05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 2014 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Gördüğünüz Anda Kaçın!.. Narsis Kişilik Bozukluğu 2 Ciddi anlamda asıl kaygı duyulması gerekenler, geniş yetki, yetke alanlarına; karar verme ve yönetim erkine sahip güçlü konumlara ulaşmış başarılı narsislerdir doğallıkla. Kamusal alanlarda kendilerinden sakınmak zaman isteyen zorlu bir uğraşı gerektirse de en azından kişisel alanlarınızda, kendisini fark ettiğiniz anda, narsislerden zinhar kaçmanızı öneririm!.. AYCAN ESENERGÜL / Uzman Psikolog C umhuriyet gazetesinin 24 Nisan sayısında yayınlanan narsis kişilik bozukluğu üstüne yazmış olduğum makale, değerli gazeteciyazar Sayın Can Dündar’ın geçen pazar günkü köşe yazısındaki cömert alıntılarının da etkisiyle çok sayıda okura ulaştı. Doğrudan ve sosyal medya aracılığıyla konu üstüne çok sayıda soru geldi. Bu bağlamda, ilk yazıda aktarmış olduğum temel belirtilerin, davranışsal bozuklukları ve zihinsel hastalıklar için ruhbilimindeki en temel tanı ölçütü olan “Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı”nın (DSM 5) kapsamında olduğunu belirteyim. Burada yer alan on farklı tip kişilik bozukluğunun ortak temeli, kişinin kendine ve diğerlerine yönelik belirgin bir duygu ve düşünce biçiminin, her alandaki bakış açısını güçlü biçimde etkilemesi ve çevresinde olan biten nesnel gerçekleri en çok o başat duygu ve düşünce çerçevesinde algılama sı eğilimidir. İkinci olarak belirtmek istediğim nokta terimin kullanılışıyla ilgili. Türk bilim literatüründe, “Narsistik”, “Narsisistik”, “Narsist” ve “Narsis” sözcükleri kullanılagelmekte. Ses ve yazım yalınlığı nedeniyle ben Narsis’i kullanmayı yeğledim. Üçüncü olarak okurlara yapmak istediğim naçiz katkı, kişilik tarzı ile kişilik bozukluğu kavramının ayırt edilmesi gereğini anımsatmak olacak. Kişilik bozuklukları, toplumun görece dar bir kesiminde görülen, uç düzeyde kişilik ve ilişki sorunlarıyla seyreden, psikopatolojik tanı kategorileridir. Kişilik tarzı ise, hepimizin sahip olduğu, belli kişilik özellikleri ve örüntülerinin bir araya gelmesiyle oluşmuş, patolojik olması gerekmeyen, kendimizle ve başkalarıyla ilişkilenme üslubumuzdur. Dolayısıyla çevremizde kısıtlı bir biçimde gözlemlediğimiz üstenci ve baskın eğilimleri olan her kişiyi, patolojik bir olgu olarak değerlendirmek çok yanlıştır. Kli nik NKB tanısı, geçen yazıda ve bu yazıda yer alan tüm belirtilerin çoğunluğunun var olduğu koşulda düşünülür. Uzunluk kaygısı nedeniyle, ilk yazıda yer veremediğim başka bazı özelliklere değindikten sonra, bir sonraki makalemde biraz da kolektif narsizmden söz etmek istiyorum. l Narsisler, biat ve sadakat süzgeçlerinden geçmiş olup da yakınlaşabildiği kişilere yüceleştirilmiş değerler yükler. Diğer tipik davranışlarının yanı sıra en çok ayırt edebildiğiniz özelliklerinden biri de, bu kişiler için kullandıkları abartılı tanımlardır. Aslında, bu yolla, benlik saygılarını güçlendirip özdeğerlerinin sağlamasını bir kez daha yapmış olurlar. Bu tanımlarla, adeta, kendilerine ayna tutarlar. Yakınlarının yanlışlarından, ayan beyan suçlarından söz etseniz, size kulak tıkayıp gözünüze baka baka ve çoğunlukla inanarak o kişinin “temiz bir kardeş”, “katkısı bü Temel belirtilere ek: yük bir hayırsever”, “saf ve temiz”, “dürüstlüğünden zinhar kuşkusu” olmadığını falan söyleyerek onu güvenle, cansiperane savunurlar. Ne zaman ki, bu kişilere yakın kalmanın artık kendilerine zarar vereceğinin kritik ayrımına zar zor varırlar, işte o vakit de onların en acımasız düşmanını olup cellatlığına soyunurlar. Malum, empati yoksunluğu yüzünden, acıma duyguları da yok derecede az ya da çok yüzeyseldir. l Tüm kişilik bozukluklarında olduğu gibi, NKB’ye sahip bir insanın, kendi rahatsızlığını fark etmesi olanaksızdır. l Bilincinde olmasa da aslında benlik saygısı ve özgüveni hayli örselenmiş ve kırılgandır. Abartılmış bir üstünlük olarak ortaya çıkmasının en önemli nedeni de budur zaten. Derinlerinde, bazı yönleriyle kendinden kuşku duyan, yetersiz hisseden, yüksek statü, başarı ve onayın bile kolay doyuramadığı bir güvensizlik hali vardır. Bu nedenden dolayı, sürekli olarak, başkalarının kendilerini nasıl de ğerlendirdiğine odaklanmışlardır. l Her platformda ille de konuşmak, kendilerine olan güvenlerini, yine ve yeniden tazelemenin aracıdır. Bazen, kendi ses, biçem ve görüntülerinin etkisine öyle bir kaptırabilirler ki kendini, sesi, vurguları ve konuşmaya eşlik eden tüm mimik ve beden dili, içeriği aslında gayet sıradan olan bir konuşmada bile, son derece teatral, duygusal bir tirada dönüşebilir. Söylediklerinin içeriğinden bağımsız, hatta bazen tümden kopuk, otantik olmayan bir duygu patlamasını, dolan gözlerinden, akan gözyaşlarından, boğuklaşan seslerinden kolayca okursunuz. Murat Albay: Silivri’ye Bir Kurban Daha Her ölüm acıdır... Sırasız ölüm, genç ölüm daha da acıdır... Evladın ölümü ise tam bir trajedidir... Peki, bütün bunlara ilave olarak artık en yüksek yöneticiler dahil, herkesin “kumpas kurbanı” dediği bir deniz albayı, 49 yaşında hapiste ölürse o acı ne denli büyük olur? HHH Albay Murat Özenalp son Silivri kurbanı... Mamak Cezaevi’ndeyken geçirdiği beyin kanaması sonucu hayata veda etti... 49 yaşındaydı, evli, bir erkek bir kız çocuk babasıydı... Annesi “Tabutuna ‘kumpas öldürdü’ yazacağım” dedi. HHH Her ölüm acıdır... İktidar sahiplerinin, adalet mensuplarının ve güvenlik görevlilerinin içinde bulunduğu ölüm süreçleri daha da acıdır! HHH Aklıma hemen başka Silivri kurbanları da geliyor: Kuddusi Okkır... Ali Tatar... İlhan Selçuk... Kaşif Kozinoğlu Teoman Koman... HHH Arkasından “Gezi Direnişi” kurbanlarının adları sökün ediyor... Berkin Elvan... Ali İsmail Korkmaz... Ethem Sarısülük... Abdullah Cömert... Mehmet Ayvalıtaş... Ahmet Atakan HHH Toplumsal vicdan kanıyor... Bu kanlar, siyasal tarihimizi lekeliyor... Bu kanlar, geleceğimizi de ipotek altına alıyor... 60 yıl, 80 yıl, 100 yıl öncesinin hesaplarının sorulduğu günümüzde, bugünlerin hesaplarının sorulmayacağı düşünülebilir mi? KB oluşumundaki karmaşık nedenlere ek: Çocuklukergenlik deneyimleri ve toplumsal çevre etkileşimlerinin yanı sıra kalıtımsal etkenlerin de payı olduğu göz ardı edilmemelidir. Genetiğin etkilerini bu yazının kapsamı dışında bırakarak sosyokültürel ve çevresel etkenlere dönmek istiyorum. Ne yazık ki, sürüp giden ataerkil öğreti sonucu, çoğu altkültürde, kadının aile içi statüsü, yaşam kalitesi ve gelecek güvencesi büyük ölçüde, kendilerine bağlılıkla itaat eden, özellikle ileri yaşlarında onlara koşulsuz sahip çıkacak erkek çocuklara sahip olmalarına koşuttur. Bu nedenle, sınırlı donanımlarıyla, çocuklarının iriliufaklı başarısızlıklarına, masum itaatsizliklerine ya da tümden kendilerine aykırı davranışlarına geçit vermeyen; diğer çocuklarla kıyaslayarak yeren; bu yolla çocuklarını kendilerine bağımlı kılarak adam edeceklerine inanan geleneksel disiplin yaklaşımına sahiptirler. Geniş ailelerde, geleneksel annelik işlevini yerine getiren birden çok kişinin varlığı, çocuğa genellikle farklı mesajlar verilmesine neden olur. Çekirdek ailelerde, farklı mesaj verme hali, bazen salt anne ve baba arasında da gerçekleşebilir. Çocuk, işine geldiği gibi, kendini daha özel ve önemli hissettirene, onay ve izin vermeye daha yatkın olana başvurur. Bu durum, çocuğun yaşamındaki en başat kişilerle yaşayacağı olumlu ve olumsuz yaşantıları tartma, değerlendirme, geribildirim alma ve diğerinin duygu, düşünce ve beklentilerini anlayarak, kendi davranışlarını ayarlama becerilerini, kısaca empati yetisini kalıcı bir davranış örüntüsü olarak geliştirmesini engeller. Öte yandan, diğer insanları kolayca manipüle edebileceğine dair derin bir inanç da geliştirir. Böylesine güçlü bir hırsla, doğallıkla kendilerine verilen olanaklar ve koşullar çerçevesinde, çoğu NKB olgusu çok azimli, rekabetçi ve çalışkandır. Bu nedenle kendi çevrelerinde başarılı olma olasılıkları da yüksektir. Bir biçimde, başarılı olamamış narsisler, en çok kendilerine ve yakın çevrelerine zarar verirler. Ciddi anlamda asıl kaygı duyulması gerekenler, geniş yetki, yetke alanlarına; karar verme ve yönetim erkine sahip güçlü konumlara ulaşmış başarılı narsislerdir doğallıkla. Kamusal alanlarda kendilerinden sakınmak zaman isteyen zorlu bir uğraşı gerektirse de en azından kişisel alanlarınızda, kendisini fark ettiğiniz anda, narsislerden zinhar kaçmanızı öneririm!.. N Sonuç
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle