Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                SAYFA	  CUMHURİYET	  4	MAYIS	2014	PAZAR  8 n Baştarafı 1. Sayfada  HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK  GÜNCEL  MEB, meslek liselerinin sadece kızlara eğitim veren okullara dönüştürülmesinin önünü açtı GÜNDEM  Cepte para olduğu zaman öğle yemeklerinde de birlikte olurduk ve yeni başlayan rejim tartışmaları arasında geçmişi ve geleceği uzun konuşmalarla savunan hükümet ve parti ileri gelenlerinin konuşmalarını alaya alır, “Bu memleket uzun konuşmalardan battı batacak” derdi. Ne iktidarın ne de muhalefetin söylediklerini inandırıcı bulurdu. Üstelik bir tarafıyla İsmet Paşa’nın akrabasıydı. Ve... söylemlerinde demokrasi diye diye bir aldatmacadır gidiyor diye irdelediği bir yanı vardı. HHH Uzun zaman geçti. Türkiye hem uzun lafları hem de toplumu aldatan siyasal kurguları, oyunları demokrasilere özgü süreçler gereğiymiş diye sindirdi. Bugün Cumhurbaşkanlığı adı verdiğimiz çok perdeli oyunun bir perdesini izliyoruz. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu; bu oyunda rol alan iki aktörün gerçek yüzlerini ve rollerini nihayet sorumlu bir politikacı dikkat ve duyarlılığı ile pek güzel açıkladı. Bugüne kadar, sanki RTE ile Abdullah Gül arasındaki konuşmalarda Çankaya için müşterek bir karar alınacakmış gibi bir hava yayıldı. Oysa o konuşmaların amacı bir yanıyla Gül’ü küçük düşürmemeyi, diğer yanıyla RTE’nin Gül’ün parti içindeki etkisini pekâlâ dikkate almak zorundaymış gibi zorunlu olarak saygılı davrandığını kamuoyuna yutturdu. Gül, RTE’nin Cumhurbaşkanlığı’na aday olacağını ilk günden beri adı gibi biliyordu. RTE de kamuoyunu uyutmak amacıyla Gül’le konuşarak adaylığına karar vereceklerini sürekli söyledi. Gül’ü baştan silip bir yana atmadığını duyumsatarak iç ve dış kamuoyunu inandırdı. Çok önceden verdiği kararının üstünü örtüyor, tabii sonucu belli oyunu demokrasinin gereği sayan medyamızı da kendi yanında bal gibi idare ediyordu. Türkiye’yi bir kez daha gerçekleri görmemekten kurtarmak istedi Kılıçdaroğlu. Şöyle dedi: “Gül’ün bağımsız karar alma gücü olduğuna inanmıyorum. Geldiği (din kurallarına bağlı) kültür ve kendisini bir anlamda RTE’ye karşı minnet hissiyle dolu olduğunu hissetmesi, onun bağımsız bir söylem geliştirmesini engelliyor. RTE ne derse uyacaktır.” Uzun lafın kısasına gelelim: RTE’nin MYK’si ile yaptığı son karar toplantısında beyefendi de dahil üç dönem vekillik yapanın bir kez daha aday olamayacağı tescil edildi bir kez daha ve... ... böylece Abdullah Gül Zonguldak’ta Başbakan’ın istişare yapmayı gerek gördüğü için Çankaya adaylığını henüz karara bağlamadıkları gibi, yersen dolapta yalancı dolma var misali bir açıklama yaparken... “....kardeşi” çoktan Çankaya yoluna çıktığını bu biçimde duyuran, artık vekil olmayacağına göre, hizmete devam palavrasını sürdürecek tek mekân Çankaya kaldığını ilan ediverdi. HHH Bu arada RTE’nin bakanları rüşvete bulaşmamış, tertemiz bir hükümet başkanı olduğunu kanıtlayacak olaylar izlendi. Delil yok diye İstanbul Cumhuriyet Savcılığı ünlü işadamlarının, bir bakan oğlunun, belediye başkanının da aralarında bulunduğu 60 kişi hakkında takipsizlik kararı verdiğini açıklayıverdi. RTE’nin 17 Aralık rüşvet operasyonlarını, ondan emir alarak bu adamları içeri alan polis müdürlerini şak diye görevlerinden almasının, yerlerine uygun savcı ve yargıçlar atamasının gerçek anlamı da böylece kabak gibi ortaya çıktı. Ama bu ülkede ne utanma, ne hukuk devletine saygı, ne de bu devleti devlet yapan öğelerine şu onon iki yıl içinde planlı olarak beş paralık bağlılık kalmadığı bir kez daha kanıtlanmış oldu; ama ne çare.. .... Bu ülkede aman demokrasi canım demokrasi diyenler sayesinde iktidarı koruyup kollayan çevreler öylesine güçlendi ki, sokaklar ve TV’ler, RTE modelleriyle, örneğin Dördü Bir Aradaki programdaki RTE bülbülü Nagi ile Abdül örnekleriyle doldu. HHH Hükümetle son zamanlarda önemli konularda devletin başı ile hükümetin ters düşmesini demokrasinin gereği sayan bir Cumhurbaşkanı Çankaya’dan görkemli bir törenle ayrıldıktan sonra... Ne görev üstleneceği, parti başkanı mı başbakan mı olacağı beni hiç ama hiç ilgilendirmiyor. Demokrasiyi otokratik bir düzene çevirmek isteyen Başbakanı’na, yok hayır cumhurbaşkanı olmamalısınız diyemeyen bir Cumhurbaşkanı, başbakan ve parti başkanı olsa ne olacak? Bu kez yedi yıl boyunca hani arada bir Köşk’tekinin akla ve devlete zarar dayatmalarına hayır diyen olası bir başbakanla, başbakanın söylediklerini ara sıra olumlu yanıtlayan olası bir cumhurbaşkanı arasında, velhasıl iki aktörün başrolde olduğu, (bugüne dek seçim sonuçları kanıtladı ki halkımızı mutlu eden) bir HacivatKaragöz oyunu izlemeye devam edeceğiz. 2015 genel seçimlerine şunun şurasında ne kaldı ki...  Kız liseleri geliyor SİNAN TARTANOĞLU ANKARA		Milli	Eğitim	Bakanlığı	 (MEB),	meslek	liselerini	karma	eğitim	 veren	veya	sadece	kızlara	eğitim	veren	 liseler	olarak	düzenlemek	için	valiliklere	 yetki	verdi.	Buna	göre	valilikler	bir	meslek	lisesini	kız	meslek	lisesi	olarak	düzenleyebilecek.	Yapılan	değişiklik	okulun	tabelasına	yansıtılmayacak.	Gerekçe	ise	kız	çocuklarının	okullaşma	oranını	artırmak	olarak	belirlendi. Özellikle	Kız	Çocukların	Okullaşma	 Oranının	Arttırılması	Projesi	kapsamında	okula	gitmeyen	kız	çocukların	tek	 tek	evlerini	ziyaret	eden	Milli	Eğitim	Bakanlığı	yetkilileri,	bazı	bölgelerde	kız	çocuklarının	okullaşmasındaki	engellerden	birini	de	“karma	eğitim”	olarak	belirlemişti.		MEB,	81	ilin	valiliklerine	gönderdiği,	“mesleki	ve	teknik	ortaöğretimde	okul	çeşitliliğinin	azaltılması”	genelgesiyle	söz	konusu	soruna	çözüm	buldu.	Tüm	meslek	liselerinin	mesleki	ve	 teknik	anadolu	liselerine	dönüştürülmesini	sağlamayı	amaçlayan	genelgenin	 bir	maddesi,	karma	eğitime	son	vermek	 için	bir	adımın	daha	atıldığı	yorumlarına	 neden	oldu.	Genelgenin	9.	maddesine	 göre,	valilikler	mesleki	ve	teknik	ortaöğretim	kurumlarını	“karma”	veya	“yalnızca	kız	öğrencilerin	öğrenim	görebileceği”	okullar	şeklinde	belirleyebilecek.	Valiliklerin,	okullardaki	söz	konusu	değişikliği	9	Mayıs	tarihine	kadar	bakanlığa	 bildirmesi	gerekecek.	Meslek	lisesinin	 “karma”	ya	da	“kızlara	özel”	eğitim	vermesinde	son	kararı	MEB	verecek. Yalnızca	kız	öğrencilerin	öğrenim	görebileceği	şekilde	dönüştürülen	okulların	tabelalarına	bu	değişiklik	yansıtılmayacak.	Genelgeye	göre	yeni	okul	tabelalarında	“kız”	ifadesi	yer	almayacak.	  n Baştarafı 1. Sayfada  MUSTAFA BALBAY  Tabelada	‘kız’	yazmayacak  Failler tanıdık İKLİM ÖNGEL ANKARA  Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı ve Suç Önleme Merkezi Müdürü Prof. Dr. Sevil	Atasoy, çocuk istismarının önlenmesinde Türkiye’deki tüm kurum ve kuruluşlarla birlikte bireylere de görev düştüğünü kaydetti. Tacizcilerin filmlerde gösterildiği gibi “çirkin,	bakımsız	olmadığını” söyleyen Atasoy, çocukları istismar edenlerin genel özelliklerini “Çocuklarla,	erişkinlere	göre	daha	 iyi	iletişim	kuran,	evli,	şiddet	göstermeyen,	çevresinde	sakin	ve	saygıdeğer	 biri	olarak	görülen,	polisle	 başı	derde	girmeyen	kişiler”	olarak sıraladı. Kaçırılan 4 çocuktan yalnızca birinin yabancı biri tarafından kaçırıldığını belirten Atasoy, kurban çocukların katillerini tanıdığına işaret etti. Atasoy’un Cumhuriyet’e verdiği bilgiler şöyle: Pedofili, toplumda ender görülen bir ruhsal bozukluktur ve profesyoneller tarafından kişinin ergenlik dönemine girmemiş bir çocukla, “cinsel	etkinlikle	ilgili	yoğun,	uyarıcı	fantezilerinin,	 dürtülerinin	veya	davranışlarının	tekrarlar	nitelikte	ortaya	çıkması” şeklinde tanımlanır. Kimyasal ve cerrahi kastrasyon, psikoterapi, psikofarmakolojik ilaçların kombine kullanımı gibi yöntemlerle tedavisi müm  Adli Tıp Profesörü Atasoy artan pedofili vakalarına karşı uyardı:  İlk 3 saat kritik  Kaçırılan	4	çocuktan	sadece	biri	tamamen	yabancı	biri	tarafından	kaçırılmıştır	ve	bu	genellikle	bir	erkektir.	Yabancı	 bir	erkek	tarafından	kaçırılan	üç	çocuktan	ikisi	kızdır.	 Kaçırılma	ender	olarak	okul	bahçesi	ve	içinden	gerçekleşir.	Dolayısıyla	okullar	güvenlidir.	Kaçırılmada	ilk	saatler	 çok	önemlidir.	Yapılacak	ilk	iş	polise	haber	ve	sağlıklı	 bilgi	vermek,	çocuğun	son	altı	ayda	çekilmiş	fotoğrafını	 vermek	ve	polisin	de	her	olayı	ciddiye	alarak	hızla	soruşturmaya	başlamasıdır.	Öldürülen	çocukların	kaçırılmayı	 izleyen	ilk	üç	saat	içinde	katledildiklerini	biliyoruz.	 nin ya da babanın sevgilisi olabilir. Çocuk istismarcıları her iş kolundan, her sosyoekonomik kesimden olabilir. Şiddet göstermeyen, çevresinde sakin ve saygıdeğer biri olarak görülen, polisle başı derde girmeyen kişiler olarak karşımıza çıkarlar. Ancak çocuklara cinsel tacizde  kündür. İstismarcılar filmlerdeki gibi değil: Çocukları istismar edenler, film ve dizilerdeki gibi, “çirkin,	yaşlı,	yağmurluk	giymiş,	şeker	veren	biri” değildir. Bir akraba, yan komşu, anne ya da babanın iş arkadaşı, boşanmış ebeveynlerde anne  bulunanların tamamı pedofil değildir. Engelliler 10 kat fazla risk altında: Çocukların en riskli yaş aralığı 812’dir. Ancak kurbanların yaklaşık üçte biri 47 yaş arasındadır. Engelliler, 410 kat daha fazla risk altındadır. Çocuk istismarcıları kayıt altında tutulmalı: Çocuğun istismarının, kaçırılıp öldürülmesinin yarattığı mağduriyetin giderilmesi mümkün olmadığından, tek yol, çocuk henüz bir zarar görmeden önlem almaktır. Koruma, sadece aile ve ondan sorumlu kurumların görevi değil, tüm resmi kurum ve kuruluşların, daha önemlisi toplumun tüm bireylerinin görevidir. 1 dakika bile yalnız bırakmayın: Çocuğu korumanın en etkili şekli onunla iletişimdir. Ona, hassas şeyleri sizinle rahatça, çekinmeden, korkmadan, utanmadan konuşabilecek güveni vermek gerekir. Aileler, çocuğun gidebileceği yerleri sınırlandırmalı. AVM, park, genel tuvaletler gibi mekânlarda gözetimsiz bırakmamalıdır. Araç ya da puset içinde kesinlikle, bir dakika bile olsa yalnız bırakmamalıdır. Evde çalışan kişiler, bakıcı ve dadılar çok ciddi biçimde araştırılmadan işe alınmamalıdır. Çocuğunuzun acil durumda bilgi verebilmesi için, adını, adresini, alan kodu dahil telefon numaranızı ezberlemesini sağlayın.  CHP’li Nazlıaka sosyal medya üzerinden saldırılara maruz kaldığını belirtti:  Ölüm tehditleri alıyorum ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)  CHP Milletvekili Aylin Nazlıaka, önceki gün TBMM’de kadın ve çocuk cinayetlerine ilişkin yaptığı basın açıklamasından sonra sosyal medya üzerinden tehdit aldığını belirterek, “Sosyal medya üzerinden çalışma yapan ‘Ak Troller’ konuyu çarpıtmakta, beni çocuk katillerini savunur gibi göstermekte ve hatta çocuklarımı öldürme tehdidine kadar varan ağır saldırılarda bulunmaktadırlar” dedi. Önceki gün TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Nazlıaka, “Çocuklarımı öldürme tehdidine kadar varan ağır saldırılarda bulunmaktadırlar” dedi. 12 yıllık AKP iktidarında 184 çocuğun devlet şiddeti ile öldüğünü dile getiren Nazlıaka, “Mardin’de 13 yaşındaki bir çocuğa 25 kişinin tecavüz ettiğini, kendi rızası var denildiğini; Sakarya’da 14 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunan 34 kişinin tutuksuz yargılandığını; Kocaeli Gölcük’te 13 yaşındaki bir çocuğa 29 kişinin tecavüz ettiğini, para karşılığı birlikte olduklarını söyleyerek cezalarını hafifletme yoluna gidildiğini” anımsattı.  1927 Nisan tarihleri arasındaki fuara 5 yıl aradan sonra ilk kez katıldım. Öncesinde ise kuruluşundan beri katılımcısıydım. Esaretteki günlerde de mektuplarımla ve özgürlük mücadelesine omuz verenler aracılığıyla yerimi aldım. Bu kez okurla hem gönül gönüle hem yüz yüze idik. Balbay’a Özgürlük Girişimi’nden arkadaşlar, içerideki esareti dışarıya duyurma cesareti gösteren yürekli insanlar olarak kitap fuarını da bir mücadele zemini olarak paylaşmışlardı. Onlarla bu kez arada mahkeme salonunun katı kuralları olmaksızın buluştuk. Girişim zaten sadece Balbay’ın özgürlüğü için değil, bir sembol etrafında tüm yurtseverlerin özgürlüğüne kavuşması için mücadele vermek amacıyla kurulmuştu. Bu anlamda varlığını sürdürme sorumluluğunda. Söyleşi sonrası kitap imza bölümünde de Gülten Dayıoğlu, Prof. İlber Ortaylı, Uğur Dündar, Tuncay Özkan, Atilla Sertel’le yan yanaydık. HHH 26 Nisan Cumartesi günü saat 13.15’te söyleşiye başlarken İzmirlilere sabah ne yaptığımı anlatıp düşüncelerimi paylaştım... Sabah saat 08.30 sıralarında eşofmanlarımı giyip Kordon’a koştum... Cumhuriyet Meydanı’ndan Gündoğdu’ya doğru yöneldim. Koşu, bisiklet, yürüme yolu ayrı ayrı düzenlenmiş Kordon’un denize en yakın tarafından ilerledim. Balık tutanlara rasgele dedim. Üniversite yıllarımızın pis kokan Kordon’u gitmiş, yerine insanların kıyısında rahatça oturabildiği, dahası balık tutabildiği bir deniz kıyısı gelmiş. Gündoğdu, sabahın o saatinde de kalabalıktı, ama güvercinlerle... Yüzlerce güvercinin biri inip biri kalkıyor, çimenlerin, Kordon’da iz bırakarak dolaşan insanlardan arta kalanların tadını çıkarıyor. Çevrede de bir dizi başı boş köpek vardı. Kulakları kimliklenmişti... Hızımı alamadım, Gündoğdu’dan fuar alanına geçtim. Montrö kapısından girdim, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın büstünü selamlayıp koşu alanına girdim. Pisti iki yandan kuşatan ağaçlar tepede buluşmuş. Palmiyeler daha da boy atmış, onları saran sarmaşıklar adlarına yaraşır bir iş çıkarmış. Arada gelen güzel kokuların hangi bitki kümesinden çıktığını bulmak güzel bir saklambaç oyunuydu. Tam ortasından otoyolların geçtiği, kente kimliğini veren ağaçların ve meydanların katledildiği Ankara’dan gelen bir kişi olarak İzmirlilere, kentin kıymetini bilmelerini diledim... Eğer çevreye öncelik veren başkanlar gelmeseydi AKP’nin temsil ettiği zihniyet Kordon’dan da otoyol geçirecekti. Çalışmaları başlamıştı bile... İzmir’in çevreci başkanlarına selam olsun... HHH İzmir Kitap Fuarı yine 400 binin üzerinde kitapsever ağırladı. Güzel, ama yeterli mi? Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) geçen günlerde kitap okuma alışkanlığına ilişkin rakamları yayımladı. 26 ilde 6212 kişi arasında yapılan araştırmaya göre insanımız günde 6 saat televizyon izliyor, 3 saat internete giriyor, 1 dakika kitap okuyor. Yanlış okumadınız, kitap okumaya ayrılan ortalama süre sadece 1 dakika. Bu rakam orantılı olarak değerlendirildiğinde AB ülkelerinde kitaba ayrılan süre yüzde 20’nin üzerinde. İngiltere ve Fransa’da yüzde 21, Japonya’da yüzde 14, ABD’de yüzde 12, Türkiye’de ise yüzde 0.1. Yani binde bir. Kötü, ancak... İşte o binde birlik dilim bile ne olursa olsun umudumuzdur. Karanlığı oradan yırtacağız. Bu istatistik yelpazesine karşın kitap fuarlarını düzenleyen dostlara, fuarlara vücut veren okurlara, onlara ulaşmaya çalışan özgür kalemlere selam olsun...  Cemaat yurtlarına FIRAT KOZOK  RTÜK, yazar Pınar Kür’ün konuk olduğu Enver Aysever’in programına ceza verdi  misafirhane ayarı ANKARA  Başbakan Recep	Tayyip	 Erdoğan’ın cemaate ait yurtlardan ayrılmaları için öğrencilere yaptığı çağrının ardından, aralarında öğretmenevi, polisevi gibi çok sayıda kamu kuruluşu ve belediyeye ait misafirhaneler ile sosyal tesisler öğrencilere açılıyor. Uygulamanın son Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından sonra başlatılması dikkat çekti. 30 Mart yerel seçimleri sürecinde katıldığı mitinglerde sık sık cemaat yurtlarında kalan öğrencilere seslenen Erdoğan, “Devlet	yurtlarında	boş	yerleri	tespit	ettik.	Hemen	başvurun.	 Eğer	Kredi	Yurtlar	Kurumu	yurtlarında	yer	 yoksa	sizleri	otellerde	ağırlayacağız” demişti. Erdoğan’ın bu çıkışının ardından, hem Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) hem de Gençlik ve Spor Bakanlığı, devreye sokulan “444	19	 61” numaralı çağrı merkezi aracılığıyla cemaat yurtlarından gelen şikâyetleri karşılamaya başlamıştı. Kamu sosyal tesislerine ilişkin tebliğin öğrencilerle ilgili hükmü; düne kadar “Misafirhane	hizmetlerinin	aksatılmaması	ve	diğer	personelin	bu	tesislerden	faydalanmasına	engel	teşkil	etmemesi	kaydıyla	boş	kapasite	bulunduğu	hallerde	yükseköğrenim	gören	öğrenciler	de	bu	tesislerden	faydalanabilirler” şeklindeydi. Ancak bakanlığın yaptığı yeni düzenlemeyle birlikte, hüküm “Boş	kapasitenin	öncelikle	yükseköğrenim	öğrencilerine	kullandırılması	için	gerekli	her	türlü	tedbir	alınacak” şeklinde değiştirildi.  Türban eleştirisi hak ihlali FIRAT KOZOK ANKARA		Pınar	 Kür’ün, 8 Nisan 2014 günü yayınlanan Enver	Aysever’in “Aykırı	Sorular”	adlı programında türbanlı kadınlara dönük “tahrik	etmek	 için	kapatıyorlar” sözlerine RTÜK’ten ceza çıktı. RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi’nin raporunda, şöyle denildi: “CNN	Türk	yayın	kuruluşunda	yayınlanan	Aykırı	 Sorular	isimli	programda	program	konuğu	yazar	Pınar	Kür’ün	özellikle	de	Cumhurbaşkanı’nın	 ve	Başbakan’ın	eşlerini	kastederek	baş	örtülü	 kişileri	toplum	nezdinde	 küçük	düşürücü	ve	bu	 kişilerin	itibarlarını	zedeleyici	ifadeler	kullanması	sebebiyle	6112	sayılı	 Kanun’un	8.	maddesinin	 birinci	fıkrasının	Ç	bendinde	yeralan	‘insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz. Kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez’ ve ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez’	hükümlerinin	ihlal	edildiği	kanaatine	varılmıştır.” Raporu değerlendiren Üst Kurul, Kür’ün sözleri nedeniyle kanala cezai işlem uygulanmasına karar verdi.  Cezalar 1.2 milyon lirayı aştı RTÜK, Seda	Sayan’ın Kanal D’de yayımlanan gelinkaynana programına 3. kez ceza verdi. Sayan için Kanal’a kesilen para cezası 1.2 milyon TL’yi aştı. Sayan son cezadan önce de RTÜK’ü ziyaret etmişti. RTÜK’ün İzleme ve Değerlendirme Dairesi’nin raporuna göre, programa katılan “Leyla” adlı kaynana, gelinini şikâyet etti ve “Çok	yalan	söylüyor.	Evlilikleri	de	zaten	 yalanla	başladı” dedi. Stüdyoda bulunan Kamile	adlı gelin ise “Pembe	yalanlar	olur	ama	evliliğimi	etkileyecek	yalan	söylemedim” yanıtını verdi. RTÜK raporunda “Programda	ailede	özel	 sayılan	durumlar	açıklanıp,	gerginliğe	neden	 olunmuştur.	Seda	Sayan	gerginliği	hafifletmek	yerine,	daha	çok	üzerine	gidip	alevlendirmiştir” denildi. RTÜK üyeleri de “Ailenin	korunması	ilkesini	ihlal” gerekçesiyle, Kanal D’ye, 418 bin 963 lira para cezası verdi. Seda Sayan yine aynı programın 24 Ocak günü yayınlanan bölümü için de RTÜK’ten ceza almıştı.  Dış	Haberler	Servisi		ABD’nin New York kentinde konferans veren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Yiğit Bulut protesto edildi. Bulut’un konferans vereceği Türkevi önünde toplanan ve ellerinde Türk Bayrağı taşıyan bir grup “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganını attı. Grup üyeleri Bulut’u Türkevi önüne geldiği sırada da protesto etti. Konferansta konuşması sırasında protesto seslerinin salona yansıması üzerine rahatsız olan Bulut, açık olan pencereyi kapattı. Bulut, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğundan bu yana ilk kez bağımsızlık denemesi yaptığını ileri sürdü. Bulut, yeni dünya düzeninde üç büyük lider olacağını, bu liderlerin de sırasıyla Obama, Putin ve Erdoğan olacağını ileri sürdü.  Yiğit Bulut’a protesto   
            
    
