19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 OCAK 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER İngiltere’de yaşayan akademisyen ve aydınlardan Türkiye için açık mektup 9 lazım. Ben görevimi ihmal etmişsem, ki etmedim, benden başkaları da ihmal etmiştir.” Otoriterleşmeye hayır TUNCELİ’DE EĞİTİM SEN’E BASKIN Polis, mekânda içki aradı TUNCELİ (Cumhuriyet) Tunceli’nin Pertek ilçesinde Eğitim Sen üyelerinin düzenlediği geceyi roketatar ve ağır makineli silahlar ile basan polis, mekânda içki aradı. EğitimSen yetkilileri konuyla ilgili suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor. Konuyla ilgili basın toplantısı düzenleyen Eğitim Sen Tunceli Şube Yöneticisi Haydar Çetinkaya, “Pertek’te sendikanın kuruluş yıldönümü nedeniyle üyelerimiz yemek vermişti. Geceye Pertek Belediye Başkanı Kenan Çetin de katıldı. İlerleyen saatlerde 10 polis, ellerinde kameralarla içeri girdi. Gece için izin alıp almadığımızı sordular. İzinlerimiz alınmıştı ve sonra masalarda içki aradılar, ama bulmadılar” dedi. Polislerin daha sonra ağır makineli silah ve roketatarlarla mekâna ikinci kez baskın yaptığını anlatan Çetinkaya, “Şaşkına döndük. Çocuklarımız çok korktu” diye konuştu. duğumuz ay, sosyal medyada dini inançlara hakaret ettiği İngiltere’de yaşayan bazı Türk iddiasıyla piyanist, besteci ve akademisyen ve profesyoneller, yazar Fazıl Say aleyhine açıyayımladıkları bir açık mektuplan davaya atfen ‘faşist gelişta, Türkiye’de tek parti güdümlü meler’ ifadesini kullandığı için otoriterleşmeye karşı, temel düTürkiye PEN Kurulu’na karşı şünce, ifade özgürlüğü ile akaİstanbul savcılığı soruşturma demik hakları ve kişisel özgürbaşlattı. Bu olumsuz gelişmelükleri savunma çağrısında buler ve benzerlerinin yanı sıra, lundu. AK Parti başkanlık “Türkiye’de Özgüru “Türkiye’de Özgürlükler ve Mesleki Haklara sistemini savunarak lükler ve Mesleki HakErdoğan’ı hesap verlara Destek” başlıklı Destek” başlıklı mektupta “Son yıllarda gazeteciler, meyeceği yeni güçlermektubun “Türkiye’de sanatçılar, avukat ve öğretim üyeleri giderek artan le donatmak için çagiderek azalan bireysel, lışıyor. Bu gelişmeler siyasi baskıların hedefi haline geldi” denildi. akademik ve demokraışığında, tüm dostlatik özgürlüklere ilişkin kaygı den inmeci yönetimini güçlen rımızı, özgür düşünce sevdalıları dile getirmek ve konuya dirmek üzerine yoğunlaştırdı. larını, akademik, profesyonel dikkat çekmek” amacıyla ya Bu sürede 1980 askeri darbe ve sivil toplum kuruluşlarını zıldığı belirtilerek “Son yıllar kalıntısı YÖK gibi kurumları ve Türkiye’deki her kesimi, da gazeteciler, sanatçılar, mü benimseyip devletin her kade ülkedeki demokratik güçlerzisyenler, doktorlar, avukatlar mesinde yapılması gereken de le diyalog ve dayanışma yolunve öğretim üyeleri giderek ar mokratikleştirmeyi gerçekleş dan hareketle tek parti güdümtan siyasi baskıların ve sindir tirmeyen AKP, bilgi ve inanç lü otoriterleşmeye karşı durme politikalarının hedefi hali üzerinde tekel kurmak için ba maya, temel düşünce ve ifade ne geldiler” denildi. sına karşı baskı ve eğitime siya özgürlüğü ile akademik hakDaha hoşgörülü, özgürlükle si müdahaleler uyguladı. Daha ları ve kişisel özgürlükleri sari genişleten bir demokrasinin yakın zamanda, içinde bulun vunmaya çağırıyoruz.” MUSTAFA K. ERDEMOL Türkiye’de oluşacağı ümidini taşıyanların geçen on yılda hayal kırıklığına uğradığı belirtilen ve 29 imzalı mektupta özetle şu görüşlere yer verildi: “2002’de ilk iktidara gelişinden beri AKP tam tersine çabalarını, halk arasında sorgusuz itaat kültürünü geliştirme, sindirme ve devlete muhtaç etme yoluyla tepe Demirel: Katilleri Başbakan Bulmaz, Devlet Bulur Süleyman Demirel, 24 Ocak 1993’te Uğur Mumcu öldürüldüğünde başbakanlık koltuğunda oturuyordu. Birkaç ay sonra da Çankaya Köşkü’ne çıktı. Suikastın 20. yılı dolarken o günü ve sonrasını şöyle anlattı: “Uğur Mumcu çok yakından tanıdığım, çok değerli bir gazeteci ve fikir adamıydı. Boşluğu doldurulamaz. 24 Ocak 1993 günü cinayete kurban gitti. Olay 13.30’da işlendi. Ben başbakandım. Saat 14.45’te taziyeye gittim, beyanat verdim. Ailesine, Cumhuriyet gazetesine, İlhan Selçuk’a, basın kuruluşlarına telgrafla bu menfur cinayetten duyduğum üzüntüyü belirttim. 26 Ocak günü Katar’da demeç verdim, ‘Bu bir vahşettir. Bu alçaklık, hunharlık yüreklerimizi sızlattı. Failleri en kısa zamanda kanunun pençesine mutlaka teslim edilecektir’ dedim. 27 Ocak’ta ‘Türkiye bu belayı aşacak, Bu karanlık olay aşılacak’ dedim. Sonrasında ‘Aydınlatılması sadece borç değil görevdir. Devlet görevlerinin arkasındadır’ dedim. Tam bir yıl sonra eşi Sayın Güldal Mumcu’ya gönderdiğim mektupta, ‘Hainler mutlaka bulunacaktır’ diye yazdım.” âlâ karanlıkta H Geçen hafta Yargıtay aşaması sonuçlanan Umut Davası sürecine rağmen Demirel de bizler gibi olayın hâlâ aydınlatılamadığı düşüncesinde: “Bu zamana kadar devletin görevi olan bu hadisenin aydınlatılamamasından dolayı üzüntü duydum. Pek çok gayret sarf ettim. Ama bugün bu olay hâlâ karanlıkta. Hâlâ o menfur cinayeti kim işlemiş, bilinemiyor. Devlet bunu çıkarıncaya kadar peşinde olmalıdır. Bu büyük insanın hayatına kıyan canilerin mutlaka ortaya çıkarılmasını canı gönülden diliyorum.” ‘Devlet yapmadı’ Mumcu’nun kitabında dönemin olayı soruşturan cumhuriyet savcısı Ülkü Coşkun’a atfedilen “Bu işi devlet yapmıştır. Siyasi iktidar isterse çözer” sözleri ve bu sözler etrafında yeniden başlayan “Uğur Mumcu’yu derin devlet öldürdü” iddialarını da Demirel şöyle değerlendirdi: “Ben derin devleti hiç kabullenmedim. Bir tane devlet vardır, o da bellidir. Derin devlet diyen varsa ‘bu şudur’ demesi lazım, delilini, ispatını koyması lazım. Devlet cinayet işlemez, işlettirmez. Bu zamana kadar bu yönde yapılan iddiaların hiçbiri de doğru çıkmadı. Derin devlet de, sığ devlet de gazeteci öldürtmez. Devlet bir açıklık müessesesidir. Bizim iktidarda bulunduğumuz dönemde derin devlet tarafından işlendiği ispat edilip ortaya konmuş değildir. Yapılan tartışmaları izliyorum. Ama zihin karıştırmaktan başka bir şey değil. Cinayeti işleyenler canilerdir. Kim söylerse söylesin, saçma bir şey söylenirse kabullenmem mümkün değil. Zihinler karıştırılıyor.” Eğitim yılının ilk dönemindeki aksamalar özellikle minikleri mağdur etti uBirçok “ilk”in yaşandığı 4+4+4 sisteminin ilk döneminde, kalabalık sınıflar, ısınma ve temizlik sorunları nedeniyle sık hastalanan minikler, derslerden iyice koptu. FİGEN ATALAY Sıkıntılarla bitiyor lerden kaçındıklarını söylüyor, bu konuda sosyal desteklerle güçlendirilmek istiyorlar. zerime düşeni yaptım’ Demirel, 20 yıl sonra bunları niye aktarıyor? Kendisine yönelik suçlama ve eleştirilere yanıt vermek için. Dünkü görüşmemizde Mumcu ailesine bir kez daha başsağlığı dilerken, Güldal Mumcu’nun kaleme aldığı “İçimden Geçen Zaman” başılıklı kitabın kendisine ilişkin bölümlerine yanıt vermekten kaçındı. Ancak “20 yıldır hep hükümetinizin ihmali eleştirisi yöneltiliyor size” deyince yukarıdaki sıralamayı anımsatarak şunları söyledi: “Demek ki bizim tarafımızdan yapılması gereken her şey yapılmış. Hiçbir yerde başbakanın, cumhurbaşkanının cinayeti çözmesi diye bir şey yoktur. Cumhurbaşkanı, başbakan bulmaz. Devlet bulur. Devletin çalışmaya devam etmesi lazım. Bu olayı en şiddetle lanetleyen benim. Resmi görevim varken de yokken de bu meselenin çok yakından takipçisi oldum. Takibini isteyen benim. Devletin görevidir demişim. Makamı var, ilgilisi var. Bulup çıkarması lazım. Biz üzerimize düşeni yaptık. Bu saate kadar bulunamadıysa, 19 sene önce görev yapmış kişiye ‘Hadi niye bulmadın?’ demenin anlamı var mı?” 9. Cumhurbaşkanı ortada kendisinin bir ihmali olduğuna inanmıyor. Varsa bile bunun sadece kendisine ait olmadığı düşüncesinde: “Benim 45 aylık görevim olmuş. Sonra cumhurbaşkanlığım 7 yıl sürmüş. Benden sonra başbakanlar var, cumhurbaşkanları var. Bu benim görevim de, onların görevi değil mi? Birinin bulması ‘Ü ‘DDK ile olmaz’ Özellikle Güldal Mumcu’nun kitabının başlattığı tartışmayla birlikte yapılan bazı değerlendirmelerde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e Devlet Denetleme Kurulu’nu işleterek “Mumcu suikastı dosyasını yeniden açtırması” yönünde telkinler yapılıyor. Bunun suikastın faillerinin bulunmasını sağlamayacağı görüşündeki Demirel, şu değerlendirmeyi yaptı: “Şimdi bir kamuoyu var. Cumhurbaşkanı DDK’yi devreye sokarsa failler bulunur, sokmadığı takdirde kollamış olur gibi bir kanaat yayılıyor. Ancak DDK cinayet gibi adli meseleler için kurulmuş bir kurum değil. DDK bu konuya el koysa bulunur mu? 20 yıldır neredeydiniz, derler adama. Bulunabileceğine inanmıyorum. İnanan varsa söylemeye devam edebilir. Devleti çok fazla rayından çıkarmanın anlamı yok. Her kurumun kendine göre vazifesi var. ” Son olarak Demirel’e olayın aydınlatılması ihtimalini görüp görmediğini sorduğumuzda da yanıtı şu oldu: “Bu çeşit hadiseler 50 yıl sonra bile çıkabiliyor. Kim yapacak derseniz... Türkiye bir hukuk devleti. Devletin ilgili kurumları, polis, adliye yapacak. Dosya orada duruyor. Onların söyleyeceği muhakkak vardır... 20122013 öğretim yılının ilk dönemi, 25 Ocak Cuma günü sona eriyor. Okulla bu yıl tanışan yaklaşık 1 milyon 600 bin birinci sınıf öğrencisi de ilk kez karne alacak. Ancak 1. sınıf öğrencisi 5 ve 5.5 yaşındaki çocukların ilk ayları daha çok hastalıkla geçti! Kalabalık sınıflar, ısınma ve temizlik sorunları nedeniyle sık hastalanan minikler, derslerden iyice koptu. Kaos yaşandı Eski Eğitim Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer, biten dönemin ilklerini şöyle sıraladı: 4 5 yaş grubu çocuklarla birlikte farklı yaş gruplarından çocukların okula başlatılması, 4 Programa seçmeli dersler altında ilave derslerin eklenmesi, 4 Sınıf öğretmenliğinin ilkokul 4 ile sınırlandırılması, 4 İmam hatiplere ortaokul bölümlerinin açılması, 4 Öğrencilerin kılık kıyafetlerinin serbest bırakılması, 4 Seçmeli derslere pedagojik formasyon almamış kişilerin sokulması, 4 Ders saati sürelerinin uzaması, 4 Öğrenci ve öğretmen nakillerinin sürmesi. ‘Bu sistem sürdürülemez’ 4+4+4 eğitim sistemine ilişkin 4. aylık raporlarını sunmak için Milli Eğitim Bakanlığı’na yürüyen Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisi üyeleri adına Halkevleri Genel Sekreteri Nuri Günay, “Bu eğitim modeli derhal iptal edilmelidir. Bir dönem daha bile sürdürülemez, sürdürülmemelidir” açıklamasını yaptı. 72 aydan küçük çocuklarda okul fobisi oluştuğunu vurgulayan Günay “fobisinin oluştuğunu Günay, “Annelerinden ayrılamıyorlar, teneffüslerde sınıflarından çıkamıyorlar, okula gitmek bile istemiyorlar. Kalabalık sınıflar ortaya çıktı. İstanbul’da sınıf mevcudu ortalama 7080’lerde. Birçok okulda sabun bile yok. Okullardaki temizlik malzemelerinin eksikliğine isyan eden aileler okul müdürleri tarafından tehdit edildi” diye konuştu. Açıklamanın ardından grup içinden seçilen temsilciler raporu Milli Eğitim Bakanlığı’na teslim etti. ğretmen sorunu Okulöncesi eğitim almış, 6 ve 7 yaş grubu çocuklardan daha minik olanlarda okula uyum sorunları gözlendi. Birinci sınıf öğretmenleri, çocukların okula uyum sağlama konusundaki sorunlarının devam ettiğini, ileriki sınıflarda öğrenciler ve sınıflar arasında büyük kopuşlar yaşanma kaygısı taşıdıklarını belirtiyorlar. Bir yarı dönem sona ermesine karşın hâlâ öğretmenlerin yer değiştiriyor olması, öğrencilerin iletişim kurma becerilerini geriletiyor; her gelen yeni öğretmenle ciddi uyum sorunları yaşanıyor. Üstelik pedagojik formasyon almış öğretmenin yerine bu alanda hiç eğitim almamış ve yetersizlikleri bulunan kişilerin derslere girmiş olması da eleştirilen konular arasında yer alıyor. Öğretmenler, kılık kıyafet yönetmeliğindeki değişimin bazı sosyal desteklerle güçlendirilmesinin yararlı olacağına dikkat çekiyor Bazı okullarda öğrenciler, kimi derslerde başın örtülmesi uygulamasını diğer derslerde de sürdürmek istiyor. Öğretmenler soruna müdahale etme noktasında çekimser davrandıklarını, olası gerilim Ö İZMİR YENİFOÇA Bir asker intiharı daha Haber Merkezi İzmir’de, vatani görevini yaparken bunalıma girdiği ileri sürülen 6 aylık er Yasin Şimşek, başına dayadığı tüfeği ateşleyerek canına kıydı. Yenifoça 7. Jandarma Eğitim Alay Komutanlığı’nda vatani görevini yapan 6 aylık er, 21 yaşındaki Yasin Şimşek, dün sabah saatlerinde iddiaya göre, şakağına dayadığı tüfeğin tetiğini çekti. Silah sesi üzerine nöbet yerine koşan komutanları ve arkadaşları yaralı Şimşek’i, Aliağa Devlet Hastanesi’ne kaldırdı. Hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen Şimşek, kurtarılamadı. Yasin Şimşek’in cenazesinin yapılacak otopsinin ardından memleketi Gümüşhane’ye gönderileceği kaydedildi. Askeri yetkililer olayla ilgili soruşturma başlattı. Türkiye’de 2012 yılında toplam 43 asker intihar etttiği açıklanmıştı. Dinçer’in açıklaması öğretmen aDaylarının umutlarını yine boşa çıkarDı Şubatta da atama yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, şubatta atama bekleyen öğretmen adaylarına “Atamalar ağustosta” dedi. Okul müdürlerinin valiler tarafından atanacağını kaydeden Dinçer, bazı sendika ve partilerin bakanlığa yönelik tahrikler içinde olduğunu ileri sürdü. Dinçer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, öğretmen adaylarının şubat ayında özür grubu ya da esas atama beklentileri ile ilgili olarak “Kanun yürürlükte ve sadece yılda bir kere atama ve yer değiştirme yapılacağını birçok kez duyurduk. Bugünlerde şubat ataması ve özür ataması talepleri, aslında eğitim ihtiyacının gerçeklerinden koparılarak siyasi bir muhalefet tarzı olarak yürütülüyor. Aslında AKP’ye ve Milli Eğitim Bakanlığı’na yönelik bir muhalefet çabası olduğunu görüyorum. Bazı sendikalar ve bazı partiler bu çabaların arka planınında birtakım teşvikler ve tahrikler yapıyor. İyi niyetli ve masum adayları yanlış yönlendiriyor. Ben gerçekten iyi niyetli atama bekleyen ve özür ataması için bekleyen öğretmenlerimize bu konuda dikkatli olmalarını tavsiye ediyorum” ifadelerini kullandı. Ağustos ayında hem yeni atamaların hem de yer değiştirme taleplerinin karşılanacağını belirten Dinçer, “Bize il içi ve iller arası yaklaşık olarak 51 bin kişi müracaat etti. Bunların toplam yüzde 91’inin talebini karşıladık. Sadece iller arasında özür grubu atama talebi 33 bin civarındaydı. Bunlardan yaklaşık 30 bin civarındaki öğretmenimizi aileleriyle buluşturduk” diye konuştu. Dinçer, okul müdürlerinin atanmasına ilişkin bilgi de verdi. Dinçer, “Okul müdürü atamasında yine hizmet puanını esas alacağız. Daha sonraki yıllarda kariyer basamaklarıyla da ilişkilendirilecek. Ayrıca yazılı imtihan yapacağız ve bir mülakata tabi tutacağız. Sonra da başarılı olan üç kişi arasından il milli eğitim müdürü veya valinin seçeceği bir atama gerçekleştireceğiz. Hazırlık çalışmaları yürütüyoruz” ifadelerini kullandı. ‘O çocuk’ 102 yaşında İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) 1922 yılında henüz küçük bir çocukken Mustafa Kemal Atatürk’ün kucağında çekilen fotoğrafıyla bilinen Nuriye İdil, İzmir Urla’daki yaşlı bakım merkezinde yaşamını sürdürüyor. 102 yaşındaki idil kendisini ziyaret eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’yla anılarını paylaştı. Belediyeden yapılan açıklamaya göre, TBMM 1. Dönem Malatya Milletvekili Hüseyin Sıtkı Gür’ün kızı olan Nuriye İdil, Konya’da eğitim gördüğü okulu ziyarete gelen Atatürk’le birlikte çektirdiği fotoğrafın öyküsünü de anlattı. Atatürk’ü ilk gördüğü anda yaşadığı heyecanı ve aralarında ge Kocaoğlu, Atatürk’ün kucağında çekilen fotoğrafıyla bilinen İdil’i ziyaret etti Müdürleri vali atayacak çen diyaloğu aktaran Nuriye İdil, “‘Seninle birlikte bütün Türk çocukları için dünya çocuklarını buraya getireceğim’, demişti. Kısa bir süre sonra da, 23 Nisan’ı çocuk bayramı olarak kutlamaya başladık” diye konuştu. Ziyaret sırasında yaşlı bakım evinin diğer sakinleriyle de görüşerek hatırlarını soran Kocaoğlu’na Urla Belediye Başkanı Selçuk Karaosmanoğlu da eşlik etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle