28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 OCAK 2013 SALI 6 HABERLER ‘Seni ayıklayacağız’ CİHAN ORUÇOĞLU Alevi olduğu için baskı gören polis memuru intihar etti Yılın Olayı: 7 Şubat Darbe Girişimi Geçen yılın en önemli olayları nedir? İki konu benim için tartışmasız ön planda ve başkaları da var: c İlki Başbakan’a karşı düzenlenen 7 Şubat darbe girişimi; İkincisi de Balyoz davası kararları ve bu bağlamda Ergenekon davalarının aldığı seyir. Halk açısından da Silivri yargılamaları konusundaki aydınlanma sürecinin hızla gelişmesi... Şüphesiz: Hükümetin Suriye ile neredeyse savaşın eşiğine gelmesi... Başka bir nokta da: Ekonomik büyümenin bizzat hükümet eliyle yüzde 2’nin altına düşürülmesi ve 2003 yılının da bu açıdan zorluklarla dolu olacağına ilişkin kestirimler. Vee kesinlikle ODTÜ’ye Başbakan’ın polis ordusuyla büyük baskını ve üniversiteli gençliğin büyük kentlerde ayağa kalkması. ??? 7 Şubat, cemaatin denetimindeki ve Silivri yargılamalarının tamamen teslim edildiği özel yetkili mahkemelerin İstanbul savcıları, Başbakan’ın kapısına dayandı. Tabii MİT Müsteşarı Hakan Fidan üzerinden... Bu yılın olayıdır. Bu köşenin okurları, Gülen ile RTE arasındaki büyük kapışmayı, GülenErdoğanGül mevzilerindeki gelişmeleri, daha 2011’in Kasım ayından itibaren burada ayrıntılarıyla izlemeye başladılar. Medyada çıt çıkmıyordu bu konularda. Kimileri de bu çatışmaları, mahallede çocukların çelik çomak oyununa benzetiyordu ve esas olanın aralarındaki dindaşlık olduğunu vurguluyordu! Başbakan, cemaatin elindeki özel yetkili mahkemeleri kaldırdı ve yerine kendisinin kontrolündeki terör mahkemelerini kurdu! Cemaat ile RTE arasındaki büyük çatışma, kapsamlıdır. Kısmen sonuçlanmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimler, bu kapışmaların gölgesinde yapılacaktır; bu süreçte iktidar kavgalarının yönünü daha net göreceğiz. Cemaat, hâlâ RTE’yi esir alabileceğini düşünmektedir. Bugün hem cemaat hem AKP saflarında aptalca politik sözlere rastlıyoruz, “aramızda çatışma yok”, “Ergenekoncular, bir cemaatin tırnağı olamaz” gibi zevzeklikler yaşıyoruz... Anlatın anlatın, rahatlarsınız! ??? Balyoz davasında verilen kararlar, bir hukuk faciası olarak yılın olayıdır. Bu yüzkarasını, bizim hukuk/yargı temizleyebilecek mi, nasıl temizleyecek, yoksa AİHM mi temizleyecek ve Türkiye’yi batıracak... Göreceğiz. Anayasa Mahkemesi’nin delil olmayan delillerle bir yargı kararını bozması, Balyoz kararlarını da aslında paçavraya çevirmiş ve şimdiden hukuk olarak çöpe atmıştır. Bakalım bizim üst yargı gerçekten hukuka mı sarılacak, yoksa yaşanan aynı kötü ve hukuksuzadaletsiz sürecin bir parçası olarak kendisini mi uluslararası yargının karşısına oturtacak.. Birlikte izleyeceğiz!! Odatv davası, aslında bütün Ergenekon davalarının içyüzünü ortaya seren, arkadaşlarımızın özgürlükleri pahasına kazanılan bir deneyim oldu. Bu davayı ileri süren cemaatçi kafalar, yedikleri halta bin pişman olmuşlar ve kaldırdıkları taşı kendi ayaklarına düşürmüşlerdir... Ergenekon davalarında ülke çapında büyük bir aydınlanma yaşandı. Bu da doğaldır. Çünkü yapılan sahtekârlıkların, düzenlenen komploların, oluşturulan senaryoların uzun süre gerçekmiş gibi varlıklarını sürdürmesi imkânsızdır. Er veya geç... Balyoz’da Rodrik’lerin tüm sahtekârlıkları belgelemesi, bu aydınlanma sürecine büyük hizmet etmiştir. Ergenekon avukatlarını, baroları yılın kahramanları arasında saymalıyız. Yiğitçe çalıştılar, mahkemelerdeki hukuksuzluklara, usulsüzlüklere karşı durdular; delil diye ileri sürülen zırvalıkları paçavraya çevirdiler. Diyorum ki, 2013, bu kez Ergenekon düzmecesinin de üzerindeki son örtünün kaldırılacağı yıl olacak. Ortada yargılama adına da bir şey kalmamıştır, intikam hırsları ve siyasi yargı bütünüyle gün ışığına çıkmıştır.. ??? Ekonominin suyunu ısıttı iktidar. Küresel paraları içeride harcayarak elde ettiği “büyüyen ekonomi” görüntüsü önemli ölçüde sona erdi. Ülkenin her şeyini satarak iktidarda kalabilen bir hükümet var. Bu yıl da kazançlardan öte, insanların öz varlıklarını vergilendirerek, saltanatlarını sürdürmeyi planlıyorlar. “Büyüyen ekonomi” efsanesi, aslında kişi başı 10 bin dolar milli gelirde yıllardır çakılı duruyor. RTEDavutoğlu ikilisinin, savaşın eşiğinde dolaşan kimlikleri, net olarak ortaya çıktı. Oradan elde etmeyi amaçladıkları bir kahramanlık, öyle görülüyor ki gerçekleşemeyecek. Bu da ülke için çok iyi bir haber! Şüphesiz ve ille de ODTÜ baskını ve isyanı! Bu isyan, iktidarın gidebileceği baskı sınırlarını çizmiş olabilir. İleri giderse, daha büyük bir isyana yol açabilir. Umudumuzu büyüteceğimiz yeni bir yıla giriyoruz, kutlu olsun! Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde görevli beş yıllık polis memuru Erol Uygun (23), Polis Teşkilatı’ndaki sendikalaşma ve ‘Alevi olması’ nedeniyle yaşadığı baskılar yüzünden intihar etti. Uygun’un amcası Yüksel Uygun, intiharın arkasında “cemaat baskısının” olduğunu belirterek “Yeğenim mesleğini çok seviyordu. Fakat son dönemde üzerinde Alevi olması nedeniyle büyük baskılar vardı. Yeğenime ‘seni ayıklayacağız’ diyorlarmış. Psikolojik tedavi görüyordu, elinden silahı alınabilirdi. Bu da yapılmamış intihar etti” dedi. Sen Alevi değil misin? Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde görevli beş yıllık polis memuru Erol Uygun, önceki gün Gazi Mahallesi’nde oturan teyzesinin evinde kendi silahıyla intihar etti. Uygun için dün Gazi Cemevi’nde cenaze töreni düzenlendi. Törene katılan Erol Uygun’un amcası Yüksel Uygun, intiharın arkasında ‘cemaat baskısının’ bulunduğunu belirterek “Yeğenim son 6 aydır psikolojik baskı altındaydı. Son dönemde polisler içerisinde sendika kurulduğu için huzursuzluk varmış. Sendikalaşma nedeniyle 2 grup oluşmuş. Bu da ortada kalmış” dedi. Sendika süreciyle başlayan sıkıntının yaşanan bir darp olayıyla devam ettiğini anlatan Yüksel Uygun, “Çevik kuvvet içinde bir memura amirleri tarafından darp uygulanmış. Ve çevik kuvvet içerisindeki 55 polis bu şiddeti protesto etmiş. Yeğenim bu protestoya katılmamış. Buna karşın üzerindeki baskılar artmış. ‘Senin de sicilini bozacağız’, ‘Sen de Alevi değil misin’ diye üzerine gidiyorlarmış” diye konuştu. Amirlerinin Erol Uygun’u ‘Sen Gazi Mahallesi’nde yürüyüşlere katılıyorsun’ diyerek suçladıklarını belirten Yüksel Uygun şöyle devam etti: “Yeğenimle cuma günü görüştük. Bize mesleğini çok sevdiğini, fakat büyük baskılar altında olduğunu söyledi. Yeğenime ‘Seni ayıklayacağız’ diyorlarmış. Onu zor görevlere ve uzun mesailere gönderiyorlarmış. Yeğenim de yaklaşık 2 aydır psikolojik tedavi görüyordu. Biz de görev yerini değiştirmeye çalışıyorduk. Tedavi sürecinde silahını elinden almamışlardı. Hem tedavi görüyor hem de silahı elindeydi. Pazar akşamı da teyzesinin evinde canına kıydı. Gencecik çocuktu ve mesleğini çok seviyordu.” Erol Uygun için Gazi Cemevi’nde düzenlenen cenaze törenine ailesi, yakınları katılırken meslektaşlarının katılmaması dikkat çekti. Törene İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın da çelenk gönderdi. Uygun, Hadımköy Mezarlığı’nda toprağa verildi. ? Oğlum 1.80, ranza 2 metre Oğlunun boyunun 1.80 cm, kendisini astığını söylediği ranzanın boyunun ise 2 metre olduğunu vurgulayan Nutettin Özel, “Bergama’daki bazı komutanlar, oğlumun hayat dolu bir insan olduğunu söylediler. Birliğinin komutanı ile definden sonra görüştüm. Bana, ‘Durum değişti, intihar değil şüpheli ölüm’ dediler. Birkaç ay sonra Adli Tıp’tan gelecek rapor olayı ortaya çıkaracakmış. Daha fazla bilgi istediğimde ise,‘Bir şey söyleyemeyiz’ diyorlar. Şehit olmayan biri Türk bayrağına sarılır mı? Diğer oğlum Murat, Diyarbakır Lice’de 6 aylık askerdi. Hemen terhis edildi. Buna da bir anlam veremedim” diye konuştu. ‘ İntihar değil şüpheli ölüm ’ CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR İzmir Bergama Orduevi’nde intihar ederek yaşamına son verdiği açıklanan 23 yaşındaki Mert Evren Akdağ’ın babası Nurettin Özel, “Oğlumu toprağa verdikten sonra komutanlar ‘intihar değil, şüpheli ölüm’ dediler. Vücudunun hiçbir yerinde asılma nedeniyle morarma ve kırıklık yoktu. Adli Tıp’tan raporlar bekliyoruz” dedi. İlk eşinden olan oğluyla uzun yıllardır görüşmediğini, oğlunun evlen Kılıçdaroğlu, Göktürk 2 uydusunun fırlatma töreninde Erdoğan’ı protesto eden öğrencilerin 8 temsilcisi ile CHP Genel Merkezi’nde bir araya geldi. dikten sonra eşinin soyadını aldığını belirten acılı baba Nurettin Özel, “3 yıl önce tesadüfen onu Facebook’ta buldum. Askere gidince de telefonla görüşmeye başladık. Bir gün ‘Oğlun intihar etti’ dediler. Daha sonra da şüpheli ölüme çevirdiler. Askeri yetkililer, komutanları ‘Her şeyi biz yapacağız’ dediler. Oğlumun cenazesi Eskişehir’de yıkanırken, ağabeyim ile hazır bulunduk. Vücudunun hiçbir yerinde asılma nedeniyle morarma ve kırıklık yoktu” dedi. ODTÜ’lü öğrenciler yaşananları anlattı: ODTÜ’lü öğrencilerden Hitler’li siyasi mizah Ne molotof Erdoğan daha da ne de bilye attık SİNAN TARTANOĞLU kızacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Nazi Almanyası’nda Berlin’in işgalini anlatan ünlü “Çöküş” filminin bir kısmı, Türkçe altyazı ile ODTÜ olayları sırasında Başbakan Tayyip Erdoğan ve kurmayları arasındaki “hayali” diyaloglarla esprili bir şekilde yeniden kurgulandı. “Çöküş” filminin “yeniden uyarlanan” “ODTÜ Ayakta Erdoğan çöküşte” adlı 4 dakikalık kısmında Hitler’in çevresindekilere söylediği, “Umut! Umut çoğalırsa biz biteriz, öğrenciler direnişi çoğaltırsa biz biteriz” ifadeleri dikkat çekti. Film, önceki gün video paylaşım sitesi Youtube’a konulurken, 2 günde yaklaşık 45 bin kere izlendi. Filmde Hitler’in kurmaylarının, “Bu üniversiteyi teslim almak gibi bir ihtimalimiz kalmadı” şeklindeki ifadesinden sonra Hitler’in söyledikleri ve kurmaylarıyla kurduğu diyalog şöyle “kurgulandı”: Hitler: Herkes dışarı. Ömer, İdris Naim, Suat, Ali siz kalın... Lafa bak: “ODTÜ’yü teslim alamayız!” İşe yaramazlar ordusu nasıl olur da bana bunu söyleyebilirler? Hepsini cemaat kontenjanından yazarsan olacağı bu. Bir de utanmadan belediye başkanlığı istiyorlar. Ben burada Göktürk2 uydusunu uzaya gönderiyorum, bir Allah’ın kulu da çıkıp demiyor ki “Aga bunun birincisi nerede?”, siz daha ODTÜ’ye giremiyorsunuz. Kurmaylar: Efendim medya görevini yaptı yalnızca geç talimat verdiğiniz için toparlanamadık. Hitler: Ben talimat vermeden cam bile silemezsiniz değil mi? Üniversiteleri harekete geçirelim dedik, o da işe yaramadı. Onlarca üniversite açtık bunun için miydi? Sabahattin Zaim’i lise sanıyordum, ne ara açtıysanız artık! “Rektörlerin hepsi bizde demiştin” Ömer, “Açık bırakmadık abi sen rahat ol demiştin” Galatasaray’ı bile patlattılar. Galatasaray’ı bile... Kılıçdaroğlu ve eşi, Necla Kızılbağ Huzurevi’ni ziyaret etti. (Fotoğraf: AA) ‘Halka doğrular söylenmeli’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “İmralı ile görüşmeler sürüyor” açıklamasına karşılık, “Halka doğruları söyleme yönünde atılmış önemli bir adımdır bu. Daha önce bu tür şeyleri söylediğimizde çok ağır bir suçlamayla karşı karşıya kalmıştık. Demek ki halka doğruları söylemek her zaman güzel” dedi. Kılıçdaroğlu, anayasa görüşmelerine ilişkin de “Zaman sınırlaması koyulmaması gerekir” dedi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, “Yeni anayasadan umutlu musunuz?” diye sorulması üzerine “Hiçbir zaman umutsuz olmadım” yanıtını verdi. Anayasa tartışmalarında zaman sınırlamasının konulmaması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Biraz esnek olmalıyız. Tartışma zemini yaratmalıyız. Toplum, üniversiteler, sivil toplum, meslek kuruluşları tartışmalı. Çünkü yaptığımız şey, çocuklarımızı geleceğe taşıyacak bir anayasa. Bunun üzerinde düşünmeliyiz. O nedenle dar alana sıkışıp anayasayı yapacağız diye bir özel çaba içinde olmamalıyız” ifadelerini kullandı. ANKARA ODTÜ’lü öğrenciler CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etti. Öğrencilerin “Sadece YÖK Yasa tasarısını protesto etmek istedik. Yandaş medya tarafından terörist gibi gösterildik. Şiddete başvurmadık, molotofkokteyli ve bilye atmadık” sözlerine Kılıçdaroğlu, “Başbakan Tayyip Erdoğan yanıltıldı ya da bilerek olayları çarpıttı ve toplumdaki 12 Eylül öncesi öğrenci olayları korkusundan yararlanmak istedi” karşılığını verdi. Kılıçdaroğlu, Göktürk 2 uydusunun fırlatma töreninde Erdoğan’ı protesto eden öğrencilerin 8 temsilcisi ile CHP Genel Merkezi’nde bir araya geldi. Edinilen bilgiye göre öğrneciler 18 Aralık’ta Erdoğan’ın kampusa geldiği gün ile ilgili olarak “O gün YÖK Yasa Tasarısı’nı protesto etmek istedik. Amacımız Göktürk2’yi protesto etmek değildi. Ancak karşımıza 3 bin 500 polis çıktı. Hayat birden durdu. Polis saldırdı. Bir arkadaşımız aramıza atılan gaz bombalarından birini sıcak olmasına karşın alıp polise fırlattı. Ancak gaz bombası havada patladı. Bu görüntü bizim şiddet kullandığımız şeklinde yansıtıldı” bilgilerini verdikleri öğrenildi. Kılıçdaroğlu’nun öğrencilere “önceliği derslerinize verin” önerisinde bulunduğu belirtilirken, “Üniversite bilim yuvasıdır. Aklınıza yatmayan her şeyi şiddete başvurmadan protesto edebilirsiniz. Her sorununuzda kapım size açık” dediği ifade edildi. Birliklerimiz kampusu kuşattı ? Hitler ve kurmaylarının toplantısında geçen diyaloglar Erdoğan’ın Bakanlar Kurulu’nda geçen konuşmalarıymış gibi video altyazısına aktarılırken Erdoğan’ı ti’ye alan videonun girişinde Hitler’in yardımcılarının, “Birliklerimiz kampusu kuşattılar ama artık kapının dışındayız. A1 ve A4 kapılarında 3600 polisimiz var. Çok ciddi defans yediğimiz için içeriye giremedik. Yalnızca öğrenciler değil akademisyenler ve çalışanlar da bize karşı. Belki ormanlık araziden ilerleyebiliriz dedik ancak orada da öğrenciler mevzilenmiş durumda” sözleri Almanca diyaloğa Türkçe altyazı olarak verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle