19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 OCAK 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 Mevcut Gelir Vergisi Kanunumuz 1960’lı yılların başında uygulanmaya başlanmış. Ticari ve ekonomik alanda pek çok değişiklik olurken biz aynı kanunla vergi sistemimizin temelini oluşturmuşuz. Değişim zamanı geldiğini daha önce ifade etmiş ve karmaşık yapının basitleştirilmesine vurgu yapmıştık. Maliye Bakanlığı ise yeni bir gelir vergisi sisteminin oluşturulması için yaptığı çalışmalara hız verirken hazırlanan Gelir Vergisi alınmayacağını düşünmesin. Aksine yeni Kanunu tasarısının ayrıntıları da belli Gelir Vergisi Kanunu ile bu edinimler gelir olmaya başladı. Ne yazık ki sistemin unsurları arasında değerlendiriliyor ve basitleştirilmesinden ve daha anlaşılır daha yüksek oranda vergi hedefleniyor. olmasından bahsetmek şu an mümkün Hediye, bağış ve yarışmalarla değil. Özellikle Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun kaldırılarak, miras yoluyla ve çekilişlerden alınan ivazsız intikal vergisi karşılıksız mal edinimlerinin gelir unsurları yerine bu tür edinimlerden gelir vergisi içerisinde değerlendirilmesi, sistemi biraz alınması gündemde. Bu, daha yüksek vergi demek. daha karmaşık hale getirecek gibi. Miras yoluyla edindiğimiz mallardan Oysa Gelir Vergisi Kanunu hazırlanırken ise doğrudan gelir vergisi alınması amacı acele edilmemesi, konuyla ilgili bütün yok. Ancak miras yoluyla edindiğimiz kesimlerin katılımının sağlanması ve evin, arabanın, arsa ve arazilerin uzlaşmayla bu kanunun oluşturulması gerekiyor. Tasarıyı süreçte enine boyuna tartışabiliriz. Ama gözümüze ilk Emekli Sandığı emeklisiyim. çarpan konuları 1947 yılı doğumlu eşim Bağpaylaşmakta yarar Kur’dan emekli olduğunda, var. Öncelikle vefatım halinde dul aylığı alma SORU CEVAP veraset ve hakkı var mı? Cüneyt Uzungöl intikal vergisinin Sorularınız için malicozukaldırılmaya Eşlerden birisi vefat ettiğinde m6ismmmo.org.tr adresine çalışıldığı anlaşılıyor. diğer eş emekli bile olsa, eşinden mail atabilirsiniz. Tüm sorular İlk etapta kulağa eposta ile tek tek dolayı da dul aylığı bağlanır. hoş gelebilir, cevaplanacaktır. ancak kimse artık miras yoluyla ve karşılıksız mal edinimlerinden vergi satışından oluşan kazanç üzerinden gelir vergisi alınması öngörülüyor. Oysa mevcut vergi sistemimizde bu durumlarda düşük oranda veraset vergisi ödenirken bunların satışında ayrıca gelir vergisi ödenmiyordu. Saymakla bitirilemeyecek farklı pek çok yenilik ve değişiklik göze çarpıyor. Örneğin, birçok kişiyi ilgilendiren kira gelirlerinin beyanında bariz değişiklikler yapılıyor. Bu kapsamda bazı mükellefler için götürü gider oranı yüzde 25’ten yüzde 15’e indiriliyor. Böylece gerçek gider yöntemi teşvik edilerek mükelleflerin belge toplamaları özendiriliyor. Ayrıca emsal kira bedeli uygulamasının kapsamı daraltılıyor. Fikir ve sanat eseri üreten serbest meslek erbabından, belli bir gelir tutarını aşmaları halinde yıllık beyanname isteniyor. Böylece daha önce alınmayan yüzde 15 35 arasındaki gelir vergisinin alınması gündemde. Basit usule tabi mükelleflerin işleri zorlaştırılıyor. Bu mükelleflere yaptıkları ödemelerde vergi kesintisi yapma zorunluluğu getiriliyor. Ayrıca bunların da defter tutmaları isteniyor. Aslında, bu ayrıntılarla uğraşmaya hiç gerek yok. Üstelik kayıt dışı ekonomi ile de etkin mücadelenin sağlanabilmesi için basit usulün tamamen kaldırılması yararlı olur. İzleyen dönemde bu değişiklikler üzerinde daha ayrıntılı durmamız gerekiyor. Umarız tasarının yasalaşması aceleye getirilmez. SGK’de ‘Kısa Vade’ Değişikliği Halen iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık ve analık gibi SGK kısa vadeli sigorta primlerinin tutarı, işyerinin tehlike durumuna göre işçinin SGK matrahı üzerinden yüzde 1 ile 6.5 arasında değişiyor. 6385 sayılı kanunla sosyal güvenlik mevzuatında yapılan değişikliğe göre 1 Eylül 2013 tarihinden geçerli olmak üzere kısa vadeli sigorta kolları prim oranı yüzde 2’ye düşürülüyor. 2013 yılı OcakAğustos ayları arası prim oranları hesabı ise eski sisteme göre işleyecek. Örneğin, tehlike derecesi 5 olan, kısa vadeli sigorta kolları prim oranı yüzde 3 olan işyeri için 2013 yılı ağustos ayına kadarki dönemde yüzde 3 oranı geçerli olacak. Eylül ayından itibaren ise prim oranı yüzde 2 olarak uygulanacak. Görülüyor ki eylül ayına kadarki bu durum özellikle düşük tehlikeli işyeri işverenleri açısından ilave maliyet oluşturacak. Ancak tehlikeli işlerde işçi çalıştıran işverenler de yeni dönemde daha az prim ödeyecekleri için avantaj elde edecekler. Gelir Vergisine ‘İnce Ayar’ Kıyamete Koşmak!.. Bu yazıyı yazmak için bilgisayarın başına oturduğumda aklımda, “Türkiye nereye koşuyor” sorusu vardı... Sonunda buldum; hangi karanlık geleceğe doğru koştuğumuzu gayet “veciz” biçimde anlatan bir özdeyişimiz vardı elbette: Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete!.. Son birkaç gündür adam gibi gazetelerin manşetlerinde dolaşan haberler, nasıl bir kıyamete doğru, hem de baş döndürücü bir hızla yuvarlandığımızı anlatıyordu... İşte, insanın içini ürperten o haberler... HHH İlk haber, Saygı Öztürk’ün imzasıyla, Sözcü gazetesinin manşetindeydi: Paşaları tahliye edersen seni vuracaklar!.. Oktay Kuban’ı hemen anımsayacaksınız; İstanbul’da ağır ceza hâkimiydi. 2010 yılında özel yetkili savcının yüksek rütbeli subayları tutuklama talebini içeren dosyalar Kuban’ın önüne geldi. Hâkim “delil” denilen belgelerin asıllarının bulunmadığını görünce tutuklama talebini reddetti.. İşte o andan itibaren yandaş medyanın hedefi haline geldi. Hâkim Kuban, müthiş bir baskı ve tehdit bombardımanına tutuldu. Ama asıl tehdit Ankara’dan, bir meslektaşından geliyordu: Ankara’dan emir var, bu askerler içerde tutulmak isteniyor. 45 yıl içerde kalır, çıkarlar. Sen kendini tehlikeye atma... Ankara’dan, senin arkanda kimin olduğu, kime güvendiğinin de araştırılması istenmiş!.. İşe bakar mısınız, “Ankara, bu askerlerin içerde tutulmasını istiyormuş!..” Gözünü sevdiğimin bağımsız yargısı!.. Ama asıl şok ikinci mesajla geldi: Eğer, Çetin Doğan ve diğer paşaları tahliye edersen sokağa çıktığında seni vuracaklar! Hâkim Oktay Kuban, bu tehdit ve baskılara rağmen, belgelere ve vicdani kanaatine göre “tahliye” kararını verdi. Ancak değişen bir şey olmadı; yeni itiraz, yeni mahkeme ve yeni tutuklama kararlarıyla istenen sonuç elde edildi!.. Peki, o hâkime ne oldu?.. Referandum sonrasında oluşan yeni HSYK’nin ilk icraatı o hâkimle birlikte tahliye kararı veren diğer hâkimleri çeşitli illere sürmek oldu!.. Sonra ne oldu?. Balyoz davası hızla sonuna erdirildi, tarih babanın “utanç defterine” kaydedildi!.. HHH İkinci haber Aydınlık gazetesinin sürmanşetindeydi: İlk anlaşma 2009’da Brüksel’de yapıldı!.. Yani?.. Yani Oslo görüşmeleri amiyane tabirle “zurnanın son deliğiydi!..” Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, daha 2009 yılında ABD ve İngiltere’nin koordinatörlüğünde Brüksel’de PKK ile görüşmelere başlamıştı... Tam da Türkiye’de Ergenekon “cadı kazanı” kaynatılırken!.. Habere göre ABD gayet açık biçimde, “PKK ile anlaş, Kerkük petrollerinden pay al” mesajı vermişti... Daha sonrasını biliyorsunuz; Abdullah Gül, “İyi şeyler olacak” diyerek mesajı vermiş, Habur rezaletiyle sekteye uğrayan ilk açılım dönemi başlatılmıştı... O günden bugüne çok yol alındı.. Bugün artık TürkKürt Federasyonu bile rahatça konuşulur pozisyona ulaştı. Yeni Osmanlıcılık, “eski bakiyeleri topraklarımıza katmak” naraları bölgede yankılanmaya başladı!.. Tayyip Bey’in “Suriye’de tribünde olmayız” sözlerini alın, eski MİT’çi Cevat Öneş’in, “Türkiye’nin Kürt sorununu çözmesi, bölgede sınır ve harita değişikliklerine yol açabilir” açıklamasının üzerine ekleyin, ortaya ne çıkıyor? Fetih şarkıları!.. Son haberi zaten gazeteniz Cumhuriyet’te okudunuz: Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi 9 avukat, tutuklandı... Suçları neymiş? Örgüt üyeliği!.. Neden tutuklanmışlar?.. Aleyhte tanık ve tabii yine gizli tanık beyanları varmış, bu beyanlara göre kuvvetli suç şüphesi varmış, yaa!.. Pekiyi, nasıl tutuklanmışlar? İşte burası müthiş: Avukatlar önceki gün tutuklandı ama tutanakta bir gün öncesinin tarihi vardı!.. İşler artık “skandal” boyutunu bile aştı!.. Ama gayet doğal; bir ülkeyi neredeyse mehter marşı eşliğinde savaşa sürüklüyorsan, önce içeriyi bi güzel zapturapt altına alacaksın... Zulüm defterinde böyle yazıyo... Ana muhalefet ne yapıyo?.. Güzide halkımız niçin susuyo?.. EMEKLİ EŞLER DUL AYLIĞI ALIR MI? Hakk’a Yürüyenlerin Haftası PERİHAN ERGUN Yıllardır kafamda soru haline gelmiş olan bir konu beni hep tedirgin eder. O da toplumca tanınmış kişilerin çoğunun ocak ayında yaşamlarını yitirir olmalarıdır. Bunların bir bölümü eceliyle, bazıları da suikastlarla Hakk’a yürümüştür. Örneğin; bu yıl eceliyle yitirdiklerimizin başını 1. ayın ortalarında fotoğraf sanatında dünyaca tanınmış 14 ülkeyi kapsayan “Dünya Duvarları” projesinin yapımcısı 84 yaşındaki Burhan Doğançay çekti. HHH Hemen ondan sonra 17 Ocak’ta hiç beklenilmeyen ve tüm basın dünyasıyla toplumda büyük etki yaratan, Türk gazeteciliğinin duayeni olarak kabul gören Mehmet Ali Birand’ı kaybettik. Onun yaşamını yitirmesi ecel mi kaza mı, bilemiyorum. Bilinen bir gerçek, karaciğer kanserine karşı safra kesesine takılan stendle yaşamını sürdürüyor olmasıydı. Bu iyileştiricinin belli zaman aralığıyla değiştirilmesi gereğiyle hastaneye gitmiş ve değişim sırasında, eşinin dediğine göre en korktuğu kalp yetmezliğiyle vefat etmiş. Toplum kendisini medyada etkin ve ünlü 32. Gün adını verdiği programıyla tanıyıp sevmişti. Gerçekten ayda bir yaptığı programıyla ünlü kişileri konuk eder, siyasi ve ekonomik konuları çekinmeden tartıştırır, oldukça da ilgi çekerdi. Galatasaray Lisesi mezunuydu, yabancı dil de bildiği için konuları rahatlıkla sunardı. Dış ülkelerin lliderlerinden ilk aklımda kalanlar, Jacques Chirac, François Mitterrand, Gorbaçov, Yeltsin, Putin, Yaser Arafat ve Thatcher, daha birçok ünlüleri de programına konuk etti. Yurtiçinden de iktidar ve muhalefet liderleri ile bakanları da ağırladı. Ayrıca yurt çapında tarihi olayları, örneğin Kıbrıs çıkarması, 12 Eylül darbesi ve dış siyasetimizle ilgili kaleme aldığı kitapları, ilgi duyularak İngilizce, Almanca ve Yunancaya çevrilmiş. Olumlu çalışmalarından biri de CNN Türk’ü kurmuş olması. Gazeteciliğe 60’lı yıllarda Milliyet gazetesinde başlıyor ve daha sonra gazetenin Avrupa editörlüğünü üstleniyor. Bu yükümlülükle Brüksel ve Moskova bürolarının da kuruculuğunu yapıyor. Sabah gazetesi ve TRT’den sonra Show TV’ye geçince, çok ilgi çeken 32. Gün’ü izleyicilerine sundu. 49 yıllık aralıksız çalışmalardan en uzunu 17 seneyle Kanal D oluyor. Daha birçok başarısını takdirle öğrenirken kendisine Yaradan’dan hakkı olan rahmeti diliyorum. Mekânı cennet olsun. HHH Birand’ın ardından, o daha toprağa verilmeden 18 Ocak’ı 19’a bağlayan gece saat 02’de Prof. Dr. Toktamış Ateş de Hakk’a yürüdü. Ölüm nedeni organ yetmezliği olarak bildirilen değerli insan ve iktisatçı Ateş, Bilgi Üniversitesi öğretim görevlisiydi. Sayın Ateş’in beklenmeyen kaybı bende birçok anıyı da canlandırdı. Babası Prof. Ahmet Ateş eğitim gördüğü Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü’nde Şark dilleri uzmanlığıyla Arap dili öğretmenimizdi. Annesi Türk dili ve edebiyatı öğretmeni olarak Taksim Erkek Lisesi’nde görevliydi. Ben de aynı çevrede Özel Yeni Kolej Lisesi’nde öğretmendim. O tarihlerdeki yönetmeliğe göre özel okulların bitirme sınavlarına resmi okullardan mümeyyizler (gözlemciler) gönderilirdi. Bunlardan birinde Sayın Fikret Ateş benim sınıfımın sınavında görevlendirilmişti. Sınav salonuna girdiğimizde benim yaşıma çok yakın öğrencilerimi görünce gözetim yönünden öğrencilerimi disipline edemeyeceğimi düşünerek küçümseyici sözler sarf ettiğinde öğrencilerden tepki geldi. Hatta bir öğrenci de benim için yüceltici sözlerden sonra sınav salonunu terk etti. Bakışlarımla onları hizaya getirdiğimi ve cevaplar okunduğunda da başarılarını görünce, bir de eşimin liseden öğrencisi olduğunu söylediğimde benden özür diledi. Daha sonra ailece dost olduk. İşte o günlerden Toktamış’ın çocukluğunu bildiğim için ölümünü erken bularak çok üzülüm. Bunlar yetmedi. 21 Ocak’ta eğitimci yazar İsmet Kür’le “Deprem Dede” adını verdiğimiz Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’yı da kaybettik. HHH Bir de geçmiş yılların ocak aylarında suikastlarla yitirdiğimiz değerler var. Sayın Prof. Dr. Muammer Aksoy’la Ahmet Taner Kışlalı da o yılların 3031 Ocak günlerinde kanlı katillerce öldürüldüler. Değeri ölçülemez gazeteci yazar Uğur Mumcu da 24 Ocak 1993’te arabasına yerleştirilen bombanın patlamasıyla parçalanarak can verdi. 20 yıldır bu hainler hâlâ bulunamadığı için bugün itibarıyla faili meçhul sıfatıyla dava düşürülecek. Acımızı, bu kınanası eksik istihbarat giderek daha da katlandıracak. KİMKİME BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com HHH HARBİ SEMİH POROY BULMACA SEDAT YAŞAYAN İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI Yazarımız UĞUR MUMCU’yu katledilişinin 20. yılında anıyoruz. Uğur Mumcu ölümsüzdür. PANEL Moderatör: Satılmış Torun PANELİSTLER Ali Sirmen / Türkiye’de Demokrasi Var mı? Celal Ülgen / Türkiye’de Hukuk Ne Durumda? İzzettin Önder / Türkiye’de Ekonomi Pembe mi Gri mi? Gülsen Tuncer / Türkiye’de Sanat Baskı Altında mı? Tarih: 27 Ocak 2013 Saat: 19.0022.00 Adres: Uğur Mumcu Yaşam Kalitesini Yükseltme Merkezi Uğur Mumcu Mah. Şeyh Şamil Cad. No: 17 / Kartal Tel: 0216 475 60 12 Otobüsler Harem’den: 16U, Kadıköy’den: 21U gidiyor. İrtibat Telefon: 0535 793 44 14 0532 236 85 90 0535 815 62 47 www.cumok.org SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Üstü hamur 1 la örtülen et ya 2 da üstü etle örtülen hamur ye 3 meği. 2/ Osman 4 lı Devleti’ndeki 5 sivil rütbelerden biri... Güzel sa 6 natların bir dalı. 7 3/ Doğacak ço8 cuğu ana rahminden çekmeye ya 9 rayan aygıt... Bir 1 2 3 4 5 6 7 8 9 renk. 4/ Bütün olarak fırında kurutu 1 K A Y G A N A K lan armut. 5/ Derviş 2 U C A T A T A R lerin giydikleri, tif 3 L U M P E N D O tikten yapılmış ince 4 A R Y A İ H AM külah. 6/ Kuzu sesi... A R A K A A Bir zaman birimi... 5 K R E T En uygun durum ve 6 L İ M A N P A P A Z İ zaman. 7/ Yazıda ya 7 I S da sözde bayağı söz 8 A L E AM İ K cük ve deyim bulun 9 P L A T O N İ K maması durumu... Bir nota. 8/ Türk müziğinde “usul” anlamında kullanılan sözcük... Bez dokuma tezgâhı. 9/ Umman’ın plaka imi... Oyma ağaç kap. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kıymalı yumurta yemeği. 2/ Muğla’nın bir ilçesi... Tören. 3/ Mızrapla çalınan, gövdesi uttan küçük bir çalgı... Halk dilinde ayrana verilen ad. 4/ Yuvarlak bulgur köftesi. 5/ Bir tür küçük zurna. 6/ Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan ek... Dünyamızın uydusu... Hayvanlarda semizlik. 7/ Soyluluk... Lantan elementinin simgesi. 8/ Yapma, etme... Sarı ya da kırmızıya boyanmış yün iplik. 9/ Kemiklerin yuvarlak ucu... Sert ve fazla kızarmayan bir domates cinsi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle