24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 2014 PAZAR 14 Yıllar önce bir İspanyol’dan duyduğum sözü hiç unutmadım. “İnsanı, hangi zevkle günah işliyorsa o zevk öldürür!” demişti. İnsanın özgür vicdanıyla iyilik ya da kötülüğe karar vermesi gerektiğini savunan biri olarak, sevaba da inanmam, günaha da. Ama yaşamda aldığım yol boyunca, pek çok insanın sonunu ya tutku ya da Fotoğraf: Salamura Dodo saplantılarının getirdiğini, pek çok muktediri iktidardan “alışkanlıklarının” indirdiğini gördüm. Fransa cumhurbaşkanı olmaya hazırlanırken kendisini adi bir tecavüzcü gibi elleri kelepçeli, ayakları prangalı olarak ABD yargısının önünde bulan Dominique Strauss Kahn, işte böyle bir saplantının dünya çapında bilinen son kurbanı. Vezirlikten rezilliğe düşüşün en çarpıcı örneği. Adı çok uzun olduğu için başın, hayatının belki de en önemli kısaca DSK diye anılan zat, New dönemecine birkaç saat kala, küçük York’taki Sofitel Oteli’nin hiç de alımlı başının iradesine teslim olması bir hatun olmayan temizlik görevlisi yeterince aptalca değil mi, zaten? tarafından tecavüzle suçlanmadan HHH önce, dünyada ve Türkiye’de IMF’nin DSK, New York’ta açılan ceza başkanı olarak, üstelik “iyi” biliniyordu. davasından yırtıp anayurduna IMF’nin borçlu ülkeleri batıran para döndüğünde, cumhurbaşkanlığı politikasını değiştirmiş, üçüncü suya düşmüştü, ama politikacıların dünyaya soluk aldıran, gelişmekte ne cinsel tercih, ne de yaşamlarıyla olan ekonomilere şans tanıyan yeni ilgilenen Fransa’da rahat bırakılacağını bir yaklaşım içine girmesini sağlamıştı. sanıyordu. DSK’nin dünyadaki ünü buydu. Oysa asıl rezalet, onu siyaset ABD’de tutuklanmasaydı, ertesi sahnesinden silmeye karar veren gün Fransa’da Sosyalist Parti’den rakiplerinin yıllardır sessizce cumhurbaşkanlığı adaylığını hazırladığı dava dosyası, Fransa’nın açıklayacak ve kuşkusuz, bugün Belçika sınırındaki bir mahkemede Hollande’ın yerinde olacaktı. bekliyordu. İçeriği, aşka olduğunca Sonradan oteldeki kadın görevliye sekse de saygılı Fransa tarafından bile tecavüz etmediği, rızasıyla ilişki kabul edilemeyecek kadar vahimdi: kurduğu ortaya çıktı. Ama bir büyük Lille kentindeki Carlton’a yapılan bir polis baskını, otelin Salamura Dodo (Dodo La Saumure) diye anılan muhabbet tellalının “fuhuş çetesi” tarafından kullanıldığını ortaya çıkarırken… Dominique Strauss Kahn’ın, Fransız Sosyalist Partisi üst yöneticisi olduğu yıllardan beri bu “çetenin” fahişeleriyle birlikte olduğu, hatta IMF başkanlığı döneminde de kendisine uçakla fahişe gönderildiği anlaşılıyordu. Ama suçu, bu değil. Bu yıl içinde görülecek davanın 14 “pezevenklik sanığı” arasındaki DSK, siyasal nüfuzunu kullanarak çıkar sağladığı “fuhuş çetesine ortak olmak”tan yargılanıyor! İyilik, güzellik, başarı, mutluluk gibi her olumlu edinimi mutlaka daha ötesi olmayan bir zirveyle sınırlı dünyada, galiba sefalet ve rezaletin dibi yok. HHH İşte bu dipsizliğe yuvarlanan Dominique Strauss Kahn’a son iki darbeyi birlikte yargılanacağı “suç ortağı zanlısı” Salamura Dodo indirdi. IMF’nin müstafi başkanı sayesinde ünlenen muhabbet tellalı, bir süre önce yayımlanan anı kitabında DSK’nin küçük başının hiç de büyük olmadığını açıkladı… Bu elim itham yetmiyormuş gibi, şimdi de fuhuşa toleranslı Belçika’da açtığı bir seks kulübüne, DSK adını vermesin mi? Salamura Dodo, işletmesine verdiği adın Dodo Seks Kulübü’nün kısaltması olduğunu iddia ediyor. Ama beri yandan, kulübün girişine DSK’nin bir portresini asmayı da ihmal etmemiş. Dominique Strauss Kahn, lakabının bir fuhuş yuvasına verilmesine ilişkin yargıya başvuracağını açıkladı. Ama DSK kısaltmasının patentine sahip olmadığından, “adının onuru”nu kurtarması biraz güç. Dünyanın önde gelen ekonomistleri arasında sayılan bir büyük baş, küçük başının önünde eğilirken düştüğü uçurumda yuvarlanmayı sürdürüyor. “Tamahın olmadığı yerde , ahlak başarı sayılmaz.” ATASÖZÜ (Danimark a) GÖRÜŞ ŞÜKRÜ KARAMAN Kelle Büyük, Baş Küçük… Bireysel Emeklilik Sigortası, yüzde 25 devlet katkısıyla avantajlı bir birikim yöntemi. Ama sigorta şirketinizi doğru seçmek koşuluyla. İşte bu kapsamda sakın AVIVASA’ya güvenmeyin, BES’lere ilişkin “yalan reklam”ına kanmayın. Katılımcı payını tahsil etmekte gayet profesyonel olup hiç unutmayan AVIVASA, geri ödemeye gelince bunaklığa yatıyor, bir amatörleşiyor, sormayın! Bir aktarım, bir de kimlik fotokopisinden ibaret ödeme talimatını, sanki nehir akıyormuş gibi “belge akışı sürüyor” diye, “dosya açılmadı” diye, “ekranda göremiyorum” gibi sizi aptal yerine koyan gerekçelerle geciktiriyor. Yasanın 10 iş günü içinde ödemeyi öngördüğü talebinizi, peşini kovalamadığınız sürece işleme koymuyor. 15 Nisan’da talep ettiğim aktarımın, en son 8 Mayıs’ta gerçekleşeceği söylendi. Ama o kadar yalan söylendi ki bu sürede, artık bu sonuncu tarihten de emin değilim. AVIVASA’yı Hazine Müsteşarlığı’na şikâyet ettim. Bu şirkette BES açtığıma çok pişmanım, paramı da ne zaman geri alabileceğimi bilmiyorum, bari siz mağdur olmayın. Devletin Kaybı Oldum olası ekonominin, ülkenin baş ağrısıdır kayıt dışı istihdam. Hem işçi, hem devlet, hem de vergisini, primini düzenli ödeyen işadamı yakınır kayıt dışı istihdamdan. İşçi emeğinin karşılığını tam alamadığından, sosyal güvenceden yoksun çalıştığından, işadamı haksız rekabet yarattığından, devlet ise prim ve gelir vergisi kaybına uğradığından, yıllardır yakınırlar ekonominin bu kara tablosundan. Ekonomiye, ülkeye verdiği zararlar defalarca saptanmasına rağmen, yasalara, denetimlere, uyarılara adeta meydan okurcasına her geçen yıl artarak varlığını sürdürür, bir türlü önlenemez bu vahşi istihdam. Onca düzenleme ve yasal önlemlere karşın, işsizliğin yaygın olması, istihdam alanlarının yetersizliği, sorumsuz işverenlerin bu istihdama iştahlı olmalarından ötürü iyileştirilemez ekonominin kanayan yarası. Kayıt dışı istihdamın yaygınlığında, ekonomik kriz, küçük ölçekli işyerlerinin ağırlıklı olması, üst düzeydeki işsizlik, düşük ücret ve niteliksiz üretim önemli rol oynamaktadır. Bu çalışma sistemine yol açan diğer nedenler faaliyetlerin belge düzenine dayandırılmaması, vergi ve sosyal güvenlik payları gibi mali yükümlülükler ile diğer düzenlemelere uyulmamasıdır. Türkİş’in yaptığı araştırma, bu kara tablonun ne denli önemli, ötelenemez, acil çözüme kavuşturulması gereken sorun olduğunu bir kez daha topluma anımsattı. Türkİş’in TÜİK 2013 yılı Hane Halkı İşgücü verilerini baz alarak yaptığı araştırmaya göre, 6 milyon 243 bin kişi sosyal güvenlik kapsamında bulunmuyor, kayıt dışı çalışıyor. Kayıt dışı istihdam oranı yüzde 36.75. Araştırmaya göre, geçen yıl yürürlükte olan asgari ücret (2013 yılının ilk altı ayında brüt 978.60. İkinci altı ayında brüt 1.021,50 lira) baz alındığında 6 milyon 243 bin kişinin kayıt dışı çalışmasından dolayı toplanamayan sosyal güvenlik primi ve vergi kaybı toplam 28.9 milyar lira. 6 milyon 243 bin kişinin, ortalama yıllık asgari ücret tutarı üzerinden kayıtlı duruma getirilmesi durumunda, devletin gerek sosyal güvenlik primi (işsizlik sigortası primi dahil) ve gerek gelir vergisi açısından yıllık bazda önemli geliri söz konusu olacakken, kayıt dışı istihdamdan dolayı bu para devletin kasasına giremeden uçup gidiyor. Devletin sadece geçen yılki kaybı 28.9 milyar lira. Dudak uçuklatan bu kayıp devlet kasasına gelir olarak girse neler yapılır varın onu siz hesaplayın. Bu para ile yeni istihdam alanları oluşturulabilir düşük ücret alan işçi, memur, emekli aylıkları yaşanabilir düzeye yükseltilebilir. İşte bu denli önemli kayıt dışı istihdam ile mücadele. Ülkenin en önemli sorunlarından biri olan kayıt dışı istihdamın önlenmesine yönelik ortaya konulacak kararlı irade, uygulanacak ağır yaptırımlar ile toplumsal duyarlılığın artırılması, sorunun çözümünde kuşkusuz etkili olacaktır. Devletin önemli gelir kaybı kayıt dışı istihdamın önlenmesinde her birey üzerine düşeni yapmalı, “Kayıt Dışı Ekonomiye Karşı Açılan Mücadelede” devlete yardımcı olunmalı. Kayıt dışı istihdamdan ötürü ekonomideki kayıp, aslında her yurttaşın cebindeki kayıptır. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK G NOKTASI behicak@yahoo.com.tr F Tiplerinde Katmerli Tecrit ve Taciz!.. Öncelikle size selamlarımızı gönderiyoruz. F Tipi hapishanelerinin açılışının üzerinden 14 yıl geçti. 14 yıl boyunca tecrit politikası saldırıları artarak sürmektedir. Bizim de keyfi uygulamalara, yasaklara, saldırı ve işkencelere karşı mücadelemiz devam etmektedir. 24.10.2013 tarihinde, dişlerimdeki rahatsızlıktan kaynaklı hastaneye sevk olmuştum. Hastaneye götürüleceğim ring aracında bulunan kamerayı peçete ile kapattım. Bunun üzerine görevli asker, kameraya taktığım peçeteyi kaldırmamı istedi. Ancak askerin söylediğini yapmadım. Kendisine kameranın “güvenlik” sebebiyle ilgili olmadığını, biz tutsakları taciz etmeye, üzerimizde psikolojik baskı oluşturmaya yönelik olduğunu anlattım. Bu ring araçları kutu şeklinde hücrelerden oluşmaktadır. Havasız, hareket alanı olmayan daracık hücrelerde bir de kamera vardır. Göz mesafesiyle kamera arasında bir karışlık boşluk var. Bu tutsaklar üzerinde oluşturulmaya çalışılan “taciz”in hangi boyutlarda olduğunun en somut halidir. Kameranın kapatılması tartışmasına sevk komutanı da dahil oldu. Sevk komutanı saldırgan bir tavır sergileyerek, “sus, otur” şeklinde çıkışlarla beni sindirmeye çalıştı. Aynı şekilde kamera konusundaki tavrımı sevk komutanına anlattım. Peçeteyi hiçbir koşulda kaldırmayacağımı izah ettim. Sevk komutanı iyice saldırganlaşarak askerlere; “Alın bunu indirin aşağı” talimatını verdi. Kelepçeli olmama rağmen askerler, beni yumruklayarak, kollarımı bükerek, tehdit ve küfürlerle hapishane içinde bulunan bekleme hücresine geri getirdi. Hem tedavi hakkım engellendi, hem de saldırıişkencelerden kaynaklı vücudumda yaralanmalar oluştu. Hapishane idaresi tara fından; “sevk, nakle veya bunlarla ilgili olarak alınacak tedbirlere karşı çıkmak” ve “kurum görevlilerine hakaret veya tehditte bulunmak” gerekçesiyle soruşturma açıldı. Ayrıca 3 gün hücre cezası verildi. Aynı zamanda dava da açıldı. “Görevli memura mukavemetten” 7 ay 10 gün, “hakaret ve tehditten” 4 bin 670 TL para cezası verildi. Bunun dışında ayrıca benzeri gerekçelerle bir kere 3 ay 10 gün, 4 kez 6 ay 20 gün ve 6 bin TL para cezası verildi. Yine birçok arkadaşımıza çeşitli nedenlerle hücre, para ve hapis cezası verildi, verilmeye devam ediliyor. Biz tutsaklar hem saldırıya, işkenceye uğruyoruz, hem de hakkımızda soruşturmalar, davalar açılıyor. Bizim yaptığımız suç duyurularına sürekli “ret” yani olumsuz cevaplar gelirken, işkencecilerin yalanlarına dayanılarak cezalar verilmektedir. Son dönemde tecrittretman saldırısını daha da koyulaştırmak için hücre havalandırmalarına, hücrenin içini de görecek şekilde kameralar takılmaya çalışılmaktadır. Bu uygulama ile 24 saatimizi izleyerek var olan tecriti, her anımıza yaymayı amaçlamaktadırlar. Yapılan tacizciliktir, dikizciliktir. Adalet Bakanlığı’nın kameralar aracılığıyla tecriti katmerleştirmesine, biz tutsakları taciz etmesine asla izin vermeyeceğiz. Adalet Bakanlığı’na dilekçeler göndererek bu konudaki tavrımızı net bir şekilde ifade etmiştik. Bizlere yönelik tek saldırı bu da değil. Avukat görüş yerleri cam fanus haline getirilerek, avukatmüvekkil ilişkisi gizliliği ihlal edilmiştir. Her türlü dinlemeye, gözetlemeye, tacize, dikizlemeye uygun hale getirilmiştir. Amaç savunma hakkının yok edilmesi, hapishanede tecrit uygulamalarını katmerleştirmektir. Hücrede, avukat görüş yerinde, hastane, mahkeme yolculuğunda sürekli bir “izlenme” psikolojisi yaratılmaya çalışılıyor. Bütün bu uygulamaların temeli “güvenlik” hassasiyetine dayandırılarak yapılmaya çalışılıyor. Onlara göre hapishanelerin tek sorunu “güvenlik” sorunudur. Hasta tutsaklar, keyfi cezalar, infaz geciktirmeler umurlarında değildir. Bulunduğumuz hapishanede ağır hasta olan Bekir Şimşek onca hastane raporuna rağmen hâlâ tecrit koşullarında tutulmaktadır. Bizim maruz kaldığımız bütün saldırılara o da maruz kalmaktadır. Yusuf ARSLAN F Tipi Hapishane, Edirne ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Atmosferin 1 Yer yüzeyin 2 den başlayarak 1013 km yükse 3 ğe kadar uzanan 4 en alt bölgesi. 2/ 5 Bir konser için 6 sahneyi kuran ve gerekli mal 7 zemeleri hazırla 8 yan kimse... Pe 9 ru ve Bolivya’da yünü için yetişti1 2 3 4 5 6 7 8 9 rilen evcil alpaka tü 1 Ç I L B I R G E rü. 3/ Bir tür kalın ve 2 I R A R A B A N kaba kumaş... Ahlak, 3 A N A F O R karakter. 4/ Bir cet 4 L B A N A K C İ P vel türü... İnsan bedeK U P A ni çevresindeki man 5 I R A K K A K S yetik alan. 5/ Birbiri 6 R A F 7 B O C U K E T ne yakın adalar topE B E luluğu... Hatay yö 8 G A R İ P resine özgü, buğday 9 E N P A S T E L ve etle yapılan bir yemek. 6/ Bertolt Brecht’in bir tiyatro oyunu... Tavlada “üç” sayısı. 7/ Önem ya da değer bakımından gitgide yükselen bir sıra basamakların her biri... Atasözü. 8/ Kütahya’nın Simav ilçesinde bir kaplıca... Hintli kadınların ulusal giysisi. 9/ Atmosferin, Yer yüzeyinden 80 km yükseklikte başlayan son tabakası. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Çekilerek balık avlamaya yarayan genellikle daire şeklinde el ağı... Kars’ın doğusundaki ünlü eskiçağ kenti. 2/ Briçte iki manştan oluşan bölüm... Doğu Karadeniz’e özgü ipek başörtüsü. 3/ Evin bölümü... Gemiyi baştan ya da kıçtan halatla karaya bağlama. 4/ Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı... Sivas’ın Şarkışla ilçesinde bir kaplıca. 5/ Kenar süsü... Bir haber ajansının kısa yazılışı. 6/ Sarmal biçiminde olan... Nazi partisinin askeri polis örgütü. 7/ Toplanan süprüntüleri alıp atmakta kullanılan, kürek biçiminde saplı kap... Kurnazlığa aklı ermeyen. 8/ Baş çoban... Özsu. 9/ Motorlu taşıtlarda direksiyon ile tekerlek arasındaki bağlantıyı sağlayan mil... Okul, kışla gibi yerlerde hastalar için ayrılmış bölüm.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle