen avukatlardan 1780 lira talep edildi. İddianamede “Askeri gizli bilgi ve belgeleri ele geçirme, bulundurma” suçlamasıyla 49’u muvazzaf asker, 79’u tutuklu 357 sanık hakkında 2 yıl ile ömür boyu hapis arasında değişen cezalar isteniyor. İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan davanın dünkü duruşmasına 10 tutuklu sanıktan 9’u ile avukatları ve sanık yakınları katıldı. Davanın 1 No’lu sanığı Bilgin Özkaynak’ın avukatı Muzaffer Sevgi Sakarya, davanın tek kanıtı olan ve “Büyük bir komplonun parçası olarak” değerlendirdikleri dijital verilerin kendilerine ve sanıklara verilmediğini, flash disklerde DNA ve parmak incelemesi istediklerini, ancak bunun reddedildiğini kaydetti. Sakarya, kanıtların İTÜ, ODTÜ gibi üniversiteler tarafından incelenmesini istediklerini, güvenmedikleri TÜBİTAK’ın raporu tamamlamadığını söyledi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Orhan Kızıltaş, TÜBİTAK raporunun geldiğini bildirdi. Kızıltaş, raporun 60 küsur sayfa ve 1617 ek klasörden oluştuğunu, taranması için İzmir Barosu’na verildiğini, isteyen avukatların oradan alabileceğini söyledi. Avukat Nevzat Güleşen, baronun TÜBİTAK raporu için her bir avukattan 1780 lira talep ettiğini, raporu kendilerine verme yükümlülüğünün mahkemede olduğunu CMUK’ta da sanıkların bu tür masraflar yapmamasının belirtildiğini söyledi. Sanık avukatlarından Murat Ergün, “İkinci iddianamenin 141. sayfasında ‘Pandora’ veri tabanının şifresinin kırılarak tamamının açıldığı, 143. sayfasında ise ‘Dosya çözme çalışmaları devam ediyor’ denilmektedir” diye konuştu. Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz kararını anımsatan Ergün, bunun bir içtihat niteliğinde olduğunu vurgulayarak “Yüksek mahkeme, dijital deliller nedeniyle hak ihlali olduğu kanısına varmıştır. Bu davada da Özkaynak’ın evinde o harddisk çıkmamıştır. ‘Bu dijital deliller hukuka uygun elde edilmiş diye değerlendirme yapıldı mı? Anayasa Mahkemesi işte tam da bu nedenle Balyoz davasında o kararı vermiştir. Gazeteci Mehmet Baransu Milli Güvenlik Kurulu’nun ek kararını yayımladı. Suç ortada, ikrar var ve elini kolunu sallayarak serbest dolaşıyor. Bizimkilerle ilgili delil yok, hepsi inkâr ediyor, ama 774 gündür tutuklular” dedi. Sanıklardan Onur Süer’in avukatı Nevzat Güleşen de, sanık Bilgin Özkaynak’a “2012 Mayıs ayında tutuklandınız, iddianamede evinizden ele geçirildiği iddia edilen bir belgenin oluşturulma tarihi 12 Eylül 2012. O tarihte neredeydiniz” diye sordu. Özkaynak da “O tarihte cezaevinde tutukluydum” yanıtını verdi. Hukuk suikastına uğradım SELAHATTİN GÖKATALAY MALATYA Zirve Yayınevi katliamı davasının 93. duruşmasına katılan emekli Orgeneral Hurşit Tolan, “Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, günün birinde hain bir kurşunla şehit olacağımı bilerek girdim, ama günün birinde hukuk suikastına kurban gideceğimi hiç ama hiç düşünmemiştim” dedi. Zirve Yayınevi’nde biri Alman 3 kişinin boğazları kesilerek öldürülmesiyle ilgili davaya Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. 5 yıllık tutukluluk süresi dolayısıyla tahliye edilen sanıklar Emre Günaydın, Salih Gürler ve Abuzer Yıldırım polis araçlarıyla, Cuma Özdemir ise jandarma aracıyla adliyeye getirildi. 10 Haziran’da tahliye edi len emekli Orgeneral Hurşit Tolon da duruşmaya katıldı. Tolon’un avukatlarından İlkay Sezer, “Mütalaanın ilk bölümü ‘kontrgerilla.com’ adlı internet sitesinden aynı şekilde kopyalanmış. İlker Çınar’ın 17 Şubat’ta mahkemeye sunduğu savunması mütalaaya di Duruşmada söz alan emekli Orgeneral Hurşit Tolon, suçlamaları reddetti. rekt kopyalanarak alınmış. Polis kriminal raporu, 24 Şubat 2014’te mahkemeye sunulmasına karşın, 17 Şubat’ta İlker Çınar’ın yaptığı savunmada nasıl yer alıyor? Levent Ersöz, emekli Orgeneral Hasan Iğsız ve Adil Serdar Saçan’ın da tanık olarak dinlenilmesini talep ediyoruz. Mütalaa, iddia makamına iade edilsin” diye konuştu. Mağdur avukatlarından Murat Dinçer de davanın 5 asli sanığının elini kolunu sallayarak dışarıda gezdiğini ifade ederek “Ortada hukuken vahim bir durum var. 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talebiyle yargılanan bu 5 sanığın dosyası ile diğer dos ya birbirinden ayrılarak karar verilmeli. Mahkeme, öncelikle tefrik (ayırma) kararı vermelidir” dedi. Duruşmada söz alan emekli Orgeneral Hurşit Tolon da “hukuk suikastına” uğradığını belirterek davanın tanığı ve sanığı İlker Çınar ile diğerlerini tanımadığını söyledi. Balyoz’da cezası bozulan 88 kişi hâkim karşısına çıkıyor Yeniden yargılama başlıyor İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin, davaya bakan ve kapatılan özel yetkili İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği mahkumiyet kararlarını bozduğu 88 sanığın yargılanmasına bugün başlanacak. Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014129 esas numarası verdiği davanın ilk duruşması, bugün saat 09.30’da Kartal’daki Anadolu Adalet Sarayı’nda D Blok’ta bulunan 450 kişilik konferans salonunda yapılacak. İlk duruşmada, eski HAVELSAN Genel Müdürü Ömer Faruk Ağa Yarman, emekli Korgeneral Abdullah Dalay, Tümgeneral Halil Helvacıoğlu’nun da aralarında bulunduğu 88 sanığa Yargıtay’ın bozma ilamına karşı beyanları soru sorulacak. Duruşma için özel olarak hazırlanan salonda sesli görüntülü kayıt yapılacak ve duruşma, kürsünün arkasındaki bir perde ile 2 küçük ÇETİN Doğan, Balyoz hâkimlerini HSYK’ye şikâyet etti: Sistematik aykırı uygulamalar İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında 1 No’lu sanık olarak yargılanan eski 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan, davayı hükme bağlayan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyetindeki hâkimleri, hakkında Anayasa Mahkemesi’nin ‘hak ihlali’ kararına dayanarak, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) suç duyurusunda bulundu. Emekli Orgeneral Çetin Doğan adına HSYK’ye dün şikâyet dilekçesi sunan avukatı Hüseyin Ersöz, Anayasa Mahkemesi’nin 18 Haziran 2014 tarihli hak ihlali kararı çerçevesinde İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ömer Diken, üye hâkimler Ali Efendi Peksak, Murat Üründü ve Aytekin Özanlı hakkında soruşturma başlatılmasını talep etti. Ersöz, kapatılan mahkemenin başka yerlere tayinleri çıkarılan başkan ve hâkimlerinin Balyoz yargılaması sırasında “kasıtlı olarak sistematik hukuka aykırı karar ve uygulamalar gerçekleştirdiklerini” savundu. ekrana yansıtılacak. Ses ve görüntü kaydı yapan cihazlarla girilemeyecek olan salonun balkon kısmında izleyiciler ve basın mensuplarına yer ayrıldı. Balyoz davasında haklarındaki mahkumiyet kararı Yargıtay tarafından bozulan 88 emekli ve muvazzaf asker bugün Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden hâkim karşına çıkacak. Sanık Albay Nedim Ulusan’ın avukatı Hüseyin Ersöz, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın tanık olarak dinlenmesini ve suçlamalara dayanak gösterilen dijital deliller üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etti. Avukat Hüseyin Ersöz, Yargıtay’dan dönen 88 sanıklı dosya ile Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Balyoz davasında ihlal kararının ardından yeniden yargılanması yapılacak davanın birleştirilebileceğini belirterek “AYM kararı, Yargıtay’ın mahkumiyetlerini bozma kararı verdiği 88 kişi için de bağlayıcı” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle