19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 OCAK 2013 PERŞEMBE 6 HABERLER AYŞE SAYIN CHP’de aykırı seslere ‘son uyarı’ ANKARA CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, PKK’li Sakine Cansız’ın ailesine taziye ziyaretinin ardından, Kurtuluş Savaşı’nda Rumlara “etnik temizlik” yapıldığı sözleriyle partiden büyük tepki alan Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün ile Aygün’e tepki gösteren “ulusalcı” vekilleri “son kez uyardı.” CHP lideri, “Parti bir daha bu tür disiplinsizlikler ve iç meselelerle tartışma konusu yapılırsa disiplin mekanizmasını işletirim” uyarısında bulundu. Kılıçdaroğlu, MYK toplantısının ardında Aygün’ü genel merkeze çağırarak bizzat uyardı. Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında yapılan MYK toplantısında Aygün’ün durumu ele alındı. Edinilen bilgiye göre, bazı MYK üyeleri Aygün’ün açıklamalarından duyduğu rahatsızlığı dile ge tirdi. MYK üyeleri ve Kılıçdaroğlu, Aygün’ün taziye ziyaretinde bulunmasının; Cansız’ın ailesinin “akrabası” olması nedeniyle makul bularak, “insani bir durum” yorumu yaptı. Ancak MYK üyelerinin büyük bölümü, “Rumlara etnik temizlik” sözlerinin kabul edilemez olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, hem Aygün’ü hem de Aygün’ün ihracını isteyen bazı milletvekillerinin tavrına da tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu Aygün’ü kastederek “Herkes parti programına, ilkelerine uymak zorunda” değerlendirmesini yaptı. Kılıçdaroğlu, parti içi meselelerin “Twitter” ve benzeri sosyal paylaşım sitelerinde tartışılmasını da eleştirererek “Herkes partili olmanın gereğine göre davranmalı” görüşünü dile getirdi. MYK’de Aygün için “disiplin” istemi dile getirilmezken Kılıçdaroğlu’nun bizzat uyarması yönünde görüş birliği oluştu. CHP liderinin, MYK toplantısından sonra da Aygün’le genel merkezde görüşerek uyardığı öğrenildi. Aygün’ün ise “etnik temizlik” sözlerinin çarpıtıldığını, kendisinin Kurtuluş Savaşı dönemini değil, daha önceki dönemleri kastettiğini aktardığı kaydedildi. Kılıçdaroğlu’nun Aygün’den parti ilkeleriyle örtüşmeyen tavırlardan kaçınmasını istediği öğrenildi. Kılıçdaroğlu’nun bu tür tavrını sürdürmesi durumunda, partinin disiplin mekanizmasını çalıştırmak durumunda kalabileceği uyarısında da bulunduğu belirtildi. Toplantı sonrasında açıklama yapan Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Aygün ile ilgili sorular üzerine “Aygün iç sorunumuzdur. Abartılacak bir konu da değil” dedi. Toplantının sürdüğü saatlerde Aygün, Twitter hesabından Pir Sultan Abdal’ın “Kalsın benim davam divana kalsın” şiirini paylaştı. Mumcu’ya Mektup... RTE’ye Çatan İşsiz Bugün 24 Ocak: Merhaba! Eski binamızda haber merkezi şefinin o camlı odasında otururken gözümün önündesin.. 19932003... O gün Ankara’da arkandan 500 bin kişi mi yürümüştü?! Bugün de yine 500 bin kişi istenirse özel ve iyi örgütlenmiş bir törenle seni anmaya hazırdır dersem abartmış olmam... Dediklerin gerçekleşti, 1990’lar öncesinin ve sonrasının politikacıları, askeriyle birlikte Türkiye’yi durmadan batırınca, Allah ticareti yapanlar iktidara geldi. Türkiye belki de tarihinde görülmemiş bir geriye çalışan sosyal mühendislikle, yeniden yapılandırılmaya çalışılıyor. Gazeteciler ve medya üzerinde baskı, inanılmaz ölçülerde. Düşleyemezsin bile! Sadece gazeteciler ve medya değil, patronlar üzerinde, üniversiteler üzerinde, gençler üzerinde, öğretmenler üzerinde, avukatlar üzerinde, subaylar, akademisyenler ve rektörler üzerinde... Kısacası RTE’ye muhalif düşüncelerini açığa vuran herkesin üzerinde, özetle bütün Türkiye üzerinde karabulut gibi çökmüş bir iktidar ve lideri... Geçen gün, atamaları gerçekleştirmezsen oy yok, diyen öğretmeni, senin oyuna ihtiyacım yok diye azarladı ve “ulusalcılar”ı hedef gösterdi! Karşı çıkanlar Ergenekonculuktan gözaltına alınırdı, şimdi ise ulusalcılık en büyük suç oluyor... Tabii öğretmen işinden atıldı, derhal... RTE’nin işaret ettiği gazeteciler de işlerinden atılıyor. En son 5 gazeteci, 9 avukat, 15 öğrenci daha tutuklandı. 3 avukat Ergenekon davasından, 9’u son ÇHD operasyonu ile, 33 avukat ise KCK’den tutuklu. “Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi’nin verilerine göre, tutuklu öğrenci sayısı 875. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye cezaevlerinde bulunan lise ve üniversite öğrencisinin toplam sayısı ise 2 bin 824.” TGS, tutuklu gazeteci sayısını 75 olarak bildiriyor. BirGün gazetesine göre, KESK diyor ki 63 sendikacı tutuklu. 9 milletvekili ve 20 belediye başkanı tutuklu. Cezaevleri, Türkiye’nin halipürmelalini anlatıyor: 136 bin tutuklu! İstanbul Barosu dün ayağa kalktı. Baro Başkanı Kocasakal, halkın hak arama özgürlüğüne saldırıldığını, vatandaşın hukuk güvenliğinin yok edilmeye çalışıldığını anlattı. “Tüm bu yaşananların adı ileri faşizmdir ve hukuka darbedir” dedi. Avukatların boyun eğmeyen, biat etmeyen, hukuksuzluklara direnen, teslim olmayan bir tarihi mirasın temsilcileri olduğunu vurguladı... Hukukçu olduğun için durumdan haberdar ol dedim! ??? Türkiye’ye uluslararası değerlendirme kurumlarının en son verdiği notlara bakıyorum: Freedom House 2013 notu: 10 yıldaki gibi... Hem basın özgürlüğü hem özgürlükler açısından Türkiye yarı özgür bir ülke! Politik özgürlükler yerinde sayıp yarı özgür statüsünü (puan 3) korurken, Sivil Özgürlükler bir puan gerileyerek 4 olmuş, aşağı gidiş var! İnternet özgürlüğü de yarı özgür statüsünde.. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Komisyonu’nda Medya Özgürlüğü Raporu görüşülürken, AKP milletvekilleri utanç verici bir girişimde bulundu ve tutuklu gazeteciler için “terör örgütü üyesi suçlamasıyla tutuklu” tanımlamasını koydurmaya çalıştılar ama önerileri reddedildi! Bahadır Selim Dilek arkadaşımız bizi durumdan haberdar etti. Dünya, ülkemizdeki özgürlüksüzlükler konusunda rapor üzerine rapor yayımlıyor. Önümde duran “Carnegie Paper: Press Freedom in Turkey” raporunu anlatacak yerim yok. Dünyanın bir yerinde, “ileri faşizm”i, resmen “ileri demokrasi” diye yutturan bir iktidar ve adamları var mı bilmiyorum... Yüzlerce subay, resmen sahte ve imzasız kâğıtlarla ve CD’lerle mahkum edildi, aynı sahtekârlık şimdi İzmir’de iddianame adında bir paçavra ile sürdürülüyor. Topun ağzında bin subay daha var! Ergenekon davasının da, yine benzer faşizm uygulamalarıyla cezalarla sonuçlandırılacak beklentisi içindeyiz. Ülke, ulusal devlet ve ülke olmaktan çıkartılıyor, resmen Ortadoğu ülkelerine saldırı hazırlıkları yapılıyor. Yeni Osmanlıyız diyenler, bizim bakiyemiz dedikleri Ortadoğu bölgelerine göz diktiler... Bir savaş olasılığı yüksek... ??? Burada işler pek iyi değil. Belki de diyorsun ki, kardeşim yattığımız yerde de mi huzur yok, bırakın yakamı ne haliniz varsa... Yok öyle yağma, yaşadığın sürece, buranın bir parçası olarak kalacaksın... En çok, “verdiğimiz rahatsızlık nedeniyle özür” dileyebiliriz.. Ama hepsi o kadar, buranın eziyetini çekmeyi sürdüreceksin ne yazık ki.. Derin muhabbetlerimle... İstanbul Barosu ÇHD’li avukatların tutuklanmasını hukuka darbe olarak nitelendirdi Avukatlar: Artık yeter YAKALAMA KARARI BULANAN ÇHD ÜYESİ Rüzgâr savcılıkta HİLAL KÖSE DHKPC operasyonu kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılan ÇHD üyesi avukat Zeki Rüzgâr, dün avukatlarıyla birlikte soruşturmanın yürütüldüğü Çağlayan’daki İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na geldi. Rüzgâr, yaptığı açıklamada, “12 Eylül döneminde dahi bu kadar kitlesel avukat tutuklaması yoktu” dedi. Rüzgâr, 19922004 yılları arasında, ÇHD Genel Merkez ve İnsan Hakları Derneği (İHD) yöneticiliği yaptığını, Ankara Barosu İnsan Hakları Komisyonu’nda yer aldığını anımsatarak “Bu operasyon da bu çalışmalarımızla, gözaltındaki kayıplara ilişkin hukuk mücadelemizle ilgili. Polisler hakkında yüzlerce şikâyetimiz oldu. Bazı polislerin ceza almasını sağladık” dedi. Hacettepe Üniversitesi öğrencilerinden Birtan Altunbaş davasında görev aldığını anlatan Rüzgar, dosyanın takipsizlikle kapatıldığını, ÇHD olarak yaptıkları çalışmalar nedeniyle polislere dava açılmasını sağladıklarını belirtti. Bu davanın duruşmasında “Bunu hesabını vereceksin” diye tehdit edildiğini ifade ederek, kısa bir süre sonra da hakkında DHKPC örgütü üyesi olduğu iddiasıyla açılan davanın 13 yıldır sürdüğünü anlattı. Rüzgâr, 2003’te geçirdiği trafik kazası nedeniyle bu çalışmalardan uzaklaştığını belirterek şöyle devam etti: “17 ameliyat geçirdim. Hâlâ sağ ayağımın kemiğinde iltihap var. Büromda arama yapıldığında Antalya dışındaydım. Emniyet’te kötü muamele görme ihtimaline karşın bekledim ve avukatımla savcılığa geldim.” İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal ve yönetim kurulu üyeleri, Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatların hukuka aykırı olarak tutuklanmasına sert tepki gösterdi. Kocasakal, “Tüm bu yaşananlar ileri faşizmdir, hukuka darbedir. Amaçlanan savunmayı, avukatı itibarsızlaştırma ve ona gözdağı verme operasyonudur. Artık buna yeter dememiz lazım. Bu tür saldırılar bizleri yıldıramaz. Bu hukuksuzluklara karşı tüm girişimlerde bulunacağız” dedi. Beyoğlu’ndaki İstanbul Barosu’nda düzenlenen basın toplantısında konuşan operasyon sürecinin en başından itibaren hukuksuzluklar yaşandığını anlatan Kocasakal, “Meslektaşlarımız avukat oldukları için davetiyeyle de adliyeye çağırıp ifade verebilirlerdi. ‘Gereklilik’ ve ‘orantılılık’ ilkele rine aykırı olarak avukatlar hakkında gözaltı kararı verilmiş ve uygulanmıştır. Tüm bunlar, kamuoyundaki avukat algısının, avukatlık mesleğinin sistematik olarak itibarsızlaştırılmasına yönelik çabanın bir parçasıdır” dedi. Tutuklanan avukatların polis şiddetine maruz kaldıklarına da vurgu yapan Kocasakal, “Bu kabul edilemez bir şey. Uluslararası anlaşmalara ve anayasaya da aykırı” diye konuştu. Operasyonun ardından İstanbul Emniyeti’nin sitesinde yayımlanan “Basın Notu” başlıklı yazıya da tepki gösteren Kocasakal, “Henüz iddianame bile düzenlenmemişken hem iddia hem de yargılama makamı yerine geçerek hüküm oluşturmuştur. Bu durumda soruşturma kim tarafından yürütülmektedir? Hüküm kim tarafından verilmektedir?” dedi. ‘Suçları avukatlık yapmak’ İstanbul Haber Servisi Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatların hukuka aykırı olarak tutuklandıklarını belirtti. İHD’nin Taksim’deki binasında düzenlenen toplantıda konuşan ve avukatların tutuklanmasına tepki gösteren İHD İstanbul Şube Başkanı Ümit Efe, “En büyük suçları avukatlık yapmak; yasal, anayasal ve evrensel hukuk ilkelerine göre mesleklerinin gereklerini yerine getirmektir” dedi. TİHV İstanbul Temsilcisi Dr. Ümit Ünüvar da, avukatların işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını vurgulayarak “Avukatların bunları yaşaması son derece üzücü bir durum. Bu işkencelere hekimlerin de katılması da çok üzücü” diye konuştu. Bekir Coşkun’un ödülünü Küçükkaya, Hasan Pulur’un elinden aldı. Soner Yalçın’a ödülünü Kışlalı’nın eşi Nilüfer Kışlalı verdi. Bekir Coşkun’a onur ödülü Kabataşlılar Derneği Yönetim Kurulu Onur Ödüllleri ve “Yılın En İyileri Ödülleri” dün Feriye Kültür Merkezi Hamdi Saver Salonu’nda düzenlenen törenle sahiplerini buldu. “Kabataşlılar Derneği Hasan Pulur Gazetecilik Onur Ödülü”ne layık görülen gazetemiz yazarı Bekir Coşkun’un ödülünü gazetemiz haber editörlerinden Aykut Küçükkaya, Türk basınının duayenlerinden Hasan Pulur’un elinden aldı. Küçükkaya, rahatsızlığı nedeniyle ödül törenine katılamayan Coşkun’un mesajını katılımcılarla paylaştı. Coşkun mesajında, “Hasan Pulur bizim hepimizin ustasıdır, mesleğimizin yüz akıdır. O onurlu, eğilmez, bilge duruşu nedeniyle zaten hâlâ dimdik ayakta. Yazarlığa ilk heveslendiğimde, onun köşesini okurdum. Bir gün onun adına bir ödülü alacağımı hayal bile edemezdim. Gururluyum...” dedi. Pulur da ödül törenindeki konuşmasında duygularını paylaşırken, “Geçmişe şöyle bir dönüp baktığımda ne bırakmışız? Satırlar bırakmışım... Bir de Bekir Coşkun’u” diye konuştu. Ahmet Taner Kışlalı Aydın İnsan Onur Ödülü’nü ise gazeteciyazar Soner Yalçın, Kışlalı’nın eşi Nilüfer Kışlalı’nın elinden alkışlar altında aldı. Yalçın, “Ahmet Taner hocamız adına verilen bu ödül bugüne kadar aldığım en değerli ödüldür” dedi. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar’ın, Ali Kırca’nın da aralarında bulunduğu çok sayıda ismin ödül aldığı törende, Kabataşlılar’ın salonun duvarlarına astığı pankart dikkat çekti. Kabataşlılar, Ortaköy’deki komşuları olan Galatarasay Üniversitesi’nin tarihi binasının alevlere yenik düşmesiyle ilgili üzüntülerini, “Yangınınız yangınımız, acınız acımızdır” sözleriyle paylaştı. (Fotoğraflar: UĞUR DEMİR) ‘Topluma ağır bir tehdit’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ÇHD üyesi avukatlara yönelik operasyona tepkiler sürüyor. Atatürkçü Düşünce Derneği, Birleşik Kamuİş Konfederasyonu, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Eğitimİş, Engelliler Konfederasyonu, Müzik Eğitimcileri Derneği, Ulusal Eğitim Derneği ve Türkiye Gençlik Birliği tarafından “Tutuklanan avukatlar mı, savunma mesleği mi?” başlığı altında yapılan açıklamada, polis baskınlarının baro temsilcisi eşliğinde yapılmadığı ve bunun hukuka aykırı olduğu belirtildi. Açıklamada, şöyle denildi: “Bir hukuk örgütünün ve hukukçuların karşılaştığı bu hukuksuzluk, bütün bir topluma yöneltilmiş ağır bir tehdittir. Bugün yapılan nedir? Hukuk mu, iktidar mı üstündür? Tüm cezaevlerini muhalifleri ile dolduran bir iktidar ne denli demokrat olabilir.” TEHLİKEDEKİ AVUKATLAR GÜNÜ Türkiye’deki durum çok kötü HİLAL KÖSE Avrupalı avukatlar, “24 Ocak Tehlikedeki Avukatlar Günü” nedeniyle bugün, İspanya’da terör suçu iddiasıyla tutuklanan avukatlar için Londra’daki İspanya Büyükelçiliği önünde protesto gösterisi gerçekleştirecek. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) de Türkiye’deki özellikle siyasi davalarda savunmanlık yapan avukatların içinde bulundukları duruma dikkat çekmek için bugün Çağlayan’daki adliyede basın açıklaması yapacak. Avrupa Demokrat Avukatlar, Demokrasi ve Dünya İnsan Hakları İçin Avrupa Avukatlar Birliği ve Avrupa Barosu İnsan Hakları Enstitüsü tarafından organize edilen Tehlikedeki Avukatlar Günü, ilk kez 2010’da İran’daki avukatlar için düzenlendi. Avrupalı avukatlar, geçen yıl, bu günü Türkiye’de tutuklanan avukatlara ithaf etmişti. Ancak Türkiye’de özellikle siyasi davalarda görev alan avukatların durumu her geçen gün daha da kötüye gidiyor. ÇHD yöneticisi ve üyesi 9 avukat, tutuklandı. KCK operasyonu kapsamında 27 avukat hâlâ tutuklu bulunuyor. Devrimci Karargâh davasında savunma avukatları hakkında, MİT raporu hazırlandı. Bir avukata dava açıldı. Ergenekon ve Balyoz’da birçok avukat hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Bir avukata dava açıldı, üçü tutuklu yaklaşık 10 avukat ise Ergenekon üyesi oldukları gerekçesiyle yargılanıyor. Karataştan gizli tanıkların çelişkili ifadeleriyle cezaevinde Korsakoff hastası da tutuklandı AİHM’DEN TÜRKİYE’YE BİR MAHKÛMİYET DAHA Haber Merkezi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) seçim kampanyalarını Kürtçe yaptıkları gerekçesiyle mahkum olan 4 aday ile adaylara destek veren bir şahsın 2006’da yaptığı şikâyette, Türkiye’yi haksız buldu. Türkiye’deki genel ve yerel seçimlerde aday olan Şükran Aydın, Ayşe Gökkan, Orhan Miroğlu, Mesut Bektaş ile adaylara destek veren Ayhan Erkmen isimli vatandaşların yaptığı başvuruda AİHM, “Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğü ile ilgili 10. maddesini ihlal ettiğine” hükmetti. Seçim kampanyası sırasında Türkçeden başka dilin kullanılmasıyla ilgili mahkumiyeti insan hakları ihlali olarak değerlendiren AİHM, başvuru sahiplerine Türkiye’nin 10’ar bin Avro maddi tazminat ödemesini kararlaştırdı. Türkiye ayrıca toplam 10 bin Avro mahkeme masrafını ödeyecek. HİLAL KÖSE DHKPC hükümlüsü, Wernicke Korsakoff hastası Doğan Karataştan, 18 Ocak’ta yapılan DHKPC operasyonu kapsamında tutuklanarak cezaevine konuldu. Yürüyüş Dergisi çalışanı Karataştan, sürekli hafıza kaybına neden olan hastalığa yakalanmasının ardından, 2003’te Cumhurbaşkanı affı ile tahliye edilmişti. Karataştan’a yöneltilen suçlamalar gizli tanık ifadelerine dayandırıldı. Gizli tanıklardan birinin örgütün Anadolu Yakası sorumlusu olduğunu diğerinin ise AvcılarBahçelievler sorumlusu olduğunu iddia ettiği Karataştan’ın korsan gösteri düzenlenmesi, halktan para toplanması ve örgüte karşı gelenleri cezalandırması için talimat verdiği öne sürülüyordu. Suçlamaları kabul etmeyen Karataştan, ifadesinde, “Ben Wernicke Korsakoff hastasıyım. Aklımı tam olarak yönetemiyorum. Kendini yönetemeyen bir insan örgütü nasıl yönetebilir” dedi. Sürekli tedavi gördüğünü belirten Karataştan, cezai ehliyetinin olmadığını da ifade etti. Karataştan’ın avukatı Halil Kocabaş da “Hastalığı ciddi boyuttadır. Katıldığı cenazelere birçok kişi katılmıştır” dedi. Basın Konseyi ziyaret etti İstanbul Haber Servisi Basın Konseyi Başkanı Orhan Birgit ve Yüksek Kurul Üyesi avukat Turgut Kazan, avukat Zeynel Öztürk, Metris F tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan avukatlar Selçuk Kozağaçlı, Taylan Tanay ve Güçlü Sevimli ile görüştü. Basın Konseyi’nce yapılan açıklamada tutuklu avukatların görüşmede, tutuklanmalarıyla savunmalarını yaptıkları kişileri avukatsız bırakarak “gözdağı verme” amacı taşıdığını anlattıkları belirtilerek söz konusu avukatların Kandıra Cezaevi’ne gönderildiği belirtildi. Bakanlık Grup Yorum’u aradı İstanbul Haber Servisi ÇHD’li 12 avukatın gözaltına alınarak 9’unun tutuklandığı operasyon kapsamında Grup Yorum’un çalışmalarını yürüttüğü İdil Kültür Merkezi’ne de yapılan baskında grubun şubat sonunda çıkacak albüm kayıtlarına da polis tarafından el konuldu. Konuyla ilgili Kültür Bakanlığı yetkililerinin İdil Kültür Merkezi’ni aradığını belirten Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek, “Stüdyoya verilen zararı, albüm çalışmalarımıza el konulduğunu, bunun dünyayı ayağa kaldıracak denli büyük bir skandal olduğunu anlattık. Kültür Bakanlığı yetkilileri de kültür merkezine gelip incelemede bulunacaklarını söyledi” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle